BRİTİSH Gas Group’un (BG), Filistin yönetimi tarafından kendisine gösterilen alanda doğalgaz bulduğunu açıkladığında tarih 1999’u gösteriyordu.
İngiliz BG Grubu’nun ilk aşamada 38 milyar metreküp olarak keşfettiği rezervin, o günkü değerinin 4 milyar doları geçtiği dikkate alındığında bugün yaşananlar daha iyi anlaşılır.
Özellikle de ABD Başkanı Donald Trump’ın, Gazze’yi “satın almaktan” tutun da Cumartesi gününe kadar rehineler serbest bırakılmaz ise “kıyametin kopmasına izin verilmesini” istemesinin gerisinde yatan neden de net görülür.
Meselenin aslında 26 yıllık bir geçmişe dayandığını Hidropolitik Akademi Dergisi’nde Dursun Yıldız’ın makalesinde okuyana kadar bu denli detaylı bilmiyordum.
Yıldız, çok detaylı bir çalışma yapmış, her bir gelişmeyi belgeleriyle ve tarafların açıklamalarıyla ortaya koymuş…
Doğu Akdeniz'de Filistin otoritesine ait Gazze Gaz Sahası...GAZZE DENİZİNDEKİ 2 KUYU İLE BAŞLADI…
Her şey İngiliz şirketi BG Grubu’nun, Atina merkezli olan, aslında Lübnanlılara ait Consolidated Contrators İnternational Campany’i (CCC) de alarak Filistin Otoritesi ile 1999’da 25 yıllık anlaşma imzalamasıyla başlamış…
BG’nin lisansı, İsrail’in açık deniz tesisine bitişik olan Gazze Offshore Deniz Bölgesi’nin tamamını kapsıyordu.
Anlaşma o dönemde 38 milyar metreküp olan ve yaklaşık değeri 4 milyar Dolar olarak belirlenen gazın tüm keşif haklarını BG ve ortağı CCC’ye bırakırken, gelirin %60’ını Filistin Otoritesi’ne bırakıyordu.
Bu kapsamda BG Grubu 2000 yılında Gazze’nin 30 kilometre açığında “Marine One ve Marine Two” adlarını verdiği iki kuyu açtı…
Anlaşmanın gaz çıkarma ile sınırlı kalmayacağı, bir boru hattının inşasını da kapsadığı mutabakat metinlerinin detayları ortaya çıktığında anlaşıldı.
İSRAİL’İN KIYI OPERASYONU
BG Grubu denizdeki faaliyetlerini yürütürken, İsrail bölgeyi hareketlendirdi ve “terörist faaliyetleri önleme” adı altında kıyı şeridinde operasyonlara başladı.
Çatışmalar sahadaki tüm faaliyetlerin durmasını da beraberinde getirdi.
İsrail'in dayattığı ve gaz çıkarmaya başladığı Levant Bölgesi...Burada da kalmadı, İsrail kuvvetleri Gazze Şeridi’ni işgal ederken, gerekçe olarak bu bölgeden gelen füze tehdidini gösterdi.
Bununla da sınırlı kalmadı, yaygınlaştırıldı ve sanki kuyuların açıldığı alandan füze atışları yapılıyormuş gibi operasyon Filistin’in Gazze şeridi açıklarındaki deniz doğalgaz alanlarına kadar genişletildi.
LEVİATHAN DOĞALGAZ ALANI İLANI
“Operasyon Cast LED” adı verilen operasyonu beklendiği gibi İsrail yönetiminin Doğu Akdeniz’deki Leviathan Doğalgaz Alanı’nın keşfine ilişkin açıklaması izledi.
Bu alan Doğu Akdeniz’de Lübnan’a kadar uzanan 83 bin kilometrekare alana kapsarken, Filistin’e ait olan BG ve CCC ile anlaşması imzalanmış Gazze Deniz Doğalgaz Sahasını da içine alıyordu.
Burası en verimli alan olarak kabul edilirken, 2009’da keşfedilen Tamar sahası ile birlikte çok daha büyük bir doğalgaza kavuştuğunu da sergiliyordu.
Filistin ve bölge ülkelerinin Doğu Akdeniz'deki yetki alanları ve saha hakları...ABD’Lİ ŞİRKETLER DEVREDE
İsrail yönetimi, ABD’li ortağı Nobel Energy Şirketi ile sahanın tek hakimi olmak için atağa kalktı.
Ariel Sharon’un 2001 yılında Başbakan olmasıyla, Gazze açık deniz gaz sahasının hakimi olan Filistin yönetiminin devreden çıkarılması için Tel Aviv ve Washington merkezli uluslararası ataklar başladı.
Filistin’in efsane lideri Yaser Arafat’ın 2004’te ölümünü ve Gazze’de Hamas hükümetinin iş başına gelmesini fırsat bilen İsrail yönetimi, arkasına Beyaz Saray’ı da alarak ABD şirketleriyle uluslararası oyunlara girişti…
Filistin yönetiminin başlangıçta planladığı boru hatları...İNGİLİZ ŞİRKETİNE ENGEL
Sharon, BG Grubunun Gazze açık deniz sahasından çıkan gazı topraklarından dışarıya aktarmasını sağlayan anlaşmayı da veto etti.
BG Grubu bunun üzerine gazı Mısır’a pompalamak için yeni bir anlaşma hazırlığına girince, bu kez karşısında kendi hükümetini buldu.
Dönemin Başbakanı Tony Blair anlaşmayı “İsrail’in çıkarlarını göz önünde tutma kapsamında” engelledi.
İngiliz BG Grubu ile İsrail yönetimi ile temasa geçerek, Gazze’deki Hamas hükümetinin gaz alanları üzerindeki hakları bypass etti.
FİLİSTİN’İN ATAĞINA FREN
Mayıs 2007’ye gelindiğinde Filistin otoritesi uluslararası haklarını da korumak için yasal süreçleri başlatma yönünde harekete geçince, dönemin İsrail Başbakanı Ehud Olmert, “Filistin Oteritesi’nden gaz satın alma…” önerisini kabul etmek zorunda kaldı.
Filistin otoritesini aradan çıkaran İsrail yönetimi, BG Grubu ile kendisi anlaşma yaptı.
Yeni sözleşme ile Filistin’in %60 olan hakkı ortadan kaldırılırken, BG Grubunun payı %60’a, Lübnanlı CCC şirketinin de %30’a çıkacaktı.
Filistin yönetimi ise oluşturulan bir fona aktarılacak olan %10 ile yetinecekti.
İlk aşamada da çıkarılan gazdan elde edilen 4 milyar dolarlık kârın da bir milyar doları Filistin’e aktarılacaktı.
MOSSAD ENGELİ
Bu da Filistin’e nakdi değil, mal ve hizmet olarak verilecekti.
İsrail yönetimi kendi hazırladığı anlaşmaya da karşı çıktı…
Dönemin İsrail gizli servisi Mossad’ın Şefi Meir Dagan, Filistin’e aktarılacak %10 payın kendileri açısından risk oluşturacağını belirterek anlaşmanın iptalini istedi.
Görüşmeler askıya alındı; anlaşma düştü.
BG Grubu da İsrail ile müzakerelerden çekildi ve Ocak 2008'de ofisini kapattı.
TEK HEDEFİ, DENİZ YETKİ ANLAŞMASINI ENGELLEMEK
Bu tarihten sonra Gazze açıklarındaki gaz sahalarına da İsrail el koydu, hatta bununla da kalmadı, Filistin bölgesine giriş çıkışları da kendi denetimine aldı.
Gazze’yi istila planının gerisindeki neden de açıktı; Filistin’in, Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon yataklarından faydalanmasının önünü kesmek…
Türkiye’nin Libya ile yaptığı anlaşmaya benzer bir anlaşmanın da önüne geçmek; Gazze’nin denizden sınırdaş olduğu diğer ülkelerle yapacağı Deniz Yetki Anlaşması’nı engellemek…
Bunun da tek yolu vardı, Gazze’yi istila etmek…
Nitekim İsrail’in etkin gazetesi Haaretz’de 27 Aralık 2008’de yer alan haber de buna işaret ediyor, dönemin Başbakanı Barak’ın İsrail Savunma Kuvvetleri’ne Gazze’yi işgal etmeleri talimatını verdiğini aktarıyordu.
Gazze’deki çatışmalar 2015’e kadar devam etti.
BG GRUBU DA SHELL’E SATTI…
Bu tarihte Filistin yönetimi, BM’den de aldığı güç ile Gazze Deniz Sahası’nı geliştirmek için BG ile görüşmelere yeniden başladı ve verdiği münhasır hakları iptal etti.
Filistin Yatırım Fonu gaz sahalarındaki hissesini yüzde 10'dan yüzde 17,5'e çıkardı.
CCC’nin gaz sahasındaki payı da %27,5 hisseye çıktı…
Nisan 2016’da BG elindeki hisseleri Shell şirketine sattı ve sahadan çekildi.
Shell de 2017’de konsorsiyumdan çıkma kararını Filistin yönetimine iletti.
ESİR KARŞILIĞINDA MISIR İLE ANLAŞMA
Filistin Yatırım Fonu bunun üzerine, Kahire ile görüşmelere başladı ve 2021’de yılında Mısır’ın devlet gaz şirketi EGAS ile mutabakat imzaladı.
EGAS fazı çıkarıp İsrail üzerinden Filistin bölgesine aktarmasını içerek mutabakat İsrail tarafının izin vermemesi üzerine ilerleme kat edemedi.
Bu dönemde Hamas ile arasında çatışmalar şiddetlendi ve bazı İsrail askerleri rehin alındı.
Tel Aviv yönetimi, Kahire’nin arabuluculuğu karşılığı, Filistin yönetimi ile Mısır arasındaki işbirliğine olumlu yanıt verdiğini açıkladı.
BU KEZ DE 7 EKİM DARBESİ
Beklendiği gibi ilerlemedi bir yılı dahi dolmadan 7 Ekim 2023’te başlayan çatışmalar süreci bugüne kadar getirdi.
Şimdi de ABD Başkanı Trump, Gazze’yi satın alıp sahiplenmekten, yeniden inşa sürecini başlatmaktan söz ediyor.
Orta Doğu’daki diğer ülkelere de masrafı paylaşmayı dayatıyor.
En yakınındakilerin dahi tepkisine yol açan, bölge ülkelerine seç baş yolduran Gazze'yi, “Orta Doğu'nun Rivierası…” haline getirme planını dile getirmeye devam ediyor.
Asıl meselenin 26 yıl önce iki kuyusu delinmiş, bugünkü değeri ile 15 milyar Dolarlık büyük bir varlığın yattığı “Denizdeki Riviera” olduğu gerçeğinin görülmeyeceğini sanıyor…