Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler İdris Kardaş Gazze'de Blair modeli
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Haaretz, Birleşik Krallık'ın eski başbakanı Tony Blair’in savaş sonrası Gazze Şeridi için önerdiği belgenin tamamını yayınladı. Belge 21 sayfadan oluşuyor. İsrailli Haretz kendi haberinde şu spot başlığı kullanmış.

        “Zengin yabancılar tarafından yönetilen, Filistinli yöneticilerin altta olduğu bir rejim.”

        Model hakkında konuşulacak çok şey var. Ağustos ayından bu yana Blair, Trump’ın damadı Kushner ve Trump’ın Ortadoğu temsilcisi Witkoff’un sık sık toplandıklarını ve Gazze’nin geleceğini şekillendirmek için proje hazırladıklarını bu köşeyi takip edenler biliyor.

        Artık modelin detaylarını da öğrenmiş olduk. Modern zamanların en büyük soykırımlarından birini yaşamış Gazze’de ateşkesin varlığı başlı başına çok değerli. Blair’in şirketinin ortaya koyduğu modelin olumsuz yanlarını önümüzdeki süreçte çok tartışacağız nasılsa. O yüzden bu yazıda sadece modeli ve çerçevesini ele alacağım.

        Model, Gazze Uluslararası Geçiş Otoritesi’nin (GITA) kurulması, çalışma prensibi ve diğer detaylarla başlıyor. Kısa adı GITA olan bu yapı Gazze’nin hatta bir süre sonra Filistin’in yeni yönetimi olacak muhtemelen. Dolayısıyla artık GITA ismini daha çok duyacağız. Algı savaşlarında başarılı olan İsrail ve ABD çevreleri Filistin isminin yerine GITA’yı yerleştirerek tüm zihinlerde ve pratikte Filistin’i silmeyi hedefliyorlardır. Ancak burada da bizlere düşen bir direniş var elbette.

        Gelelim modele.

        Yirmi bir sayfalık metin, Gazze’de üç yıllık bir geçiş döneminde uygulanacak yeni yönetim modelini bütün ayrıntılarıyla tanımlıyor. Kurumlar, yetki alanları, denetim mekanizmaları, hatta bütçeye kadar her şey hesaplanmış.

        Belgeyi okuduğunuzda, aslında klasik bir “uluslararası geçiş idaresi” şablonuyla karşılaşıyorsunuz. Benzerleri dünyanın farklı bölgelerinde var. Başarılı mı değil mi tartışılır.

        Uluslararası Kurul (GITA Board), Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararıyla kurulacak yedi ila on üyeden oluşacak ve tüm stratejik ve siyasi otoriteyi elinde tutacak. Kurulun başında bir başkan bulunacak. Bu kişi, belgeye göre hem GITA’nın dış yüzü hem de iç koordinasyonun merkezi olacak. Diplomatik ilişkileri yürütecek, güvenlik krizlerinde son kararı verecek, kurumlara yöneticileri atayacak ve genel yönü belirleyecek. Bu kişi tahmin edeceğiniz üzere, Tony Blair.

        Bu sistemin altında bir “İcra Sekretaryası” yer alıyor. Günlük idareyi yönetecek, hizmet alanlarını düzenleyecek ve Filistinli teknokratlardan oluşacak yürütme kolunu denetleyecek. Sağlık, eğitim, altyapı, belediye, adalet gibi kamu hizmetleri bu yapı üzerinden işleyecek. Ancak her adım, Uluslararası Kurul’un onay mekanizmasına bağlı olacak.

        Belgenin en dikkat çekici bölümlerinden biri “Denetim Sütunları (Oversight Pillars)” başlığı.

        Burada beş temel alan tanımlanıyor: insani yardım, yeniden inşa, hukuk, güvenlik ve Filistin Yönetimi ile koordinasyon. Her biri birer “komiser” tarafından yönetiliyor. Bu komiserler, doğrudan GITA Kurulu’na bağlı. Yani uygulama yapmıyorlar, yönlendiriliyorlar.

        GITA’nın finansal omurgası da kendi içinde ayrıntılı biçimde tanımlanmış. “Gaza Investment Promotion and Economic Development Authority (GIPEDA)” adındaki kurum, yeniden inşa sürecini ekonomik bir yapıya dönüştürecek. Kamu-özel ortaklıkları (PPP), özel ekonomik bölgeler (SEZ) ve doğrudan yatırım projeleri, bu birim üzerinden yürütülecek. Trump, Blair ve diğerlerinin en kritik buldukları kısım zaten burası.

        “Grants and Finance Accountability Facility (GFAF)” ise tüm bağış ve hibeleri yönetecek. GFAF’ın, Dünya Bankası benzeri bağımsız bir kuruluş tarafından yönetilmesi öngörülüyor. Bu yapı, şeffaflık ve denetim için olumlu bir mekanizma olsa da Gazze’nin ekonomik egemenliğini dış finans kuruluşlarının gözetimine bırakıyor. Ayrıca daha önce de bahsettiğim ve Filistinlileri yardım merkezlerine çekerek onları katleden Gazze İnsani Yardım Vakfı (GHF) burada etkili olacaktır. Belgede yer almasa da pratikte böyle olacağı öngörülebilir.

        Belgeye göre güvenlik, tamamen uluslararası koordinasyonla sağlanacak. “International Stabilisation Force (ISF)” adında çok uluslu bir kuvvet kurulacak. Sınır güvenliği, altyapı koruması ve yüksek riskli bölgelerde operasyonlar bu kuvvetin görevi olacak.

        Yerel sivil polis teşkilatı (Gaza Civil Police Force) ise kamu düzenini koruyacak ama ISF’nin kontrolünde olacak.

        Adalet sistemi için kurulan “Judicial Board” ise geçici dönemde yargı bağımsızlığını sağlamakla görevli. Kurulda Arap hukukçuların da yer alacağı belirtiliyor. Ayrıca, “Property Rights Preservation Unit” adında özel bir birim oluşturulması planlanmış. Bu birim, geçici göçlerin veya yerinden edilmelerin mülkiyet haklarını zedelememesi için kayıt sistemi oluşturacak. Bu, eğer uygulanırsa özellikle savaş sonrası demografik hareketlilik açısından kritik bir güvence.

        Belgenin son kısmı, üç yıllık kademeli bütçe modelini içeriyor. İlk yıl 90 milyon dolarlık bir başlangıç bütçesi öngörülüyor, üçüncü yıl 164 milyona çıkıyor. En büyük pay kamu hizmetleri ve sivil güvenlik birimlerine ayrılmış. ISF’nin maliyeti bu bütçeye dahil edilmemiş; ayrı uluslararası fonlardan karşılanacağı belirtiliyor.

        Belge titizlikle kurgulanmış, adeta bir uluslararası idare el kitabı gibi hazırlanmış. Ancak aynı zamanda uygulamada politik meşruiyet, yerel katılım ve egemenlik gibi konularda elbette sessiz kalıyor.

        Bu arada GITA’nın merkezinin Doha ya da benzeri bir şehirde olması üzerinde duruluyor.

        Bu model, düzen kurmak için kurgulanmış; ama kimin düzeni olacağı henüz belli değil.