Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Magazin Cumhuriyet tarihinin en kapsamlı çalışması

        Sanıyorum dünyanın en önemli arkeolojik kazı alanlarından biri olan 'Taş Tepeler'de yer alan 3 alanı, aynı gün içinde peşi sıra ziyaret etme şansına sahip ender kişilerden biri oldum.

        Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın organize ettiği Türkiye Kültür Yolu Festivali'nin Diyarbakır ayağı için TGA'nın (Turizm Geliştirme Ajansı) davetiyle gittiğim şehirde festivalin katkılarını bir kez daha yerinde görme olanağı buldum.

        Dünyanın en büyük festivali olan Türkiye Kültür Yolu Festivali, düzenlendikleri şehirlerin ekonomisine, sosyal yaşantısına, kültür ve sanat etkinliklerine katılım arzusuna katma değerde bulunurken, çevre illerden gerçekleşen katılımla iç turizme büyük katkı sağlıyor.

        Marka değerlerini artırdığı şehirlerin ve sahip olduğu kültürün, arkeolojik alanların, gastronomisinin yurt dışında da tanınırlığına / bilinirliliğine, sonuç olarak dış turizme olan katkısı nedeniyle Türkiye Kültür Yolları'nın önemi her yıl, yeni illerin de katılımıyla iyiden iyiye artıyor.

        YURT DIŞINDA DA DÜZENLENMELİ

        Kanımca, Avrupa'da Türklerin en çok yaşadığı ülkelerin kesişme noktası olan bir şehirde de Türkiye Kültür Yolu Festivali'nin düzenlenmesi, hem gurbetçileri ziyadesiyle mutlu kılacaktır hem de festivalin yurt dışındaki bilinirliliğine büyük katkı sağlayacaktır.

        Diyarbakır Arkeoloji Müzesi’nde gerçekleştirilen törenle başlayan Diyarbakır Kültür Yolu Festivali, 19 Ekim'e kadar sürecek.

        Diyarbakır'dan sonra geçtiğimiz komşu şehir Şanlıurfa'da 12 bin yıl öncesine ışınlandığımızı hissettiren bir tur gerçekleştirdik. Yukarıda da sözünü ettiğim gibi aynı gün içinde dünyanın en önemli arkeolojik kazı alanlarından 3'ünü peşi sıra ziyaret etme olanağı bulduk. Karahantepe, Göbeklitepe ve Sayburç...

        'TAŞ TEPELER' NEDİR?

        Türkiye'nin Şanlıurfa ilinde yer alan, Neolitik Çağ'a (Cilalı Taş Devri) ait çok önemli arkeolojik yerleşim yerlerini kapsayan bir proje ve bölgenin genel adıdır.

        Bu proje, özellikle Göbeklitepe ve Karahantepe gibi dünyaca ünlü alanların da dahil olduğu, yaklaşık 200 kilometrekarelik bir alana yayılmış 12 farklı sit alanında yapılan araştırmaları içeriyor.

        İnsanlık tarihinin ilk yerleşik yaşam örneklerinden bazılarına ve organize iş gücünün izlerine ev sahipliği yapması açısından bir hayli önemli olan 'Taş Tepeler'deki buluntular, dönemin inanç sistemleri ve sosyal yapıları hakkında paha biçilmez bilgiler sunuyor. 'Taş Tepeler', insanlık medeniyetinin gelişimini aydınlatmayı amaçlıyor.

        Karahantepe
        Karahantepe

        Tarihin yeniden yazılmasını sağlaması açısından dünyanın gözünün üzerinde olduğu 'Taş Tepeler'in 3 arkeolojik kazı merkezlerinden Karahantepe, Göbeklitepe ve Sayburç'ta gördüklerimiz karşısında hissettiklerimizi kelimelerle ifade etmek pek mümkün değil.

        Karahantepe
        Karahantepe

        Yerleşik yaşama geçen ilk insanların neyi, neden yaptıklarını anlamaya çalışmak, günlük yaşamlarına dair izlere bakmak, ziyaretçilerine farklı duygular yaşatırken, bugün sahip olduklarımızın ve zamanın kıymetini bilme adına önemli rol üstleniyor.

        Karahantepe
        Karahantepe

        Taş Tepeler Alan Başkanı Arkeolog Prof. Dr. Necmi Karul, kazı çalışmalarının yanı sıra ülkemizden ve yurt dışından bölgeyi ziyaret eden her gazeteciye bölgenin insanlık tarihi için ne kadar önemli olduğunu, bıkıp usanmadan anlatıyor.

        Arkeolog Prof. Dr. Necmi Karul
        Arkeolog Prof. Dr. Necmi Karul

        O önemlerden biri şu: M.Ö. 10 bin yıllarına kadar uzanan kalıntılarıyla, avcı - toplayıcı topluluklardan yerleşik hayata ve tarıma geçiş süreci hakkında eşsiz bilgiler sunuyor. Ki bu geçiş, insanlık tarihinin en önemli dönüm noktalarından biri... 'Taş Tepeler', ilk organize sosyal yapılar, inanç sistemleri ve yerleşik hayata geçiş konularında mevcut bilgilerimizi kökten değiştiren, medeniyetin başlangıcını anlamamız açısından kritik bir bölge.

        Genel olarak; avcı - toplayıcı insanoğlunun, tarım ve hayvancılığa geçmek için yerleşik hayatı tercih ettiği biliniyor.

        Öyle değil...

        Tarım ve hayvancılık, yerleşik hayata geçmenin nedeni değil, sonucudur. Bunun böyle olduğu da 'Taş Tepeler'de görüldü / görülüyor.

        REKLAM

        'TAŞ TEPELER'DE 12 ALAN YER ALIYOR

        ♦ Göbeklitepe... Dünyanın bilinen en eski ve en büyük tapınak yapısı... UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde bulunuyor. Anıtsal T biçimli dikilitaşları ile ünlü.

        ♦ Karahantepe... Göbeklitepe ile çağdaş veya biraz daha eski olabileceği düşünülüyor. Çok sayıda T biçimli dikilitaş ve insan heykelleri bulundu.

        ♦ Sayburç... Erken Neolitik döneme ait, Göbeklitepe'deki anıtsal yapılara göre daha küçük ölçekli ancak önemli kültürel izler barındıran yerleşim.

        ♦ Gürcütepe... Bölgedeki çiftçiliğin ve yerleşik yaşamın öncüllerine dair bilgiler sunan bir merkez.

        ♦ Harbetsuvan Tepesi... Küçük ölçekli bir kült merkezi olabileceği düşünülüyor. Farklı mimari yapılar ve bulgulara rastlanmıştır.

        ♦ Çakmaktepe... Avcı - toplayıcı toplulukların yaşam tarzına ve geçiş dönemine dair veriler içeren bir alan.

        ♦ Sefertepe... Neolitik dönemdeki yerleşim biçimleri ve sosyal organizasyon hakkında önemli veriler sunar.

        ♦ Taşlıtepe... Erken Neolitik döneme ait önemli bulguların olduğu bir merkez.

        ♦ Kurttepesi... Proje kapsamındaki araştırma ve kazı alanlarından biri.

        ♦ Ayanlar... Proje kapsamındaki araştırma ve kazı alanlarından biri.

        ♦ Yoğunburç... Proje kapsamındaki araştırma ve kazı alanlarından biri.

        ♦ Yenimahalle... Proje kapsamındaki höyüklerden biri.

        Sayburç
        Sayburç
        REKLAM

        Türkiye'de, insanlık medeniyetinin gelişimini aydınlatmanın çabalandığı tek alan 'Taş Tepeler' değil. Aslına bakılırsa bütün dünyanın gözü, bu anlamda Türkiye'deki arkeolojik kazılarda...

        Cumhuriyet tarihinin en kapsamlı arkeolojik kazı çalışmaları, günümüzde gerçekleştiriliyor. Eş zamanlı olarak gerçekleştirilen 800'ün üzerindeki arkeolojik çalışmada (Sualtı, yer altı ve yüzey araştırması) ortaya çıkarılan buluntular ve eserler, medeniyetin gelişimini, en net şekilde gözler önüne seriyor. Bunu da Kültür ve Turizm Bakanlığı'na bağlı 217 müze ve 147 düzenlenmiş ören yerindeki yüzbinlerce buluntu ve eser ortaya koyuyor.

        Göbeklitepe'ye olan ilgi, ziyaretçi sayısıyla gözler önüne seriliyor.
        Göbeklitepe'ye olan ilgi, ziyaretçi sayısıyla gözler önüne seriliyor.

        Yurt içindeki buluntu ve eserlerin yanı sıra yurt dışına kaçırılmış olanlar da yaşadığımız coğrafyanın insanlık tarihindeki önemine işaret ediyor.

        Arkeolog Dr. Eylem Özdoğan, Sayburç'un insanlık tarihini aydınlatma adına birçok buluntuyu barındırdığını dile getirdi.
        Arkeolog Dr. Eylem Özdoğan, Sayburç'un insanlık tarihini aydınlatma adına birçok buluntuyu barındırdığını dile getirdi.

        Bu amaçla da yurt dışına kaçırılan buluntu ve eserlerimizin doğdukları topraklara dönmesi için yoğun bir çalışma gerçekleştiriliyor. Tarihi buluntu / tarihi eserlerin iadesi için yürütülen çalışmalar, 2018'den sonra daha da ivme kazandı.

        YOĞUN BİR İADE SÜRECİ YAŞANIYOR

        1980 - 2025 arasında; 26.767 tarihi buluntu / tarihi eser yurt dışından iade alındı. Bunun % 50'si (13.377) 2002 - 2025 arasında Türkiye'ye getirildi.

        26.767 tarihi buluntu / tarihi eserin % 34'ü (9.062) 2018 - 2025 arasında doğdukları topraklara kavuştu.

        2018 - 2025 arasında Türkiye'ye iadesi sağlanan 9.067 tarihi buluntu ve tarihi eser arasında 10'u yürütülen çalışmanın en görkemli sonuçlarından biri oldu.

        İADE EDİLEN 10 GÖRKEMLİ ESER

        ♦ ABD’den İadesi Sağlanan Adak Heykeli Kybele

        Anadolu'da bereket ve bolluğun sembolü ve koruyucusu olarak kabul edilen ana tanrıça Kybele tasvir eden adak heykelciği, Afyonkarahisar Müzesi'nde sergileniyor.

        ♦ Hırvatistan’dan İadesi Sağlanan Eserler

        Cumhuriyet tarihinin suçtan elde edilen gelire yönelik ilk tarihi eser kaçakçılığı operasyonu kapsamında çok sayıda sikke, mühür ve arkeolojik eser, Hırvat yetkililerle yürütülen iş birliği sonucu Türkiye’ye iade edildikten sonra Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesinde muhafaza altına alındı.

        ♦ Hollanda'dan İadesi Sağlanan Şile Bozgoca Camii Kitabesi

        Osmanlı dönemine tarihli bir taşınmaza ait bu kitabe, Türk ve İslam Eserleri Müzesi’nde sergileniyor.

        ♦ İtalya'dan Ülkemize İadesi Sağlanan Roma Dönemi Zeugma Kökenli Stel

        M.S. 2'nci yüzyıla tarihlenen ve "Kocasını seven eş, Satornila, elveda!" yazıtlı stel, Gaziantep Zeugma Mozaik Müzesi'ne yerleştirildi. Bu eser, Zeugma kökenli olup, dönemin yerleşik toplumları ve soy çalışmaları açısından önemli bir bilimsel kaynak olarak kabul ediliyor.

        ♦ İngiltere'den İadesi Sağlanan Milet Kökenli Kore Torsosu

        M.Ö. 6'ncı yüzyıla tarihlenen eser, dini bağlamda adak olarak sunulmuş olabileceği değerlendirilen, başsız ve silindirik kaideli bir genç kadın heykelidir.

        ♦ İngiltere’den İadesi Sağlanan Mustafa Dede Tarafından İstinsah Edilen Kuran-I Kerim

        Osmanlı dönemi hattatlarından Mustafa Dede tarafından istinsah edilen ve Sultan II. Abdülhamid’in koleksiyonuna ait olduğu belirlenen Kur’an-ı Kerim'in, yürütülen hukuki ve diplomatik süreç sonucunda ülkemize iadesi sağlandı. Mushaf, İstanbul Türk ve İslam Eserleri Müzesi’nde koruma altına alındı.

        ♦ ABD’den İadesi Sağlanan Bronz Kline

        Alahıdır Tümülüsü’nde gerçekleştirilen kaçak kazılar sonucu yurt dışına çıkarıldığı tespit edilen Lidya dönemine ait bronz kline, Jean Paul Getty Müzesi’nden ülkemize iade edildi. M.Ö. 530'a tarihlenen eser, özgün formu ve süslemeleriyle dikkat çeken özgün bir mezar mobilyasıdır.

        ♦ ABD’den İadesi Sağlanan Eserler

        Farklı dönemlere ait sikkeler, hançerler ve bir mücevher parçası, New York Türk Evi’nde düzenlenen törenle ülkemize iade edildi. Bu eserlerin iadesi, Bakanlığımız ile ABD Manhattan Bölge Savcılığı ve İç Güvenlik Soruşturmaları Birimi (HSI) arasında son yıllarda yürütülen ortak çalışmalar kapsamında önem arz ediyor.

        ♦ Danimarka’dan İadesi Sağlanan Eserler

        Boubon Antik kentinden kaçırılan eserler arasında yer alan ve Ny Carlsberg Glyptotek Müzesi koleksiyonunda tespit edilen Septimius Severus heykel başı ile yine aynı koleksiyonda bulunan Pisidia bölgesine ait pişmiş toprak levhaların ülkemize iadesi sağlandı. Söz konusu eserler, Antalya Müzesi’nde muhafaza altına alındı.

        ♦ ABD’den İadesi Sağlanan Bronz Marcus Aurelius Heykeli

        Burdur ili, Boubon Antik Kenti’nden yasa dışı yollarla çıkarılarak Cleveland Sanat Müzesi’nde tespit edilen Roma İmparatoru Marcus Aurelius’a ait bronz heykel, ülkemize iade edildi. Eser, Boubon’daki Sebasteion yapısında yer alan onurlandırılmış imparator heykelleri arasında yer almakta olup tarihi öneme sahip.

        2024'te; 1.149 kazanım
        2024'te; 1.149 kazanım Haberi Görüntüle
        ÖNERİLEN VİDEO
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ