Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler İdris Kardaş Bulutun ontolojisi, gölgenin ideolojisi
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Gözünüzü kısıp bakınca gökyüzü bir anda seçim afişine dönüşebilir.

        Gök kubbe, artık sadece meteorolojik değil, ideolojik bir arenaya dönüşmüş durumda.

        Ülkemizin her yerinde yağmur için dualar edildiği bir ortamda, bir gazete doğaüstü bir manşet attı: “Bulutların oluşturduğu şekiller Ekrem İmamoğlu’na benzetildi.”

        O an aklıma Atatürk’ün gölge olayı geldi. Aslında hepimizin aklına gelmiştir ki anladığım kadarıyla onlar da bunu istiyorlar.

        Dünyada “optik ideoloji” üretiminin merkezi olma yolunda hızla ilerliyoruz. Gölge, bulut…Bakalım sırada ne var?

        Yarısı su dolu bardağın içindeki çay kaşığının kırılması basit bir optik mucizesiymiş meğer.

        Hemen dönüp baktım gölge hadisesi hala var mı diye. Şükür ki bu yıl da gerçekleşmiş, muhabirler olay yerinden bağlantı yaparak bu olağanüstü hadiseyi bize aktarmış.

        Auguste Comte’un göz yaşları bulutlardan yağmur olup yağacak bir gün o dağa. “Evet, bilimseliz ama metafiziksel bir ritüel olmadan da yapamıyoruz.” diye iç geçirerek.

        Gölge ile başlayan bulut ile devam eden bir melezleşmenin tadını çıkarıyoruz. Bizim de kaderimiz bu olsa gerek. Türk tipi modernleşmenin gizli teolojik katmanlarını izliyoruz. Ne tam seküleriz ne tam mistik, hem aydınlanmacıyız hem metafiziğe inanırız, hem ilericiyiz hem gerici.

        Neyse, devam edelim.

        Gördüğümüz kadarıyla, bulut ile gölgeyi eşitleme ama dahası gölgenin yerine bulutun ikame edilmesi durumuyla karşı karşıyayız.

        CHP’li gazeteci Barış Yarkadaş biz bulutları izlerken, CHP’nin Atatürk posterlerini indirip İmamoğlu posterlerini astığını fotoğraflarla ispatlamış.

        Gökyüzündeki bulutu da gördükten sonra bunun artık bir parti içi değişimden ziyade, bir simge aktarımı stratejisi olduğunu söylemek mümkün. Bu ince bir mühendislik.

        Atatürk'ü seven, ona bağlı kitlelerin bağını, yani Atatürk'ün gölgesini yavaşça İmamoğlu'na bulutlarla taşımak. Bunu yaparken de Atatürk’ü reddetmek ya da dışlamak yolunu değil, onun içeriğine dokunmadan sadece sembolleri değiştirmeyi tercih ediyorlar.

        Bunu da bulutlara anlam yükleyerek, afişleri değiştirerek yapıyorlar.

        Aklımıza hemen o soru geliyor tabi. Acaba gölge mi bulut mu daha kalıcı?

        Madem ilericiyiz, bilimsel ilerleyelim.

        Hemen her yıl aynı tarihlerde, tekrar tekrar denendiği halde aynı sonucu veren, güneşin açısı, dağın konumu, gözün yetenekleri, geometri gibi tüm parametreleri değerlendirdiğimizde gölgenin bu rekabetten galip geleceği anlaşılıyor.

        Bulut ise bir su kümesi nihayetinde. Her an dağılabilir.

        Dolayısıyla bulutçulara, kendilerine daha kalıcı bir simge, daha sürdürülebilir bir ritüel öğesi, bilimsel damarı güçlü ama bilinçaltına hitap eden bir örnek bulmalarını önerebiliriz.

        Karadenizli filozofa atfedilen o ünlü söz, yazının bitişine tam uyuyor sanırım.

        “Gölge etme başka ihsan istemem”