Meryem Uzerli ile Emre Karayel'den samimi açıklamalar
Meryem Uzerli ile Emre Karayel, Habertürk'e verdikleri röportajda oldukça samimi açıklamalarda bulundu. Hiç mobbinge uğradı mı? Şöhretin zehirli yanlarına karşı panzehiri nedir?
Fatih Aksoy ile Yiğit Şardan'ın yapımcısı olduğu Med Yapım imzalı 'RU' GAİN'de yayınlanıyor.
Senaryosunu; Taylan Yapıcı ile Yeşim Çıtak'ın yazdığı, Bahadır Karataş ile Burak Çaldır'ın yönettiği 'RU'da başrolleri; Meryem Uzerli, Burak Berkay Akgül, Emre Karayel, Zafer Algöz, Derya Alabora, Hira Koyuncuoğlu, Gökay Türkmen, Beril Kayar, Zafer Algöz ve Şevval Sam paylaştı.
Sevdiği adam için ilkelerinden ödün vererek olanaklarını onun için seferber eden 'Reyan'...
Eşinin sağladığı olanakların altında içten içe ezilerek narsist bir kişiliğe dönüşen 'Emir'...
Ve gün gelir...
Sevgisini ve maddi olanaklarını seferber ettiği adamın ihanet etmesiyle kadınlığını ve kariyerini sorgulamaya başlayan 'Reyan', köşesine çekilip; "Kaderim buymuş" mu yoksa "Beklenen gün gelecekse, çekilen acı kutsaldır" mı diyecek?
Kadınlığını ve kariyerini korumayı göz ardı mı edecek yoksa hem kendisiyle hem de eşiyle kıyasıya bir mücadeye mi girecek?
Çekimleri, Urla'da 5 ayda gerçekleştirilen 'RU', kadın ve erkek dünyasına çoğu zaman keskin bir ifadeyle yaklaşmasıyla göze çarpıyor.
Dram, romantizm ve komedi unsurlarının oldukça dengeli kullanılmasıyla da dikkat çekiyor. Bir hayli dikkat çeken diğer bir unsur ise sevişme sahneleri...
Meryen Uzerli'ye göre; bunun üzerinde fazla konuşmaya gerek yok. Hikâyenin gereği, o kadar...
Meryem Uzerli ile Emre Karayel, Habertürk'ten Mehmet Çalışkan'a 'RU' ve kendileriyle ilgili birçok konuda samimi açıklamalarda bulundu.
Meryem Uzerli ile Emre Karayel'e göre;
• Aşk, beklemek midir?
• Aşkın gözü kör müdür?
• Aşk, her şeyi affeder mi?
Meryem Uzerli;
• Hiç mobbinge uğradı mı?
• Yeni bir beraberlik yaşamak istiyor mu?
Emre Karayel;
• Mesleği adına nihai hedefi nedir?
• Şöhretin zehirli yanlarına karşı panzehiri nedir?
Ayrı bir parantez açmak gerekirse; röportajımız sırasında gülmekten çenelerimiz, şakaklarımız ağrıdı. O anlarda; "Yapımcı olsam, bir dakika durmam, Meryem Uzerli ile Emre Karayel'e birlikte bir komedi yapımı çekerim" diye düşündüm.
"BENİM İÇİN ÖYLE DEĞİLDİ"
• Teklif geldiği zaman neler hissettiniz ve dizinin hangi özellikleri sizi ziyadesiyle etkilediği için bu işte olmak istediniz?
Meryem Uzerli... 'RU' dizimiz şu anda GAİN’de yayınlanıyor. Birinci sezon için toplam 8 bölüm çektik. Fatih Aksoy'dan teklif gelince; "İstanbul’da değil, küçük bir yerde çekilecek. Çocuklarımla oraya nasıl gideceğim?" diye düşündüm. Ne var ki senaryoyu henüz okumamıştım. Aslında kafamda; "Ben bunu yapmayayım" gibi bir düşünce oluştu. Sonra ajanstakiler “Karakteri ve hikâyeyi bir oku lütfen” dedi. Ben de birinci bölümü hemen okumaya başladım, su gibi aktı. Bir sanatçı olarak 'Reyan' karakterine âşık oldum. 'Reyan’ın yolculuğunu çok enteresan buldum. Onun iniş - çıkışlarını, onun güçlü duruşunu, onun içinde var olan savaşı… Hem de bu çok büyük bir ekip işi. Biz, gençlerin hikâyesini, bir anne - kız hikâyesini, bir erkek çocuk ve onun annesiyle olan hikâyesini, bir narsist koca ve eşinin hikâyesini anlatıyoruz. Canlandırdığım 'Reyan'ın aşk yaşadığı 'Uzer' ile aralarında yaş farkının olması beni olumsuz anlamda etkilemedi. Çünkü bu konu, dünyada çok var. 'Reyan' ile 'Uzer'in yaş farkı bazı yerler için ayrı bir iş olabilir ama benim için öyle değildi. O kadar farklı konular var ki... O yüzden bu dünyanın içine girdim ve çıkmak da istemedim. Bunları daha çok yaşamak istedim. O zaman bir sanatçı olarak "Hayır" demek mümkün değildi.
Emre Karayel... Meryem genel olarak çok güzel anlattı. Tabii ki olay senaryo ile başlıyor. Bizi gaza getiren, harekete geçiren, oynama arzumuzu körükleyen, işin senaryo kısmı. Ben de Meryem’e katılıyorum Taylanlar çok güzel iş çıkarmış. "Hep beklenmeyen, ilk akla gelen değil de bunu da böyle yorumlamışlar, enteresanmış" diye okuduğum bir senaryo oldu. Ve bir narsisti oynamayı hep istemişimdir. "Bir narsistle yaşaması zor ama olması enteresan olabilir" diye düşündüm. Bir narsisti oynamak çok enteresan geldi. Beni cezbeden tarafı biraz oydu. O yüzden de çok severek gittik. Çok severek İzmir’de 5 ay kaldık.
"ASLINDA HERKES HAKLI"
• Karakterlerinize hazırlanmak için özel bir çalışma yaptınız mı?
Meryem Uzerli... Ben özel bir çalışma yapmadım. Zaten bir oyuncu olarak kendini geliştirmek için arada sırada workshop yapıyorsun, bir şeyler okuyorsun. Bir sanatçı için daha iyi olmak, daha iyi hissetmek ve teknikler öğrenmek adına yolculuk hiç bitmiyor. Bu proje için özel bir çalışmam yoktu. İki inanılmaz yönetmenimiz var; Bahadır hocamız ve Burak, onlarla çok konuştum. Yazarlarımızdan biri olan Taylan ile çok konuştuk. Zaten ekip olarak Urla’da çok güzel bir bahçede okuma provası yaparken hepimiz fikirlerimizi ve duygularımızı danıştık. Emre ile bir gün bir okuma provasındaydık ve bizim bir sahnemiz vardı, “Meryem, acaba böyle mi olsa?” dedi. Ben de "Çok iyi fikir teşekkür ederim" dedim. Biz birbirimize de çok yardım ettik. Gerçekten çok çok iyi bir ekiptik. Biz hepimiz egosuz insanlarız ve bu proje için böyle bir enerji çok önemli.
Emre Karayel... Ben biraz narsizm tarihçesini araştırdım. ‘Bir Narsistin Hikâyesi’ diye çok güzel bir roman var, birkaç tane daha narsizmle ilgili roman var, onları okumuştum. Biraz çalıştım, sevdim çünkü. Aslında kimse haksız değil, herkesin her verdiği kararda kendine göre bir haklılığı var.
"KİMSE BANA MOBBİNG UYGULAYAMAZ"
• 'Emir' karakteri; “Ben varsam bu restoran var, ben yoksam bu restoran yok” diyor. 'Reyan’ı aşağılıyor, ona mobbing uyguluyor. 'Reyan' da ben de yapabilirim deyip büyük bir uğraş içine giriyor. Siz hiç böyle bir durumla karşılaştınız mı?
Meryem Uzerli... Sonuçta 'Reyan' öyle bir karakter ve ona göre tepki verdi ve öyle bir hayat yaşıyor. Meryem olarak sorduğun zaman şunu söyleyebilirim; 'Reyan' karakterini anlıyorum. Şu anlamda anlıyorum; iki kişi bir restoran için çok emek verdiler. Bir narsist, bir tek kendini gördüğü için sanki sadece o orada varmış gibi hissedebilir. Zaten o, psikolojik olarak farklı bir boyutta olduğu için normal insan tabii ki çok emek verse bile onsuz da olabileceğini düşünür. O yüzden ben orada oynadığım karakteri anlıyorum. Zaten karakteri anlamasam iyi oynayamazdım diye düşünüyorum. Yok, kimse bana mobbing uygulayamaz. Hiçbir zaman, hiç kimse mobbingi kabul etmesin lütfen.
"AŞK BEKLEMEZ"
• Peki, yine 'RU'nun söylemlerinden giderek sorayım. Aşk beklemek midir?
Meryem Uzerli... Ben çok yaşadım, o yüzden hayatım olduğu gibi... Küçücük bir varlık olarak beklemenin değerini nereden bilebiliriz? Hayatımızda en iyi ve en doğru kararları vermeye çalıştığımızı düşünüyorum. Aşk beklemek mi? Ben, 40'tan sonra artık çok bekleyeceğim diye düşünüyorum.
Emre Karayel... Aşk beklemek olabilir ama aşk beklemez.
Meryem Uzerli... Aaaa, çok doğru. Akıl var, zekâ var. Düşünsene bu kadar derin, güzel, akıllı ve zeki düşünen sanatçılarla aynı ekipte olmak, sanat, duygular yaratmak, sahneler konuşmak ne kadar güzel bir şey. Bunu düşününce kalbim çarpıyor. Çok güzel değil mi? İnsan olmak da bir sanat aslında. "Aşk beklemek olabilir ama aşk beklemez"i benden çok uzak uzak yaşayan ve ona çok değer verdiğim bir kişiye yazayım bunu.
Anlamadım. Kim o kişi, özel biri mi?
Meryem Uzerli... Anlama zaten...
Emre Karayel... Bakacağız.
"AŞKTA GÖZÜM KÖRDÜ AMA SONUCU ÇOK DAHA GÜZEL BİR YERE GELDİ"
• Aşkın gözü kör müdür?
Meryem Uzerli.. Eskiden çok kördü... Neden bütün bunları yaşadım? Hep böyle net görseydim her şeyi ama iyi ki de net görmedim. Çünkü inanılmaz çocuklarım var. Geçmişe bakıp; "Aaaa keşke kör olmasaydım" diyemem. Çünkü sonucu çok daha güzel bir yere geldi. Bence gençken insanlar, bayağı kör olabiliyor. Bazen bilmemek iyidir.
Emre Karayel... Aşkın tarifini yapmaya çalışmak bana çok saçma geliyor. Çünkü aşk elle tutulur, tarifi olan bir şey olsa, oturur hazırlar ve sürekli yaşarız. Aşkın gözü zaten kördür. O aşk o metabolizmanın değişimi, yapının değişimi, hissettiklerinle tabii ki kördür. Tarif etmeye çalışmak saçma. O yüzden aşkı yaşayacaksın... Tabii ki aşkın gözü kördür, delidir, çılgındır, sevdalıdır, uçarıdır, avaredir, her şeyi göze alabilmektir. "Tarif etmeyelim" dedik ama yine tarif ettik.
Meryem Uzerli... Aşk bir yana, ben sevgiyi çok seviyorum. Aşk başka, sevgi başka... Bence sevgi, çok özel. Çünkü iki farklı insan o kadar özel bir şey yaratıyorlar ki... Aşk, gelir - gider ama sevgi kalır.
• Aşk, zaten sevgiliye ulaşılana kadar aşk değil midir? Ulaşınca sevmenin başka bir boyutuna geçmez mi?
Meryem Uzerli... Zaten ilk görüşte insan, kalp krizi geçiriyor. Sürekli o yükseklikte olsan sıkıntılı olurdu. Bir gün Allah, korusun 'pat' diye...
"AŞK HER ŞEYİ AFFETMEZ"
• Aşk her şeyi affeder mi?
Emre Karayel... Aşk her şeyi affetmez. Aşkın da köşeleri var. Affetmenin aşkla alakası yok. "Âşık olduğun bir insanı bir hatasından dolayı affeder misin?" diye soruyorsan, affedebilirsin ama elbette hatanın ne olduğuna bağlı.
Meryem Uzerli... Zaten aşk gerçek olursa senin kalbini kıran bir hata olmaz. Küçük hatalar, insani hatalar olur.
Emre Karayel... Ya da aşk, çok büyük hataları bile küçültebilir. Öyle bir gücü de vardır. En büyük hataları bile affedenler var.
• Dizide; 'Uzer', en umutsuz anında 'Reyan’ın elinden tutuyor. Sizin gerçek hayatlarınızda en umutsuz olduğunuz anınızda elini kim uzattı?
Meryem Uzerli... Her zaman ailem ve çocukluk arkadaşlarım.
Emre Karayel... Benim de ailem, dostlarım, arkadaşlarım. Biz de onlara gideriz zaten.
"SOSYAL TOPLUM OLARAK NEDEN BU NOKTAYA GELDİK?"
• Meryem Hanım, sık sık kadın hakları konusunda konferanslara katılıyorsunuz. Orada özellikle neler anlatıyor özellikle nelerin altını çiziyorsunuz?
Meryem Uzerli... Birçok farklı konferanslar var ve farklı konuları oluyor. Eğer o konferansta benim konuşmacı olmam için uygun bir konu varsa o zaman katılıyorum ama genel olarak konferans olmasa bile oradaki kadınları destekleyen şirketler ya da kadın gücünü bir dengeye koyan yerleri destekliyorum bir kadın olarak. Bu konu benim için neden bu kadar tutkulu? Çünkü bence hâlâ dünyada birçok konuda kadınlar çok güç alamıyor. Olması gereken şekilde denge yok, eşitlik yok. Bu demek değil ki bir kadın 200 kilo taşısın vs. vs... Ama en azından toplumda aynı şansa sahip olsunlar. Benim iki kız çocuğum var, ben onların dünyayı gezip iş yapabilmelerini istiyorum. Mesela, işte aynı parayı kazansınlar. Sosyal medyaya girmek istiyorlarsa, bir insan olarak kendilerini başka bir kadınla kıyaslamasınlar. Biz bir konferansta medya dünyası üzerinden kadınların birbirlerini neden bu kadar çok kıyasladıklarını konuşmuştuk. Sosyal toplum olarak neden bu noktaya geldik? Neden kadınlar birbirlerini daha çok desteklemiyorlar vs. vs... Bu konuların farkında olmak ve farkındalık yaratmak çok önemli.
"ÖRGÜTLENMEK LÂZIM"
• Kadınlar, birbirlerini desteklemiyorlar mı?
Meryem Uzerli... Bence kadınlar birbirlerini çok destekliyorlar fakat o toplantı bir tek sosyal medya üzerinde bir toplantı olduğu için konu böyle bir yerden başladı. Kadınları birbirlerine düşman yaparsak; o zaman "Şu olur, bu olur" düşüncesi var. Bu çok uzun ve derin bir konu olduğu için kısa tutmaya çalışıyorum. O zaman toplumsal olarak bir grup dinamiği gibi bir şey oluşturdu. Zaten basın dünyasında da böyle oluyor. "Hangi kadın daha güzel giyindi?", "Kim daha genç gözüküyor?" gibi... Bu bir toplumsal geliştirme, sistemden kaynaklanan bir şey ve bunu tabii ki farkında olup güzelleştirirsek hep birlikte çok güzel olur. Örgütlenmek lâzım. Tabii ki kadınları güçlendirmek için erkeklere de ihtiyaç var. Erkekleri güçlendirmek için de kadınlara ihtiyaç var... Bu çok derin, detaylı ve uzun bir konu olduğu için çok yüzeysel bahsettim. Bir sürü konu var. Benim en büyük motivasyonum; dünya daha iyi bir yer haline gelsin diye dünyayı güzelleştirmek. İki kız çocuğum olduğu için sorumluluk hissederek daha iyi bir dünyada yaşamalarını istiyorum.
"EGOSUZ İNSAN OLMAZ"
• Çok şöhretli oyuncularsınız, şöhretin zehirli bir etkisi olduğu söylenir. O zehrin de ego olduğu dile getirilir. Sizin panzehriniz nedir?
Emre Karayel... Asimile olmamaya çalışıyorum. Kendimi toplumdan soyutlamıyorum ve çok özel yerlere çekmiyorum. Eskiden yaptığım birçok şeyi hâlâ aynı keyifle, aynı yerde aynı rahatlıkla yapmaya devam ediyorum. Şöhret, mesleğimden dolayı çevremin bana verdiği bir paye... O payeyle ilişkimi çok daha sağlıklı tutmaya çalışıyorum. Egolarımız var. Egosuz oyuncu olmaz, egosuz insan da olmaz zaten... Egoyu doğru yönetmek gerekir.
"ZEHİR VARSA PANZEHİR DE VAR"
• Nasıl doğru yönetiliyor?
Emre Karayel... “Ne oldum dememeli, ne olacağım demeli” diye bir söz vardır. Sonuçta biz bir hayat yaşıyoruz ve bu hayatın öncesi, sonrası ve arada bana getirdiği farklılıklar var. Bu düzeni bozmadığın sürece egoların sana daha pozitif, daha doğru hizmet eder. Ego, seni değil, sen egoyu kontrol edersen sorun çıkmaz.
Meryem Uzerli... Ben de eskisi gibi yaşıyorum. Bir zehir varsa onu yok etme adına başka bir zehir de var. Bir hastalık varsa bir ilacı vardır. Bence en doğru şey, normal hayat yaşamak. Ben insanları çok seviyorum. Bu sabah, otelde biri geldi ve “Ben, ‘RU’ dizisini izledim, inanılmaz etkilendim. Her şey bu kadar mı hissedilir? Bu kadar mı ağlanır? Bu kadar mı gülünür? seyirci olarak... Hiç bitmesin istedim ve umarım ikinci sezonu çekersiniz” dedi. Ben orada kendimi ünlü gibi hissetmedim, sadece bir sanatçı olarak onun bizi hissettiğini düşündüm. Ben, sadece Meryem olarak burada oturuyorum ve sohbet ediyorum ya da bizim dizimizin bir hayranıyla sohbet ediyorum.
"ARTIK ÇOK RAHAT BİR İNSANIM"
• Mesleğiniz adına bugüne kadar edindiğiniz en önemli öğreti ne olmuştur?
Meryem Uzerli... Güzel ve derin sorular geliyor, teşekkür ederiz. Geçen gün bunu düşünmüştüm. Sadece şu andan bahsedebilirim, belki bir ay sonra farklı bir şey karşıma çıkmış olacak ama bugüne kadar öğrendiğim en önemli şey; kafasal olarak kendimi durdurmamak. Çünkü rasyonel tarafım, beni bazen özgüvensiz bir yere çevirmiştir bir sanatçı olarak... Boğazıma bir şey tıkandı ve sanatçı olarak yaşamak istediğim duygulara ulaşamadım. O, beni çok zorladı arada... Çünkü ben, biraz utangaç bir insan olduğum için... Evet, bu garip bu duyulabiliyor ama öyle... Çok önemli bir şey söyledi Emre; herkesin egosu var. Bununla nasıl baş edebiliyorsun? Bununla nasıl çalışıyorsun? Önemli olan o... Bendeki bu utangaçlık konusu da aynı şey. Ben artık çok rahat bir insanım ama bu utangaç taraf benim içimde hâlâ var ama artık onu kontrol edebiliyorum, onunla nasıl çalışabiliyorum? O değişti. Artık içimde var olan duyguları yaşıyorum, kafamı kapatıp sadece içgüdülerimi dinliyorum ve bu bir oyuncu olarak benim işime çok yaradı. Bu benim öğrenmem gereken bir şeydi, yıllar içinde öğrendim ve bu beni çok mutlu etti.
• Utangaç tarafınızı kontrol altına almayı öğrenmeniz yaşadığınız bir olayla bir anda mı yoksa zamanla mı gerçekleşti?
Meryem Uzerli... Çok yıllar geçti... Ben Almanya’da 10 yıl tiyatro yaptım ve bir sürü auditiona gittim, birçok şey oldu. Duygusal sistemim bir kilit gibiydi ve tiyatro zamanlarında kendimi çok zorlamıştım. Bir sürü iniş - çıkışlar yaşadım.
• Kabuğunuzu tamamen kırdınız mı?
Meryem Uzerli... Ölene kadar devam ediyor, bu bir yolculuk...
"KAZANDIĞIM EN GÜZEL ÖĞRETİ..."
• Emre Bey, sizin mesleğiniz adına edindiğiniz en önemli öğreti ne olmuştur?
Emre Karayel... "Değiştirebilme gücü, dönüştürebilme gücü" diyelim. Rol yaparken başka karakterlere başka şeylere dönüşebildikçe bunu hayatıma uygulayabileceğimi de gördüm. Bir şeyler kötü gittiğinde, demek ki bu çemberi kırmak lâzım, buranın dışına çıkmak lâzım. Çünkü burada "Aynı duvarlara çarpıp aynı yerlerde kendimi yok ediyorum" diye hissedip hemen her şeyi değiştirip bambaşka şeylere çevirip bambaşka yollar çıkarıp bambaşka alternatifler yaratıp hayatımda, başka yerlere yürüyebilme gücü veriyor. Sanıyorum kazandığım en büyük öğreti budur.
Meryem Uzerli... Hımm, güzel...
"KONTROL EDEMİYORSUN"
• Hayat adına edindiğiniz en önemli öğreti ne olmuştur?
Meryem Uzerli... Hayatımda kişisel olarak öğrendiğim şey şöyle; etrafımda var olan duyguları ve olan şeyleri kontrol edemiyorum. Bu bir ilişki de olabilir, iş hayatı da olabilir. Her anlamda olabilir... Etrafımdaki hayattan söz ediyorum. Oradaki duyguları ve olayları kontrol edemediğim için artık şunu çok iyi öğrenmeye başladım; "Ben duygusal olarak buna nasıl tepki verebilirim, buna karar verebilirim?" Hayatına büyük bir dalga gönderildiği zaman sen bu dalgayı yutmak mecburiyetinde değilsin. Dalganın gelebileceğini kontrol edemiyorsun ama bu dalganın üzerinde nasıl sörf yapabileceğini kontrol edebilirsin. Bence bunu öğrenmek çok zor. Mesela, şimdi sen bana çok kızarsan bütün gün kendimi çok kötü hissederdim ama bu senin duygun. "Bu konuşularak halledilir ve bunun benim duygularımla alakası yok" diye düşünüyorum. Ben, orada kendimi daha iyi kontrol edebilirim.
"MÜCADELENİN AKARYAKITI GİBİ OLUYOR"
• Her şeyin kontrolünüz altında olması yönünde bir eğiliminiz mi var?
Meryem Uzerli... Hayır, öyle değil. Öyle bir durumum yok... İster - istemez bazen kontrol etmek istiyoruz ya... Bu demek değil ki herkes ve her şey kontrolüm altında olsun... Bu, hepimizin içinde var. Hayatımızda süpriz bir şey oluyor ve bu duygusal olarak bizi etkileyebilir, hepimiz bunu yaşıyoruz. Küçük olur, büyük olur ama bir nefes alıp - verip; "Tamam, bundan ne kadar etkileneceğime ben karar verebiliyorum. Bu, "Benim tüm günümü bitirecek mi yoksa tamam günüm güzel bir şekilde devam mı edecek?" Buna ben karar veriyorum.
Emre Karayel... Umut, hiç bitmiyor. Hep bir çıkış kapısı var. Herkesin hayatına dair bunu söyleyebilirim. İnsan, hayatında çok kötü dönemler geçirebiliyor, bir anda çok yükseliyorsun bir anda çok dibe vurabiliyorsun. Kimin nereden nereye geleceği, kimin ne olacağı hiç belli olmuyor. Bu, işi akışına bırakmakla kazanılabilecek bir deneyim değil, mücadele etmekle ulaşılabilecek bir nokta. Onun için de umudun var olduğunu hep bilmek lâzım. Bu da mücadelenin akaryakıtı gibi oluyor.
"GEÇMİŞTEKİ AŞK MIYDI? SORGULUYORUM"
• İster - istemez hayatımıza yeni insanlar giriyor, sizler o insanlarda özellikle nelere dikkat ediyorsunuz?
Meryem Uzerli... İş hayatında başka, özel hayatta başka... İş hayatında biriyle tanıştığım zaman, sete gidiyorum, okuma provaları oluyor, daha önce tanışmadığım oyuncu arkadaşlarım oluyor. Mesela, Emre ve ben önceden tanışıyorduk ama 'Uzer’i oynayan Burak ile ilk defa tanıştım... Hızlı bir şekilde bağlantı kurmaya çalışıyorum. Sonra zaten sohbet ederken çok hızlı bir şekilde, fark ederek; "Aaa! Onun tarzı böyle, o, bu konuda korkuyor, onun özgüvensizliği burada, onun gücü burada, benim tarzım böyle, benim korkum burada, benim özgüvensizliğim burada, benim gücüm burada" diyorum. Bugüne kadar hiçbir problem yaşamadım.
Emre Karayel... "Aynı şeyleri aşk hayatım için söyleyemiyorum" dermiş...
Meryem Uzerli... Çok haklı, çok doğru, özel hayatımda hiç öyle olmadı. Geçmişteki aşk mıydı? Onu sorguluyorum. O zamanlar, ben hiç bir şeyi sorgulamıyordum.
Emre Karayel... Aşkın gözü kördü, açıldı.
Meryem Uzerli... Bence hayat yolculuğunda bir sürü tecrübelerden sonra insan iç sesini çok daha iyi dinleyebiliyor.
Emre Karayel... İnsan sarrafı olduk. İnsanın ne olduğunu gözünden anlarım.
Bu bir de mesleki bir kazanç değil mi?
Emre Karayel... Tabii.. Çok fazla kişiyle tanışıyoruz.
"ÇOK GÜZEL BİR AŞK YAŞIYORUM"
• Meryem Hanım, sizin hakkınızda en çok merak edilen konulardan biri de bu kadar güzel bir kadın neden yalnız?
Meryem Uzerli... Çünkü yalnız olmak istiyorum. İltifatın için teşekkür ediyorum. Bir insan sadece güzelse, başarılıysa bu demek değildir ki o insanın ille de bir ilişkisi olması lâzım. Böyle olsa, hayat farklı olur. Benim zaten şu anda vaktim yok açıkçası... Benim iki çocuğum var, onlarla ilgileniyorum, eğer ilgilenemediğim anlar varsa mutlaka iş yapıyor oluyorum. Zaten kendim için bile vaktim yok. En son ne zaman bir film izlediğimi hatırlamıyorum bile. Şu anda kendimle çok güzel bir ilişki yaşıyorum. Belki de ilk kez... Bunu dün akşam düşündüm. Kendimle çok güzel bir aşk yaşıyorum.
"AĞLAMAM BİTİYOR VE HAYAT DEVAM EDİYOR"
• Ama sizi seven, zor zamanlarınızda yanında olmasını istediğiniz, başınızı omzuna koyup ağlayabileceğiniz kişi de bir gün gelir diye düşünüyorum.
Meryem Uzerli... Emre, az önce çok doğru bir şey söyledi; "Hayatta umut bitmez." Ama şu anda aramıyorum. Çünkü "Ağladığım anda bir omuz olmazsa yıkılırım" diye bir durumda değilim. Ağladığım zaman ağlıyorum. Ağlamam bitiyor ve hayat devam ediyor. Benim harika bir ailem, arkadaşlarım var, çocuklarım var. Belki bir gün olur... Umarım da olur. Tekrar bir sevgi yaşamak isterim ama "Şu anda bunu özlüyorum" da diyemem. Hayat, zaten bir insanı görünce değişiyor. Şu anda biri olmadığı için böyle konuşuyorum. Çünkü özlemiyorum ama bir insan çıkar karşıma ve neyi özlediğimi o an fark ederim.
"BUNUN LİMİTİ YOK"
• Başarılısınız, hayranlarınız, ışıltılı bir kariyerleriniz var. Mesleğiniz adına nihai hedefleriniz nedir?
Emre Karayel... Aslında bunun sınırı yok. Hayallerin de sınırı yok... Tabii ki insan, dünyaya açılmak ister. "Neden ‘Game of Thrones’ta ben oynamadım" diye düşünebilir. Hayatta her şey olabilir ama "Ben, şimdi başardım" diyemezsin. Orada oynarsın ondan sonra, "Uzaydaki dizide niye oynamıyorum?" diyebilirsin. Bunun limiti yok. Usta Neşet Ertaş, “Ne zaman aşk biter, o zaman yorulur insan” demiş ya, biraz öyle bir durum.
Meryem Uzerli... Evet, hayallerin ve başarının bir limiti yok.
"DİL SORUNUMUZ VAR SADECE"
• Küresel ölçekte şöhretli olabilecek kadar başarılı oyuncularımız varken Hollywood'da neden yokuz. Sizce sorun nedir?
Emre Karayel... Hiçbir sorunumuz yok, dil sorunumuz var sadece, o kadar... Şu anda Türk dizileri dünyanın birçok yerinde ortalığı yıkıyor. Burada biz Türkçe çekiyoruz sonuçta, bazı ülkelerde biraz dil engel olabiliyor ama onun dışında ben bir problem görmüyorum.
"BİZİM OYUNCULARIMIZ ÇOK YETENEKLİ"
• Bu arada başarının ölçüsü ille de Hollywood mudur?
Emre Karayel... Başarı değil de bir vizyon diyelim... Hollywood, göz ardı edebileceğimiz bir yer değil ama oradaki bütün oyuncuları cebinden çıkaracak birçok Türk oyuncu sayabilirim. Bizim oyuncularımız çok yetenekli.
"KİMSEDE BÖYLE SINIR YOK"
• Meryem Hanım, siz çok fazla uluslararası organizasyonlara katılıyorsunuz, çok fazla yabancı oyuncuyla sohbet ediyorsunuz. Siz bu konuda neler düşünüyorsunuz?
Meryem Uzerli... Onlar da bizim dizi satışlarında ABD’den sonra ikinci ülke olduğumuzu biliyorlar. Bu çok gurur verici bir şey. Artık dijital platformlar çok fazla olduğu için zaten hangi ülkede çalışırsan çalış global bir iş yapıyormuşsun gibi oluyor. "Herkes artık global bir sanatçı" diyebiliriz. Sonuçta bir dijital platforma bir dizi veya bir film çektiğin zaman başka ülkelerde de yayınlanıyor. Artık dünya globalleşti zaten, kimsede böyle bir sınır yok.
• Başka söylemek istediğiniz neler vardır?
Meryem Uzerli... ‘RU’ dizimizin birinci sezonuyla GAİN’deyiz. Ben, ‘RU’ dizisini çekerken son günümüzde o kadar üzüldüm ki… Keşke karakteri, bu diziyi, gelecek 2 - 3 yıl içinde çekebilsem. O kadar sevdim. Bizim ekibimiz gerçekten o kadar farklıydı ki biz orada o kadar farklı bir enerji içindeydik ki… Zaten sen de bir seyirci olarak izlerken bunu hissedebildiğini söyledin. Herhalde bizim için daha büyük bir mutluluk olamaz.