PKK’NIN silah bırakmasına ilişkin girişimler bugüne kadar 11 kez denendi…
Sorunun çözümü için 1925’ten bu yana yazılmadık rapor, söylenmedik söz kalmadı…
PKK’nın eylemlerine başladığı 1984’ten bu yana da 1993 Ateşkes ve Özal Girişiminden başlayarak bugüne kadar 7 kez açılım sürecine tanıklık edildi.
Yerleşim yerlerinin isimlerinin değiştirildiği “Kürt Açılımı”, Habur olayı ile tükenen “Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi”, MİT yetkililerinin PKK yönetimiyle buluşması ve Dolmabahçe görüşmesi ile hızlanan, Ceylanpınar cinayeti ile sonlanan “Çözüm Süreci” ve güvenlik odaklı “Lider Kadrosunu Bulunduğu Mahalde Yok Etme”ye dayalı yeni dönemdeki sindirme projesi olmak üzere 4 farklı yönteme başvuruldu.
Hiçbiri de bugün olduğu kadar güçlü şekilde çözüme ulaşılmasının önündeki engelleri aşmaya yetmedi…
Benzerin, benzeri iyileştirdiği hemeopatik yöntemle PKK’nın kurucu lideri Abdullah Öcalan’ın girişimi ile terör örgütünün kendini fesih etmesi ve silah bırakması kararı, çözüme daha hızlı yaklaşılmasını sağladı.
Bunda sürecin ilk gongunu vuran MHP lideri Devlet Bahçeli’nin katkısı da büyük oldu; negatif seslerin çıkmasını engellerken, milliyetçi kesimlerde sürecin sonucunun ülke açısından faydalı olacağına ilişkin inancı yükseltti.
Süreci önden çekip götüren motor güç oldu…
Sürecin ilk ayağını Bahçeli’nin çağrısı ve Öcalan’ın sürece dahil olarak sorunu çözmeye hazır olduğuna ilişkin açıklaması oluşturdu.
DEM heyetinin İmralı ziyaretleri bunun devamında geldi ve Öcalan’ın Şubat ayındaki mektubu sonuca giden yolda önemli bir etki yarattı.
İkinci aşamada PKK’nın kongresini toplaması ve fesih ile silahları bırakacağına ilişkin kararı oy birliği ile alması oldu…
Şimdi sürecin üçüncü ayağı olan silahların gözetmenler önünde teslimine ilişkin yeni aşamaya geçiliyor.
HANGİ GÜN NE YAPILACAĞI PLANLANDI
Buna ilişkin yol haritası da hazır…
Aktarıldığına göre DEM heyeti, Pazar günü İmralı’da Öcalan’ı ziyaret edecek…
Bu ziyarette Öcalan'ın PKK'nın silahları teslimini de içeren yeni bir mektup veya mesajı DEM heyeti aracılığıyla yayınlanması bekleniyor...
DEM heyeti, muhtemelen Pazartesi günü de Cumhurbaşkanı Erdoğan ile buluşacak.
Bu süreçte Erbil, Dohuk, Süleymaniye ve Bağdat’ta sürece dahil olan kesimlerin hazırlıkları tamamlanacak.
Konuyla ilgili kişilerin aktardığına ve Kuzey Irak’ta örgüte yakın medya kanallarında yer alan verilere göre ilk silah teslimi Süleymaniye ve Dohuk yakınlarında iki farklı bölgede sembolik teslimiyetle başlayacak…
Nitekim DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan da dün parti MYK toplantısı sonrası tam gün verememekle birlikte, sürece ilişkin gelecek hafta önemli şeylerin olabileceğini belirtti ve “Önümüzdeki hafta bu kongre (PKK) kararlarına uygun yani silahsızlanmayla ilgili bir gelişme bekliyoruz” dedi.
Ancak silah bıkacakların kaç kişi olacakları ve silah bırakılanların görüntülenmesine ilişkin de iki farklı görüş var…
Birincisi, silah tesliminde MİT görevlileri, güvenlik birimleri, Bağdat ve Irak Kürdistan Yönetimi yetkilileri ile silah bırakacak en çok 50 kişilik PKK’lı grubun yer alacağı ileri sürülüyor.
Teslim törenindeki video çekiminin basına daha sonra verileceğinden söz ediliyor.
Ayrıca bu süreci geçmişte olduğu gibi Irak'taki yetkililere bırakmak istemiyor, baştan sona Türkiye'nin, MİT'in kontrolünde yürütülmesini arzu ediyor.
Anlaşılan o ki yeni bir Habur görüntüsünün yaşanması ihtimali ortadan kaldırılıyor…
Diğerine göre ise bazı yayın organları davet edilip silah tesliminin canlı yayınlanması sağlanacak.
Sonra bu kişilerin Türkiye’ye girişleri gerçekleşecek.
Üzerinde durulan daha çok birinci yöntem, ancak her iki halde de sembolik silah bırakma süreci gelecek hafta sonuna doğru gerçekleşecek.
Bazılarına göre de PKK’nın kongre sürecinde de yaşandığı gibi sonraki hafta başında olacak…
SİLAHLAR NEREDE BIRAKILACAK?
Silah bırakanların ne olacağına ilişkin de farklı görüşler var.
Ağırlıklı bölümü silah bırakmanın sembolik bir tören olduğunu, geçmişte ETA ve IRA’nın silah bırakma süreci de anımsanırsa aylar alacağını kayda geçiriyor.
Silahların bırakılacağı sembolik tören için de Süleymaniye’nin ve Dohuk’un yakınlarındaki iki farklı yerden söz ediliyor…
TOPLAMDA 1283 PKK’LI KAYITLI
Aktarıldığına göre suçunun derecesine göre kırmızı, sarı, yeşil gibi farklı renkteki kategoride aranan 1283 PKK’lı var…
Ancak içlerinde PKK üst yönetiminde bulunanların sayısının 70-80 civarında kalacağını, 100’ü geçmeyeceği yönünde…
Yönetim kadrosuna farklı ülkelere gönderme seçeneği sunulmuş, ancak bölgede kalmayı tercih etmiş…
Son iki gündür de PKK’nın fesih kongresine katılmayan, PKK’nın en üst yönetim organı KCK Yürütme Konseyi Üyesi Mustafa Karasu, KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanı Base Hozat ardı sıra açıklamalarda bulundu.
Bugüne kadar sürece en soğuk bakanlar arasında yer alan Hozat, CHP’nin sürece daha sıkı sarılması çağrısında bulurken, “İktidar belki de bilinçli şekilde muhalefetin süreci sahiplenmesini engelleyen politika izliyor. Muhalefet bu oyunu bozmalı” dedi.
Görünen o ki PKK’nın yönetim erklerinde sorun bulunmuyor.
Ancak geri dönüş sürecinin suça karışanlar açısından Ekim’e kalacağına da vurgu yapılıyor.
Nedeni de FETÖ hükümlülerinin de yararlanacağından çekinildiği için İnfaz Yasası düzenlemesinin Ekim ayına ötelenmesi.
Ancak öncesinde Başkan Numan Kurtulmuş’un başkanlığında TBMM’de Milli Birlik ve Dayanışma Komisyonu’nun oluşturulacak.
Komisyon için MHP 100 kişi olmasını önermişti, AK Parti ise sayının 35’i geçmemesini istiyor.
Komisyonun niteliği de tartışılıyor; TBMM tatile girmeden oluşması için Başkan Kurtulmuş büyük gayret sergiliyor…
YAŞAM ALANLARI DA BOŞALACAK…
Çünkü mesele silah bırakmakla da kalmayacak, örgütün bugüne kadar başta Kandil olmak üzere yaşam alanları da boşaltılacak.
Buralara başka örgütlerin gelip yerleşmemesi için de önlem alınacak, bu kapsamda Türkiye de bölgeden hemen çıkmayacak, sürecin bütün aşamaları tamamlanana kadar bölgede kalacak.
Bu aşamada bir noktanın altını çizeyim…
Sürecin ilerlemesi ve yol haritasında bir sapma olmaması konusunda DEM ve sürecin içinde bulunan bütün kesimler MP lideri Bahçeli’nin dışında MİT Başkanı İbrahim Kalın’dan övgü ile söz ediyor.
Sağlıklı bir zeminde ilerlemesi ve bazı olumsuzlukların giderilmesi konusunda siyaseti suhuletle yürüten tavrına atıf yapılıyor, çözücü olma tutumundan övgü ile söz ediliyor.
BAĞDAT VE KUZEY IRAK DAHA İSTEKLİ
Şurası da açık ki Bağdat, Süleymaniye ve Erbil’den esen olumlu havada Kalın’ın rolü büyük olmuş…
Öncelikle IKYB, yani Erbil yönetimi bu sürece en sağlam desteği veren tarafta yer alıyor.
Geçmişte de PKK ile çatışmaya giren başta Barzani ailesi olmak üzere IKYB yöneticilerinin hepsinin sürecin sağlıklı ilerlemesi için elinden gelen desteği gösterdiğine vurgu yapılıyor.
“600 KÖYÜMÜZ KURTULACAK”
Erbil yönetiminin sürece desteğini sergilerken şu yaklaşımı dikkat çekiyor:
“Uzun yıllardır Türk Silahlı Kuvvetleri ile PKK çatışması bizi de yordu; o bölgelerimizi yönetemez hale geldik. Şu an 600 köyümüze hakim olamıyoruz, çünkü bu alanlara ya PKK hakim veya Türk Silahlı Kuvvetleri ile örgüt arasında çatışma yaşanıyor. Kendi toprağımıza sahip olmak için bir an önce bu sürecin tamamlanması gerekir. Bize ne düşerse yapacağız…”
İRAN- İSRAİL SAVAŞI GECİKTİRDİ
Yıllardır bölge üzerine akademik çalışmalarda bulunan Doç. Dr. Vahap Coşkun, sürece yönelik olarak Kuzey Irak yönetiminin eksiksiz katkısına tanıklık ettiğini belirtti.
Doç. Dr. Coşkun, “İran-İsrail savaşı süreci de olumsuz etkiledi; bir ay geciktirdi. Yoksa daha önce bu noktaya varılacaktı” dedi.
PKK yöneticilerinin son günlerde ardı sıra yaptıkları açıklamaların da sürece olumlu katkı yaptığını belirten Doç. Dr. Coşkun ekledi: “Propaganda bölümlerini bir kenara bırakırsanız göreceksiniz ki kendi tabanlarını silah bırakmanın yararı konusunda ikna ediyorlar, endişelerini gideriyorlar…”
Sadece Irak’ta değil, Suriye bölgesinde de sürecin sağlıklı ilerlediğine vurgu yapan Doç. Dr. Vahap Coşkun, PKK’nın yerleşik olduğu kampların da silahsızlandırılacağını, eylem kaydı olmayanların dilediği zaman gelebileceğini belirtti.
SURİYE’DE DE SÜREÇ İYİ GİDİYOR
Eski adı PYD yerine, Suriye Demokratik Gücü (SDG) adını alan Kuzey Suriye’deki yapının da Şam yönetimi ile birlikte olumlu yönde adımlar attığını ve PKK’lıların silahsızlanması, Türkiye’ye dönmesi yönünde çaba gösterdiğini belirtti.
IKBY Başkanı Neçirvan Barzani’nin yanı sıra, Süleymaniye’de Başbakan Yardımcısı Kubat Talabani’nin de sürece koşulsuz destek verdiklerini Bağdat yönetiminin de önemli katkıda bulunduğunu belirtti.
BAĞDAT MAHMUR’A BASTIRIYOR…
Nitekim bir süre önce PKK’yı terör örgütü listesine alan Bağdat yönetimi, kısa süre önce Irak’taki en büyük kamplarından biri olan Mahmur konusunda atağa geçmiş.
Bağdat yönetimi 3 aya yakın süredir Mahmur Kampında bulunanlar için bir abluka uygulamaya, bu kamptan Bağdat’a gelenleri göz altına alma yöntemlerine başvurmuş.
Irak Göç ve Göçmenler Bakanlığı, BM tarafından mülteci kampı statüsüne kavuşturulan ve çoğunlukla Türkiye’den kaçıp giden PKK’lıların bulunduğu Mahmur Kampı için ileri sürülen iddiaları kesin dille yalanladı.
Basına karşın, Rüdaw’a konuşan Talabani’nin partisi Kürdistan Yurtseverler Birliği Mahmur Sorumlu Yardımcısı Reşad Gelali, şu önemli bilgiyi aktardı:
“PKK’nın silah bırakma sürecinin gündemde olduğu bir dönemde, Irak hükümeti, barış sürecinin başarıya ulaşmasıyla birlikte kamp sakinlerini doğrudan memleketlerine geri göndermeyi hedefliyor…”
Mesut Barzani’nin deyimiyle, “Bağdat dâhil hiç kimse ağzında çürük PKK dişini” taşımak istemiyor...
GİRİŞLER HAKKÂRİ’DEN...
Öte yandan bölgede yer alan medya organlarına ve sosyal medyaya yansıyan haberlere göre MİT’in kontrolünde Türkiye'ye giriş içih hazırlık yapan 60-65 kişilik bir grup var.
Bu grubun silahlarını bırakarak Türkiye’ye giriş yapacak bu grubun hazırlıkları Kuzey Irak tarafında planlanıyor.
MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın dün Hakkâri Valisi Ali Çelik ile bölgedeki en üst düzey komutanlar ve Çukurca ve Yüksekova başta olmak üzere bazı üst düzey güvenlik birimleri yöneticileriyle yaptığı görüşmenin de buna dönük olduğu belirtiliyor.
Hakkâri’de Üzümlü ve Derecik Umurlu olmak üzere Kuzey Irak’a açılan iki sınır kapısı bulunuyor.
Girişi gerçekleştirecek bu 60- 65 kişinin de Hakkâri’deki bu kapılardan girmesi üzerinde duruluyor…
Habur görüntüsünün yarattığı rezaletin bir kez daha oluşmaması için kimse işi şansa bırakma niyetinde gözükmüyor...
Her şey planlandığı gibi ve iyimser temkinlilik içinde ilerliyor...