“Çoluğun çocuğun rızkını yeme” tatili trend oldu
Emeklilik dönemindeki pek çok anne baba, maddi birikimlerini çocuklarına miras olarak bırakmak yerine "Bir daha mı geleceğiz dünyaya" diyerek seyahat ve tatil harcamalarına yöneliyor…
Bugünkü sorumuz şu: Birikiminizi çocuklarınıza miras bırakmak mı yoksa seyahat ve tatile harcamak mı isterdiniz?
Tatil anlayışı değişiyor
Bugün emekliliğini yaşayan anne babaların hayata bakışı ve bunun bir uzantısı olarak da tatil anlayışı giderek değişiyor. Hayatları boyunca çalıştılar, çocuk yetiştirmek uğruna pek çok keyfi feda ettiler, klasik bir söylemle yemeyip yedirdiler, giymeyip giydirdiler.
İşte o anne babaların bir kısmı bugün değişen sosyo ekonomik koşullarla birlikte yeni bir tatil anlayışını benimsiyor: Spending Kids' Inheritance (SKI)
Türkçe söylersek "Çocukların Mirasını Harcamak"
Hatta daha da Türkçeleştirmek istersek "çoluğun çocuğun rızkını yemek" olarak uyarlayabiliriz. Peki nedir bu tatil anlayışı?
Emeklilik artık hayatın tadını çıkarmak olarak görülüyor
Çocukların Mirasını Harcama anlayışından, ünlü seyahat sitesi Booking.com’un 2025 yılı seyahat öngörülerinde bahsediliyor. Daha çok “Baby boomer” kuşağının yani İkinci Dünya Savaşı sonrasında doğan ve bugün emeklilik dönemini yaşayan ebeveynlerin, birikimlerini çocuklarına büyük bir miras bırakmak yerine kendi yaşamlarını daha keyifli hale getirmek için harcamalarını ifade ediyor. İngiltere, Avustralya ve ABD gibi ülkelerde görülen bu eğilim, artık anne babaların emekliliği, sadece tasarruf değil, hayatın tadını çıkarma zamanı olarak gördüklerini anlatıyor. Özellikle modern toplumlarda bu kavramın popüler hale gelmesi de anlaşılır, çünkü altında bireysellik ve kişisel tatmin yatıyor. "Hayat bir kez yaşanır, bu yüzden tadını çıkarmak gerekir” veya "Çocuklarımız kendi hayatlarını kurabilir, bizim birikimlerimize bağımlı olmamalılar” düşüncelerinden besleniyor.
Neden popüler oluyor?
Geleneksel "çocuklara miras bırakma" yaklaşımına taban tabana zıt olan bu bakış açısına zemin hazırlayan pek çok etken var. Ortalama yaşam süresi uzadıkça insanlar emeklilik döneminde daha fazla zaman ve kaynak harcama eğiliminde oluyor. Özellikle gelişmiş ülkelerde, emeklilik dönemindeki bireyler finansal olarak daha fazla imkana sahip oluyor. Buna modern toplumlardaki bireylerin kendi hayatlarını yaşama isteği ile günümüzde birçok çocuğun, ebeveynlerinin mirasına güvenmek yerine kendi kariyerlerini kurmayı tercih etmesini de eklediğimizde bu tatil anlayışını kavramak daha kolay oluyor.
“Bir daha mı geleceğiz dünyaya?”
Bu yaklaşımın sözcülerinden biri olan 58 yaşındaki Avusturalyalı gezgin Mandy Watson, bu seyahat anlayışıyla aynı adı taşıyan kişisel blogunda 4 çocuğunu yetiştirmenin iç huzuruyla kendini seyahate verdiğini anlatıyor. Kanserle karşılaştığında ve sağlığına yeniden kavuştuğunda bir aydınlanma yaşadığından bahseden Watson “Birikimlerimiz çocuklarımızın değil, bizim geleceğimiz içindir. Artık çocuklarımız yetişkin ve bağımsız olduklarına göre, seyahat etmeye odaklandık, hatta belki biraz takıntılı hale geldik; ister dünyanın başka bir yerini keşfetmek olsun, ister en sevdiğimiz sörf kulübünde şarap ve elma şarabının tadını çıkarmak, gün batımını izlemek olsun. Sizi ne mutlu ediyorsa onu yapın. Bu muhteşem hayatın size sunduğu şeylerin tadını çıkarın. Burada sadece bir kez bulunuyoruz, bu yüzden bunu değerlendirin” diyor.
Her şey maddiyat mı? Ya anılar?
Bu yaklaşımı benimseyenler aynı zamanda çocuklara bırakılacak tek mirasın mal, mülk ve para olmadığını, çocuklarının hayatlarını zenginleştirmek için sadece maddi değil manevi kaynakların da aktarılabileceğini düşünüyor. Hayattaki güzel zamanları, farklı deneyimleri aktarmanın da bir “manevi miras” olduğunu savunuyor. Bu şekilde anne babasını, hatta maddi varlıklarını kaybetse dahi çocukların zihninde yer edecek anılar oluşturacaklarını öne sürüyor.
Bu eğilim, yalnızca bireysel seyahat tercihleriyle sınırlı değil; dünyanın zengin elitlerini buna örnek olarak gösteriyorlar. Son yıllarda Warren Buffet, Michael Bloomberg, Sting ve Bill Gates gibi pek çok ünlünün, servetlerini sonraki kuşaklara aktarmak yerine bağışlama yoluna gittiklerine dikkat çekiyor. Tabi bunda servetlerin “aktarmakla” bitmeyecek kadar dolgun olmasının da payı yok değil.
En iyi ihtimalle maaile bir tatil
Booking.com’un öngörüsüne geri dönersek önceki yıllarda başlayan bu trendin artarak devam edeceğini söylüyor. Gezginlerin neredeyse yarısının (yüzde 46) miras bırakmaktansa paralarını seyahate harcamayı tercih ettiğine dikkat çekiyor. Bu trendin nasıl seyredeceği, Z kuşağını kızdırıp kızdırmayacağı zamanla ortaya çıkacak.
Bu yılın trendleri aynı zamanda çok kuşaklı seyahatlerin artacağına işaret ediyor. Yani gezginlerin yüzde 58'i ebeveynlerinin tatillerinin bir kısmını veya tamamını ödediğini kabul ediyor. Buna da SKI trendinin “Madem mirası bırakmayacağız, bari çocuklarla birlikte yiyelim!” şeklindeki daha geleneksel versiyonu denilebilir. Çünkü bu aile seyahatleri maddi zenginlikten çok paylaşılan deneyimlere öncelik veriyor ve boomer'ların yüzde 80'i çocuklarının ve torunlarının tatillerini finanse etmekten mutluluk duyuyor.
Yıllar sonra anne babanızı size bıraktığı mazbut bir evle de hatırlayabilirsiniz, dünyanın bir ucundan gönderdikleri kartla da…
Bekleyip göreceğiz…