Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Bilgi Yaşam Açken sen, sen olmayabilirsin! İnsanlar açken neden sinirli olurlar?

        Açken kendimi kaybediyorum, gözüm dönüyor, öfkeleniyorum diyenlerdenseniz merak etmeyin, birçok insan için aynı durum söz konusu. Açlığın sinirlenmeye sebep olmasının nedenleri nelerdir?

        KARBONHİDRATLARIN VE GLİKOZUN BEYİN FONKSİYONLARI ÜZERİNDEKİ ROLÜ

        Yediğimiz besinlerde bulunan karbonhidrat, yağ ve proteinler sindirim sürecinde yapı taşlarına ayrılır ve yaşamımız için gereken enerji bu yapı taşlarından sağlanır. Ancak en son yediğimiz andan itibaren bu yapı taşlarının kandaki oranı yavaş yavaş azalmaya başlar. Bunlar arasında özellikle karbonhidratın yapı taşı olan glikoz, beynimizin işlevlerini yerine getirmesi açısından çok önemlidir.

        REKLAM

        UZUN SÜRE AÇLIK VE BEYNİN TEPKİLERİ

        Uzun süre aç kaldığımızda vücudumuzun direnci azalır. Kandaki şeker seviyesinin düşük olması dikkatimizi toplamamızı zorlaştırır, hatta kimi durumlarda konuşurken sözcükleri karıştırmamıza neden olur. Bunların yanı sıra beynimiz, kandaki glikoz miktarını yükseltmek amacıyla bazı organlara hormon salgılamaları için emir verir. Bu hormonlar arasında stres hormonu olan adrenalin de vardır.

        FİZYOLOJİK AÇLIK VE DUYGUSAL AÇLIK

        Yemek yeme arzusunun iki boyutu var. Biri fizyolojik diğeri tamamen duygusal... Fizyolojik olarak meydana gelen açlık, bedenimizin bize verdiği doğal bir tepki. Ancak işin bir de duygusal boyutu var. Genellikle olumsuz duygu durumlarıyla tetiklenen ve bir nevi bizim uydurduğumuz duygusal açlıkta, yemek bir nevi kaçış yolu ya da rahatlama aracı. Fiziksel yani gerçek açlık, yemek yedikten birkaç saat sonra yavaş yavaş ortaya çıkar ve yemek yendiğinde doygunluk hissine ulaşılır. Duygusal açlık ise aniden gelir, sizi gerçeğine kıyasla çok daha agresif yapabilir ve asla beklemeye, bekletilmeye tahammülü yoktur. Yiyecek bir şey bulamasa etrafa saldırır ama yiyince de pişman olur.

        REKLAM

        ADRENALİN VE NÖROPEPTİD Y'NİN ETKİSİ

        Adrenalin yaşamımızın tehlikede olduğu durumlarda savaşma ya da kaçma kararı vermemizde etkili olan bir hormondur. Acil durumlarda insanların birbiriyle yüksek sesle konuşmasında bu sıra dışı durumlardaki adrenalin salgısı etkilidir. Ayrıca açlık sırasında beyne salgılanan nöropeptid Y adlı kimyasal da beyindeki farklı almaçlara (algılayıcılara) etki ederek açlık ve öfke durumlarının düzenlenmesinde görev alır.

        TOPLUMSAL DAVRANIŞLAR ÜZERİNDEKİ ETKİSİ

        Tüm bu etkenler toplumsal kabullere uygun bir biçimde davranmamızı zorlaştırır. Sonuç, genellikle başkalarını terslemek, olmayacak şeylere kızmak şeklinde ortaya çıkar. Üstelik aç kalma süremiz arttıkça bu tür duygusal tepkilerimizin yoğunluğu da artar.

        AÇLIK VE ÖFKE ARASINDAKİ BİYOLOJİK ETKİLEŞİM

        Biyolojik açıklamalara göre bir müddet yemek yemediğimiz zaman kan şekerimiz düşmeye başlıyor. Kan şekerimiz yani kanımızdaki glikoz seviyesi düştükçe açlık hormonu olan ghlerin sinir sistemimizi etkilemeye başlıyor. Bu durum stres hormonu olan kortizol ve adrenalin gibi bir dizi hormonun salınımı artıyor. Kan şekerimizi düzenlemek için salınan bu hormonların kanımızdaki miktarının artması da sinirlilik, öfke ve saldırganlık gibi olumsuz sonuçlar doğuruyor. Kan şekerinin düşmesi yalnızca saldırganlığa sebep olmuyor.

        REKLAM

        Aynı zamanda tükenmişlik, uyku hali, odaklanamama ya da hata yapmaya yatkınlık gibi çeşitli problemlere de neden olabiliyor. Bu yüzden bizler aç olduğumuzda karşılaştığımız her türlü gündelik olay ya da duruma normal şartlarda vereceğimizden daha farklı duygusal tepkiler verebiliyoruz. Ya da karşılaştığımız durumlar karşısında duygularımızı düzenlemede sorunlar yaşayabiliyoruz.

        AÇKEN SİNİRLİ OLMAK PSİKOLOJİK BİR DURUM OLABİLİR Mİ?

        Açlık ve öfke arasındaki ilişkiyi açıklamak için yapılan deneysel biyolojik araştırmaların zaman zaman tutarsız sonuçlar vermesi psikoloji kökenli araştırmaların yapılmasına neden olmuştur. Topluluk halinde yaşayan organizmalar ile yapılan bazı araştırmaların sonuçlarına göre, belirli bir süre gıda yoksunluğu çekmek de saldırganlığa sebep olabiliyor. Grup halinde yaşayan organizmalar önemli gıda kaynaklarına erişmek için birbirleriyle rekabet edebilirler. Diğerlerinden önce kaynağa ulaşmak için yapılan bu rekabet grup üyelerinin doğrudan birbirleriyle etkileşimi sonucu oluşmaktadır.

        Mevcut kaynakların sayısı azaldıkça rekabetin artması beklenmektedir. Dolayısıyla bu organizmanın çeşitli sebeplerden dolayı gıda yoksunluğu yaşaması kaynak tutma potansiyelini azaltabiliyor ve gıda kaynaklarına verdiği değeri artırabiliyor. Bu durumun doğurduğu rekabet ortamı ise organizmanın sahip olduğu gıda kaynaklarını korumak adına saldırgan davranışlar sergilemesi ile sonuçlanabiliyor. Yani açlık hissi öz düzenlememizi bozduğu için duygularımızı, yargılarımızı ve davranışlarımızı etkileyebiliyor.

        ÖNERİLEN VİDEO
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ