Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Nagehan Alçı Yusuf Tekin: "Kimsenin başına silah dayamıyoruz, aksine proje okul sayısını azaltmaya çalışıyoruz"
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Tamam hayat sadece makro siyaset ekseninde akmıyor ama Türkiye gibi derin kutuplaşmanın pençesindeki bir ülkede hem de son günlerdeki gelişmeler gibi majör olaylar yaşandığında her şey dönüp dolaşıp siyasete bağlanıyor.

        O nedenle hakikaten şaşırıyorum…

        Bu kadar gergin bir ortam varken, İmamoğlu’nun tutuklanmasına yönelik protesto ve boykot havası sönümlenmemişken ve CHP iktidara karşı atak olarak dilini giderek sertleştirirken MEB’in proje okullardaki öğretmenlerin yerlerini değiştirmesinin zamanı mıydı?

        Şimdi bunun yapılmasının siyasi tepkilere yol açacağı gerçekten öngörülmedi mi? Önemsenmiyor mu? Yoksa göze mi alındı?

        Kafamdaki soruları sormak için Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’i aradım.

        Bakan Bey dün yaptığı açıklamada bu atamaların söz konusu öğretmenlere tanınan bir ayrıcalık olarak normal tarihten önce yapıldığını söyleyerek tartışmayı daha da alevlendirdi.

        Neler oluyor?

        Siyasi görüşü nedeniyle öğretmenler sürgüne mi gönderiliyor? Protestolara katılanlara göz dağı mı veriliyor?

        “Valla ben de anlamakta zorlanıyorum Nagehan Hanım” diye başladı konuşmada Bakan Tekin, “Biz bunu ta ocak ayında ilan ettik, hatta geçen yıl yapılması gerekiyordu bir yıl erteledik, kaldı ki 38 bin öğretmenin çoğunu yerlerinde tutuyoruz, norm fazlası denen 6000’inin yeri değişecek. Bu öğretmenlerin nereye katıldıkları, siyasi görüşleri vs yüzünden tayin edildikleri vs bu tamamen uydurma. ”

        Benim anlamadığım neden öğretmenlerin illa yerlerinin değişmesi gerektiği… İsteyen niçin yerinde kalamıyor?

        Yusuf Bey bunu şu şekilde açıklıyor:

        “Türkiye’nin dört bir yanında bir sirkülasyon olsa çok daha adil ve sağlıklı işler sistem, bazı öğretmenler daha ‘iyi’ denen okullarda hayat boyu görev yapıyor, bazıları tercih edilmeyen yerlerde… Bu bana doğru gelmiyor. Esasen bir rotasyon sistemi olması gerekir. Ben bunu tartışmak istiyorum önümüzdeki süreçte. Proje okul biraz bunu amaçlıyor.”

        “Bu dönem sonuna kadar devam edecekler”

        Öğretmenler şimdi, dönem ortasında mı gidecekler?

        “Hayır, bu dönemin sonuna kadar elbette öğretmenlerimiz bulundukları yerlerde görev başında, bu görevlendirme önümüzdeki sonbahardan itibaren yürürlüğe giriyor.”

        Peki proje okul olmayı okulların kendileri mi istiyor, madem bu kadar tepki var o okullara proje okul dayatması yapılmasın…

        “Sistemden çıkmak isteyen çıkar”

        Milli Eğitim Bakanı bu soruya şöyle dedi:

        “Ne dayatması Nagehan Hanım aksine, biz kimsenin başına silah dayamıyoruz, aksine sayıyı azaltmaya çalışıyoruz. Okullar kendileri başvuruyor, proje okul olmanın belli kriterleri var, onları sağlayıp sağlamadıklarına bakılarak bizim kurulumuz listeye alıyor ya da almıyor.”

        Peki ya sistemden çıkış?

        O da okulların talebine bağlıymış…

        Bu durumda madem öğretmenlerin gönülsüz yer değiştirmesi sadece proje okullarda oluyor, o zaman tartışılan okullar proje okul kapsamından çıkmayı neden talep etmiyor?

        Sayın Bakan’la konuşmamdan aldığım izlenim birçok öğrencinin okul tercihinde okulun proje okul olup olmamasının önemli bir rol oynadığı. Yani iyi öğrencileri almak için bu listeye girmek istiyorlar. Fakat Kadıköy Anadolu, İzmir Atatürk, Kabataş Erkek gibi köklü okulların ekstra bir listeye dahil olmaya ihtiyacı yok, esas tartışma da oralarda yaşanıyor. Şayet çoğunlukta bir rahatsızlık varsa karar kendilerinde…

        “1 milyon 200 bin öğretmeni yönetiyorum, kararı ertelemek başka sorunlara yol açar”

        Peki madem böyle bir tartışma var, MEB bu atamaları neden öne alınmış tarihte değil de diğer öğretmen atamaları ile birlikte haziranda yapmayı yeniden değerlendirmiyor?

        Bu soruya da şu yanıtı verdi Bakan Tekin:

        Ben 1 milyon 200 bin kişiyi yönetmekle yükümlüyüm, önceden alınmış bir karar ve açıklanmış bir takvim var, 6000 kişi için böyle bir kaosa yol açamam, o başka sorunları doğurur. Kaldı ki okullarda ve öğretmenlerde değil sorun, siyaset bunu kaşıyor.”

        Milli Eğitim Bakanı’nın söyledikleri böyle.

        Hakikaten de hiçbir okul zorla proje okul kapsamına alınmıyor ama bazı meşhur okullarda son yıllarda yönetici kadroları ile okulların kıdemli öğretmen kadroları arasında sorunlar yaşandığı da açık…

        Ben açıkçası her geçen gün koyulaşan tarafgirlik ortamından çok endişeliyim. Bırakın üniversiteleri bu kutuplaşma lise ve hatta ortaokullara inerse bu işin vebali çok büyük olur.

        İktidar da muhalefet de itidalli davranmak zorunda.