Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Mesut Yar Otopark ücretleri çıldırtmadı mı?
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        İnsanlar otopark fiyatlarına bakıp da neden çıldırmıyor? Arabası olan ve büyük kentlerden birinde yaşamaya çalışanlara net sorumdur bu…

        En uygunu olarak bilinen belediyenin park ücretleri artık baş edilebilir gibi değil. Apartman boşlukları veya küçük arsalardan bozma otoparklarda saatlik ücret 200 TL’den başlayıp 350 liralara kadar varıyor…

        Sıradan bir lokanta bile “vale servisimiz vardır” diyerek parsellemiş dükkânının önünü. Affedersiniz, 300 TL filan verenlere ters bakıyorlar…

        Bir arkadaşım Çeşme tarafında 400 TL vermiş valeye; “sadaka mı veriyorsun abi?” yanıtıyla serseme dönmüş…

        Bir başkası özellikle tatil yörelerinin bilindik restoran ve plaj vale ücretlerinin 1000 TL’den başladığını söylüyor…

        Yahu arkadaş, hadi vatandaş şerbetlendi her türlü kazığa ve bu türden abuklukları delirme nedeni olarak görmüyor da, yetkililer ne yapar?

        Park ücreti bu sonuçta, yani arabanın güvenli ya da müsait bir yerde beklemesi için verilen bedel. Motorlu Taşıtlar vergisi taksiti filan değil…

        Bir de üzerine sinek valesi; e ama yeter!

        ***

        İlgi arsızlığı sonumuz mu olacak?

        İstatistiklere göre dünyada son altı ayda en çok haber olan lider Donald Trump olmuş. Normaldir. Her kıymaya maydanozu var adamın…

        Ama bunun sıkıntılarını da düşünüyorum. Trump başından beri ilgi arsızı olmuş bir megaloman. Zaman içinde bu alışkanlığının dünyayı tehdit edecek noktaya geldiğini de teslim ediyorsunuzdur…

        Bakın dün yanına İsrail Başbakanı Netenyahu’yu da alıp yaptığı basın toplantısında yine savaş olasılıklarından hatta en çok savaştan bahsetti

        Bu açıklamaların mercekleri kendisine odakladığını çok iyi biliyor. O yüzden dünyanın hamisi olarak konumlamaya çalışıyor kendini…

        Uluslararası basın da bu konuda çok heveskâr. Kelimesini atlamıyorlar ABD başkanının. Bu kadar güç insanı da dünyayı da yorar sanırım…

        Bu ihtimalin ilk kurbanının en yakınındaki bir başka megaloman ( Elon Musk) olduğunu görünce aklıma başka da bir sonuç gelmiyor. Hepimizi Allah saklasın, iki dudak arasındayız…

        ***

        Matematikten soğudum vallahi!

        Yine istatistik var. Suç istatistiklerinin niteliği kadar niceliği de tuhaflaştı. Artık sıradanlaşan cinayet, darp, gasp, hırsızlık vakalarını filan anlatırken haber neyin kaç kez gerçekleştiğini aktarıyor bir yandan…

        Kız kardeşini öldüren gencin, bunu 14 bıçak darbesiyle yaptığını, bir başka vakada komşusunun başını taşla 5 kez vurarak ezdiğini, bir diğerinde karısını yaralayan adalın 7 el ateş ettikten sonra tutukluk yapan silahına tekrar davranarak 3 el daha ateş ettiğini filan öğreniyoruz

        İnsan hayatının sayıdan ibaret olduğuna uzun bir süre önce ikna olmuştu toplumun önemli bir kısmı. Şimdi o sayıya giden işlemin rakamlarını da kanıksamaya çalışıyoruz. Sorsan 5 net çıkaranımız yoktur herhangi bir sınavda sayısal bölümden

        Neyse. Son saymak budur sanırım; insanlık, vicdan, merhamet ve içinde iyilik olan tüm erdemler için. Nasıl seveceğim ki ben bu matematiği?

        ***

        Kehanetlerden kehanet beğen…

        Dost sohbetinde herkes bir yerinden burçlara, yıldızlara ve kehanetlere bağlıyor ana ekseni…

        Bilinmezler konusunda gram ilgisi olmayan arkadaşlarımın şu sıralarda fenomen kesildiğini söyleyebilirim. Herkes bir miktar astrolog, herkes bir ince kahin filan…

        O değil de ünlü Bulgar Kâhini Baba Vanga’nın 13 Ağustos 2025’i işaret eden yeni kehaneti konuşuluyor bugünlerde…

        Özet geçecek olursak; “Dünya o gün, aniden sessizleşip, akabinde hiç tanımadığı bir sesin çığlığıyla büyük bir endişeye kapılacak. Kimine göre yaradan, kimine göre de bu dünyaya ait olmayan birileri insanı paylayacak”…

        Kehanete gel. Allah af etsin ölüp gitmiş kimse hakkında konuşmam ama Baba Vanga rahmetli; yemeyip, içmeyip her güne yeni bir kehanet mi uydurmuş sanki?

        Her yılın aynı zamanlarında bir bu büyüğümüzün, bir de Nostradamus dayımızın kehanetleri dilden dile sarmaşık gibi yayılır…

        Her firavunun bir Musa’sı vardır. İnsanoğlununki de kehanetler üzerinden kıyamet çağırmak oldu sanki. Pes yani…

        ***

        Et fiyatları şapa oturabilir!

        Şap hastalığı hayvancılıkla uğraşanların kâbusu haline geldi. Geçtiğimiz ay sonundan itibaren çiftliklerde sıklıkla görülmeye başlayan bu hastalık insana direkt olarak etki etmese de ismi bile kaygılandırıyor

        Hastalanan hayvanların aşırı kilo kaybına uğraması çiftlik sahiplerini zor durumda bırakırken fiyat simsarları piyasaya ekstra kaygı pompalıyor…

        Doğal olarak da zaten yamaç görmeyen fiyatlar o zirveden bu zirveye zıplayıp duruyor keçi gibi…

        Neyse. Son hafta itibarıyla hayvanlarını kesimhanelere yetiştirmiş üreticiler. Bu da et etiketlerinde görece bir düşüşe neden olmuş. Öyle ki talep 4 bin ton iken kesim 8 bin tona yükselince fiyatlar inivermiş. De, peki bunun sonrası?

        İşte orada herkesi ince bir efkâr almış durumda. Sonuç itibarıyla kesilebilecek hayvan adedi belli. Stok hacmi de öyle ahım şahım değil…

        Ne olacak; “Et fiyatlarında yeni zirveler görüldü” manşetleri tokatlayıp duracak son tükeneni. Dilerim hesabı iyi yapıyorlardır…

        Ha, bize kalsa sorun yok. Birbirimizi yemekten et yemeği çoktan unuttuk zahir!