Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Kadir Kaymakçı Misafirlerin telefonlarını kutuya kilitlemek iyi bir fikir mi?
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        14 yaşındaki kızının cep telefonunu elinden düşürmediğini anlatıyordu arkadaşım, başını telefonundan kaldırmadan! “Kime çekmiş acaba!” dedim. Gözlerini devirip “Ben bir şey gördüm de ona bakıyordum” dedi. Baktığı da bir başka arkadaşımızın Instagram’dan gönderdiği ‘komik’ bir video…

        Arkadaş buluşmalarında, evde eşimizle sohbet ederken, televizyon izlerken, yemek yerken, yürürken, tuvalette, uyumaya gittiğimizde yatakta, her an her yerde durmaksızın telefon ekranına bakmak günlük normalimiz oldu. Tamam belki sizin için öyle değildir, benim için öyle! Artık kimseye bu konuda sitem etmiyorum, bıraktım, çünkü kendimi o kadar çok aynı durumda yakalıyorum ki telefonu birinin suratına çarpacaksam bu kişi ilk ben olmalıyım!

        Önceki gün fotoğrafçı Eric Pickersgill’in 2018’de gerçekleştirdiği ‘Remove’ adlı projesi için yarattığı fotoğraflara bakarken her bir karede kendimi gördüm (Eminim siz öyle değilsinizdir!!!) Pickersgill, fotoğraflarda insanları telefonlarına baktıkları anda ancak ellerinden telefonları alınmış şekilde gösteriyor. Boş eller, boşluğa bakan boş ifadeler… Fotoğraflar absürt olduğu kadar da acıklı doğrusu!

        Bu proje için New York’ta bir kafedeki insanlardan esinlenmiş: “Hemen yan masamda bir aile oturuyordu. Baba ve iki kızının başları telefonlarına eğilmişti. Anne telefonunu bir yana bırakmış, camdan dışarı bakıyordu. Kimse konuşmuyordu. Baba arada başını kaldırıp internette gördüğü bir şeyi diğerlerine gösteriyordu. Ama kimse ona cevap vermiyordu. Yanındakilerle etkileşime geçmek için elindeki telefonu kullanması beni üzdü…”

        AMAL CLOONEY’YE MİSAFİRLİĞE GİDİYORSANIZ CEP TELEFONUNUZU UNUTUN!

        Eric Picekrsgill haklı; ellerimizdeki telefonlardan başımızı kaldırmadan, sohbet etmek için sosyal medya araçlarından konu devşirmek saçmalığının normalimiz (evet, evet biliyorum siz öyle değilsiniz, bu benim normalim!!!) olması çok üzücü…

        George Clooney’nin eşi Amal Clooney evlerine davet ettiği arkadaşlarının başlarını telefonlarına gömüp, göz göze gelmeden sohbet etmeye çalışmasından illallah deyip bir çözüm bulmuş. Özel anlar ve alanlar yaratmanın giderek zorlaştığını bu yüzden de arkadaşlarıyla evde daha fazla buluştuklarını belirten Amal Clooney: “Artık evde herkesin telefonunu alıp içine koyduğum bir sepetim var! Aileniz ve arkadaşlarınızla baş başa vakit geçirebileceğiniz, insanların samimi bir sohbet edebileceği bir denge önemli…”

        Evimize gelen arkadaşlarımızın telefonların bütün gece bir kutuya kilitlesek ne konuşurduk acaba? Suç telefonlarda değil, telefonları bir kenara koyup sohbet etmeyi beceremeyen bizde!

        Fotoğrafçı Eric Pickersgill, akıllı telefonları şeytanlaştırmaya çalışmadığını söylüyor: “Remove serisini hazırlarken kendi alışkanlıklarımın ne kadar çabuk değiştiğini fark ettim. Eşimle telefonlarımızda ne kadar çok vakit geçirdiğimizi şaşkınlıkla gördüm. Akıllı telefon kullanan kişileri yargılamak gibi bir niyetim yok…”

        Bir araştırmaya göre 2014’te günde 46 kez olan telefona bakan Amerikalıların 2024’teki günlük telefonu kontrol etme sayısı 205 olmuş! Yüzde 80.6’sı uyandıktan sonra 10 dakika içinde mutlaka telefonunu kontrol ediyormuş. Yüzde 27’si otomobil kullanırken telefonuna bakıyor, mesaj yazıyormuş.

        Türkiye’nin, 2024’te, günlük internette geçirilen sürede 7 saat 6 dakika ile dünyada 19. sırada yer aldığını düşünürsek birbirimizin yüzüne bakmadan sohbet etme oranımız hakkında bir fikir sahibi olabiliriz sanırım…

        ÇOCUKLAR İÇİN HAFTALIĞI 2 BİN DOLARA CEP TELEFONSUZ DETOKS KAMPI VAR

        Eric Pickersgill’in yıllar önce yaptığı projede bugüne telefonlarımızla ilişkilerimiz daha da kötüye gitti. Kendi durumumuzun berbatlığını fark etmeden çocuklarımızın durumundan şikayet ediyoruz. 14 yaşındaki kızının telefonsuz adım atmadığından şikayet eden arkadaşıma ABD’de ‘telefonsuz-internetsiz’ yaz kamplarından bahsettim. Ben de Wired dergisinde gördüm. Gençlerin yarısının sürekli çevrimiçi olduğunu söylediği Amerika’da haftalık ücretleri 2 bin dolarları bulan yaz kampları açılmaya başlamış. Bir çeşit çocuklar için ‘dijital detoks kampları’ bunlar. Çocukların telefonlarını alıp onları eski usul sosyal etkileşime geçmeye zorluyorlarmış. Kampta görevli uzmanlar çocukların çoğunun perişan halde olduğunu söylüyorlar: “İletişim kuramıyorlar, göz temasından kaçınıyorlar. Tam bir cümle bile kuramıyorlar, her şeyi mırıldanarak söylüyorlar. Yüz yüze diyalog kurmak istemiyorlar, mesajla ya da çevrimiçi olarak iletişime geçmeyi tercih ediyorlar…”

        Aileleri tarafından kampa bırakılan 13-17 yaş arasın çocukların çoğu sosyal medya bağımlısı ve influncer olmak istiyormuş. Odalarda bir ya da iki kişiyle kalan çocukların genellikle arkadaş istemediklerini söylüyor uzmanlar. Kampa gizlice telefon sokmaya çalışanlar, telefonu verilmediği için açlık grevi yapan çocuklar…

        Telefonlarımızla, kendimizle baş başa kalmak ihtiyacımız arasında yaptığımız savaşı kaybettik gibi geliyor bana. Bu yazıyı yazarken bile bir gözüm hep telefonumdaydı…

        Belki de Amal Clooney’nin misafirlerine yaptığı muameleyi ben kendime yapmalıyım. Telefonumu bir kutuya kilitleyip sonra da denize atmalıyım…