Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Magazin "Zaten duygusal bir iş yapıyoruz"

        Hülya Koçyiğit, her pazar TRT-2 ekranlarında yayınlanan 'Film Gibi Hayatlar' programının yeni bölümünde, piyano virtüözü Prof. Dr. Mehveş Emeç’i ağırladı.

        Sanatçı, müzikle tanışma hikâyesini şu sözlerle anlattı: Piyanoya ilk dokunduğumda çok küçüktüm ama o anları çok net hatırlıyorum. Annem bana çalar, gösterirdi, ellerime notaları verir ‘takip et’ derdi. Bu şekilde çok çabuk nota okumayı öğrendim.

        Prof. Dr. Mehveş Emeç, ailesinden ayrı kaldığı dönem çok zorlandığını dile getirerek; “Zaten duygusal bir iş yapıyoruz. Salzburg Mozarteum’u kazandığım zaman ailemi çok özlediğim için ağlıyordum ama bir konser verdiğim zaman, onlar beni övdüğü zaman diyordum ki; herkese nasip olmayan bir şey yapıyorum” ifadelerini kullandı.

        REKLAM

        Yurt dışında aldığı eğitimin hayatındaki yerini anlatan sanatçı; "Yurt dışında müzik eğitimi almanın bana çok katkısı oldu. Zaten benim yaşadığım dönemde, 1980’lerde Salzburg dünyanın en önemli müzik merkezlerinden biriydi. Dönemin tüm ünlü piyanistlerinin provalarına gitme imkânım oldu. Sadece ders almak değil, kendimi yetiştirebilmek açısından değil; sosyo-kültürel yönüyle de beni çok besledi" açıklamalarında bulundu.

        Sanat yaşamında çok çalıştığını söyleyen Emeç, öğrencilik yıllarını şu sözlerle anlattı: “Bazı arkadaşlarımla karşılaştığımda anlatırlar, onlar beni aradıklarında, ‘çalışmaya yeni başladım, daha 5 saat oldu’ dermişim. Ama insan öğrencilik yıllarında zamanı çok iyi kullanamayabiliyor. Şimdi 5 saat çalışsam, dünyanın işini yapmış olurum. Çok çalıştım ama hayatı dolu dolu yaşadığımı da düşünüyorum.”

        Prof. Dr. Mehveş Emeç, gazeteci babası rahmetli Çetin Emeç’in hayatındaki yerini şu sözlerle dile getirdi: Yurtdışındaki konserlerime pek katılamazdı, annemi gönderirdi. Çok yoğun çalıştığı için mezuniyetime bile gelememişti ama Türkiye’deki konserlerime mutlaka gelirdi. Onun kaybından sonra, ‘önce babamın olmadığı bir ortamda sahneye çıkamam’ zannettim, öyle bir korkum oldu. Minik bir fotoğrafını gizlice sahneye götürüp piyanonun içine koyuyordum. Onsuz sahneye bile çıkamayacağımı düşündüğüm yıllarım oldu. Her zaman ona lâyık olmaya çalıştım.

        Galatasaray Marşı’nın çok ilgi görmesi hakkında konuşan sanatçı; bu konuda ise şunları söyledi: Cimbom Marşı, teklifi kulüpten geldi. Herhalde ilham dolu olduğum bir anımdı bilmiyorum ama söz ve müzik aynı anda çıkmıştı, çok iyi hatırlıyorum. Önce biraz ilginin bu yönde olmasına üzüldüm. Bir konser için İzmir’e giderken uçak ayağa kalktı, bir galibiyet olmuş. Bana öyle bir tezahürat yaptılar ki; "Bu alkışların nasibi Galatasaray Marşı’na imiş" dedim.

        ÖNERİLEN VİDEO
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ