Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Esin Övet Neden böyle bir şey yapar, anlamadım ki…
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Başlıkta gördüğünüz cümle, Show TV'nin reyting rekorları kıran her bölümünde toplumsal olaylara parmak basan dizisi "Kızılcık Şerbeti"nden bir replik.

        Ama aynı zamanda hayatın içinden, hatta tam göbeğinden bir çığlık.

        "Kızılcık Şerbeti"nde Barış Kılıç'ın canlandırdığı Ömer’in oğlu, Rahimcan Kapkap'ın canlandırdığı, Metehan, 14-15 yaşındaki bir çocuk tarafından gündüz vakti, sokak ortasında bıçaklandı.

        Ömer “Benim oğlumu neden bıçaklarlar?” dedi.

        Fatih şaşkınlıkla tekrarladı:

        Neden böyle bir şey yapar, anlamadım ki

        Ama işte asıl mesele bu. Kimse anlamıyor ki!!!

        Tıpkı Ahmet Minguzzi'nin bıçaklandığını anlamadığımız gibi. Tamam anlıyoruz da anlamıyoruz aslında.

        "Kızılcık Şerbeti"nde de sorulan ve cevap bulunamayan, hatta çözülmesi gereken tek soru da buydu; neden bir çocuk, başka bir çocuğu bıçaklar? Nasıl bu hale gelir? Nasıl ve kimler tarafından? Bu nasıl bir sevgisizlik!!!

        Ve hatta;

        Neden bu kadar kolay taşınıyor artık o bıçaklar ceplerde?

        Neden bu kadar rahat indiriliyor o bıçaklar insanların bedenine?

        Ve daha da acısı, neden kimse buna cevap veremiyor? Artık sadece dizilerde izlemiyoruz ne yazık ki, bu olayları. Önce sokakta, sonra dizilerde izliyoruz. Artık o hale geldi durum. Ve "Bir daha olmaz"ın garantisi yok.

        Kimse düşünmüyor, kimse durmuyor, herkes öfkeli, herkesin eli tetikte.

        Kimin canı yanarsa o haklı.

        Kimin sesi çıkarsa o haklı.

        Ama kimse sorumluluk almıyor.

        Ve biz hâlâ anlamıyoruz.

        Anlamak istemiyoruz belki de. Ahmet Minguzzi olayı içimizde yara. O yara kabuk bağladı geçecek gibi de gözükmüyor. O yüzden anlamak zorundayız.

        Yoksa çocuklarımız birbirini değil, önce hayallerini öldürecek.

        ***

        Kötünün yaşı yok

        Kanunlarımıza göre "Çocuk" olduğu için ceza almayan bu çocukların yarın ne yapacakları malum. Yani caninin yaşı yok! Ve ne yazık ki, kötünün yaşı da yok.

        -Bazı bireylerde genetik faktörler kötü davranışlara yatkınlık yaratabilir.

        -Ama çevre, eğitim ve kişisel seçimler bu yatkınlığı yönlendirir malum.

        -Kötülük, biyoloji kadar ahlaki ve kültürel bir kavramdır bu da açık.

        Kötülüğün ilacı sevgidir ama bazıları da bu sevgiyi bilmedikleri için bu kişilere sevgi verdikçe daha da kötüleşebilirler. Şahsen tecrübe ile sabit.

        Bir insan kötüyse değiştiremezsin.

        Bir insan kötülük yapmak istiyorsa yapacak.

        Ama bir çocuk kötü doğmaz. O çocuk sevgi ile büyürse tüm kötülüklerin de karşısında durabilir. O yüzden anne ve babaların en büyük görevi doğrup kendi kendine büyüyen bireyler değil sevgiyle büyüyen çocuklardır.