Bir Amerikan albayı, 30 bizon öldüren bir avcıya şöyle demiş:
“Öldürebildiğin kadar bizon öldür! Her ölü bizon, bir Kızılderili'nin yok olması demektir.”
Dönemin ünlü Generali Sheridan, bizonların yok edilmesiyle yerli halkın yok edilmesini birbirinden ayrılmaz hedefler olarak görüyordu.
O dönemde yüksek rütbeli generaller, politikacılar hatta ABD Başkanı Grant bile bizonların yok edilmesini, “Kızılderili Sorununun” çözümü olarak görmüşler.
Bazı tarihçilere göre Kuzey Amerika’da 1800’lerde yaklaşık 30 milyon bizon bulunuyordu.
1893’e gelindiğinde ise yalnızca 400 tane kalmış.
Sonrası ise malum. Yerli halklar topraklarının yüzde 98’ini kaybediyor ve nüfuslarının yüzde 95’i azalıyor.
Gözünüzün önüne günbegün küçülen o meşhur Filistin haritası geliyor mu sizin de?
Bizonları yok ederek yerli halkı açlıkla sürmek ve yok etmek isteyenler ile bugün İsrail’in Gazze’de yaptıkları nasıl da benzeşiyor değil mi?
Tabii İsrail’in bugün açlığı bir soykırım aracı olarak kullanması Amerika’dan çok daha yakın bir tarih olan Hitler’in uygulamalarına benziyor esasında.
Tarihsel olarak, açlığı bir silah olarak kullanan ilk rejim Nazi rejimi olmasa da şüphesiz en gelişmiş metodu onlar kullanmış. Bugün de onların yerini İsrail yönetimi aldı.
Hitler yönetimi, gıdayı tam bir silah olarak kullanarak milyonlarca insanı yavaş ve acı verici bir ölüme mahkûm etti. Bu strateji, meşhur gaz odaları ve kurşuna dizme mangaları kadar ölümcül bir imha yöntemi olarak uygulandı.
Nazilerin yargılandığı Nürnberg mahkemelerinde ifade veren komutan Rudolf Hoess aç bırakarak nasıl bir katliam yaptıklarını şu sözlerle ifade ediyor.
“Auschwitz'de gazlama veya yakma yoluyla yok edilen 2,5 milyon kişinin yanı sıra 500 bin kişi de açlıktan öldü.”
Bir örnek de Nazilerin, 1944'te Batı Hollanda’ya gıda ambargosu uygulamasıyla yaşanıyor. Bir yıl içinde, kişi başına günlük gıda miktarı yalnızca 400 kaloriye düşüyor ve yaklaşık 18 bin kişi açlıktan ölüyor.
Varşova Gettosu'nda ise 1940 ile 1942 ortası arasında 83 binden fazla Yahudi, doğrudan açlık ve buna bağlı hastalıklardan hayatını kaybediyor.
Nazilerin açlığı bir silah olarak kullanması çok yaygındı.
Bunlardan en meşhuru “der Hungerplan” idi. Yani “Açlık Planı”
1940 ve 1941 yıllarında, Hitler’in A takımı, dönemin Sovyet vatandaşları olan 30 milyon Ukraynalı, Rus ve Slav halkını sistematik olarak aç bırakmayı ve böylece yok etmeyi amaçlayan bir plan geliştiriyor.
Bu plan sonucunda 4 ila 7 milyon Sovyet sivilinin hayatını kaybettiği tahmin ediliyor.
Rakamlar inanılmaz.
Naziler, tüm bu soykırım süreci boyunca insanlara verilecek gıda miktarlarını da titizlikle hesaplıyor.
Almanlar: 2,600 kalori, Polonyalılar: 669 kalori, Yunanlar: 780 kalori, Gettodaki Yahudiler: 184–420 kalori diye gidiyor liste.
Kalori hesaplaması yapmak belki de insanlığın geldiği son utanç aşamalarından biridir. Nazilerin icadı olan bu uygulamayı bugün ise İsrail kullanıyor.
Nasıl mı?
Wikileaks belgelerinde İsrail ile ABD arasındaki gizli yazışmalarda 2008 tarihli bir rapor dikkat çekiyor. “Gazze Şeridi'nde Gıda Tüketimi - Kırmızı Çizgiler” başlıklı rapor, bölgede kişi başına düşen günlük kalori ihtiyacının 2279 olduğunu söylüyor.
Hitler’in yöntemi olan bu kalori hesaplama planını hazırlayan ise İsrail’in bizzat kendisi.
İsrail, abluka altına aldığı Gazze’de insanların açlık sınırı olan kalori miktarını hesaplıyor ve her gün izin verilmesi gereken gıda miktarını ve bu miktarı taşımak için gereken kamyon sayısını belirlemek için bu hesaplamayı kullanıyor.
Uluslararası baskının artığı dönemde, İsrail bu kaloriye yakın gıda geçişine izin veriyor ve ölümleri azaltıyor. Baskı azalınca da bu rakamın altına düşerek ölümlerin başlamasına yol açıyor.
Yani İsrail aç bırakmayı çok açık bir şekilde bir soykırım aracı olarak kullanılıyor.
Tıpkı bizonların yok edilmesi gibi tıpkı Hitler’in Sovyetlerde ve Avrupa’da yaptığı gibi.
Bugünlerde 2279 rakamı büyük bir hayal elbette.
İsrail, zaten artık bu dengeyi önemsemiyor ve uluslararası bir baskıdan çekinmiyor.
Bugünlerde Gazze’nin ortalama günlük kalori tüketimi 245’e kadar düşmüş durumda.
Hitler’in Yahudilere uyguladığı tarifeden daha az. Küçük bir konserve kadar yani. Tabii bu rakam bir ortalamayı ifade ediyor. Birçok insan gıdaya asla ulaşamıyor ve ölümler her geçen gün artıyor.
Bu tablo bize açıkça şunu gösteriyor. Bugün Gazze’de yaşanan açlık sorunu İsrail’in iddia ettiği gibi savaş şartlarında kendiliğinden oluşan bir kriz değildir. Aç bırakarak soykırım uygulamanın tarihsel olarak referansları var İsrail için.
İsrail yaklaşık 20 yıldır Gazzelileri, Hitler’in yaptığı gibi kalori hesaplarıyla, açlıkla ağır bir soykırıma maruz bırakıyor. Bu kalori hesaplamaları, bugünkü açlık tablosunun nasıl hesaplanmış ve tasarlanmış bir strateji sonucu ortaya çıktığının ispatı. Dolayısıyla Gazzelileri aç bırakmak, İsrail’in ve Netanyahu’nun tıpkı Naziler gibi “insanlığa karşı suçlar” ile suçlanmasını sağlamalıdır.