Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Abdurrahman Yıldırım Hava içte de dışta da bozuldu!

        Ağustos ayı enflasyon verileri, Türkiye ekonomisinin mevcut durumuna dair önemli ipuçları sunuyor. Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) verilerine göre, yıllık enflasyon oranı temmuz ayındaki %33,52 seviyesinden %31,95’e sınırlı gerileyerek son iki yılın en düşük seviyesine indi. Aylık bazda ise TÜFE, %2,1 artış gösterdi.

        ➔ Bu veriler, ekonomik dinamikler, faiz politikaları, kira ve eğitimde fiyat katılığı, konut piyasasındaki gelişmeler, temel mal fiyatlarının seyri ve tarımsal ürün fiyatlarındaki yükselişin nedenleri gibi pek çok açıdan değerlendirilmeyi gerektiriyor.

        ➔ Ağustos ayı enflasyon verileri, yıllık bazda enflasyonun %31,95’e gerilemesiyle birlikte, TCMB’nin para politikası kararları üzerinde etkili olacak bir tablo ortaya koyuyor.

        ➔ Temmuz ayında %33,52 olan yıllık enflasyonun düşüş trendine devam etmesi, genel anlamda dezenflasyon sürecinin devam ettiğine işaret ediyor.

        ➔ Ancak, aylık bazda %2,1’lik artış, fiyat baskılarının hâlâ canlı olduğunu ve enflasyonun kontrol altına alınmasının zaman alabileceğini gösteriyor.

        İNDİRİM ADIMLARI KÜÇÜLEBİLİR

        ➔ TCMB, son dönemde sıkı para politikası duruşunu korurken, politika faizini %46,5 seviyesinden %43’e düşürdü. Enflasyondaki bu düşüş, faiz indirimi için bir alan açmasına karşılık TCMB kararını yalnızca enflasyon oranını değil, aynı zamanda, döviz kuru istikrarı ve küresel ekonomik koşulları da dikkate alarak yapıyor.

        ➔ Çekirdek enflasyon göstergeleri, enerji ve gıda gibi volatil kalemler hariç tutulduğunda, hâlâ %32-34 bandında seyrediyor. Bu, temel mal fiyatlarında %20’nin altına inen gerilemeye rağmen hizmet sektörü ve kira gibi kalemlerdeki katılığın devam ettiğini gösteriyor.

        ➔ Ayrıca, küresel piyasalarda ABD merkez bankasının (Fed) 2025’te faiz indirimlerine devam edebileceği beklentisi, TCMB’nin manevra alanını artırabilir.

        ➔ Ancak enflasyondaki düşüşün sürdürülebilirliği ve tarife artışları ile enerji ve kamu hizmetleri etkisi, TCMB’nin temkinli bir duruş sergilemesine neden olabilir.

        ➔ 2025’in geri kalan döneminde faiz indirimi ihtimali korunsa da düşüş adımları küçülebilir.

        KİRA VE EĞİTİMDE KATILIK

        ➔ TÜİK verilerine göre, kira ve eğitim kalemleri, enflasyon sepetinde fiyat katılığı açısından öne çıkan unsurlar arasında yer alıyor. Konut kiralarındaki yıllık artış oranı %74,33 seviyesinde gerçekleşirken, eğitim hizmetlerindeki artış %60,91 ile ikinci sırada geliyor.

        ➔ Ağustosta kiraların %4,61 artması ise bir yandan kiralardaki katılığı diğer yandan da mevsimsel etkilerin baskınlığını yansıtıyor.

        ➔ Özellikle konut fiyatlarının yükselmesi kiraları da sıçrattı. Bunun yanında büyük şehirlerdeki arz eksikliği, yüksek inşaat maliyetleri ve kentsel dönüşüm süreçleri de kira artışlarını besliyor.

        ➔ Eğitimde ise özel okul ücretlerindeki artışlar hem veliler hem de eğitim sektörü üzerinde baskı yaratıyor. Bazı özel üniversiteler kontenjanlarını doldurmakta zorlanırken devlet üniversiteleri rağbet görüyor.

        ➔ Eğitim hizmetlerindeki fiyat artışı, öğretmen maaşlarındaki artışlar, kiralar ve okul işletme maliyetleri ile enflasyon beklentilerinin yüksek seyretmesiyle açıklanabilir.

        ➔ Bu iki kalemdeki katılık, hanehalkı harcamalarının önemli bir kısmını oluşturduğu için, enflasyonun hissedilen etkisini artırıyor ve TCMB’nin para politikası kararlarında dikkate alınması gereken bir unsur olarak öne çıkıyor.

        ➔ Temmuz ayında konut satışları rekor düzeyde artarken konut fiyatları reel anlamda düştü. Gurbetçilerin yoğun olduğu ve talebin yüksek olduğu bir ayda fiyatlardaki ivme kaybı önemli ve bir kırılmaya işaret edebilir.

        ➔ Konut piyasasında reel fiyat düşüşü ihtimali kısa vadeli fırsatlar sunarken arzın harekete geçirileceğine yönelik hazırlıklar bunda etkili olabilir.

        ➔ Bu açıdan ağustos ayı konut fiyat artışlarının kaç çıkacağı kritik bir önem taşıyor.

        TEMEL MAL FİYATI %20’NİN ALTINDA

        ➔ TÜİK verilerine göre temel mal fiyatları %19,85 ile yıllık bazda %20’nin altına geriledi. Bu, enflasyon sepetindeki en düşük artış oranlarından biri olarak dikkat çekiyor.

        ➔ Temel mal fiyatlarındaki bu gerileme, ithalat nedeniyle rekabete açık yapısından, döviz kurunun istikrarından ve TCMB’nin sıkı para politikasından kaynaklanabilir.

        ➔ Taze sebze ve meyve fiyatları yıllık bazda %51,78 artış gösterdi. Bu yükseliş, büyük ölçüde iklim değişikliği kaynaklı kuraklık ve don olaylarından ileri geliyor.

        ➔ Hava koşullarının tarımsal üretimi olumsuz etkilemesi arzı daraltarak, sulama maliyetlerini artırarak, gıdada fiyat artışlarına yol açtı. Nitekim gıda grubu %3.02 artışla enflasyonu yukarı çekici etki yaptı.

        ➔ Taze sebze ve meyve fiyatlarındaki yükseliş ise tarım politikalarında yapısal reformların gerekliliğini ortaya koyuyor. İklim değişikliğine karşı tarımsal üretimde dayanıklılığı artıracak yatırımlar ve sulama altyapısının güçlendirilmesi, bu tür arz şoklarının etkisini azaltabilir.

        ➔ Ağustos ayı enflasyon verileri, Türkiye ekonomisinde dezenflasyon sürecinin devam ettiğini ancak fiyat katılığı ve tarımsal ürünlerdeki arz şoklarının bu süreci zorlaştırdığını gösteriyor.

        ÇIPAYI KUVVETLENDİRME GEREĞİ

        ➔ TCMB’nin faiz indirimi için alanı sınırlı olsa da, enflasyondaki düşüş trendi ve küresel koşullardaki iyileşme, 2025’in geri kalanında kademeli bir indirim döngüsüne imkan tanıyabilir.

        ➔ Ancak, kira ve eğitim gibi kalemlerdeki katılık, hanehalkı üzerindeki enflasyon baskısını sürdürecek ve tüketici güvenini olumsuz etkileyebilecektir.

        ➔ Sonuç olarak, Türkiye ekonomisi, enflasyonla mücadelede önemli bir yol kat etmiş olsa da, yapısal sorunlar ve dışsal şoklar, para politikasının ve maliye politikalarının koordineli bir şekilde uygulanmasını gerektiriyor.

        ➔ Tek başına TCMB’nin faiz politikasında temkinli bir yaklaşımı artık yetmez.

        ➔ Çünkü yurtiçinde siyasi gelişmeler ve Suriye’deki jeopolitik gerginlik, yurtdışında Trump’ın Fed’in bağımsızlığını yok etmek girişimine ABD’nin artırdığı bazı gümrük tariflerini mahkemenin iptal etmesi eklendi. Sonuçta yurtiçinde de dünyada da finansal piyasaların atmosferi bozuldu.

        ➔ Sadece enflasyon beklentilerini çıpalamak değil, piyasa ve finansal sektör istikrarı açısından da, Merkez Bankası yanında ekonomi yönetiminin alacağı önlemler kritik önem taşıyor.