Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Abdurrahman Yıldırım Yüksek faiz ve şoklara rağmen %4.8 büyüme

        Türkiye ekonomisi 2025 yılının ikinci çeyreğinde yıllık bazda %4,8 oranında büyüme kaydederek dikkat çekici bir performans sergiledi. Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış verilere göre ise çeyreklik büyüme %1,6 olarak gerçekleşti.

        Yılın ilk yarısında ise GSYH büyümesi %3,6 olarak gerçekleşti. Böylece Orta Vadeli Programda bu yıl için hedeflenen yüzde 4’lük büyümenin tutturulması veya yakınsanması ihtimali arttı.

        Beklenenden yüksek çıkan büyüme ayrıca küresel ve bölgesel belirsizlikler, yüksek faiz oranları, iç ve dış ekonomik şoklar gibi zorlayıcı koşullara rağmen Türkiye’nin ekonomik dayanıklılığını ortaya koyuyor.

        ➔Ancak büyümenin sürdürülebilirliği, bileşenleri ve kur etkisiyle TL ile dolar bazında ortaya çıkan büyük fark, dikkatle analiz edilmesi gereken kırılganlıklar barındırıyor.

        BÜYÜMENİN KOMPOZİSYONU

        ➔TÜİK’in açıkladığı verilere göre ikinci çeyrekte inşaat sektörü %10,9’luk büyüme ile öne çıktı. Deprem bölgesinde inşaatların hızlandırılması büyümede etkili oldu.

        ➔Aylar itibariyle yüksek seyreden üretimle sanayi %6,1 büyürken, hizmetler ise %5,6 büyüme kaydetti.

        Tarım sektörü ise olumsuz iklim koşulları ve baz etkisi nedeniyle %3,5 küçüldü. Bu daralma hem gıda güvencesi ve kırsal ekonomi açısından endişe verici, hem de enflasyon açısından zorluk yaratıyor.

        ➔Tüketim tarafında toplam tüketim harcamaları %3,5, sabit sermaye yatırımları %8,8 artarken özellikle makine-teçhizat yatırımlarındaki %9,3’lük yükseliş dikkat çekti. Sabit sermaye yatırımları büyümeye 2.2 puan katkı verdi.

        ➔Gelirlerin sınırlandırılmasına, yüksek faize ve kredi kısıtlamalarına rağmen özel tüketim büyümeye 3.4 puanla en yüksek katkıyı yaptı.

        ➔Böyle bir ortamda bu tüketim, geliri yüksek kesimin enflasyon ortamında talebini öne çekmesi olarak değerlendirilebilir.

        ➔Ya da para politikasının yeterince sıkı olmadığının işareti de olabilir.

        ➔Mali disiplinin bir yansıması olarak kamu tüketimi %5,2 geriledi ve büyümeyi -0.6 puan aşağı çekti.

        #resim#1289545#

        ➔Dışarıda küresel talepteki zayıflık, özellikle Avrupa Birliği ülkelerindeki ekonomik durgunluk, Türkiye’nin ihracat performansını olumsuz etkiledi.

        ➔Net ihracatın büyümeye katkısı da, ithalatın artması ve zayıf dış talep etkisinde -1.4 puan oldu.

        ➔Dolayısıyla bu büyüme, sorgulanması gereken bazı kırılganlıkları da barındırıyor.

        KUR ETKİSİNİN ROLÜ

        ➔Türkiye’nin büyümesi, TL bazında sabit fiyatla %4, 8 artarken, dolar bazında %20’ye ulaştı. Gelirin dolarla ifadesi kur hareketlerinden dolayı ciddi yüksek çıkıyor.

        ➔Yıl ortası itibariyle son bir yıllık dolar cinsinden GSYH 1 trilyon 474 milyar dolara ulaştı.

        ➔Yıl ortası nüfusu ise 85 milyon 825 bin kişi. Kur etkisi, kişi başına gelir hesaplamalarında da belirgin bir fark ortaya koydu. 2024’te kişi başına gelir 15 bin 325 dolar iken 2025’te yıl ortası itibariyle 17.162 dolara yükseldiğini hesapladık.

        Kişi başı gelir 2022’de 10.434 dolardan 2024’te 15.325 dolara çıktı. İki yılda %47 veya yarı yarıya artış meydana geldi.

        ➔Üçüncü yıl olan 2025’te ise ilk yarı itibariyle kişi başına gelir 17.162 dolara vardı. Yılı 17 bin dolar civarında bitirirsek 3 senede %65 artış demek.

        ➔Türkiye bu düzeyi ile Dünya Bankası’nın yüksek gelirli ülkeler için belirlediği eşiği rahatlıkla aşabilir. Her yıl artırılmakta olan gelir rakamının eşiği 2024 için 13.935 dolardı. 2025 için rakam henüz açıklanmadı.

        ➔Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz da bu veriler ışığında Türkiye’nin 2025’te yüksek gelirli ülke sınıfına gireceğini öngörüyor.

        ➔Ancak bu kategoriye girmek gibi, bir süre sonra kur değişimleri sonucu kişi başına gelir düşerse çıkmak da olası. Kur ile kazanılan Yüksek Gelirli Ülke Statüsü yine dolar kuru ile kaybedilebilir

        ➔Çünkü bütün bunlar dolar bazında, zenginlik ise halkın büyük çoğunluğu için kağıt üstünde kalıyor, gerçek hayatta karşılığı yok.

        GEÇİCİ TOPARLANMA MI, BAŞARI HİKAYESİ Mİ?

        ➔Zaten geniş hanehalkı kesimi öyle yüzde 20’lik büyüme filan hissetmiyor. Çünkü dolarla geliri veya serveti yok.

        ➔Üstelik gelir ve servet dağılımı geniş halk kitleleri aleyhine son dönemde hızla bozuldu.

        ➔Buna karılık enflasyon yaratmayan, büyük çoğunluğun da hissedebileceği sürdürülebilir bir büyümeyi yakalamak pekala mümkün.

        ➔Bunun için öncelikle yapısal reformlar, enflasyonun düşmesi, mali disiplinin korunması ve rekabet gücünün artırılması gerekiyor.

        ➔Elbette de gelir dağılımını düzeltecek politikaların tasarlanması ve yürürlüğe konulması kritik önem taşıyor.

        Sonuçta bu büyümeye bir başarı hikâyesi mi yoksa geçici bir toparlanma mı demek lazım?

        Sorunun yanıtı, önümüzdeki çeyreklerde uygulanacak politikaların etkinliğine bağlı olacak.