Bugün Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın vereceği mesajlar kuşkusuz merakla bekleniyordu. İsrail saldırganlığın ortaya çıkardığı gerilim hattında özellikle Türkiye'nin tavrı ve etkinliği küresel ölçekte takip ediliyor.
Cumhurbaşkanı, Dışişleri Bakanlığı Yerleşkesi Temel Atma Töreni'nde önemli mesajlar verdi.
Dışişleri binası kuşkusuz 37 yıldır önemli günlere ve dönemlere tanıklık etti. Ancak yeni yerleşke kelimenin tam anlamıyla Türkiye’nin coğrafyadaki yeni vizyon ve kabiliyetlerini yansıtacak bir mimariyle tasarlandı.
Cumhurbaşkanı bu durumu şu ifadelerle aktardı: “Hariciye teşkilatımız geleneğiyle devletimizin yüz akı olmuş bir kurumdur. Bakanlığımız aynı zamanda ülkemizin dünyaya açılan kapısıdır. Bakanlığımızın tarihine ve temsil sorumluluğuna layık müstakil bir binaya kavuşacak olması kıymetli bir adımdır.”
BÖLGESEL HEGEMONYA HEVESİ
Gazze’ye yaptığı kara harekatı ve hemen öncesinde Katar, Yemen ve Suriye’ye yönelik saldırılarıyla işgalci tutumunu bölgesel bir hegemonyaya taşımak isteyen İsrail yönetimi, durmaksızın Türkiye’yi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı hedef alan açıklamalar yapıyor.
Bu provakatif ve çirkin dile Erdoğan, Katar dönüşünde son derece stratejik cümlelerle cevap verdi:
“İsrail, bir dine değil bir sapkın ideolojiye hizmet etmektedir. Bu özelliğini bir defa gözden geçirelim. Netanyahu ve çetesi, dünyaya sadece siyonizmin uyduruk masallarını anlatıyor.”
İsrail’in sadece Müslümanlara ve Hristiyanlara değil, Musevilere de zarar verdiğini söyleyen Cumhurbaşkanı, ikide bir Türkiye’yi anti-semitizmle suçlayan çevrelere de şu cevabı verdi:
“İsrail, inancımıza göre bizim peygamberlerimiz olan Hazreti Musa ve diğer peygamberlerin mübarek hatıralarını ve taşıdıkları ilahi mesajları kirletemez.”
TUZAĞA DÜŞMEYİZ
Meselenin kışkırtıcı boyutuna gelince. Cumhurbaşkanı yeni Dışişleri yerleşkesinin açılışında bu konuya dair net bir çerçeve çizdi:
“Bugün Türkiye hem içerde hem bölgesinde kendi oyununu kurma ve uygulama kudretine sahip bir ülkedir. Hiçbir tahrik bizi alıkoyamayacaktır. Tuzağa düşmeyiz. Provokasyona gelmeyiz. Diplomasinin dili nezakettir. Türkiye'nin dış siyaseti de barış odaklıdır. Bu hadsizlikler karşında susacağımız demek değildir.”
KUDÜS KİMİN?
Peki ya Kudüs bizimdir diyen Netanyahu’nun sözleri? Onun cevabı da Sultan Selahaddin’den 1917’ye uzanan dönemin hatırlatılmasıydı: “Hikmet ve hoşgörüyle bu şehri bir barış ve esenlik yurdu haline biz getirdik. Netanyahu bunları bilmez. Kudüs'ü yüzyıllar boyunca barış ve esenlik yurdu haline biz getirdik.“
İsrail saldırganlığının bertaraf edilmesi, kuşkusuz bölgede ve küresel ölçekte çok sayıda dinamiğin harekete geçmesiyle mümkün. Türkiye’nin barışa devam eden duruş ve politikalarının tarihsel karşılığı ortada. 1948’den beri bulunduğu coğrafyaya sadece katliam ve işgal getirenlerin yapıp ettiklerini de şöyle tarif etti Cumhurbaşkanı:
"Bölgemizi esir alan bu kanlı kilit, inşallah eninde sonunda kırılacaktır.”