Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Nihal Bengisu Karaca Destek yükseliyor ancak çekinceler devam ediyor
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Geçtiğimiz günlerde Rawest Araştırma ile IstanPol’un birlikte düzenlediği toplantıda, Kürt meselesine dair kamuoyunun nabzını tutan yeni bir araştırma paylaşıldı. Türkiye genelinde yapılan kapsamlı çalışmanın bulguları, gerek siyasi karar alıcılar gerekse bu meseleye ilgi duyan kamuoyu açısından oldukça yol gösterici nitelikteydi. Katılımı yüksek, temsil düzeyi dengeli, sonuçları ise düşündürücü.

        Daveti aldığımda hem konunun önemi hem de araştırmayı yürüten kurumların ciddiyeti nedeniyle özellikle ilgimi çekmişti. Bu yüzden verileri dikkatle inceledim. Araştırma, 2024 sonbaharından bu yana kamuoyunun “terörsüz Türkiye” diye anılan yeni çözüm sürecine nasıl yaklaştığını gösteriyor.

        Ve ortaya çıkan manzara, klişe şüpheciliği sarsacak ölçüde net: Toplumun büyük bölümü süreci destekliyor.

        GENİŞ TABANLI DESTEK

        Mayıs 2025 itibarıyla sürece verilen genel destek %64,4’e çıkmış durumda. Bu oran, yalnızca Kürt illerinde değil, Türk nüfusun yoğun olduğu bölgelerde de belirgin.

        Kürtlerde %81, Türklerde %60 seviyelerinde seyreden bu destek, bir toplumsal mutabakat sinyali veriyor.

        Parti bazında bakıldığında en yüksek destek DEM Parti seçmeninden geliyor (%88). Ardından AK Parti (%71) ve MHP (%63) geliyor.

        CHP seçmeninin %50’si süreci destekliyor, %34’ü karşı çıkıyor, %16’sı ise kararsız.

        Sürece karşı çıkanlar bile, sürecin tümüne değil, yürütülme şekline itiraz ediyor. Yani destek sınırlı ama mutlak bir ret yok.

        Katılımcıların %60’ı, bu sürecin hem ülke güvenliği hem de Kürtler ve Türkler için olumlu sonuçlar doğuracağına inanıyor. Bu veriler, yıllardır donmuş bir dosya gibi kenarda duran Kürt meselesine dair toplumsal bir yeniden açılma arzusunu gösteriyor.

        FAKAT…

        Sürece destek yükseliyor, evet. Ancak başarıya olan inanç aynı hızla artmıyor. Katılımcıların yalnızca %41,7’si süreci “başarılı” buluyor.

        Bu oran AK Parti seçmeninde %70 iken, CHP seçmeninde %16, DEM Parti tabanında ise %49 düzeyinde. Bir başka ifadeyle, süreç destekleniyor ama “gerçekten işe yarayacak mı?” sorusu havada kalıyor.

        Bu çelişkinin ardında, verilerin satır aralarında yatan bazı nedenler dikkat çekiyor. Katılımcıların %55’i, yani süreci destekleyenler arasında yer alanlar bile asıl motivasyonunun Erdoğan’ın yeniden adaylığını garantilemek olduğunu düşünüyor.

        Aynı zamanda yine %55’lik bir kesim, sürecin Kürt-Türk eşitliğini sağlama niyetiyle yürütüldüğüne inanıyor. Bu ikili algı, sürecin hem umut hem tereddütle karşılandığını gösteriyor. “Evet, bu süreci istiyoruz; ama niyet net mi, bilmiyoruz” diyen bir çoğunluk var ortada.

        CHP VE DEM SEÇMENİ: BEKLENTİLİ AMA TETİKTE

        Sürecin yönetimiyle ilgili güvensizlik özellikle CHP ve DEM Parti tabanlarında daha görünür. CHP’lilerin sadece %16’sı süreci başarılı buluyor. DEM Parti seçmeni arasında destek oldukça yüksek olsa da, “CHP bu sürece aktif şekilde katılmalı” diyenlerin oranı %85’e çıkıyor.

        İşin dikkat çekici yanı ise şu: DEM Parti seçmeninin %65’i, CHP’nin Kürt sorununa dair bir politikası olmadığını düşünüyor. CHP’lilerin %43’ü de bu görüşe katılıyor.

        Bu tablo, iki muhalefet tabanı arasında ortak bir çözüm isteği olsa da, bunun kurumsal düzeyde somutlaşmadığına işaret ediyor.

        İş birliğini destekleyenler çoğunlukta olsa da (CHP’lilerde %57, DEM’de %67), bu destek “birlikte çözebilirler” umudundan çok, “tek başına olmaz” kaygısından besleniyor. Toplum, bu kez “yarım kalmasın” diyor.

        TEMEL TALEPLER NETLEŞİYOR

        Araştırmanın belki de en berrak bölümü toplumsal talepler başlığı. Kürt illerinin kalkınması için atılacak adımlar toplumun %69’u tarafından destekleniyor. Belediyelerde Kürtçenin kullanımı %60 destek buluyor. Anadilde eğitim ise, PKK’nin silah bırakması koşuluyla Türk seçmen arasında bile %52’ye varan bir destekle karşılanıyor.

        Kürt seçmen açısından birinci sırada hâlâ anadil talebi yer alıyor. DEM seçmeni içinde Demirtaş’ın serbest bırakılmasına destek %76 düzeyinde. Türkler arasında bu oran %35.

        Bu farklılıklar, çözüm sürecinin yalnızca siyasal değil, kültürel ve duygusal bir onarım süreci olarak da tasarlanması gerektiğini gösteriyor.

        DESTEK VAR, PEKİ YA GÜVEN?

        Toplum bugün, geçmişe kıyasla daha geniş bir mutabakatla süreci destekliyor. Burası tamam.

        Bu destek; sessiz, temkinli ama güçlü.

        İnsanlar bu işin yeniden başlamasını, herkes için iyi olan bir yere varmasını istiyor.

        Ancak toplumsal desteğin varlığı, tek başına süreci başarıya ulaştırmak için yeterli değil.

        Hukuka olan güvenin zayıf olması, siyasetle yargının iç içe geçmiş görüntüsü ve toplumun geniş kesimlerinde süren adalet duygusu eksikliği, çözümün meşruiyetini içeriden aşındırabilir.

        Nitekim araştırmanın önemli duraklarından biri de 19 Mart 2025’te yaşanan İmamoğlu operasyonuna dair toplumun tutumu.

        Katılımcıların %46’sı, İmamoğlu’nun “seçimi kazanacağı için” tutuklandığını düşünüyor. Tutuklamayı doğru bulanların oranı %32’de kalıyor.

        Bu oran MHP seçmeninde %70’e, AK Parti seçmeninin %62’ya varıyor. CHP ve DEM Parti seçmenleri arasında ise sert bir tepkiye işaret eden oranlar söz konusu. CHP’lilerin yalnızca %4’ü, DEM Partililerin ise sadece %5’i tutuklamaları doğru bulmakta.

        Bu bulgular, çözüm süreciyle ilgili toplumsal iyimserliğin, siyasi müdahalelerle ilgili güvensizlikle birlikte yürüdüğünü ortaya koyuyor.

        Hukuki sürece dair güvenin parçalanmış olması, dolaylı olarak barış sürecine dair güveni etkileyen faktörlerden biri olarak öne çıkıyor.

        Toplum, bu kez barışa uzaktan el sallamak istemiyor. Ama hukuk güvenliği sorunu sürecin kendisini de kırılganlaştırıyor.

        Destek var; fakat güven, hâlâ inşa edilmesi gereken şey.