Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Süleymaniye, Casana Mağarası

        Yazacak çok şey, anlatacak çok hikaye var.

        Perşembe sabahı çıktığım tarihi yolculuk ileride daha iyi anlaşılacak kırılma anlarına sahne oldu.

        Mardin’e indiğim andan Cizre’ye geçişimi, Habur sınır kapısını, Irak Kürdistan Yönetiminin karşılama törenini, güvenlik konvoyunu, umutlu ama tedirgin bekleyişi, bizim ekibin uzun ve maceralı otobüs yolculuğunu yazacağım ancak bugün dünyanın ve Türkiye’nin kilitlendiği PKK’nın silah yakma töreninin görünmeyen ayrıntılarından başlamak istiyorum.

        Sabah 6.45’te Dem Parti yöneticileri, milletvekilleri, kanaat önderleri, biz gazeteciler ve yazarlardan oluşan heyet Barzani yönetiminin bize tahsis ettiği minibüslerle yola çıktık.

        Gideceğimiz yer dağlık bir bölge olduğu için bizi Türkiye’den getiren otobüsleri otelde bıraktık.

        Önde arkada polis arabaları ile uzun bir konvoyuz.

        Git git bitmiyor.

        Ovalar, yaylalar, kıvrıla kıvrıla çıkılan tepeler…

        Güvenliğimizi sağlayan Peşmergeler
        Güvenliğimizi sağlayan Peşmergeler

        Nereye gidiyoruz diye soruyoruz net bir cevap yok…

        3 saatin sonunda epey bir yükseğe çıkmışken Talabani ve Barzani yönetiminin güvenlik için konuşlandırdığı peşmergelerin sayısı arttı.

        Bir tepede konvoy durdu.

        Casana Mağaralarına gelmişiz.

        Törene girerken
        Törene girerken

        Telefonları almak yasak!

        Tören burada yapılacakmış.

        Biz Dem Parti’nin listesinde davetli olan gazeteciler olarak indik. Alana girme iznimiz var.

        Önce net bir anons: Telefon ve kameraları kesinlikle yanınıza almayın, sıkı kontrol var!

        Elimize bir parça kağıt ve kurşun kalem alıp minibüsten indik.

        İçim içimi yiyor tabi.

        Tarihi bir an yaşıyorum ama fotoğraf ya da video çekemem…

        Girişte çay ve su standı, portatif tuvalet

        İlk şaşkınlığı tören alanının kapısında yaşadım. Biz dağ başında iptidai şartlar beklerken girişe çay ve su servisi için standlar kurulmuş.

        Erkekler güvenlik kontrolünden geçti ancak beni arayan olmadı, kadın meslektaşlarıma da sordum onlar da elini kollunu sallayarak girmiş. Demek korsan telefon sokabilirmişiz!

        Kontrol noktasının ötesinde bir sahnenin etrafına dizilmiş sandalyeler vardı. Sahnenin duvarında Öcalan’ın konuşma yaptığı görüntüsünün fotoğrafı asılıydı ve oturma alanının hemen arkasına sıcağa karşı iki dev vantilatör yerleştirilmişti.

        Oturma alanının arkasındaki portatif tuvaletler de dikkatimi çekti. Epey ciddi bir organizasyon yapılmış…

        Yaklaşık bir saat o alanda hazırlıkların tamamlanıp kalabalığın toplanmasını bekledik.

        Sıcaklık en az 45 derece! Brandalar kurulmuş ama yine de ortalık yanıyor!

        Etrafıma bakındım…

        Leyla Zana karşımda en ön sırada oturuyordu.

        Bu meseleye ömrünü vermiş, Kürt hareketinin önemli isimlerinden..

        Baktım siyah kalın bir bluz, siyah ceket…

        Günün tarihi öneminin ciddiyetiyle oturuyor.

        Sıcaktan rahatsız olma emarasi yok… Yüzünde büyük bir umut ifadesi.

        Eşber Yağmurdereli’yi gördüm ardından… Bizim yürümekte zorlandığımız yere tekerlekli sandalyede gelmiş. Yıllardır beklediği an için dimdik orada…

        Saat 11’de başlayacağı söylenen tören 11’i 20 geçe başladı. Daha doğrusu 30 kişilik grup mağaranın merdivenlerinde saat 11.20’de göründü.

        Onlar gelmeden önce Türkçe sonra Kürtçe sonra da İngilizce slogan atılmaması ve tezahürat yapılmaması yönünde uyarı yapıldı.

        Önce Bese Hozat Türkçe olarak metni okudu, ardından HPG’nin askeri kanadının üst düzey isimlerinden Behzat Çeci metni Kürtçe okudu.

        PKK’nın yaktığı silahlar
        PKK’nın yaktığı silahlar

        Sonra sırayla yürüyüp kazanda yakılan ateşe silahlarını attılar.

        Tam o sırada kalabalığın içinde ‘Biji apo serok Apo’ sesleri, alkışlar tezahüratlar yükseldi.

        Oradaki topluluk için çok duygusal bir andı. Ağlayanlar, birbirlerine sarılanlar…

        Yakılan silahların envanteri İHD, ÖHD ve TİHV'e verilmiş. Irak Hükümeti, KDP ve KYB yönetiminin temsilcileri de gözlemci olarak orada.

        Kuş uçurulmadı, hedeflenen şekilde seremoni gerçekleşti.

        Elbette bu gelinen noktada MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin başlattığı süreç, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın iradesi ve Abdullah Öcalan'ın kararlılığının hep birlikte rolü büyük.

        Ancak bundan sonra çok hassas ve zor bir süreç başlıyor.

        Farklı hassasiyetler ve tezat olabilecek beklentiler var. Karşılıklı rekabet duygusu ile hareket edilirse bu önemli şans da tehlikeye girer.

        Konuşarak ve birbirimize yaklaşarak ilerlemekten başka yol yok…

        (Devam edeceğim…)