Gayet açık. ABD Başkanı Trump, Nobel barış ödülünü alamasa da, Mısır’daki zirvede bir gövde gösterisi yapmak istiyor. Sonuç itibarıyla bir ateşkes sağlandı ve bunun devamının ne olacağını ise adım adım izleyeceğiz.
Siz bu satırları okurken Trump ve Mısır lideri Sisi’nin davetiyle Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da Gazze Zirvesi’nde olacak. Orada yapacağı konuşmada vereceği mesajlar önemli. Ayrıca pek çok liderle temaslarda bulunacak.
İSRAİL İMZASININ ARKASINDA DURMALI
Dün Cumhurbaşkanı Erdoğan, Trabzon’da yaptığı konuşmada sürecin hassasiyetine dair bazı değerlendirmeler yaptı:
“Ateşkes anlaşmasıyla elbette her şey bitmiş değil. Şimdi çok daha büyük bir imtihan İslam Dünyasını ve insanlığı bekliyor. Öncelikle İsrail'in attığı imzanın arkasında durması temin edilmelidir.”
Erdoğan, ikinci önemli hususun da “Gazze'nin süratle ayağa kaldırılması” olduğunu söyledi.
BATIDAKİ YÖNETİMLER
Ateşkese doğru gelinirken yaşanan bazı gelişmelere yakından bakmak gerekiyor. Ancak böyle bir durumda Türkiye’nin yaptıklarını ve aynı zamanda kaygılarını doğru anlamak mümkün olabilir.
Gazze konusunda yaşananlar, ne kadar toplumların vicdanını kanatmış olsa da, Batının zihninde olanlar çok farklı. Bir yandan kendi toplumlarından yükselen sesleri kontrol etmek isterken, diğer yandan da Filistin’de Hamas benzeri yapıların olmaması yönünde bir yaklaşımları var. Bunun Filistin gerçeğine uygun olup olmamasıyla ilgili olduklarını düşünmek yanıltıcı olur. Bir iki istisna hariç tablo böyle. Özetle, Gazze’de İsrail olmasın, ama Hamas da yönetmesin çizgisindeler.
TÜRKİYE YÜKSEK RİSK ALIYOR
Burası daha önce de dikkat çektiğim gibi Türkiye’nin farkının ortaya çıktığı nokta. Ankara’nın yüksek düzeyde riskler aldığı, ama bunun aynı zamanda büyük kazançları olabileceği dünya basınında sıkça dile getirilen bir tez. Hamas konusundaki tavrı da buna örnek gösteriliyor.
Şöyle bakalım bir de. NATO üyeleri içinde Hamas’ı terör örgütü olarak görmeyen sadece biz varız. Ancak buna rağmen, başından itibaren çözümün ortağı ve parçasıyız. Dahası mevcut planların müzakere edilip revize edilmesinde de büyük payımız var.
Böyle bir Türkiye’nin masada olmasından elbette İsrail hoşnut filan değil. Çünkü onlar Hamas yok edilsin istiyor. Ankara ise Filistin siyasetinin bir parçası olmasından yana.
TRUMP’IN BASKISI VE İKNASI
Trump, İsrail’i kabinesini baskı altına alarak ateşkese ikna etti. Bu kendisine Nobel getirmedi, ancak barışa giden yolda bir alan açtığını da görmek durumundayız.
Plan sürecinde Rusya’yı ikna etti ve Putin’den destek açıklaması aldı. Katar’a saldıran İsrail’e özür dileterek, körfez kamuoyundaki endişeleri yatıştırmaya çalıştı.
Bizim açımızdan en önemlisi Türkiye ile temas konusundaki trafiği kesintisiz devam ettirdi.
Türkiye, Filistin konusunda ateşkes sonrasında da etkinliğini koruyacak. Gerek görev gücünde, gerekse geçici yönetimin şekillenmesinde rolü artarak devam edecek.
ANKARA ROLÜNÜ HAK EDİYOR
Şunu söyleyebiliriz. Amerikan yönetimi, Türkiye’nin Rusya ve özellikle Çin’le mesafeli bir dengede durmasını istiyor. Bu nedenle bölgesel sorunlarda Ankara’nın ciddi inisiyatifler almasını çatışma nedeni saymıyor.
Ancak kimse Türkiye’nin hak etmediği bir rolü üstlendiğini söyleyemez. Güçlü liderlik, bölgeye dair yüzyıllara dayanan hafıza ve bunları taşıyan tecrübeli bir kadro.
Filistin devletine giden zorlu mücadelede, en büyük yoldaşın Türkiye olacağından kuşkum yok.