Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Nasuhi Güngör Komisyon, uzlaşı ve gelecek
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Mevcut parlamento aritmetiği, bugünkü haliyle Terörsüz Türkiye komisyonunun yüzde 85’i aşan bir temsil oranına sahip olduğunu gösteriyor. Kuşkusuz CHP’nin katılımı bu yanıyla da, muhalefeti temsil eden boyutuyla da önemli. CHP’nin Terörsüz Türkiye ile başlayan ana gündemden kopmanın risklerini doğru değerlendirdiğinin altı çizilmeli.

        BAHÇELİ’NİN ÖNERİSİ

        5 Ağustos itibarıyla komisyon çalışmalarına başlayacak. Bu da sürecin hayli hızlı ilerlediğinin ifadesi.

        Komisyona dair tartışmaların bu denli kabarıp köpürmesinin nedenlerine geçmeden önce kuruluşuna dair ilk öneriyi hatırlayalım. MHP lideri Devlet Bahçeli’nin gündeme getirdiği komisyon önerisi öncelikle 100 üyeyi kapsıyordu. Bahçeli "Bütün toplumsal kesimlerin temsilcileri olan siyasi partilerin katılımı ile bir komisyon kurulması akla en yatkın seçenektir" diyerek komisyonun hedefini de "önümüzdeki dönemin yol haritasını belirlemek" şeklinde ifade etmişti.

        Gelinen noktada komisyonun hedef ve çerçevesinde değişen bir şey yok. Sadece üye sayısı karşılıklı görüşmeler sonucunda revize edildi.

        NEDEN BU KADAR TARTIŞMALI İLERLİYOR?

        Peki komisyon neden bu kadar büyük tartışmalara konu oluyor?

        Öncelikle sıkça tekrarlanan bir noktaya açıklık getirmek gerekiyor. Bu komisyon meclis kararıyla kurulmadı. Meclis başkanının inisiyatifiyle oluşturuldu. Hukuki zemini bundan ibaret. Aldığı kararların tavsiye niteliği dışında bağlayıcı tarafı yok.

        Daha da ilginç olan bu komisyonun nitelik çoğunluk veya salt çoğunluk gibi tartışmaların konusu olması. Eğer illa örnek gösterilecekse anayasa uzlaşma komisyonlarına bakılabilir. Burada teamül, oybirliği veya uzlaşma olarak öne çıkar. Sayısal çoğunlukları aşan bir anlamı var bu durumun.

        Dolayısıyla CHP’nin açtığı nitelikli çoğunluk tartışmasının, daha çok komisyona katılma yönünde kendi kitlesini ikna hamlesi olarak okunması mümkün.

        ANAYASA GÜNDEMİ YOK

        Kuşkusuz son derece zorlu, çetrefilli bir süreci yönetiyor Türkiye. Bu boyutuyla komisyon, anayasa ya da yasa yapan bir özellik ve yetkiye sahip değil.

        AK Parti tarafıyla yaptığımız görüşmelerde başından itibaren bu komisyonun bir anayasa gündemi olmadığı sıkça ifade edildi. Genel Başkanvekili Efkan Ala, TBMM Meclis Başkanvekili Bekir Bozdağ’ın Habertürk’e yaptığı değerlendirmeler de bu yöndeydi.

        Buna rağmen CHP’nin komisyon şartı olarak “anayasa gündemi” olmasın demesinin de yine kendi tabanına yönelik bir boyutu olduğu söylenebilir.

        HERKES KONUŞACAK VE HER ŞEY KONUŞULACAK

        Terörsüz Türkiye sürecinin hassasiyetleri üzerinden komisyona yüklenen anlamlar bir yana bırakılırsa, asıl önemli boyutu her şeyin tartışılacağı, konuşulacağı bir zemin olduğuna dikkat çekmek gerekiyor. Komisyon toplanacak. İsminden işleyişine dair kendi yol haritasını belirleyecek.

        Komisyonla ilgili bir başka bilgi/kulis, süreç boyunca çok sayıda uzman, akademisyen ve kanaat önderini dinlemesi olacak. Her şey konuşulacak, tartışılacak ve tüm bunlar siyaset üzerinden şeffaf biçimde toplumun önüne getirilecek. Toplumsal rızanın üretilmesi, algıların yerini gerçeklerin alması böylece mümkün olacak.

        UZLAŞMA KÜLTÜRÜ

        Gelenek veya teamülle oluşan süreçlerde, işleyişe yeni unsurların eklenmesi elbette mümkün. Ancak uygulamanın uzlaşma esaslı olması, bu tarz komisyonların ruhuna daha uygun görünüyor. Çok renkli, tartışmalı ve bir o kadar da yapıcı olması beklenen bir komisyon süreci başlıyor.

        Bu tür zamanlarda iki alışkanlık var. Birincisi gereğinden fazla ağırlık ve anlam yüklemek. İkincisi, her durumda daha baştan ortaya çıkacak önerileri ve çalışmaları mahkum etmek.

        Türkiye’nin buna vakti yok. Ama komisyonu rahat bırakmak, ortaya çıkacak tartışmaları ve önerileri önyargısız biçimde dinlemek çok daha olumlu kapılar açabilir.