Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Nasuhi Güngör Silahları yakan ateş bize ne söylüyor?
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Terörsüz Türkiye, adım adım ilerliyor. Bugün belki yakın bir zamana kadar çoğumuzun kuşkuyla baktığı adım atıldı. Silahlar bırakılıyor, teslim süreci başladı ve kesintisiz olarak devam etmesi planlanıyor.

        Dakika dakika takip edildiğinden eminim. Yine de süreci maddeler halinde kısa kısa aktarmak istiyorum sizlere.

        1- Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ve MHP lideri Devlet Bahçeli’nin iradesi, kararlılığı ve geçmişin tecrübelerinden süzülüp gelen cesur ve derinlikli çerçevesiyle Terörsüz Türkiye süreci inşa edildi. Pek çok bakımdan riskleri olan sürecin her aşaması, titizlikle yönetildi.

        2- Daha önceki süreçlerin yaşadığı sıkıntıların aksine, bu defa devlet aklını şekillendiren hemen tüm unsurlar net biçimde sürecin yanında yer aldı, destekledi ve takviminde üzerine düşeni fazlasıyla yerine getirdi. Bürokratik vesayetin yerini, siyasetin ve güçlü liderliğin aldığı bir dönemde kritik kararlar hızla alındı ve uygulamaya geçildi.

        3- Bu kararlılığa, zaman zaman iniş çıkışlar yaşansa da muhalefetin önemli bir bölümünden destek geldi. Bu desteğin silah bırakma adımıyla birlikte daha da güçlenmesi kuvvetli bir ihtimal.

        4- Son birkaç gündür AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik’in net biçimde ifade ettiği gibi, bu süreç asla bir “al-ver” ilişkisi olarak tanımlanmadı, herhangi bir aşamasında da bu tarz yaklaşımlara geçit verilmedi.

        5- Yine başından itibaren tavrı merakla beklenen DEM Parti, ilk günden itibaren son derece pozitif bir katkı sağladı. Bugün MHP lideri Bahçeli’nin ifadesiyle “sağduyulu ve sorumlu siyaset çizgisini koruyarak Terörsüz Türkiye hedefine samimiyetle bağlı kaldı.”

        6- Terörle mücadele konusundaki perspektifini, sorunun kaynağında ve kendisine dayatılan coğrafyada çözme kararlılığına dönüştüren Türkiye, “iç cepheyi güçlendirme”den, bölgesel açılımlara doğru geniş ölçekli hamlelere yöneldi. Irak ve Suriye’deki bu yaklaşımın, orta ve uzun vadede ülkemizin gücü ve ortaklığına dönüşmesini hedefledi.

        7- Türkiye’nin yönettiği süreç, sadece terörle mücadeleden ibaret değil. Ancak kendisine yönelik tehditleri avantajına dönüştürme hamlesinin, örgütün fesih ve silahların tesliminden sonra çok daha geniş ve uzun soluklu bir takvimi var. Bu bir anlamda siyasi sınırların değişmediği, ancak son derece kuvvetli bir nüfuz ve entegrasyonun ortaya çıkacağı bir döneme işaret ediyor.

        8- Bugün silahların bırakılması, güncel pratikle söylersek “yakılması” hem sembolik anlamlar taşıyor, hem de ülke, bölge ve dünya kamuoyuna bu konudaki ortak kararlılığı gösteriyor. Silah bırakmanın örgütün sözde lider kadrosunun önemli isimleri tarafından yapılması da dikkat çekici. Yakılan ateş silahları tarihe yollarken, barışın ve ortak geleceğin sembolü olarak okunabilir.

        9- İmralı’dan yaptığı çağrı mektubuyla hem fesih, hem de silah bırakma çağrısı yapan Abdullah Öcalan, sürecin devamına yönelik kararlı tutumunu önceki gün kamuoyuna yansıyan bir başka açıklamayla tekrar ortaya koydu. Benzer bir mektubun Suriye’deki yapıya yönelik yazıldığını da bir kulis bilgisi olarak aktaralım.

        10- Türkiye, silahlara dair bu takvimi, sadece kendisini ve ilgili ülke aktörlerinin gözetiminde gerçekleştirdi. Böyle de devam edecek. Üçüncü bir göz olmayacak.

        11- Bölgesel Kürt yönetimiyle Ankara arasında kurulan ittifakın ne denli stratejik sonuçlar ürettiğini de bu vesileyle görmüş olduk.

        12- İlk andan itibaren MİT, gerek Başkan İbrahim Kalın, gerekse kurumsal tecrübesiyle muazzam bir yönetim ve deyim yerindeyse saat gibi işleyen bir süreç yönetti. Bu tecrübenin yakın coğrafyamızda eşsiz olduğu kadar, Türkiye’nin en büyük avantajı olduğunu hatırlamakta yarar var.

        13- Bugüne kadar devam eden kuşku ve endişelerin, bugün itibarıyla azalmasını öngörmek herhalde abartılı olmaz. Sürecin hızlanması açısından bu nokta çok önemli.

        14- Yarın Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, yaşananları derinlemesine aktaran bir değerlendirme yapacak. Sürpriz ya da bu meselenin dışında bir başlık beklemiyorum. Ancak şunu aktarabilirim. Terörle mücadele tarihini, bu meselenin ortaya çıkardığı kayıpları ve sorunları aktardıktan sonra, Türkiye’nin merkezinde yer aldığı yeni bir bölgesel güç merkezinin vurgulanacağı bir konuşma bekliyorum.

        15- Silahlarını bırakanlara ne olacak, hukuki düzenlemeler ne yönde seyredecek sorularının, genel çerçevesini de yarın Kızılcahamam konuşmasında dinlememiz mümkün olabilir.