TÜSİAD ekonominin en önemli göstergesi niteliğindeki Türkiye Rekabet Gücü Endeksini açıklamaya başladı. 10 yıl önceye kadar giden endeks ülke rekabet gücünün ilk 7 yılda arttığını, son 3 yılda ise düştüğünü ortaya koyuyor.
➔ Rekabet gücünün azalmasında başrolü sanılanın aksine döviz kuru değil ara malı fiyat artışı oynuyor. Yani enflasyonun bizzat kendisi Türkiye’nin rekabet gücünü düşürüyor.
➔ Rekabet Gücü Endeksi geçen yılın aynı çeyreğine göre yıllık yüzde 8.9’luk düşüşün 4.8 puanı yani yarıdan çoğu ara malından oluşurken, 3.2 puanı iş gücü ve 0.9 puanı finansman maliyetleri artışından kaynaklandı. Enerji fiyatlarında son iki çeyrekte görülen gerileme rekabet gücüne sınırlı da olsa olumlu katkıda bulundu.
REEL KUR İLE BENZERLİK VE FARKLILIK
➔ Rekabet Gücü Endeksi ile TCMB tarafından ayda bir hesaplanıp açıklanan Reel Efektif Döviz Kurunun seyri bitişikte yer alıyor ve arada önemli benzerlikler bulunuyor.
➔ Ancak 10 yıllık dönemin başlangıcında rekabet gücü döviz kurunun üzerinde iken son üç yılda kur üste geçti. Yani 10 yıl önceye göre ÜFE bazında reel kur daha yüksek, rekabet gücü daha düşük düzeyde.
➔ TÜSİAD Başkanı Orhan Turan’ın konuşmasıyla başlayan tanıtım toplantısında Bloomberg HT yayın yönetmeni Açıl Sezen'in yönettiği panele TÜSİAD Baş Ekonomisti Gizem Öztok Altınsaç, Bilkent Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Hakan Kara, Saha Analytics’ten CEO Oğuz Atuk ve Doç. Dr. Şeref Saygılı yer aldı. Saha Analytics tarafından hesaplanan endeksin TÜSİAD danışmanlığını Prof.Dr. Ali Hakan Kara yapıyor.
➔ Ülkemizin dünya ihracatından yüzde 1,08 pay aldığını ama potansiyelin çok daha yüksek olduğunu belirten TÜSİAD Başkanı Orhan Turan önümüzdeki dönemde doğru politikalar inşa ederek ve doğru alanlara yatırımla küresel ticaret payının yükseltilebileceğini kaydederek “Bunun için de salt ihracatımızı ya da yurt içindeki maliyet süreçlerini tartışmamız yeterli olamıyor. Önemli pazarlarımızda rakiplerimiz nasıl avantajlı konuma geçiyor, onların maliyet süreçleri nasıl şekilleniyor, doğru analiz etmemiz gerekiyor“ dedi.
REKABETİ BELİRLEYEN SEKTÖR VE ÜLKELER
➔ Rekabet Gücü Endeksi, Türkiye’nin 10 ihracatçı sektörünü rakip ülkelere göre ara malı, enerji, işgücü, finansman maliyetleri bazında izliyor. -Bu sektörler gıda, tekstil-giyim-deri, kimya, plastik ve kauçuk, metalik olmayan mineraller, ana metal, fabrikasyon metal, elektrikli teçhizat, makine imalat ve motorlu kara taşıtlarından oluşuyor.
➔ Rakip ülkelerin belirlenmesinde asgari yüzde 0,5 payı olan 41 ana ihracat pazarı dikkate alındı. İncelenen her sektör için 41 ülkenin ithalat yaptığı diğer ülkeler belirlendi. Söz konusu 41 ülkenin her bir sektör için Türkiye açısından taşıdığı önem dikkate alınarak diğer ihracatçı ülkelere ağırlıklandırıldı.
➔ Toplulaştırma ve arındırma sonrasında her sektör için en yüksek pazar payına sahip 15 ülke Türkiye’nin rakibi olarak tanımlandı. İncelenen 10 sektörün toplamında çakışan ülkeler çıkartıldığından dolayı sonunda elde 31 ülke kaldı ve bu ülkeler endeks hesaplamalarına dâhil edildi.
➔ Avrupa Birliği ülkeleri endekste ağırlığı en yüksek ülke grubu. Çin, Almanya ve İtalya ağırlığı en yüksek üç ülke. Malezya, Romanya ve Kanada ise ağırlığı en düşük üç ülke.
➔ Ağırlıklarına göre endekste kapsanan 31 ülke şöyle:
“Çin, Almanya, İtalya, Fransa İspanya, Hollanda, Hindistan, ABD, Belçika, Polonya, Güney Kore, Japonya, Ukrayna, Bangladeş, Çekya, Avusturya, Brezilya, Pakistan, Portekiz, Macaristan, Birleşik Krallık, Slovakya, Meksika, Fas, Endonezya, Arjantin, İsviçre ve Suudi Arabistan, Malezya, Romanya, Kanada.”
ENFLASYON YUKARI REKABET GÜCÜ AŞAĞI
➔ 10 yıllık dönemi kapsayan Rekabet Gücü Endeksi baz yılı olarak 2017 yılını alıyor ve 100 olarak kabul ediyor. Çeyrek dönemler itibariyle hesaplanan endeksin bitişikte yer alan seyrine göre 2015 ilk çeyreğinde 90 olan rakam 2025 ilk çeyreğinde 86’ya indi.
➔ Endeksteki yüzde 4 kayıp, baz yılının 14 puan 2015 yılının 4 puan altına inilmiş olması rekabet gücünün zayıfladığına işaret ediyor.
➔ Ancak asıl zayıflama 2022’den itibaren başlıyor. 2021 sonunda 117’ye yükselen ve zirvesine çıkan rekabet endeksi 2015 başına göre yüzde 30’luk arttı. Rekabet gücündeki bu artış ihracatta da kendini gösterdi.
➔ 7 yılda kazanılan bu rekabet gücü son üç yılda kaybedildi. Son 3 yıl bir çeyreklik dönemde rekabet gücündeki kayıp yüzde 26’yı veya dörtte bir düzeyini buldu.
TEMEL SORUN ARA MALI FİYATLARINDA
➔ Veriye göre Türkiye’nin rekabet gücünü en çok etkileyen ana kalem bitişikteki çubuk grafiklerden görülebileceği gibi ara malı fiyatları.
➔ İkinci büyük pay ise ücret artışlarından geliyor.
➔ Enerjinin sırası üçüncülük ve son iki çeyrektir rekabeti pozitif yönde etkiliyor.
➔ İş dünyasının en çok yakındığı finansman giderlerindeki artışın etkisi ise son sırada.
➔ Bu kalemin payının düşük olmasında ihracatçı sektörlerde üretim maliyeti içindeki payının yüzde 3-4 civarında bulunmasından kaynaklanıyor. Ancak yaratılan katma değer içindeki payı yani karın içindeki payı ise yüzde 10 civarında bulunuyor.
‘BU DÖNEMDE AYAKTAYSANIZ SIRTINIZ YERE GELMEZ’
➔ Ancak çözüm ihracatçıların savunduğu gibi kur artışı değil. Endeksi hazırlayan grubun başındaki isim Prof. Hakan Kara “Kur artışı ihracatçıyı bir çeyrek rahatlatır. Elimizde de yüksek enflasyon kalır. İhracatçının en önemli dezavantajı enflasyon. Bu enflasyon düşmeden ihracatçı rekabet gücü kazanamayacak” dedi.
➔ Prof. Dr. Ali Hakan Kara çözüm isteyen iş insanlarına yönelik olarak şunları söyledi:
➔ “Enflasyonla mücadele yeterli değil. Beklentileri değiştirecek yapısal önlemler gündeme getirilemedi.
➔ Bir de mali tarafın desteği eksik kaldı ve kamusal harcamalar kısılamadı.
➔ Dövizin tutulup diğer fiyatların tutulamaması ise sanayici zorluyor. Enerjiyi, işgücünü ve finansman maliyetlerini düşürsek veya bu sorunları çözsek bile rekabet gücü artmıyor.
➔ Çünkü aramalı maliyeti temel sorun. Çözüm bütüncül yaklaşımda. Bu dönemde bile ayaktaysanız sırtınız yere gelmez.”
EN ÖNEMLİ EKONOMİK VERİ
➔ Ekonominin bir sürü önemli göstergesi var. Ancak en önemlisi nedir denirse tarihte defalarca döviz yokluğundan dolayı ciddi krizler yaşamış bir ekonomi olarak Türkiye’nin rekabet gücü derim.
➔ Bunun artık rakamlarla ülke bazında ve belli bir süre sonra da sektör bazında izlenebilir olması bize çok fikir verecek.
➔ Ancak izlemek yetmiyor. Rekabet gücünü artırabilmek için temel şart enflasyonu düşürmek.
➔ Veriler de ortaya koyuyor ki, yüksek enflasyon olduğu sürece Türkiye’nin rekabet gücü asla artmayacak ve dünya ile yarıştan giderek kopacak.