Antalya’da falezlerde açılan gizli tüneller sadece bize göre gizli. Tünellere dair enternasyonal acente tanıtımları, müşteri video ve yorumları bir yana, Antalya’da bilen biliyor. En azından medyanın haberdar olmadığı “gizli” tüneller, kentin doğal dokusunun parçası falezleri aştırarak otel müşterilerini denize kavuşturuyor. Tüneller ve plaja inen asansörler korunması gereken hassas alan dinamiğine zarar vermiş midir, doğal yapıya etkileri nedir? Veya falezler hazır oyulmuşken, belli bir gezgin kitle dışında halkın erişimine de açılmalı mı? Antalya Kent Konseyi’nde ortaya atılan sorular bunlar. Tüneller kaçak mı, değil mi, akademi bu konuda bilgi sahibi değil.
Acaba falezleri delmeye dair tartışma açılmış olsa, nasıl sonuçlanırdı? Siyasette seyirlik nasıl cepheleşmeler meydana gelirdi?
Salzburg’da bir süredir siyaseten seyirlik böyle bir mevzu sahneleniyor. Kentin bir nevi velinimeti Wolfgang Porsche, dağ köşküne giden yol çok dik, dar ve keskin virajlı olduğu için direkt garajına açılacak şekilde yerin altından 500 metrelik şahsa özel tünel açmak istiyor. Porsche, o Porsche. Markanın kurucusu Ferdinand Porsche’nin torunu. Dolayısıyla en sevdiği otomobillerinin hangi yolu kullanacağı önemli; 10 milyon Euro’luk bir projeyle Kapuzinerberg’i delecek.
Wolfgang Porsche (Porsche.com sitesinden)Salzburg için ise o dağın tarihi ve manevi varlığı önemli. Daha da önemlisi, milyarderlerin kamusal alanda dağları delecek kadar ayrıcalıklı vatandaşlar olması şehirde tepeleri attırıyor. Halk arasında direniş hareketi yayılıyor. Bu yüzden sağ ve sol siyaset kıyasıya kapışıyor. Ancak Salzburg Kent Senatosu’ndaki partileri açmaza düşüren bazı pürüzler mevcut; Wolfgang Porsche’nin başta Salzburg Festivali, kentteki kültürel etkinliklerin sponsoru olması ve önceki yönetim döneminde 40 bin Euro harç karşılığında tünel projesi için izin almış olması gibi…
Şehir, Kapuzinerberg'i çevreliyorBir zamanlar Stefan Zweig’ın iki dünya savaşı arası yaşadığı, daha önce Wolfgang Amadeus Mozart’ın kız kardeşi Nannerl Mozart’ın, evin kızına piyano dersleri verdiği Paschinger Kasrı’nı beş yıl önce satın alan Porsche binayı kapsamlı renovasyondan geçirmiş. Şimdi 82 yaşında, Alman ve Avusturya vatandaşı olarak geri kalan ömrü orada. Zweig Nazilerden kaçtığı güne kadar 25 yılını ailesiyle o evde geçirmiş; o dönemde motorlu taşıt yolu yok, yüz küsur basamak tırmanarak çıkılıyor. Evin müdavimleri Thomas Mann ve Richard Strauss da öyle, tırmanışa kuvvet. “Çıkışı meşakkatli ama değer. Şehrin damları ve kulelerinden Hohensalzburg’a kadar uzanan manzara büyüleyici” diye yazıyor hatıralarında Zweig.
Şehrin merkezinden bakınca – veya Mozart’ın doğduğu ev tarafından bakınca diyelim - Salzach Nehri’nin öte yakasına düşen Kapuzinerberg’in bir yamacında Kapuçin Manastırı bulunuyor. Hohensalzburg kalesinden bakınca Kapuçin Dağı ovaya yayılmış, Alplerin son kertesi.
KOMÜNİSTLER VE YEŞİLLER KARŞI
Salzburg’un üst karar organı Senato’da, Sosyal Demokratlar (SPÖ), Komünistler (KPÖ) ve Yeşiller’den oluşan kent yönetimi günlerdir tüneli tartışıyor. Belediye başkan yardımcılığı makamındaki Komünistlere göre tünel işi deli saçması, tartışma vakit kaybı. Buna karşılık muhalefetteki Muhafazakarlar (ÖVP), “Milyonlarca vergi ödeyen koca bir şirket söz konusu” diyor. Wolfgang Porsche halen şirketin Denetim Kurulu Başkanı. Volkswagen’in yan kuruluşu Porsche Holding bölgenin en önemi işvereni konumunda. Kültür ve sanatın hamisi Wolfgang Porsche’ye saygın bir vatandaş olarak onur nişanları ve bölgedeki üniversitenin fahri doktora ünvanı verilmiş.
Ama hatırşinaslık bir yere kadar, tünel iznini ahbap çavuş ilişkisiyle kaptı diye bir husumet havası esiyor milyardere karşı. Avusturya’da sık sık gündeme geldiği üzere şu soru kıvam buluyor: Devlet daha fazla vergi ödeyen zengin ve şöhretli şahıslara, ortalama vatandaştan daha iyi mi davranıyor?
Tünel iznini bir yıl önce, dönemin Muhafazakar (ÖVP) Belediye Başkanı Harald Preuner hiçbir kurula danışmadan vermiş. 2024 Seçimini kazanan sosyal demokrat halefi Bernhard Auinger resmen makama geçmeden imzalar atılmış. Anlaşma kağıt üstünde geçerli. Tünele karşı çıkanlar bile yasallığını ve 40 bin Euro harcın yüksek olduğunu kabul ediyor.
Meseleyi kucağında bulan yeni başkan Auinger’in de sakıncalı bir durumu var. Siyasete atıldığı güne kadar 27 yıl Porsche’de çalışmış, en son İş Konseyi Başkanlığı’nda bulunmuş ama aileyle yakınlığı yok. Selefi gibi tek başına karar almak istemediği için oylamaya gidiliyor. Komünistler ve Yeşiller aleyhte oy veriyor; küçük Salz (Tuz) partisinin halk için de tünel açılsın teklifi reddediliyor, neticede tünel inşaatı Sosyal Demokrat, Muhafazakar ve aşırı sağcı FPÖ’nün oylarıyla kabul ediliyor. Geriye imar planının onayı kalıyor. Ancak sözleşmenin değiştirilmesi gerekiyor. Projede 1500 metrekare olarak öngörülen alan, emniyet şeridi ve havalandırma için yeterli olmadığı için tünelin hacmi 3 bin metrekareye çıkarılıyor. Dolayısıyla Porsche’nin ödeyeceği meblağ da 48 bin Euro’ya çıkıyor.
ALMAN TANKLARININ SESİ
Dağı delecek milyarder hikayesinde madalyonun bir öbür yüzü var. Villa Zweig diye de anılan Paschinger Kasrı, içini yakından bilenlerin anlattığına göre harap vaziyetteydi. 17’nci Yüzyılda av köşkü olarak inşa edilen ve bugün eski sahiplerinden Anton Paschinger’in adını taşıyan yapıya Zweig’ın yaşadığı günlerden bu yana neredeyse hiç el değmemişti. Oysa UNESCO Dünya Mirası’na dahil Salzburg’un tarihi kent merkezinin parçası konumunda bir eserdi. Köşkün satış bedeli Salzburg’a fazla gelmiş, yeni sahibi Wolfgang Porsche yapıyı yenilemek için çok para dökmüştü.
Paschinger KasrıPorsche milyarları olmasa, Zweig’ın anılarıyla birlikte yıkılıp gitmesi kaçınılmaz olacaktı. Üstat, ilk karısı Friderike ile birlikte 1917’de satın aldığı köşkte enine boyuna renovasyona girişmiş, ilk kez elektrik ve telefon bağlatmış, o döneme göre modern sayılan kalorifer tertibatı kurdurmuş, ev sanatçı dostlarının buluşma noktası haline gelmişti; Thomas Mann, Hugo von Hofmannsthal, Arthur Schnitzler, James Joyce ve diğerleri. İleride kaleme alacağı hatıratı “Dünün Dünyası”nda evin terasından görünen manzarayı överken şu satırları ekliyordu Zweig: “Tabii o zamanlar Salzburg, festivalleriyle ünlü ve yazın züppe ünlülerin buluşma şehri değil, Alplerin son yamacında antikavari, uykulu ve romantik küçük bir kasabaydı.”
Stefan Zweig köşkün bahçesindeZweig 15 yılını geçirdiği evde olağanüstü verimli çalışmış, “İnsanlığın Yıldızının Parladığı Anlar” denemesi, Joseph Fouche ve Marie Antoinette biyografileri dahil pek çok eseri orada vermişti. Zamanında Mozart’ın kız kardeşiyle birlikte ara sıra uğradığı köşkte Ludwig van Beethoven’in de çalışma masası vardı. Antika kitap ve eşya toplamaya meraklı Zweig, masayı satın alıp evine getirtmişti.
O verimli dönem, komşudan gelen Alman tanklarının sesiyle sona erdi. Hitler’in Avusturya’yı ilhakından önceydi; faşist devletin polisi silah arama bahanesiyle ev basınca huzur kaçmıştı; yazdığına göre artık evini sevmiyordu ve içinden bir his daha büyük müdahalelerin geleceğini söylüyordu. Komşu Reich sınırından gelen Nazi güruhunun tank sesleri geceleri rahat uyutmuyordu. Avusturya Yahudisi Zweig 1937 yılı itibariyle evi bir tüccar ailesine satarak Londra’nın yolunu tuttu, bir daha da Salzburg’a geri dönmedi. İngiltere’den ABD, Arjantin, Paraguay ve Brezilya’ya göç etti. İkinci karısı Lotte ile birlikte hazin sonu da orada seçti. Savaşın şiddeti sürerken bıraktığı veda mektubunda “Manevi vatanım Avrupa yok edildiği için…” diye yazıyordu.