Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Abdurrahman Yıldırım Şirketler de, borsa da ayrışıyor
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Dün borsada BİST 30 Endeksi’nde işlem gören en büyük 30 şirketin bilanço verilerine yer vermiştik. Bugün de borsanın toplam şirketlerinin yer aldığı BİST TÜM Endeksi’ndeki 561 şirketin bilançoları belli oldu. 48 sektörden net bazda 17’si zarar açıklarken 31 sektör kâr etti.

        Ziraat Yatırım’ın Finnet ile her çeyrekte yaptığı bilanço analizine göre, yılın ikinci çeyreğinde borsa şirketlerinin toplam kârı yüzde 11.2 azaldı. Bitişikte yer alan sektör bazındaki ayrım tablosuna göre 561 şirketin çeyreklik karı 292 milyardan 259 milyar liraya düştü.

        #resim#1286309#

        ➔ Ortaya çıkan tabloyu tek bir cümleyle özetlemek gerekirse kârlar eriyor, sektörler ayrışıyor.

        ➔ Bu, ekonomideki yavaşlamanın, yüksek faiz politikasının ve kur dalgalanmalarının şirket bilançolarında nasıl bir iz bıraktığını net bir şekilde gösteriyor.

        PARLAYAN SEKTÖRLER

        Türkiye ekonomisi “dezenflasyon” hedefi uğruna yavaşlarken bunun maliyeti şirket bilançolarına yansıyor.

        ➔ Dezenflasyon politikasının bedelini özellikle son yıllarda yatırım yapan sanayi şirketleri ödüyor.

        ➔ Ama karlardaki düşüş de herkes için aynı değil. Kimileri bu dalgalı denizde büyümeyi sürdürürken, kimileri ağır hasar aldı.

        ➔ Menkul kıymetler şirketleri adeta gövde gösterisi yaptı: %288 kâr artışı. Bu dramatik sıçramanın ardında hem artan işlem hacimleri hem de faizlerin getirdiği fırsatlar var. ➔ Savunma sanayii şirketleri de dikkat çekici. %94’lük kâr artışı, jeopolitik risklerin ve artan savunma harcamalarının doğrudan yansıması. ➔ Faktoring sektöründe %121, bankalarda ise %25’lik kâr büyümesi görüldü. Özellikle büyük bankalar, yüksek faiz ortamını net faiz marjlarına çevirmeyi başardı.

        DARBE ALANLAR

        ➔ Öte yandan tablonun negatif yüzü çok daha sert.

        Enerji imalatında kârlar yüzde 48 oranıyla yarı yarıya eridi.

        Çimento sektörü %52 kayıp yaşadı.

        İlaç ve sağlıkta bile kârlar %54 düştü.

        Otomotivde ise %36 gerileme söz konusu.

        ➔ Bu düşüşlerin ortak paydası yüksek maliyetler, zayıflayan iç talep ve dış pazarlardaki daralma.

        ➔ Özellikle otomotiv ve çimento gibi ihracata bağımlı sektörlerde Avrupa’daki durgunluk kendini hissettiriyor.

        BİLANÇOLAR BORSA YATIRIMCISINA NE DİYOR?

        ➔ Şirketler bazında ise tablo daha ilginç. Kâr artışına en çok katkıyı yapan şirketler arasında Torunlar GYO, Tera Yatırım, Liv Hospital Group, Garanti Bankası ve Enka öne çıkıyor.

        ➔ Buna karşılık Arçelik, SASA, Vestel, Kazancı Holding ve Avrasya Petrol kârı aşağıya çeken başlıca şirketler oldu.

        ➔ Özellikle Arçelik’in zararı, tüketim mallarında zayıflayan talebin ve artan finansman giderlerinin çarpıcı bir örneği.

        Peki bu tablo borsadaki yatırımcıya ne söylüyor?

        ➔ Türkiye ekonomisi yüksek faiz ve yavaşlayan büyüme ikilemiyle yol alıyor. Bu ikilem, şirket bilançolarına aynı anda hem fırsat hem tehdit olarak yansıyor.

        ➔ Öncelikle artık “borsa yükseliyor” ya da “borsa düşüyor” klişesi tek başına bir anlam taşımıyor. Kârların seyrine baktığımızda, şirket ve sektör seçimi hiç olmadığı kadar belirleyici hale geldi.

        ➔ Bankalar ve savunma sanayii gibi bazı sektörler bu konjonktürden fırsat çıkarırken otomotiv, enerji ve çimento gibi sanayiler kârlarını korumakta zorlanıyor.

        HİKAYESİ OLAN ÖNE ÇIKIYOR

        ➔ Elbette konjonktür değiştiğinde şirketlerin bugünkü bilançoları da değişecek. Dolayısıyla rüzgarın nereden estiği her dönem yatırım kararlarında önemli olacak.

        ➔ Türkiye’nin ikinci çeyrek bilanço fotoğrafı ekonominin yönünü yansıtıyor. Yavaşlama var, ayrışma keskinleşiyor ve yatırım için “hikâyesi olan sektörler” öne çıkıyor.

        ➔ 2025’in ikinci yarısında, faizler düşürülmeye başlanmasına karşılık şirketler için şartlar zorlayıcı olmaya devam edecek. Çünkü düşecek faiz oranları hala yüksek ve kredi kısıtlamaları sürüyor.

        Rahatlama muhtemelen 2026 yılında gelecek.

        ➔ Dolayısıyla makro ekonomideki canlılık sonucu şirketlerin kendine gelmesi ile borsa canlılığı arasındaki belli bir zaman farkının oluşması mevcut yükselişi kesintiye uğrayacağını düşündürebilir. Hazır siyaset kazanı da kaynamaya başlayacak.

        ➔ Böyle bir durumun yaşanması mümkündür. Bu da “genel yükseliş” beklentisini zayıflatıyor.

        YABANCILAR YENİDEN PİYASADA

        ➔ Ancak bir süredir unuttuğumuz yabancı yatırımcılar yeniden piyasada boy göstermeye başladı. Bu da dikkate alınmalı.

        ➔ Borsadaki son yükselişin gerisinde yabancıların gelişmiş ülkelerden gelişmekte olan ülkelere doğru kaymasının belirgin bir etkisi var.

        ➔ Nitekim yabancılar son 17 haftadır net 2.7 milyar dolarlık alım yaptılar. Bitişikteki çubuk grafikten de görüleceği üzere 11 Nisan sonrasında 3 ayı aşkın zamanda yabancılar net bazda sadece bir hafta satış yaptılar.

        ➔ Eğer yabancı alımları devam ederse, zorlayıcı şirket şartlarına ve azalan karlara rağmen, borsanın yükselişi zayıflayarak da olsa sürebilir.

        Şirketlerde yollar ayrılıyor. Kimi şirketler yeni dengelere uyum sağlayıp öne çıkıyor, kimileri ise bu şartlarda nefes almakta zorlanıyor.

        ➔ Şirketlere ait hikâyeler artık “herkes kazanıyor” değil, “kazananlar ve kaybedenler” üzerinden yazılıyor.

        ➔ Bilançolardaki değişimin hisse senedi hareketlerine yansıdığını gözlemliyoruz.

        ➔ Dolayısıyla doğru sektörleri ve şirketleri seçen için borsada yatırım fırsatlar olmaya devam edecek.