Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Güntay Şimşek Türkmen doğalgazı Hazar'ı geçebilir mi?

        Bu sene Türkmenistan doğalgazını uzun bir aradan sonra tekrar kullanmaya başlayacağız. Gaz direkt Türkmenistan’dan gelmeyecek. Çünkü bu doğalgazı taşıyacak henüz böyle bir boru hattı yok. Takas (swap) yöntemiyle İran üzerinden Türkmen gazı alacağız.

        Türkiye-Türkmenistan-İran yetkililerinin görüşmesi sonrasında böyle bir gelişmeye imza atıldı. Ancak, takas yöntemiyle alınacak doğalgaz hakkında anlaşmaların gizliliği sebebiyle fazla detayları bilinmiyor. Dolayısıyla Türkmen gazının kaynak çeşitliliği açısından Türkiye’ye sunacağı fırsatlarla birlikte başka ne tür avantajlar sağlayacağını yorumlamak da biraz zor oluyor.

        Mesela Türkiye-İran arasında 1996’da imzalanan ve 2001’de devreye giren doğalgaz kontratı, 2026’da bitecek. Yeniden doğalgaz pazarlığı masasına oturulduğunda Türkmen gazının etkisi ne olacak? Türkmenistan doğalgazının boru hattıyla direkt Türkiye’ye ulaşmasının engelleyen taraflarından birisinin de İran olduğu dikkate alındığında anlaşmanın önemi ortaya çıkıyor, ama geleceği hakkında da merak uyandırıyor.

        Bir başka sorun da İran’ın gazını uluslararası pazara çıkma sorununun giderek büyüyor olması. Bu gelişme, yeni kontratı sürecini ve Türkmenistan ile yapılan takas anlaşmasını nasıl etkileyecek? İran üzerinden daha fazla Türkmen gazını makul fiyatlarla alma durumu olacak mı? Şartları ne olacak? Donald Trump ile İran’ın durumu daha da ağırlaşacak gibi göründüğünden önümüzdeki günlerde bu meseleyi daha çok konuşacak gibiyiz.

        Mesela Irak, ABD baskısıyla başta elektrik ürettiği doğalgaz çevrim santraller olmak üzere kullandığı gazı önemli oranda Türkmenistan’dan temin etmeye başladı. Yanılmıyorsam takas (swap) yöntemiyle yıllık 4 milyar metreküplük gaz temini için anlaşma yaptı. Irak’a İran gazı baskısı yapan ABD, benzer yaklaşımı Türkiye için de sergileyebilir mi?

        Türkmenistan doğalgazının Türkiye’ye gelecek olması kaynak çeşitliliği de dikkate alındığında güzel haber. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, 1 Mart’tan itibaren yılsonuna kadar devam edecek takas yöntemiyle tedarik sürecinde 1,3 milyar metreküplük Türkmen doğalgazının Türkiye’ye geleceğini vurguladı. Daha önce miktarın 2 milyar metreküp olacağı duyurulmuştu. Büyük ihtimalle gelecek yıldan itibaren bu miktara çıkılacak. Fakat asıl merak edilen husus Türkmenistan doğalgazının ne zaman boru hattıyla Türkiye’ye geleceğidir.

        Bilindiği üzere Türkmenistan doğalgazının Türkiye’ye ulaştırılma çalışmalarının uzun hikâyesi ve sıkıntılı bir geçmişi var. Doksanlı yılların ikinci yarısında ABD’nin öncülüğünde Hazar Denizi geçişli doğalgaz boru hattı gündeme gelmişti. Eğer bu proje gerçekleşmiş olsaydı, günümüzde Türkmenistan doğalgazı ile Türkiye ve Avrupa pazarında söz sahibiydi.

        Hazar’ın ‘Deniz mi, göl mü?’ tartışması, Hazar geçişli Türkmen gazına uzun süre engel olarak kullanıldı. Rusya ve İran’ın bu kozu iyi kullandı. Hazar’a kıyıdaş ülke liderlerinin imzaladığı karmaşık bir anlaşmayla Hazar Denizi, 2018’de özel statülü ‘iç su’ olarak ilan edilmesiyle de tartışmaya nokta konmuş olmadı. Çünkü “Deniz mi, göl mü?” tartışması Rusya ve İran’ın taleplerini karşılayacak şekilde ortada bırakıldı.

        Hazar’ın dibi ve toprak altı bölgeleri farklı alanlara bölünürken, deniz yüzeyi de deniz sahası, deniz hududu, balıkçılık alanları ve kaynakların kullanımı gibi esaslara göre 15 millik mesafeyle özel statülü olarak paylaştırıldı. Geriye kalan kısımlar ise ortak kullanıma açık, tarafsız bölge olarak ilan edildi. Ancak tarafsız bölgedeki faaliyetler ise Hazar’ın biyolojik zenginliğinin, balıkçılığının korunması şartlarına bağlandı. Böylece Hazar’dan boru hattı geçirmek için şartlar ağırlaştırılmış oldu.

        1996’dan bu yana konuşulan Trans Hazar Boru Hattı Projesi de özel statü kazandırılan Hazar Denizi’nin yeni konumu sebebiyle bir şans elde edemedi.

        Rusya, İran, Kazakistan, Azerbaycan ve Türkmenistan liderlerinin Hazar’ın statüsü konusunda yaklaşık 20 yıl boyunca yaptıkları toplantılar 2018’de neticelendirildi. Anlaşmanın kazananları Rusya, İran ve bölgenin doğalgazına en fazla ihtiyaç duyan Çin oldu. Azerbaycan, Türkmenistan ve Hazar geçişli boru hattını isteyen Türkiye ile ABD ise kaybedenler oldu.

        Netice itibariyle Türkmen doğalgazı fiyatı baskılanmış olarak Çin, Rusya ve İran’a akmaya devam edecek. Swap/takas yöntemiyle Türkmenistan gazın pazarlasa dahi bu ticaretten de kazanan aracılar olacak. Mutlaka tedarik güvenliği için Hazar geçişli boru hattı veya İran’ın Hazar kıyısında bulunan yıllık kapasitesi 20 milyar metreküp olan boru hattıyla gazın Azerbaycan üzerinden Türkiye/Avrupa’ya ulaştırması için çaba gerekiyor.

        Dünyanın dört önemli gaz rezervine sahip 4 ülkesinden birisi olan Türkmenistan’ın üretimde pazar sıkıntısı nedeniyle maalesef iyi konumda değil. Dünyanın önemli doğalgaz ülkesi olan Rusya ve İran’ın konumları gereği Trans Hazar Doğalgaz Boru Hattı’nı istememeleri normal. Karşılarına güçlü bir rakip çıkmasını istemiyorlar. Ancak önemli gaz pazarı ve güzergâhı olan Türkiye gibi ülkelerin bu durumu iyi bir stratejiyle lehlerine çevirme durumu olabilir.

        Azerbaycan gazının Trans Anadolu Projesi (TANAP) ile Türkiye üzerinden Avrupa pazarlarına ulaştırılması gündeme geldiği yıllarda, 1996’da ABD, bu hattı Türkmenistan’a önermişti. 1999’da ise Türkmenistan, Azerbaycan, Gürcistan ve Türkiye, İstanbul’da boru hattı için anlaşmalara imza atmışlardı. Üçlü konsorsiyum; GE, Bechtel ve Shell, boru hattını yapacaktı. O dönem kendi gaz rezervlerine rakip olacağını düşünen Azerbaycan, bu anlaşmaya isteksizdi. İngiltere merkezli BP’nin de arka planda yönlendirmesiyle Azerbaycan, Türkmen doğalgazının Hazar geçişine Rusya ve İran ile birlikte karşı çıktı.

        Eylül 2011 ise Avrupa Birliği (AB), doğalgaz ihtiyacı sebebiyle Trans Hazar’ı yeniden gündemine aldı. Dönemin Rusya Devlet Başkanı Medvedev, Hazar’ın statüsü belli olmadığı gerekçesiyle projeyi eleştirdi. Böylece Türkiye’nin öncülük ettiği Avrupa’ya uzanacak olan Nabucco Projesi de rafa kalktı. Sonraki yıllar Azerbaycan’ın önerisiyle gündeme gelen TANAP ve TAP ile Türkmen gazının da Avrupa’ya taşınmasına da yine Hazar’ın statü sorun engel oldu.

        Türkmen gazının yıllarca bir numaralı alıcısı yani pazarlamacısı Rusya oldu. Şu an Türkmen gazının en büyük müşterisi Çin, ikincisi Rusya ve üçüncüsü de İran. Bu tabloya Hazar geçişli boru hattı projenin ne kadar zor olduğunu yeterince anlatıyor olmalı. Kısacası Rusya ve İran, kendilerine rakip istemiyor. Şayet gaz alıcıları iyi bir oyuncu haline gelirse, bu tablo bozulabilir.

        Geçen yıl Eylül’de Türkiye’nin Aşkabat Büyükelçisi Ahmet Demirok, Türkiye’nin 20 yıl içinde Türkmenistan’dan hem kendi kullanımımız hem de Avrupa pazarına ihracat için 300 milyar metreküp gaz almayı planladığımızı açıklamıştı. Sanıyorum doğalgazda merkez (HUB) olma stratejisinin bir parçası olarak gündeme getirmişti.

        Büyükelçi, ilk aşamada Türkmenistan’dan takas yöntemiyle 2 milyar metreküp doğal gaz tedariki, uzun vadede ise Hazar Denizi’nden geçecek boru hattı üzerinden 20 yıl boyunca toplam 300 milyar metreküp hacminde yıllık 15 milyar metreküp gaz sağlanmasının planlandığın belirtmişti. O dönem Rusya’da bu konuya fazla tepkili değil gibiydi…

        Son gelişmeler ışığında, ABD’nin iyi bir gaz satıcısı olduğunu da dikkate alarak bölgemizde enerji stratejilerinin nasıl kurgulanacağını hep beraber göreceğiz.

        Özel okulların fahiş zamlarına kim ayar verecek?

        İstanbul’da faaliyet gösteren Fransa menşeili özel eğitim kurumlarının birlikte okul kayıt ücretlerinin tespitini yapıp ve öğretmen ücretlerini belirleyip tek fiyat uygulamaları sebebiyle Rekabet Kurumu’nun ciddi cezalarına muhatap olduklarını öğrendik.

        Peki, diğer özel okullardaki fiyat keşmekeşine kim bakacak? Kim ayar verecek?

        Özel okullarda aynı okulda olsa bile bir çocuk ilkokul, ortaokul ve lise için her dönem yeni bir kayıt yapıyormuş gibi muamele görüyor. Aynı okulda eğitim almasına bakılmıyor. Milli Eğitim Bakanlığı’nın ikinci sınıftan üçüncü sınıfa veya altıncı sınıftan yedinci sınıfa geçişleri düzenleyen, ara dönemler için bir yönetmeliği var. Bu yönetmeliğe göre de bu sene özel okulların yapacakları zam oranını yüzde 54,8 olarak belirlenmiş. Gerisini ise boş vermiş. Aynı okulda ilk, orta ve liseyi okuyacaklar için düzenleme yapılmamış!

        İlkokula giriş, ortaokula giriş ve liseye giriş yani 1-5-9. sınıflar için aynı okulda devam edecek öğrencilere hakkında yönetmelikte, özel okulların fiyat zam oranıyla ilgili hiç bir husus bulunmuyor. Özel okullarda bu durumu fırsata çevirip aşırı zamlar yapıyor, fahiş rakamları zor durumda kalan velilerden istiyorlar. Rekabet Kurumu kendi ilgi alanına giren konuda üzerine düşeni yapmış. Bakalım bu hususa kim sahip çıkacak?