Ne kadar farkındayız bilmiyorum ama meclisteki Terörsüz Türkiye Komisyonu bu ülkede tıkanan diyalog yollarını açma ve uzlaşma kültürünü geliştirme anlamında müthiş bir iş yapıyor.
Başından beri komisyon üyesi vekiller ve toplantıya katılan STK temsilcileri ile konuşup izlenimlerini soruyorum. Şimdiye kadar istisnaya rastlamadım.
Hangi parti ve hangi görüşten olursa olsun herkes komisyonun işleyiş yöntemi, konuşma süreleri ve farklılıklara yaklaşım konusunda son derece adil olduğu konusunda hemfikir.
Numan Kurtulmuş’un bu süreçteki rolü
Bunda TBMM ve komisyon başkanı Numan Kurtulmuş’un büyük rolü olduğu şüphesiz.
Bence Kurtulmuş’un böyle bir dönemde TBMM başkanı olması Türkiye için büyük şans. Numan Bey gibi ılımlı bir isim bu dönemde meclis başkanı olduğu için meclisteki süreç bu kadar pürüzsüz ilerliyor.
Bu kanaatim Sayın Kurtulmuş’un Diyarbakır ziyaretini izleyip Dicle Üniversitesinin akademik yıl açılışındaki hitabını dinleyince daha da güçlendi.
Diyarbakır’da komisyon üyeleri AK Parti’den Mehmet Sait Yaz ve Grup Başkanvekili Abdulhamit Gül’ün yanı sıra CHP’den Sezgin Tanrıkulu, Deva Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Emin Ekmen ve Saadet Partisi İstanbul milletvekili Bülent Kaya da vardı.
Fakat büyük bir ilgi gören toplantıda hem Diyarbakır Anneleri hem de Barış Annelerinin olması komisyonun mecliste kurduğu köprülerin dışarıda da inşa edilmeye başladığını gösteriyor.
Dicle Üniversitesindeki Kürtçe hitap bir işaret mi?
Bu ziyaret Kurtulmuş’un Dicle Üniversitesi’nde yaptığı konuşma üzerinden basına yansıdı.
Ben de bu konuşmanın çok anlamlı ve buz kırıcı olduğunu düşünüyorum.
Şöyle dedi TBMM Başkanı:
“Anadil ana sütü kadar helaldir. Bu ülkede hiç kimse dilini istediği gibi kullanmak istediği için sorgulanamaz. Bir şekilde dil üzerinden memlekette ayrışma ya da ayrımcılık yapmanın hesapları yapılamaz çünkü biliyoruz ki dil insanın kalbe en yakın yeridir, Türkçedeki dil kelimesi de gönül manasında kullanılır. Onun için diyoruz ki dillerin üzerinden bir ayrımcılık yapmak asla bizim lügatımızda yazmaz.”
Ardından da Kürtçe olarak “Birlik olalım, gönül gönüle, el ele olalım, aramızda barış esas olsun” (Bi hev re bibin, dil bi dil, dest bi dest, aşti li nav me ra best) sözleriyle bitirdi konuşmasını.
Meclis kaynakları: “Resmi hesaptan paylaşım rutin uygulama”
Bu sözlerin TBMM resmi hesabından yayınlanması çok dikkat çekti. Hatırlatayım,Terörsüz Türkiye sürecinde ana dil ile ilgili talepler de konuşulacak.
Meclis Başkanının Kürtçe hitabını TBMM meclis resmi hesabından paylaşmasının bu anlamda bir ‘ilk adım’ işlevi görebileceğini düşünüyorum.
Meclis kaynaklarına sordum. “Nagehan Hanım Sayın Başkan’ın konuşmalarını meclisin resmi hesabına rutin şekilde koyuyoruz. Seyahatlerinde Arapça, İngilizce yaptığı açıklamaları da aynı şekilde paylaşıyoruz. Buna özel bir anlam yüklemek doğru olmaz” dediler.
Ancak ben zamanlamanın anlamlı olduğunu düşünüyorum.
Resmi açıklama böyle olsa da komisyonda dil taleplerinin konuşulması beklenirken bu çıkışın gelmesi ana dil meselesinde Sayın Kurtulmuş’un nasıl bir pozisyon alacağının ipuçlarını veriyor.
‘Bilinmeyen dil’ ayıbına artık son verilsin
Kürtçe tabusunu artık yıkmalıyız. Ana dilde eğitim talebi gibi temel insan haklarına dair taleplerin bir pazarlık konusu gibi sunulması ya da şarta bağlanması Kürt vatandaşlarımızı çok rencide ediyor. Bu yaklaşım Kürtleri PKK ile özdeşleştiriyor ve bence barışa hizmet etmiyor.
Öte yandan bu ülkenin 20 milyon Kürt vatandaşının dili Kürtçe meclis tutanaklarında hala ‘bilinmeyen bir dil’.
Japonca, Hintçe, Çince ya da bilimum bize tamamen yabancı dil ile aynı kategoride.
Numan Bey’in Kürtçe hitabının meclis hesabında yayınlanması bu konuda da bir adım atılmasına vesile olabilir.
