Türkiye’nin fotoğrafına uzaktan bakıyorum ve bir yandan seviniyor bir yandan üzülüyorum…
Bu kadar doğru bir momentum yakalamış, kendisine global meselelerde belirleyici olabilecek bir alan açmış bir ülke iken bu içeride yaşadıklarımıza ne gerek var?
Bakın, Türkiye diplomasi sanatını istediğinde çok başarılı bir şekilde kullanabileceğini Salı günü Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy’nin Ankara ziyareti ile bir kez daha gösterdi.
Trump’a bu ziyaretten daha net bir cevap olamazdı
Trump’ın odaya dalan fil misali başkanlık koltuğuna oturur oturmaz attığı radikal ve küstah adımlara bu ziyaretten daha ince ve etkili bir cevap verilemezdi diye düşünüyorum.
Hem de Ukrayna’daki savaşın Ukraynasız konuşulduğu Suudi Arabistan’daki ABD-Rusya zirvesinin yapıldığı gün…
Cumhurbaşkanı Erdoğan Zelenskiy ile görüşmesinin ardından verdiği mesajlarda Türkiye’nin başından beri ustaca yürüttüğü çizgiyi sürdürdü.
Ukrayna’da barışı önceleyen, NATO üyeliğine kapıları açık tutan ancak Rusya’yı da cepheden karşısına almayan, akılcı bir çizgi bu.
Eleştirilerin haksızlığını kanıtlayan tavır
ABD’nin Ukrayna’nın NATO üyeliğine açıktan karşı çıktığı, Trump’ın Zelenskiy’e diktatör dediği bir ortamda Türkiye kapılarını Ukrayna liderine açıyor ve kendi çizgisinde ısrarını sürdürüyor.
Bu tavır "Erdoğan Trump’a karşı sesini çıkaramıyor, cevap veremiyor" eleştirilerinin de doğru olmadığını kanıtlıyor kanımca.
Türkiye’nin Ukrayna ile savunma alanındaki işbirliği sadece İHA ve SİHA’larla sınırlı değil. Ankara Ukrayna donanması için 2026’da teslim edilmesi planlanan bir savaş gemisi üzerinde çalışıyor.
Zelenskiy’nin söylediğine göre Ukrayna da Kaan savaş uçağı için motor üretiyor.
Kısacası iki ülke arasında ciddi bir alışveriş var ve Türkiye ABD ya da Rusya’nın pozisyonuna göre kendine rol belirlemiyor, rol belirleyici konumunu sürdürmekte ısrar ediyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan barışın mimarı olabilir
Bu doğru diplomaside ısrar edilirse Ukrayna-Rusya barışını sağlayan lider olarak tarihe ismini yazdırma şansına sahip Tayyip Erdoğan.
Bir yandan da sadece Türkiye değil Ortadoğu’da ciddi olumlu etkileri olacak Öcalan’ın çağrısı da büyük olasılıkla çok yakın.
Fakaaattt…
Bunlara ne gerek var?
Tüm bunlar olurken içeride sürekli gazeteciler, siyasetçiler ve iş insanlarına yönelik davalar ve göz altıların yaşanması yin-yang etkisi yaratıyor.
Moralleri bozuyor, insanları kaygıya sürüklüyor, kafaları karıştırıyor…
Adeta birbirine değmeden akan iki paralel evrende yaşıyor gibiyiz.
TÜSİAD’ın geçmişteki duruşunu en sert eleştiren gazetecilerden biri olarak TÜSİAD’ın Başkanı ve YİK Başkanına yönelik gözaltı anlamına gelebilecek polis eşliğinde ifadeye götürülmeyi kaygı verici ve yanlış buluyorum.
Getirdikleri eleştirileri isabetsiz ve orantısız bulmak elbette anlaşılır, buna siyaset çerçevesinde sert cevaplar vermek de siyasetin doğasına uygun.
Ancak bu ülkenin ekonomisinin hatırı sayılır bir kısmını temsil eden kuruluşun yöneticilerini ifadeye apar topar polis eşliğinde getirmenin toplumsal barışa ve Türkiye’nin küresel alanda yapmaya çalıştıklarına fayda sağlamayacağı kesin.
Dünya basınında sadece Erdoğan ve Zelenskiy fotoğrafı yer alacak ve Türkiye barış ile anılır olacakken bu yaşananlar iktidarın diplomasi başarısına da gölge düşürüyor…