Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        SAKALI, kalın puro ve haki renkli üniforma hafızamda üç kişiyi canlandırır…

        Küba devriminin iki önder ismi Fidel Castro ve Che Guevera ile Libya’nın devrik lideri Muammer Kaddafi…

        Ülkedeki askeri grup temsilcilerinin katılımı ile gerçekleşen “Zafer Konferası’nda Geçiş Döneminin Cumhurbaşkanı ilan edilen Ahmed eş- Şara’yı (Colani) yeni Suriye bayraklarının önündeki kürsüde haki elbiseleri içinde görünce gözümün önünde geçmişin üç önemli ismi canlandı…

        Sakalı ve haki elbisesiyle, 1960’lı yılların ulusal kurtuluş mücadelesinin simgesi haline gelmiş devrimci liderlerini anımsatıyordu.

        Bir tek kızıl yıldızlı şapkası eksikti…

        Arkasında sıralı Suriye’nin yeni bayrağı da onu tamamlar gibiydi…

        Konuşmasındaki vurgusu da sanki onlardan alıntılanmıştı:

        “Zincirleri kırdık, eziyet çekenleri özgürleştirdik ve Şam'ın üzerinden zillet ve aşağılık tozlarını attık. Suriye'nin güneşi yeniden doğdu…”

        Oysa gerçekleştirdiği devrim, yarım asır öncesine tezat…

        Suriye’de yıkıp, yerine kurduğu yönetimi, Libya’dan Irak’a uzanan yarım asırlık Baas rejiminin getirdiği yeşil sosyalizmi yıktı.

        Yepyeni bir dönemin kapısını açtı.

        Nitekim Askeri Operasyonlar Sözcüsü Albay Hasan Abdülgani’nin Zafer Konferansı’nın ardından okuduğu sonuç bildirisi de yepyeni bir sürecin başladığının ilanıydı…

        Eş-Şara’yı uluslararası platformlarda da temsil edecek Geçici Cumhurbaşkanı seçtiklerini vurgularken, Anayasa’nın yürürlükten kaldırıldığını, Baas Partisi ve ona bağlı tüm birimlerin, kurum ve komisyonların da feshedildiğini açıkladı.

        “ŞAM İLE DSG GÖRÜŞMESİNİ ANKARA DA DESTEKLİYOR…”

        Bildirinin en önemli paragrafı da bugüne kadar her aşamada dile getirildiği gibi, “Ülkedeki tüm silahlı grupların feshedilerek devlet çatısı altına gireceğine” ilişkin bölümdü…

        Eş-Şara da detaylandırdı ve evlerini terk ederek başka ülkelere giden Kürt kökenli yurttaşlarının geri dönmesini beklediklerini belirtip ekledi:

        “Tüm silahlar devletin elinde olmalıdır. Kim olursa olsun eğer devletin onayı olmadan silah sahibi olursa işler kontrolden çıkar…”

        Suriye içinde yabancı silahlı grup kabul etmeyeceklerini belirten eş-Şara’nın Türkiye’ye dönük şu cümlesi de önemliydi.

        “Özellikle bu yabancı silahlı gruplar Türkiye'yi tehdit ettiği ve Türkiye'de bazı olaylara karıştığı için onlara karşı çıkıyoruz…”

        Orada da kalmadı, “Ankara da Şam ile DSG arasındaki görüşmeleri destekliyor…” açıklamasında bulundu…

        Son olarak MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın Şam’ı ziyaret ettiği bu sürecin ardından gelen bu cümlesi konuşmasının en önemli bölümüydü…

        “TEK ORDU, TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜ VE EL HOL’DE ANLAŞMA TAMAM…”

        Eş Şara, “DSG’ye bir mektup gönderip, taleplerini dile getirdiklerini” de sözlerine ekledi…

        Gözler ister istemez bir süredir Suriye Demokratik Güçleri adını kullanan YPG/PKK’ya çevrildi.

        Yine haki elbise giymeyi tercih eden ve örgütün “Genel Komutan” diye tanımladığı Mazlum Abdi, yeni Şam yönetimi ile uzlaşmaya vardıklarını şu sözle açıkladı:

        “Tek ordu ve toprak bütünlüğü konusunda anlaşma sağlandı…”

        ABD ve AB’nin YPG/PKK’ya desteklerinin unsuru gibi gösterdikleri El Hol Kampı’ndaki IŞİD üyeleri ve ailelerinin geleceğinin Şam ile oluşturulacak ortak komitenin sağlayacağını da açıkladı.

        Aktardığına göre ortak komite, kamp yönetimiyle koordinasyon içinde çözüm modelini üretecek…

        Ağırlıklı görüşün, kampta aileleri ile birlikte bulunan 50 bin IŞİD üyesi ülkelerine geri gönderilmesi olduğunu da söyledi...

        Bugüne kadar El Hol Kampındaki vatandaşlarının ülkesine gönderilmesini istemeyen, “Parasını verelim sizde kalsın…” diyen Fransa yönetimi buna nasıl yaklaşır ayrı konu…

        RAKKA’DA DEVİR TESLİM

        Ancak bütün süreçler gösteriyor ki YPG/PKK’nın bölgedeki etkin varlığının sonuna gelindi.

        Her ne kadar Başkanlık Konseyi Üyesi Salih Müslim, Şam’a yolladıkları mesajlara henüz yanıt almadıklarını, anlaşmanın olmadığını söylese de Mazlum Abdi’nin açıklamaları tersini gösteriyor…

        Abdi, SDG’nin tüm askeri kurumlarının Şam’daki yeni yapıya entegrasyonu için özel bir mekanizmanın kurulacağını açıkladı.

        Hatta bazı alanların devri için de anlaşmalar sağlanmaya başlanmış…

        YPG, IŞİD’e karşı mücadele eden Uluslararası Koalisyon ile koordineli olarak Rakka’da bulunan El Resafa bölgesinin kontrolünü Şam’a bırakmış…

        KAMIŞLI VE TİL KOÇER AÇILIYOR

        Abdi’nin açıklamasında satır arasında kalmış önemli bir bölüm de Türkiye ve Irak’a açılan iki sınır kapısı ile ilgiliydi.

        Uzun süredir kapalı olan Kamışlı Sınır Kapısı ile onun 90 km güney doğusunda yer alan Rabia diye de bilinen Til Kocer Sınır Kapısı’nın açılacağını açıkladı; bu konuda teknik çalışmaların da başladığını bildirdi…

        Aktardığına göre sınır emniyetini üstlenecek Şam güçleri, bu kapıların yönetimini de üstlenecek.

        Bölgenin idari yapısı, yerel yönetimlerin yetkileri ve özerklik konuları da Ulusal Diyalog Kongresi’nde belirlenecek…

        Görünen o ki ABD’nin yeni Başkanı Trump’ın askerlerini geri çekeceğini açıklamasından bu yana Suriye sahasında YPG/PKK dörtlü cendereye girmiş durumda.

        DÖRTLÜ CENDERE

        Bir yanda Türkiye ve ABD, diğer tarafında ise Irak ve Şam bulunuyor.

        ABD askerini geri çekme kararlılığını İsrail üzerinden Suriye içine yollarken, Türkiye de Şam ve Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) aracılığıyla baskısını arttırıyor.

        Türkiye’deki Barış Süreci çalışmaları da buna katkı veriyor…

        Suriye sahasında Türkiye’ye dönük terör eylemlerinin sonunun geldiği de görülüyor…

        Umarım öyle de olur 40 yıldır ortalığı karıştıran cadılar süpürgelerine bölgeden uzaklaşır…