Bir avuç suda birbirimizi boğazlayarak boğuluyoruz. Hakikaten içim acıyor şu gelişmelere baktıkça.
Gürsel Tekin’in İstanbul il başkanı olarak ‘atanması’na gösterilen tepkileri şaşırtıcı bulmuyorum. Hatta Çarşamba günü katıldığım yayında mutlak butlan kararı çıkması durumunda Kemal Kılıçdaroğlu’na Gürsel Tekin’e gösterilecek tepkilerin 1000 katı gösterilecek dedim.
Öyle de olacak.
İstanbul kararı fırtına yarattıysa olası Kılıçdaroğlu kararı tsunami yaratacak.
Yargıya intikal eden iddialar elbette tartışılabilir, kurultay sürecinde delegelere dağıtıldığı ileri sürülen paralarla ilgili net kanıtlar var ancak bu dava süreçlerini siyasetten ayrı düşünmek elbette imkansız.
Geriye doğru parti kongrelerini hukuken mercek altına alıp sonuçları iptal etmeye başlarsak bunun altından nasıl kalkacak bu ülke?
Hayatı geriye doğru işletmeye başlarsak önümüzü nasıl göreceğiz?
Gürsel Tekin’i geçen Salı günü karar açıklanır açıklanmaz aramıştım. Bana karardan kendisinin de saat tam 3’te haberi olduğunu, ne öncesini ne sonrasını bilmediğini söylemişti.
Sonrasında bunun doğru olmadığı yönünde iddialar atıldı ortaya. Kanıt olarak da Tekin’in bir gün önce ödediği parti aidatı gösterildi.
Aidatları kim ödedi?
Bu konu ile ilgili aidatları karardan bir gün önce kimin ödediğine dair bir iddia kulağıma geldi, şimdilik tamamen off the record dendiği için yazmıyorum fakat şu kadarını söyleyeyim: CHP’liler çok uzaklara gitmesinler…
Gürsel Bey pazartesi İstanbul İl Başkanlığına gideceğini açıklayıp, hem Özgür Özel’den hem de Kemal Kılıçdaroğlu’ndan randevu istediğini belirttikten sonra birçok gelişme yaşandı.
Heyete seçilen Hasan Babacan heyetten çekildiğini açıkladı, Özgür Bey görüşmeyeceği yönünde mesajlar verdi.
Özgür Özel randevu talebine henüz cevap vermemiş
Ben de Sayın Tekin’i bunlar üzerine yeniden aradım.
Özgür Bey hala ‘hayır’ dememiş, bir cevap vermemiş.
"Bu kadar tepkiye rağmen hala kararlı mısınız? Bu süreci nasıl yöneteceksiniz?" diye sordum.
“Yönetiriz, hiç merak etmeyin, yönetiriz” dedi.
Tepkili ve isyankar bir tonla konuştu Tekin. Salı günkü havasından çok farklıydı.
“Nagehan Hanım biz bu işin neresindeyiz? Tek derdimiz partimizi iyi bir yere taşımak. Tek kriterimiz de parti tüzüğü.
Bir de kayyum da kayyum diyorlar. Nerede kayyum? Yok ki kayyum!”
Özgür Bey’in “Gürsel Tekin’in derdi seçim yapmak falan değil” sözünü hatırlatınca tekrar CHP tüzüğünü hatırlattı, “Bir araya gelsek konuşsak bir yol haritası çizeriz birlikte ama çok ilginç bir şekilde linçe uğruyoruz, bakın işi öyle bir hale getirdiler ki… Herkes ortaya döküldü, FETÖ'cüler çıktılar, Özgür Bey’e destek olacağız diye bize saldırıyorlar. Bunlar zarar veriyor.”
“Bir araya gelsek her sorunu çözeriz”
Özgür Özel, Tekin’in kongreye gitme niyetinin olmadığını, işi zamana yayma eğiliminde olduğunu ileri sürdü. Öyle mi?
“Bu da doğru değil, bakın bir araya gelsek oturup konuşsak her şeyi hallederiz. Biz düşman değiliz ki! CHP’liyiz. Birlikte yol haritası çıkarır, ona göre hareket ederiz.”
"Hasan Babacan’ın kararından haberim olmadı”
Peki Hasan Babacan’ın heyetten çekilmesi?
“İnanın kendisiyle konuşmadım ve bilgim yok ama olabilir, başka bir arkadaşı buluruz.”
Pazartesi gitmekte hala kararlı mı?
“Gideceğiz, orası bizim partimiz. Bize verilen tepkileri çok duygusal buluyorum, krizler duygusallıkla değil sağduyu ve mantıkla yönetilir.
Nagehan Hanım bize kabadayılık yapıyorlar, olacak iş mi?”
Kemal Bey’e gitmek için önce Özgür Bey’in randevu vermesini bekliyorum
Peki ya Kemal Kılıçdaroğlu? Ondan da randevu istedi mi?
Özel ve Kılıçdaroğlu’ndan aynı anda randevu istemiş ancak önce Özgür Bey’e gidip ardından Kemal Bey’e gitmeyi doğru bulduğu için hala partisinin genel başkanından haber bekliyormuş. Kemal Bey’in özel kalemi diğer randevu netleşince ona göre randevuyu ayarlayacakmış.
Canan Kaftancıoğlu’nun pazartesi il binasına geleceği yönündeki haberleri de sordum. Kendisiyle konuşmadığını ve bir bilgisi olmadığını söyledi.
Esas bugünkü mesele YSK’dan gelecek karardı. Bu yazıyı tamamlamak üzereyken o karar geldi.
İstanbul il geçici yönetimine dair CHP’nin itirazı kabul edilmedi. 5 ilçedeki kongrelerin durdurulma kararı ise kaldırıldı.
"YKS'nın kararı bizi ilgilendiren bir mesele değil"
Bu gelişme üzerine tekrar Gürsel Bey’e ulaştım.
İlk yorumu şu oldu: ”Bizi ilgilendiren bir mesele değil. İlçe kongreleri önümüzdeki günlerde yapılacak, biz süreci iyi şekilde yönetmek için elimizden geleni yapacağız.”
Her ne kadar Sayın Tekin yapıcı mesajlar vermeye çalışsa da CHP’de durum giderek karmaşıklaşıyor. Bu çalkantı hem kutuplaşmayı hem de toplumsal gerilimi artırıyor ve insanların sandığa olan inancını azaltıyor.