Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Abdurrahman Yıldırım Üç ayaklı finansal deprem

        ABD’ye yapılan ithalata gümrük tarifelerini artırarak dünyayı kasıp kavuran Başkan Donald Trump ilk haftada ikinci geri adımını attı. Beklenmedik düzeyde ve 1909 sonrasının en yüksek vergi oranlarına çıkılmasıyla hem ülkelerde hem de küresel piyasalar büyük bir şok yaşarken ABD piyasaları büyük depremle sarsıldı.

        ➔ Her kriz ortamında paranın sığınağı haline gelmiş olan ABD hazine tahvilleri ile dolar sert satışlarla bu kez tersi bir eğilime girdi.

        ➔ Çünkü dünya ülkeleri, müttefikleri ve dostları ABD Başkanına, devletine ve piyasalarına güvenini yitirdi. Başkan değişir, piyasalar konjonktür döner, yeniden güven sağlayabilir ama devlet kalıcı. Devletin güven yetirmesi bunların ötesinde çok daha önemlidir ve bu güveni geri kazanması da hepsinden zordur.

        ➔ Ve bizlerin gördüğü ilk kez üç büyük güvensizlik bir araya geliyor ve kriz yaşanıyor. ABD Başkanına ve devletine güvensizlik, ABD Hazine tahvillerine güvensizlik ve dolara güvensizlik. Doğal olarak da Amerika varlıklarına sert satışlar geldi ve sermaye başka ülkelere yöneldi.

        DOLARA, ABD’YE VE TAHVİLİNE GÜVENSİZLİK

        ➔ Dolar hızla zayıflarken dünyanın temel faizi kabul edilen ABD 10 yıllık tahvilleri enflasyonun düşük gelmesine, Fed’den bu yıl 4 faiz indirimi beklenmesine rağmen güçlü satış yedi. 10 yıllıkların faizi yüzde 3.86’ya kadar inmişken bir haftada yüzde 4.59’a kadar çıktı ve haftayı da yüzde 4.49’dan kapattı.

        ➔ Tahvilden, hisse senetlerinden ve riskli varlıklardan çıkan para altına, ABD dışına, Japon Yenine ve İsviçre Frangına gitti, kendine yeni sığınılacak limanlar buldu.

        ➔ Trump’ın yeni gümrük oranlarını açıkladığı 2 Nisan’dan 11 Nisan’a kadar geçen 7 iş gününde doların büyük paralara karşı kaybı yüzde 3.6’yı buldu.

        Euro da dolara karşı 1.1360’a yükselerek yüzde 4.6 arttı.

        ➔ Gelişmekte olan ülke paralarının değeri ilk kez bir finansal krizde değer kaybetmiyor. Çünkü değer kaybeden artık dünya rezerv parası olarak dolar.

        Dolar karşısında İsviçre Frangı aynı tarihlerde yüzde 7.6 yükselirken Japon Yeni yüzde 3.7 değerlendi.

        ➔ Güvenli liman olarak sığınılan altının ons fiyatı 3.236 dolara yükseldi ve 2 Nisan sonrası 3.2 değerlendi. Geçen yıl yüzde 27 artan altın bu yıl yüzde 23 daha yükseldi.

        ➔ 2-11 Nisan tarihleri için ABD borsalardaki kayıp ise yüzde 6.6’yı buldu. Ancak yaşanan krizin en şiddetli günü olan pazartesi kayıp yüzde 15’i bulmuştu.

        BİR HAFTADA İKİNCİ GERİ ADIM

        ➔ Dolar, tahvil ve borsalarda ABD’nin kaybı 10 trilyon doları geçince yüksek gümrük duvarlarından ilk geri adımın işareti pazartesi günü Trump’ın danışmanından geldi. Beyaz Saray bunu yalanladı ama piyasalar da uçuruma düşmekten kurtuldu.

        ➔ Trump çarşamba günü de Çin hariç diğer ülkelere yüzde 10 oranının uygulaması şartı ile yüksek gümrük vergilerini 90 gün ertelediğini açıkladı. Piyasalar Perşembe günü kayıplarının yaklaşık yarısını geri aldı. Cuma günü yeniden satışlar hakim oldu.

        ➔ Hafta sonu geldiğinde ABD Çin’e yüzde 145, Çin ABD’ye yüzde 125 gümrük vergisi uyguluyordu.

        ➔ İkinci geri adım da hafta sonu geldi. Bu kez Çin’den ithal edilecek akıllı telefonlar, aksesuarları, bilgisayarlar, çipler olmak üzere teknoloji ürünleri vergiden muaf tutuldu.

        ➔ Bunların hemen ABD’de üretilemeyeceği, gümrük vergileriyle iki hatta üç katına fiyatlanacağı anlaşıldı. Teknoloji şirketleri de herhalde baskı kurdu. En çok Apple, Nvidia’yı etkileyecek bu kararla Çin’in ABD’ye ihracatının yaklaşık dörtte biri eski düzende devam edecek.

        ➔Çin'de üretilen iPhone, iPad ve Mac gibi Apple ürünlerinin yanı sıra yarı iletken çipler, güneş panelleri, düz ekran TV panelleri, USB bellekler, hafıza kartları ve SSD sürücüler muafiyet kapsamına alındı.

        TOPARLANMA NEREYE KADAR?

        ➔ En yüksek gümrük oranlarına uygulanan ve ABD’ye karşı duran tek ve en büyük ekonomi olarak Çin konusunda atılan geri adım belki birinciden de daha önemli.

        ➔ Hem geri kalan ülkelere 90 günlük erteleme ve bu arada görüşmelerin yapılacak olması hem de Çin’e kısmı erteleme gümrük tarifelerinin yarattığı kabus şiddetini azaltabilir ve bu durum yeni haftada piyasaları pozitif etkileyebilir.

        ➔ Tarifelerde tansiyonun ve riskin azalmasına paralel hem finansal piyasalarda toparlanma hem de altın fiyatlarında belli bir düzeltme yaşanabilir.

        ➔ Altın fiyatlardaki bu düşüş hemen alıcıları harekete geçirir ve yön yeniden yükselişe dönerse o zaman beklentilerde ve güven kaybında çok derin değişimler olduğuna yorumlayacağız.

        ➔ Piyasaların toparlanmasına toparlanacak da nereye kadar? Sorun çözülmüş değil aksine önümüzdeki üç aya yayıldı. Sorunun ne kadar büyüyeceği veya başka bir sorun ortaya çıkıp çıkmayacağı da belirsiz.

        ➔ Çünkü Trump’ın gümrük tarifelerinde ısrar edeceği ve vazgeçmeyeceğini 1987 yılında gazetelere verdiği ilandan anlıyoruz.

        40 YIL ÖNCEKİ HAYALİ

        ➔ 10 Nisan Perşembe günü bu köşede yazdığımız gibi, Doç.Dr. Derya Hekim’in bulduğu ilan üç gazetede “Amerikan halkına” başlığıyla bir mektup şeklinde yayımlanmış.

        ➔ Yani Trump’ın tarife adımı ve ekonomik kurgusu yeni değil, yaklaşık 40 yıl kadar önceye ve gençliğine kadar gidiyor.

        ➔ Trump New York Times, Washington Post ve Boston Globe’da 94 bin dolara tam sayfa ilan vermiş. Başkanlığa adaylıktan bahsetmemiş ama ülkesi hakkında iddialı görüşlerini dile getirmiş.

        ➔Bitişikte yer alan mektubunda özet olarak Trump demiş ki, “ABD diğer ülkelere karşılıksız savunma desteği sağlamasın.

        ➔ Vergiler düşürülsün ve kamu harcamaları kesilsin.

        ➔ Amerikalıları değil, ABD’ye karşı dış ticaret fazlası veren zengin ülkeleri vergileyin.”

        ➔ Japonya için Güçlü bir dolar karşısında zayıf bir yen tutmayı zekice başardılar” ifadesi de dolar konusundaki görüşünü yansıtıyor.

        ➔ İşte 40 yıl önceki görüşlerini geliştirerek seçim kampanyasına dönüştüren Trump ikinci kez seçilmeyi başardı ama düşüncelerini icraata koyduğunda hayatın gerçekleriyle karşılaştı, ekonomik açıdan kazanamadı.

        ➔ Piyasalar adeta kalp krizi geçirmiş gibi, bir haftada iki basamaklı kayıplara uğradı. Trump da ilk haftasında iki önemli geri adım atmak zorunda kaldı. Hayaliydi ama şimdilik kabüsu oldu diyebiliriz.

        ASIL FATURA YILIN İKİNCİ YARISINA

        ➔ABD’nin dünyayı nereye doğru götürdüğü konusunda Başkan Trump doğru dürüst güven vermiyor. Hareketleri, açıklamaları ile zaten var olan güveni de yıktı. Bizzat güvensizliğin kaynağı oldu.

        ➔Her şey tek bir kişiye bağlı ve onun ağzından çıkacak sözleri bekliyor. O da tamamen istikrarsız ve yaptıklarıyla açıklamalarıyla etrafı kırıp döküyor, istikrarsızlık yaratıyor.

        ➔Piyasalar da an be an gelişmelere bağlı şekilde bir sağa bir sola savrulup duruyor. İlk bedeli her zaman olduğu gibi finansal piyasalar ödedi. Önümüzdeki dönemde ciddi oynaklıklarla karşılaşmak mümkün.

        ➔Reel ekonomik fatura ise daha sonra ortaya çıkacak. Bugün itibariyle dünyanın en büyük ekonomisi ile ikinci en büyük ekonomisi gümrük duvarları ile birbirini kilitlemiş durumda. Sistem büyük oranda durdu da diyebiliriz. Ticaret aksıyor, ticaretle birlikte tedarik ve üretim aksıyor, bir süre sonra da nihai mal arzı aksayacak ve fiyatlar yükselecek.

        Tüketici güveni zaten yok dolayısıyla bugünkü finansal şokun üretime ve büyümeye etkisi 1-2 çeyreklik zaman alır. Yılın ikinci yarısı küresel ekonomi için çok zor geçmeye adaydır.

        ➔Tarifeleri artırma süreci çok istikrarsız, hazırlıksız, çok kısa bir zamana sıkıştırılmış. Hepsinden önemlisi da tarifeler çok yüksek tutulmuş. Herhalde pazarlık için olsa gerek. Ancak sürecin iyi yönetilmediği kesin.

        ABD NE YAPMAK İSTİYOR?

        ➔Ne yapılmak, nereye varılmak istendiğine yönelik net bir açıklamada yok. Arka planda yapılmak isteneni ise geçen hafta Trump’ın Ekonomik Danışmanlar Konseyi Başkanı Steve Miran açıkladı. Miran aynı zamanda Trump’ın yürüttüğü ekonomik programın mimarından sayılır.

        ➔Dijital ortamda yayın yapan haftalık Bloomberg Businessweek Türkiye’de Aydın Şahinalp “Yeni Dönem Yeni Denge” başlıklı analizinde Steve Miran’ın Hudson Enstitüsü’ndeki konuşmasına yer verdi.

        Küresel ticaret düzeninin ve savunma paradigmasının yeniden şekilleneceğini belirten Steve Miran sadece bir ekonomik modelin sınırlarını değil küresel düzenin temel taşlarını da bu konuşmasında sorguladı.

        ➔Miran’a göre ABD uzun süredir iki büyük “küresel kamu hizmeti” sunuyor: Güvenlik şemsiyesi ve küresel ticaretin dönmesini sağlayan dolar sistemi.

        Ancak bu hizmetlerin ciddi bir maliyeti var ve artık dünya bu bedeli paylaşmalı.

        ➔Miran’ın çerçevesini çizdiği yeni dünya düzeninde, ABD artık sadece savunma ve finansal sistem hizmeti vermekle yetinmeyecek, karşılığında şu taleplerde bulunacak:

        “Diğer ülkelerin, getirilen tarifelere misilleme yapmadan uyum sağlaması, ABD ürünlerine pazarlarını açmaları ve haksız rekabeti sonlandırmaları, savunma bütçelerini artırmaları ve ABD’den silah alımları yapmaları, ABD topraklarında üretim yapmaları, Hazineye 100 yıllık tahviller yoluyla doğrudan uzun vadeli finansman sağlamaları.”

        ➔Miran, ABD’nin sağladığı güvenlik çerçevesinin dünyada son yüzyılın en barışçıl dönemini mümkün kıldığını, dolar ve hazine tahvilleri üzerinden dönen finansal sistemin ise insanlık tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir refah yarattığını vurguladı.

        ➔Ancak bu sistemin bedelini ödeyenlerin yalnızca Amerikan askerleri ve vergi mükellefleri olduğunu belirterek ‘Bu artık sürdürülebilir değil’ dedi.

        ➔Konuşmanın en dikkat çekici yönlerinden biri, Miran’ın serbest ticaretin teorik varsayımlarına yönelttiği eleştirilerdi.

        ➔Çin ve Almanya gibi ülkelerin ‘karşılaştırmalı üstünlük’ teorisi çerçevesinde değil, devlet destekli yapılar, çevresel standartların esnekliği, enerji sübvansiyonları ve tekelleşme sayesinde ihracat avantajı sağladığını savunan Miran, ‘Adam Smith ve Ricardo’nun dünyası değiliz’ diyerek yeni bir ticaret anlayışına ihtiyaç duyulduğunu vurguladı.

        KÜRESEL TİCARET ESKİSİ GİBİ OLMAYACAK

        ➔Aydın Şahinalp’ın yazısını şöyle tamamlıyor:

        ➔ “Ezcümle yeni bir küresel pazarlık başlıyor. Steve Miran’ın sözleri, bir ekonomik politika açıklamasından çok daha fazlası. Küresel liderliğin yeniden tanımlandığı bir dönemin manifestosu.

        Ticaret, savunma ve para politikaları artık birbirinden bağımsız değil, iç içe geçmiş ve birlikte pazarlık edilecek kalemler haline geliyor. Dünya, yeni bir dengeye hazırlanmalı.

        ➔Trump’ın yükselttiği tarife duvarları, sadece Çin’i hedef alan bir ticaret hamlesi olmanın ötesinde, küreselleşmenin bildik kurallarına karşı açık bir meydan okuma niteliği taşıyor. 90’lı yıllardan bu yana serbest ticaret anlayışı, sınırların kaldırıldığı, üretimin küresel ölçekte yeniden dağıtıldığı bir dönemdi.

        Ancak Trump ile birlikte bu paradigma sarsılıyor. Korumacılık yeniden yükselirken, ülkeler ekonomik egemenliklerini yeniden tanımlama arayışına giriyor. ➔Yeni dönemde küreselleşme, daha seçici, daha parçalı ve daha çok ‘jeopolitik filtrelerden geçen’ bir yapıya evriliyor.

        ➔Trump’ın tarifeleri bir başlangıç mı, yoksa son perde mi bilinmez ama kesin olan şu: Küresel ticaret sahnesi bir daha asla eskisi gibi olmayacak.”