Renklerin DNA'sı: Kızıl saçlıların az bilinen özellikleri
Kızıl saçlı, mavi gözlü ve beyaz tenli olmak sadece estetik bir farklılık değil; bu özelliklerin arkasındaki MC1R geni, ağrı eşiğinden ilaçlara verilen tepkilere kadar birçok faktörü etkiliyor olabilir. İşte detaylar...

Kızıl saç rengine neden olan genetik yapı, insanların ağrıya verdikleri tepkiyi de etkiliyor mu? Yeni bilimsel veriler, bu sorunun yanıtını ararken ilginç bulgulara ulaşıyor.
DÜNYADA EN YAYGIN SAÇ VE GÖZ RENKLERİ HANGİLERİDİR?
Doğal saç renkleri arasında koyu tonlar en yaygın olanlardır. Dünya genelinde insanların %90’ından fazlasının saçı kahverengi ya da siyahtır. Bu tonları sarı saç takip ederken, kızıl saç en nadir bulunan saç rengidir. Kızıl saç, dünya nüfusunun yalnızca %1 ila %2’sinde görülür.
Göz renkleri arasında da benzer bir dağılım söz konusudur. Kahverengi göz, dünyada en sık rastlanan göz rengidir ve nüfusun %55’inden fazlasında görülür. Bunu %8 ila %10 oranla mavi göz takip eder. Sarı saç ve açık ten rengi, özellikle Kuzey Avrupa’ya özgü bir genetik özellikken, kızıl saç daha da nadir bir kombinasyondur. Kızıl saç, mavi göz ve açık tenin bir arada görülmesi ise oldukça sıra dışıdır ve genetik mutasyonlarla ilişkilidir.
KIZIL SAÇLI VE MAVİ GÖZLÜ OLMAK NASIL MÜMKÜN OLUR?
Kızıl saç ve mavi göz gibi nadir özelliklere sahip olmak için, bu özellikleri taşıyan genetik bilgilerin her iki ebeveynden de miras alınması gerekir. Göz ve saç rengi, baskın ve çekinik genlerin etkileşimiyle belirlenir. Kahverengi saç ve kahverengi gözler baskın özelliklerdir ve bu yüzden daha yaygın görülür. Ancak ebeveynlerde çekinik genler varsa, bu nadir özellikler çocuklarında ortaya çıkabilir.
Örneğin, her iki ebeveyn de kızıl saç genini taşıyorsa, çocuklarının kızıl saçlı olma olasılığı oldukça yüksektir. Biri kızıl saçlı, diğeri taşıyıcı ise bu ihtimal %50’ye düşer. Aynı durum göz rengi için de geçerlidir. Bu yüzden koyu saçlı ve gözlü ebeveynlerin çocuklarının kızıl saçlı ve mavi gözlü olması genetik olarak mümkündür.
KIZIL SAÇ RENKLERİNE NE NEDEN OLUR?
İnsanların saç ve göz renkleri melanin adlı pigmentten kaynaklanır. Melanin, eumelanin (siyah ve kahverengi tonlar) ve feomelanin (kırmızı-pembe tonlar) olmak üzere iki ana türe ayrılır. Kızıl saçlı bireylerin vücudunda feomelanin miktarı baskındır.
Bu dengenin genetik nedeni, MC1R adı verilen bir gendeki mutasyondur. MC1R geni, pigment üretimini düzenleyen melanokortin 1 reseptörünü kodlar. Bu gendeki mutasyonlar, eumelanin üretiminin baskılanmasına ve feomelanin üretiminin artmasına neden olur. Bu da kızıl saç oluşumuna yol açar.
KIZIL SAÇ, GEN HAVUZUNDAN YOK OLUR MU?
Kızıl saç gibi çekinik özellikler nesiller boyunca baskın özellikler altında görünmeyebilir; ancak bu genetik bilgiler DNA’da taşınmaya devam eder. Bu sayede çekinik özellikler birkaç kuşak sonra yeniden ortaya çıkabilir. Dolayısıyla kızıl saçın zamanla tamamen ortadan kalkacağına dair düşünceler yanlıştır.
KIZIL SAÇLILAR AĞRIYI FARKLI MI DENEYİMLER?
2023 yılında Anesteziyoloji ve Perioperatif Bilim Dergisi’nde yayımlanan bir derleme, kızıl saçlı bireylerin ağrıya ve anestezik ilaçlara karşı farklı hassasiyetler geliştirdiğini öne sürmüştür. Bazı araştırmalar, bu bireylerin bazı ağrı türlerine karşı daha duyarlı olduğunu, bazılarına ise daha az duyarlı olduklarını göstermiştir. Örneğin, sıcaklıkla ilgili ağrılara karşı daha hassas olan kızıl saçlılar, lidokain gibi bazı anesteziklere karşı daha az etkili yanıtlar verebilmektedir.
Öte yandan bazı ağrı kesici ilaçlara, özellikle morfin ve fentanil gibi opioid grubu ilaçlara karşı daha yüksek duyarlılık gösterebildikleri de rapor edilmiştir. Genel anestezi için ihtiyaç duyulan doz miktarının kızıl saçlı bireylerde %20 daha fazla olduğu da belirlenmiştir.
Ancak 2015’te yapılan bazı çalışmalar, kızıl saç rengi ile ağrı duyarlılığı arasında anlamlı bir fark bulunmadığını göstermiştir. Bu nedenle konuyla ilgili veriler hâlâ çelişkilidir.
FARELERLE YAPILAN DENEYLER NEYİ ORTAYA KOYDU?
MC1R geninin ağrı eşiği üzerindeki etkisini daha iyi anlamak için Massachusetts Genel Hastanesi’nden Dr. David Fisher ve ekibi, 2021 yılında genetik olarak kontrol edilen kızıl ve siyah saç genine sahip fareler üzerinde araştırmalar yaptı. Bu farelerin pigment üretimi engellenmişti; ancak ağrı tepkileri farklılık gösterdi.
Kızıl saçlı farelerin ağrı eşiği daha yüksekti. Yani belirli bir ağrı düzeyine ulaşmadan önce acıyı hissetmiyorlar; ancak eşik aşıldığında ağrıyı diğerlerinden daha şiddetli algılıyorlardı. Bu durum, MC1R mutasyonunun melanosit hücrelerinde POMC adlı bir maddenin üretimini azaltmasıyla ilişkilendirildi. POMC, vücudun ağrıya verdiği tepkiyi yöneten bazı reseptörleri etkiliyor.
KIZIL SAÇLI OLMAK AVANTAJ SAĞLAYABİLİR Mİ?
Dr. Fisher, kızıl saçlı bireylerin bazı avantajlara da sahip olabileceğini belirtmiştir. Örneğin, kuzey enlemlerinde yaşayan kızıl saçlı bireylerde UV ışınlarının emilimi daha yüksektir. Bu da D vitamini üretimi açısından olumlu bir özelliktir.
Ağrıya veya ilaçlara gösterilen tepkilerin avantaj mı, dezavantaj mı olduğu ise net değildir. Ancak bu farklılıkların anlaşılması, gelecekte kişiye özel tıbbi uygulamaların geliştirilmesi açısından büyük önem taşımaktadır. Genetik yapıların incelenmesiyle doktorlar, bireylerin ağrıya nasıl tepki vereceğini ve hangi ilaçların daha etkili olacağını önceden öngörebileceklerdir.
Görsel Kaynak: istockphoto/shutterstock