Kanımca, Avrupa'da Türklerin en çok yaşadığı ülkelerin kesişme noktası olan bir şehirde de Türkiye Kültür Yolu Festivali'nin düzenlenmesi, hem gurbetçileri ziyadesiyle mutlu kılacaktır hem de festivalin yurt dışındaki bilinirliliğine büyük katkı sağlayacaktır.
Cumhuriyet tarihinin en kapsamlı çalışması
Dünyanın gözü, Türkiye'de eş zamanlı olarak gerçekleştirilen 800'den fazla arkeolojik kazının üzerinde. O kazılardan biri de insanlık medeniyetinin gelişimini aydınlatmanın çabalandığı, aralarında Göbeklitepe, Karahantepe ve Sayburç'un da bulunduğu 'Taş Tepeler'... Ortaya çıkarılan buluntular, insanlık tarihi hakkında eşsiz bilgiler sunuyor

Sanıyorum dünyanın en önemli arkeolojik kazı alanlarından biri olan 'Taş Tepeler'de yer alan 3 alanı, aynı gün içinde peşi sıra ziyaret etme şansına sahip ender kişilerden biri oldum.
Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın organize ettiği Türkiye Kültür Yolu Festivali'nin Diyarbakır ayağı için TGA'nın (Turizm Geliştirme Ajansı) davetiyle gittiğim şehirde festivalin katkılarını bir kez daha yerinde görme olanağı buldum.
Dünyanın en büyük festivali olan Türkiye Kültür Yolu Festivali, düzenlendikleri şehirlerin ekonomisine, sosyal yaşantısına, kültür ve sanat etkinliklerine katılım arzusuna katma değerde bulunurken, çevre illerden gerçekleşen katılımla iç turizme büyük katkı sağlıyor.
Marka değerlerini artırdığı şehirlerin ve sahip olduğu kültürün, arkeolojik alanların, gastronomisinin yurt dışında da tanınırlığına / bilinirliliğine, sonuç olarak dış turizme olan katkısı nedeniyle Türkiye Kültür Yolları'nın önemi her yıl, yeni illerin de katılımıyla iyiden iyiye artıyor.
Diyarbakır Arkeoloji Müzesi’nde gerçekleştirilen törenle başlayan Diyarbakır Kültür Yolu Festivali, 19 Ekim'e kadar sürecek.
Diyarbakır'dan sonra geçtiğimiz komşu şehir Şanlıurfa'da 12 bin yıl öncesine ışınlandığımızı hissettiren bir tur gerçekleştirdik. Yukarıda da sözünü ettiğim gibi aynı gün içinde dünyanın en önemli arkeolojik kazı alanlarından 3'ünü peşi sıra ziyaret etme olanağı bulduk. Karahantepe, Göbeklitepe ve Sayburç...
Tarihin yeniden yazılmasını sağlaması açısından dünyanın gözünün üzerinde olduğu 'Taş Tepeler'in 3 arkeolojik kazı merkezlerinden Karahantepe, Göbeklitepe ve Sayburç'ta gördüklerimiz karşısında hissettiklerimizi kelimelerle ifade etmek pek mümkün değil.
KarahantepeYerleşik yaşama geçen ilk insanların neyi, neden yaptıklarını anlamaya çalışmak, günlük yaşamlarına dair izlere bakmak, ziyaretçilerine farklı duygular yaşatırken, bugün sahip olduklarımızın ve zamanın kıymetini bilme adına önemli rol üstleniyor.
KarahantepeTaş Tepeler Alan Başkanı Arkeolog Prof. Dr. Necmi Karul, kazı çalışmalarının yanı sıra ülkemizden ve yurt dışından bölgeyi ziyaret eden her gazeteciye bölgenin insanlık tarihi için ne kadar önemli olduğunu, bıkıp usanmadan anlatıyor.
Arkeolog Prof. Dr. Necmi Karul
O önemlerden biri şu: M.Ö. 10 bin yıllarına kadar uzanan kalıntılarıyla, avcı - toplayıcı topluluklardan yerleşik hayata ve tarıma geçiş süreci hakkında eşsiz bilgiler sunuyor. Ki bu geçiş, insanlık tarihinin en önemli dönüm noktalarından biri... 'Taş Tepeler', ilk organize sosyal yapılar, inanç sistemleri ve yerleşik hayata geçiş konularında mevcut bilgilerimizi kökten değiştiren, medeniyetin başlangıcını anlamamız açısından kritik bir bölge.
Genel olarak; avcı - toplayıcı insanoğlunun, tarım ve hayvancılığa geçmek için yerleşik hayatı tercih ettiği biliniyor.
Öyle değil...
Tarım ve hayvancılık, yerleşik hayata geçmenin nedeni değil, sonucudur. Bunun böyle olduğu da 'Taş Tepeler'de görüldü / görülüyor.
Türkiye'de, insanlık medeniyetinin gelişimini aydınlatmanın çabalandığı tek alan 'Taş Tepeler' değil. Aslına bakılırsa bütün dünyanın gözü, bu anlamda Türkiye'deki arkeolojik kazılarda...
Cumhuriyet tarihinin en kapsamlı arkeolojik kazı çalışmaları, günümüzde gerçekleştiriliyor. Eş zamanlı olarak gerçekleştirilen 800'ün üzerindeki arkeolojik çalışmada (Sualtı, yer altı ve yüzey araştırması) ortaya çıkarılan buluntular ve eserler, medeniyetin gelişimini, en net şekilde gözler önüne seriyor. Bunu da Kültür ve Turizm Bakanlığı'na bağlı 217 müze ve 147 düzenlenmiş ören yerindeki yüzbinlerce buluntu ve eser ortaya koyuyor.
Yurt içindeki buluntu ve eserlerin yanı sıra yurt dışına kaçırılmış olanlar da yaşadığımız coğrafyanın insanlık tarihindeki önemine işaret ediyor.
Arkeolog Dr. Eylem Özdoğan, Sayburç'un insanlık tarihini aydınlatma adına birçok buluntuyu barındırdığını dile getirdi.Bu amaçla da yurt dışına kaçırılan buluntu ve eserlerimizin doğdukları topraklara dönmesi için yoğun bir çalışma gerçekleştiriliyor. Tarihi buluntu / tarihi eserlerin iadesi için yürütülen çalışmalar, 2018'den sonra daha da ivme kazandı.
2018 - 2025 arasında Türkiye'ye iadesi sağlanan 9.067 tarihi buluntu ve tarihi eser arasında 10'u yürütülen çalışmanın en görkemli sonuçlarından biri oldu.