Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Nihal Bengisu Karaca Semboller sahneyi kurar; güç sonucu mühürler

        Beştepe, Erdoğan-Trump görüşmesinin iletişimini Oval Ofis’teki o kare üzerinden yaptı: İmzalar atıldıktan sonra Trump’ın Erdoğan’ın sandalyesini tuttuğu sahne.

        Protokol gibi görünen bu sahnede jestlerin hakimiyeti vardı. Diplomaside sözcükler kadar tavırların da önemi var, bu sahne Trump’ın Erdoğan’a gösterdiği yakınlığı ve saygıyı temsil ediyordu. Ama bir yandan da aynıTrump sahneyi kendisinin kurduğunu gösteriyordu.

        1) İlk başlık olarak Gazze’ye bakalım. Trump, “yakınız” dedi; esirler, ateşkes, kalıcı barış gibi başlıkları yan yana getiren bir ilerleme beyanı sundu. Erdoğan tarafında ise “anlayış/ilerleme” tonu var; kamuya açık metinlerde “ateşkes ve kalıcı barış için mutabakat sağladık” gibi kesin bir cümle görünmüyor. Aradaki bu nüans, bugünün siyasetinde hayati. Çünkü “yakınlaştık” cümlesi ile “mutabakata vardık” cümlesi aynı etkiyi yaratmıyor; birincisi psikoloji, ikincisi taahhüt.

        2) Suriye dosyasında çizgi net: Suriye’nin üniter yapısının, toprak bütünlüğünün korunması meselesinde Türkiye de ABD de aynı hatta. Bu vurgu yeniden teyit edildi. Suriye’nin yeni hükümet başkanı Ahmet Şara Türkiye sayesinde diğer liderlerle buluştu. Bu önemli çünkü Suriye hükümetinin istikrarı ve sorunlarını aşabilmesi için gereken kapasiteye ulaşması ile ile dışarda ne kadar onaylandığı / ne kadar destek alacağı arasında su geçirmez bir bağlantı var. Suriye’deki istikrar hali ile Türkiye’nin güney sınırının stabilitesi arasındaki bağlantı da gözle görülen bir netlikte.

        3) Enerjide somut adımlar geldi. Sivil nükleer işbirliği için imzalar atıldı; küçük modüler reaktörler ve teknoloji işbirliği başlıkları öne çıktı. Yanına 20 yıllık LNG tedariki eklendi. Türkiye çeşitliliği artırıp Rusya ağırlığını dengelemek istiyor; bu anlaşmalar o hamle setine yazıldı.

        4) Ticarette ise 100 milyar dolar hedefi yinelendi, gümrük başlığında revizyon çalışması konuşuldu. Saha etkisi zamana yayılacak olsa da ihracatçı için bir soluk borusu açık.

        MEŞRUİYET AÇIKLAMASI SKANDALI

        Şimdi sahnenin diline tekrar dönelim.

        Çünkü orada her şey kaymaklı ekmek kıymalı börek tadında ilerlemedi.

        Görüşmeye Barrack’ın çıkışı gölge düşürdü.

        Şöyleymiş; on yılın kronik dosyalarını sıraladıktan sonra Trump’ın reçetesini aktarmış—“yorulduk, cesur olalım; ilişki bazında ihtiyaçlarını verelim” dedikten sonra cevabı yapıştırmış: “Onlara meşruiyet verelim.” Barrack’ın anlatımı bu. Daha sonra bu kelimeyi “saygı” anlamında kullandığını iddia etti. Bu elbette doğru değil. Çünkü konuşmanın çerçevesinde “Biliyorsunuz Türkiye bir demokrasi, ama aynı zamanda biraz da otoriter bir ülke. Ve Başkan Trump gerçekten bir dahi, öyle ki çözümün ona meşruiyet vermekte olduğunu tespit etti” gibi bir cümle de var. Neyin kastedildiği açık.

        Bu Türkiye lideriyle ilgili bir onama/yargı dili. Eşitler arası müzakereyi “üstten tanıma” mertebesine çeviren bir pasaj. Bu yüzden mesele nezaket değil, güç oyununun dil seçimi. Fotoğraflarla yapılan parıltılı jestin üzerine kocaman bir ‘lütuftur” damgası basıldı. Ya üzerinde çalışılmış bir hiyerarşi tesis etme hamlesi, ya Trump-Barrack ikilisinin olağanüstü zevzekliği. Finaldeki iddia—“Her şeyin değiştiğini göreceksiniz.” ifadesi de ayrı bir muamma. Ne, kimin için nasıl değişiyor?

        CAATSA VE F35…

        CAATSA ve F-35’e gelince: “Olabilir, yeniden bakarız” tonunda sinyaller var; fakat şu an hukuki/idarî bir işlem yok.

        Umarız niyetler somut karar ve uygulamaya dönüşür. Zira Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın da dediği gibi, Türk halkına Kaan uçaklarıyla ilgili sözlerin tutulması bile CAATSA yaptırımlarının kalkmasına bağlı. Aksi takdirde uçakların motorlarını alamayacağız ve sadece uçak kanadı yapabileceğiz. Oysa millete bu uçakların 2019’da gökyüzünde olacağı söylendi. Yaptırım kararını kongre aldığı için yaptırımları iptal edecek olan da kongre. Ancak Trump yürütmenin başı olduğu için, eğer isterse bu yaptırımları yumuşatabilir.

        Elbette bu ziyaretin somut çıktıları var.

        Sadece semboller değil evraklar da var.

        Tablo şu:

        Gazze: “Çözüme yakınız” var; bağlayıcı metin yok.

        Suriye: Üniter yapı vurgusu teyitli.

        Enerji: İki kalemle yeni tedarik hattı açılıyor.

        Ticaret: Gümrük revizyonu için hat kuruldu.

        CAATSA/F-35: Söz var; işlem yok.

        DİPLOMASİ TAMAM MESELE İCRAAT

        Bu manzara üç şeye işaret ediyor: Washington fotoğrafla psikoloji oluşturuyor, Ankara dosyayla sonuç toplamaya çalışıyor. (2) Suriye ve enerji, gerilim emici tampon işlevi görüyor. (3) Stratejik başlıklarda söz–sonuç mesafesi hâlâ uzun, taahhüt dengesinde asimetri var.

        “Erdoğan güçlendi mi?” Evet. Altı yıl sonra ilk kez Türkiye ABD ilişkiler adına dolu bir seyahat söz konusu oldu. Hem imaj hem imza vardı.

        Ama fotoğraf kareleri içerik ile yüklenmezse, çerçevede asılı kalır. Hatıra olarak.

        Kalan iş, dosyalarda: Gazze’de somut beyanlara ve kararlara ihtiyaç var. Savunma ile ilgili dosyalarımızda verilen sinyaller işleme dönüşmeli. Ticarette hedef takvimle taçlanmalı. Oval Ofis’ten alınan kare ne kadar etkileyici olursa olsun, sonucu vatandaşın hayatına ne yansıdığı belirliyor.