Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Ekonomi İş-Yaşam Almanya’da 'sosyal devlet' yapısına makas: Yeni dönem mi başlıyor? - İş-Yaşam Haberleri

        Almanya’da herkesin bildiği ‘sosyal devlet anlayışı’ İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Temel Yasa olarak adlandırılan yeni anayasayla güvence altına alındı. Buna göre ülkede anayasasının 20. maddesi Federal Alman Cumhuriyeti’ni ‘demokratik sosyal bir devlet’ olarak tanımlar.

        Sosyal yardım sistemi güç durumdaki insanların asgari temel ihtiyaçlarını sağlayabilmelerini güvence altına alırken, bu sistem aslında Almanya’yı diğer ülkelerden ayıran en temel özelliklerden de biri olarak öne çıkıyordu.

        "REFAH DEVLET ANLAYIŞI ARTIK FİNANSE EDİLEMEZ"

        Ancak Almanya Başbakanı Merz, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada mevcut ekonominin, 2. Dünya Savaşı’nın sonundan bu yana devam eden ‘sosyal devlet’ anlayışını finanse edemeyeceğini açıklamasıyla ülkede yeni bir tartışmanın fitilini ateşledi.

        REKLAM

        Merz, Osnabrück kasabasında yaptığı açıklamada, "Bugün sahip olduğumuz refah devleti artık ekonomide ürettiklerimiz ile finanse edilemez" dedi. Koalisyon ortakları, artan maliyetler ve federal bütçedeki açıklar nedeniyle sağlık sigortası, emeklilik ve işsizlik yardımlarını kapsayan sosyal sigorta sisteminin reformu konusunda daha önce anlaşmıştı. Başbakan Merz, sosyal yardımlarda kesinti yapmanın merkez sol SPD için kolay olmayacağını kabul etti ancak iki partinin birlikte çalışması çağrısında bulundu.

        Peki Merz’in vurguladığı durum ülke ekonomisine gerçekten de ne kadarlık bir yük anlamına geliyor?

        2023’E GÖRE 4 MİLYAR EURO ARTTI

        Bununla birlikte sosyal yardım harcamaları büyük bir artış gösterirken, Almanya'nın nüfusu yaşlandıkça ve işsizlik arttıkça bu yıl bu rakamların daha da artması bekleniyor. Yardım alanların çoğu Alman olsa da, çok sayıda kişi Alman vatandaşı değil.

        Alman hükümeti, 2024’te temel sosyal yardımlar kapsamında yaklaşık 46,9 milyar euro ödeme yaptığını, bunun 2023'e göre 4 milyar euroluk bir artış olduğunu açıkladı.

        Ülkenin aşırı sağcı partisi AfD’nin soru önergesi üzerine Sosyal İşler Bakanlığı’nın paylaştığı verilere göre,bu rakamın yaklaşık 24,7 milyar eurosu (toplamın yüzde 52,6'sı) Alman vatandaşlarına, 22,2 milyar eurosu (toplamın yüzde 47,4'ü) ise Alman olmayan vatandaşlara gitti. Bu da yaklaşık olarak 2023'teki dağılımla aynı olarak öne çıkıyor.

        REKLAM

        İkinci grupta ise Rusya'nın 2022'de başlayan saldırısının ardından Almanya'ya kaçan yüz binlerce Ukraynalı yer alıyor. Ukrayna vatandaşları toplamda 6,3 milyar euro alırken, refah ödemelerindeki artışın bir kısmı enflasyon nedeniyle standart oranlarda yaşanan büyük artıştan, bir kısmı ise konaklama ve ısınma maliyetlerindeki artıştan kaynaklanıyor.

        Öte yandan Almanya'da 2023 yılı başından itibaren ülkede başka herhangi bir geliri olmayan kesimlerin aldıkları işsizlik maaşının yeni adı olan Bürgergeld de sağcı gruplarda bir başka tartışma örneği olarak öne çıkıyor.

        Habertürk'ten İrem Kuşoğlu Görgü'nün haberine göre Almanya'da yaklaşık 5,4 milyon kişi, işsizlerden yoksul çalışanlara ve engelli yetişkinlere kadar geniş bir yelpazedeki ihtiyaçları karşılayan sosyal yardım ödemeleri olan Bürgergeld'den yararlanıyor. Federal hükümet, bölgesel ve belediye kuruluşlarına, Bürgergeld'e kimin hak kazandığını denetleme, kariyer danışmanlığı sağlama ve işsizleri eğitim ve öğretim programlarına yönlendirme görevlerini devrediyor. Bu kuruluşlara 2024 yılında 10,7 milyar euro ödenek verildi. Ancak araştırma, "son 10 yılda idari maliyetlerin yüzde 39 artarak 6,5 milyar euroya ulaştığını" ortaya koydu.

        REKLAM

        Bir projede yer alan Tobias Ortmann, DW'ye yaptığı açıklamada, yaşanan durumla mücadele etmek için büyük bütçe reformlarına ve İş Merkezlerinin tek tip yaklaşımının kökten değiştirilmesine ihtiyaç duyulduğunu söyleyerek engellilik, çocuk bakımı ve eğitim eksikliği gibi sorunların, gerektiği gibi ele alınmayan karmaşık bir ihtiyaçlar ağı oluşturduğunu vurguladı. Ortmann, bu sorunu kabul eden yasal bir çerçeve oluşana kadar, yerel iş ve işçi bulma kurumlarının bu sorunu çözmek için yapabileceği çok az şeyin olduğunu belirtti.

        Verilere göre Bürgergeld alanlar arasında 1,5 milyon çocuk bulunuyor. Geriye kalan 3,9 milyonun 2,2 milyonu bir tür eğitim aldıkları veya akrabalarına ya da küçük çocuklarına baktıkları için çalışamıyor. Bu da çalışabilen 1,7 milyon kişi bırakıyor. Ancak yine aynı verilere göre bunların üçte ikisi herhangi bir mesleki eğitim almamış. İstihdam Araştırma Enstitüsü'ne (IAB) göre, Almanya'daki tüm açık iş pozisyonlarının yalnızca yüzde 23'ü diplomasız başvuru sahipleri için uygun. Mevcut refah sisteminin uygulamaya konulmasından bu yana, "işgücü piyasasına başarıyla entegre olanların sayısı yaklaşık yüzde 6 oranında azaldı."

        Scholz dönemindeki Bürgergeld daha Başbakan seçilmeden önce mevcut Başbakan Merz’in de eleştirileriyle karşılaşıyordu. Federal seçimler öncesinde konuşan Merz o dönem "Her iki şirketten birinde çalışanlar 'Gidip Bürgergeld alayım' diyor" demişti. Bürgergeld sahibi bekar bir yetişkin 2024’te ayda 563 euro alıyordu. Ayrıca, devlet sağlık ve uzun vadeli bakım sigortasını, kirayı ve ısınma giderlerini karşılıyordu. CDU, sosyal yardımlarda kapsamlı kesintiler ve aktif olarak iş aradıklarını kanıtlayamayan çalışmaya uygun görülen kişilere daha sert yaptırımlar vaat etmiş ve Merz, Almanya Yüksek Mahkemesi'nin 2019 yılında yüzde 30'un üzerindeki kesintilerin anayasaya aykırı olduğuna karar vermesine rağmen, bu kişilere sağlanan sosyal yardımları yüzde 100 oranında kesme sözü vermişti.

        ALMAN EKONOMİSİNİN DURGUNLAŞMASI

        Son yıllarda rakiplerinin gerisinde kalan Almanya ekonomisi, bir süredir ABD ile ticaret belirsizliği, hâlâ yüksek olan enerji fiyatları, Ukrayna’daki savaş ve Çin'den gelen artan rekabet gibi bir dizi olumsuz gelişmeyle karşı karşıya.

        Bir zamanlar Avrupa'nın ihracat şampiyonu olan Almanya'nın ekonomisi 2017'den bu yana önemli ölçüde yavaşladı ; GSYİH o tarihten bu yana sadece yüzde 1,6 büyürken, euro bölgesinin geri kalanında bu oran yüzde 9,5 oldu. Almanya ekonomisi, 2023'teki yüzde 0,3'lük düşüşün ardından geçen yıl yüzde 0,2 daraldı. Bu, ekonominin 2000'li yılların başından bu yana iki yıl üst üste gerilediği ilk dönem oldu.

        REKLAM

        Altyapı iyileştirmeleri ve yeniden silahlanmaya yüz milyarlarca euro harcama planları ve yıl başından bu yana gelen bir dizi olumlu veri, en kötüsünün geride kalmış olabileceği umutlarını artırdı. Almanya'da iş dünyası morali, yedi yıl üst üste artışın ardından temmuz ayında en yüksek seviyeye çıkarken, DIW enstitüsü de dahil olmak üzere düşünce kuruluşları bu yıl ve 2026 için büyüme tahminlerini yukarı yönlü revize etti. Ancak ING Bank analisti Carsten Brzeski artan iyimserliğin, sürdürülebilir bir yükselişten değil, ABD'li müşterilerin yeni tarifeler yürürlüğe girmeden önce siparişlerini vermek için acele etmesinden kaynaklanan geçici bir ön yüklemeden kaynaklandığını gösterdiğini söylüyor.

        Federal istatistik ajansı Destatis, Temmuz ayında Alman GSYİH'sinin 2023'te yüzde 0,9, geçen yıl ise yüzde 0,5 düştüğünü, bunun daha önce bildirilenden daha da kötü bir daralma olduğunu açıklamıştı.

        Federal İstatistik Ofisi, "Özellikle sanayi üretimi, başlangıçta tahmin edilenden daha kötü performans gösterdi" derken, hanehalkı tüketimi de Haziran ayı konaklama ve gıda hizmetlerine ilişkin aylık veriler gibi hizmet sektörlerine ilişkin yeni bilgiler ışığında aşağı yönlü revize edilerek yüzde 0,1'e çekildi.

        REKLAM

        Almanya, bu yıl "borç freni" kuralında anayasa değişikliğini onayladı; bu değişiklik, GSYİH'nin yüzde 1'ini aşan savunma harcamalarının borçlanma sınırlamalarına tabi olmayacağı anlamına geliyor. Hükümet ayrıca, ek altyapı harcamaları için 500 milyar euroluk bir bütçe dışı fon da oluşturdu. Ancak ABD'nin uyguladığı gümrük vergileri, AB ile ABD arasındaki ticaret anlaşmasının henüz tamamlanmamış olması nedeniyle GSYİH büyümesini sınırlamaya başladı.

        Brzeski, "Son şirket sonuçları, ABD tarifelerinin yanı sıra yapısal geçişlerin de ikinci çeyrekte tüm hızıyla devam ettiğinin ve şirket sonuçlarını olumsuz etkilediğinin acı bir hatırlatıcısıydı. Bu, üçüncü çeyrekte çok fazla değişmeyecek bir eğilim. ABD'nin çoğu Avrupa malına uyguladığı yüzde 15'lik gümrük vergileri ve otomotivdeki yüzde 27,5'lik gümrük vergilerinin yüzde 15'e geri çekilip çekilmeyeceği (ve ne zaman çekileceği) belirsiz. Almanya'nın toplam ihracatının yüzde 10'u ABD'ye gittiği için, yeni gümrük vergileri ekonomik büyümeyi olumsuz etkileyecek” diye ekledi.

        Alman ekonomisinde yaşanan durum, Friedrich Merz'in Avrupa'nın en büyük ekonomisini düzeltmesi için baskıyı artırıyor. Bu da dolaylı olarak Almanya’yı diğer ülkelerden ayıran en temel özelliklerden de biri olan ‘sosyal devlet anlayışını’ riske atıyor.

        * Haberin görseli Shutterstock'tan servis edilmiştir.

        ÖNERİLEN VİDEO
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ