Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Abdurrahman Yıldırım Faize dokunacak mı dokunmayacak mı?

        Yurtiçinde dikkatler perşembe günü toplanacak Merkez Bankası’nın Para Politikası Kurulu’na çevrildi.

        ➔ İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasıyla piyasalarda 19 Mart’tan sonra yurtiçi piyasalarda yaşananlar ve 2 Nisan’dan beri ABD’nin ithalata getirdiği gümrükleri yükseltmesiyle küresel piyasalarda gidişin bozulması Merkez Bankası’nın faizde alacağı kararı son derece önemli hale getirdi.

        ➔ Gerçi Merkez Bankası 19 Mart sonrasında ara bir karar verdi. Yüzde 42.5 düzeyindeki bir haftalık repo politika faizini değiştirmedi ama bir kenara koydu.

        ➔ Gecelik faiz uygulamasına geçti. Gecelik borç alma faizini yüzde 41’de tutarken borç verme faizini 2 puan artırdı ve yüzde 46’ya çıkardı.

        ➔ Böylece faiz koridoru genişleterek yeniden uygulamaya koyarken koridorun üst sınırı yukarı çekti. Likiditeyi de dövize gitmesin diye çekince fiili faiz oranı yüzde 46’ya çekilmiş oldu.

        Şimdi tartışılan ise Merkez Bankası’nın fiilen yükselttiği ve işe yarayan faiz oranlarını politika faizi haline getirip getirmeyeceği.

        REZERVLERİN ÖNEMİ

        ➔ Politika faizine dokunup dokunmayacağı açısından bu toplantı önemli hale geldi.

        Dokunursa bu karar artırma yönünde olacak.

        ➔ Ancak böyle bir karar rezerv kaybını azaltır ve piyasalar tarafından pozitif algılanır. Buna karşılık faturası borçlu şirketlere çıkar.

        ➔ Faizi düşürme yönündeki bir karar ise rezerv kaybını hızlandıracağından negatif algılanır ve ters teper.

        ➔ Kur üzerinde baskı yaratacağından şirketler kesimini yine negatif etkiler.

        ➔ Yani her durumda ekonominin ana gövdesini oluşturan şirketler kesimine yeni bir fatura çıkmış bulunuyor. Finansal kesime çıkan faturayı ise zaten yaşadık ve gördük.

        ➔ Dolayısıyla faiz düşürmenin niye istenmediğinin kök sebebi de anlaşılıyor. Rezerv kaybı ve kurların kontrolü için gerekli.

        ➔ Çünkü yaşadığımızın adı çifte şok. İç siyasi şoka dış piyasa şoku eklendi. Bu dönemi piyasaların ve ekonomilerin ayakta kalarak atlatması bile bir başarı sayılabilir.

        ŞOKLAR GEÇİCİ Mİ KALICI MI?

        ➔ Çoğunluk beklenti ise Merkez Bankası’nın politika faizini değiştirmeyeceği ama faiz koridorunun üst bandını kullanmaya devam edeceği yönünde.

        Buna karar verirse olağanüstü gelişmelerin geçici olacağına işaret etmiş olacak. En azından umudunu yitirmediğini gösterecek.

        ➔ Normalleşme sağlanana kadar da döviz kurunu kontrol altında tutmak için rezervleri kullanmayı ve ilave likidite önlemleri devam edebilir.

        Ancak açıklama metnini gayet de şahin tutabilir ve beklentileri etkilemeye çalışabilir. Böylece de zaman kazanabilir.

        ➔ Bunu yaparken de hem olağanüstü gelişmelerin yatışmasına, hem de ekonomi yönetiminin yeni kararlar almasına, yürütülen programın güçlendirilmesine veya değiştirilmesine zaman tanımış olacak.

        ➔ Bakalım perşembe günü Merkez Bankası’nın tercihi ne yönde olacak?