Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Televizyon 'Bereketli Topraklar', ilk bölümüyle bu akşamı saat 20.00'de başlayacak

        SHOW TV'nin merakla beklenen yeni dizisi 'Bereketli Topraklar', ilk bölümüyle bu akşamı saat 20.00'de başlayacak.

        ‘Bereketli Topraklar’ın yapımını; Süreç Film’in üstlenirken; senaryo süpervizörlüğü ve yönetmenliğini; başarılı yönetmen Yağız Alp Akaydın tarafından gerçekleştiriliyor. Dizinin senaryosu ise Hasan Tolga Pulat, Ozan Ağaç ve Seçil Çömlekçi tarafından kaleme alınıyor.

        'Bereketli Topraklar’, Adana’da kökleri nesiller öncesine dayanan iki güçlü ailenin mücadelesini ve bu mücadelenin ortasında doğan yasak bir aşkı konu alıyor.

        'Bereketli Topraklar’da başrolleri; Engin Akyürek, Gülsim Ali, Belçim Bilgin, Yiğit Koçak, Sarp Akkaya, İlayda Akdoğan, Zehra Kelleci, Hakan Çelebi, Bahar Süer, Gözde Demirtaş, Ekrem Şen ve Mert Özbek paylaşıyor.

        REKLAM

        Gülsim Ali, Belçim Bilgin, Yiğit Koçak, Sarp Akkaya, İlayda Akdoğan, Hakan Çelebi ve Zehra Kelleci, 'Bereketli Topraklar' ile ilgili, duyu ve düşüncelerini paylaştı.

        GÜLSİM ALİ (NEVİN)

        ♦ Canlandırdığınız karakterden bahseder misiniz?

        Nevin, Adana’ya yeni atanan, işine çok bağlı bir savcı. Adalet onun için sadece bir meslek değil, yaşam biçimi diyebilirim. Dışarıdan sert, mesafeli ve kontrollü görünse de aslında içinde çok güçlü bir fırtına taşıyor. Sessizliğiyle bile büyük bir duruşu var. Duygularını kolay göstermeyen ama her şeyi çok derin yaşayan bir kadın. Nevin, sadece bir savcı değil; kendi doğrularının, adalet anlayışının ve vicdanının peşinden giden bir kadın. Adana’ya geldiğinde Bereketoğlu ve Karahanlı aileleri arasındaki o büyük savaşın tam ortasında kalıyor ve o noktada artık yalnızca mesleğini değil, kendi sınırlarını da sorgulamaya başlıyor.

        ♦ Aile bağları, dizide hem koruyucu hem de yıkıcı bir güç gibi görünüyor. Her karakter geçmişin yükünü taşıyor. Sizce affetmek mi daha zor yoksa unutmak mı?

        Açıkçası… Bence affetmek de unutmak da kolay değil. Bazen insan unuttuğunu sanıyor ama sadece kabullenmeyi öğreniyor. Nevin için de öyle. Ne kadar güçlü görünse de geçmiş, bir şekilde hep kendini hatırlatıyor. Bazı yaralar kolay kapanmıyor, bazı duygular da sessizce hep orada kalıyor. Kendi adıma konuşacak olursam, bence unutmak daha zor, çünkü affetmek insanı hafifletiyor, ruhu temizliyor.

        ♦ Bu hikâyede benim de en çok merak ettiğim şeylerden biri bu aslında. Nevin affeder mi? Unutur mu?

        Bunları tabii ilerleyen bölümlerde hep beraber, onun aradığı soruların karşısında bulduğu cevaplar doğrultusunda göreceğiz.

        ♦ Bu hikâyenin içinde sizi en çok etkileyen, düşündüren veya sarsan sahne hangisi oldu?

        Hikâyeyi okur okumaz çok sevdim ve gerçekten çok heyecanlandım. Çünkü artık çoğu dizide sadece iki kişi üzerinden ilerleyen konular çok sıradanlaştı. Ama bizim hikâyemizde her bir karakterin kendine ait bir geçmişi, bir hikâyesi, bir haklı tarafı var. Herkesin bir arayışı, bir duygusal boşluğu var. İlk defa bir senaryo okurken sadece kendi oynayacağım karaktere odaklanmadığımı fark ettim. Tüm karakterlere, hikâyenin bütününe odaklanarak okudum. Bazen birine üzüldüm, bazen kızdım ama bir yandan da hepsini anlayabildim. Bu da senaryonun en güçlü tarafı bence. Bir de toprağımızın değerine, emeğe, üretime değinilmesi benim için çok önemliydi. Bunu özellikle Ömer karakteri üzerinden çok net görüyoruz, onunla birlikte yaşıyoruz adeta. Ve tabii kadınlar… Sadece Nevin değil, diğer kadın karakterler de çok güçlü. Herkesin bir direnişi, bir hikâyesi, bir sesi var.

        ♦ Çekimler Adana'da gerçekleştiriliyor. Toprak ve doğa hikâyenin önemli bir parçası. Sizce bu coğrafya dizinin atmosferine ve karakterlerin ruh haline nasıl yansıdı?

        Adana gerçekten bu hikâyenin kalbi diyebilirim. Toprak, doğa, güneş, sıcaklık… Hepsi dizinin atmosferine inanılmaz bir şekilde yansıyor. Ben her gün sete geldiğimde sadece bir şehirde değil, hikâyenin içinde yürüyormuşum gibi hissediyorum. Adana bu dizinin ruhunu tamamlayan bir karakter gibi aslında. Diziden bağımsız konuşmak gerekirse de, ben Adana’yı ve buranın insanını gerçekten çok sevdim. Herkes bizimle beraber bu heyecanı paylaşıyor, bize destek oluyor. Bizi rahat ettirmek, evimizdeymişiz gibi hissettirmek için ellerinden geleni yapıyorlar. O sıcaklık, samimiyet burada her yerde hissediliyor.

        ♦ Son olarak buradan izleyicilere neler söylemek istersiniz?

        Öncelikle bu hikâyeyi bizlerle birlikte izleyecek ve paylaşacak herkese şimdiden çok teşekkür ediyorum. 'Bereketli Topraklar', bizim için çok özel bir proje. Her karakterin ayrı bir hikâyesi, ayrı bir derdi var ve biz bu dünyayı sizlerle paylaşmak için çok heyecanlıyız. Umarım değinmek istediğimiz noktalar izleyiciye dokunur ve bizlerin etkilendiği kadar sizler de etkilenirsiniz. Biz bu hikâyeye çok inanıyoruz, umarım siz de severek izlersiniz. Ve çok yakında… 'Bereketli Topraklar’da buluşmak üzere...

        BELÇİM BİLGİN (ZEHRA)

        ♦ Canlandırdığınız karakterden bahseder misiniz?

        Karahanlı ailesinin tek kızı... 17 yaşında yaşadığı büyük travma tüm hayatını etkilemiş ve onu sert bir insan olmaya şekillendirmiş. Zehra, gücünü kontrol ve sezgiden alan; kırılganlığını görünmez, zekâsını görünür taşıyan bir kadın. Geçmişin yükünü omuzlayıp bugününü stratejiyle kuruyor; kendini çok haklı hissettiği yerden, sevdiği herkes için savaşırken kendisiyle de hesaplaşan biri. Erkek egemen toplumda, eril enerjinin kodlarıyla hayatı yöneten bir kadın.

        ♦ Aile bağları, dizide hem koruyucu hem de yıkıcı bir güç gibi görünüyor. Her karakter geçmişin yükünü taşıyor. Sizce affetmek mi daha zor yoksa unutmak mı?

        Unutmak insana bahşedilmiş en büyük hediye aynı zamanda da özel mücadele isteyen bir lanet… Unutmak kısa vadede uyuşturur ama gerçeği gömer; affetmekse yüzleşme ister. Bu dünyada en zor olan affetmek, çünkü hafızayı silmeden kalbi yeniden açmayı gerektiriyor. Kalbi yeniden açabilmek ise ciddi bir kişisel çaba istiyor.

        ♦ Sizi en çok etkileyen/sarsan sahne hangisi oldu?

        Aslında tek bir sahne değil, Zehra her gün sete gelirken “Acaba bunu nasıl yapacağım?” diye düşündüren çok katmanlı bir karakter. Oğlunun işkenceye maruz kaldığı sahne. Bir anne olarak bedenim tepki verirken, oyuncu olarak nefesle sahnenin gerçeğini taşımaya çalıştım. Empati ile teknik disiplin arasında ince bir çizgiydi. Yine ikinci bölümün finali çok ağır ve sert bir sahneydi. Spoiler vermeyeceğim, izleyene sürpriz olsun.

        ♦ Adana’nın coğrafyası diziye ve ruh hâline nasıl yansıdı?

        Toprağın kokusu, sıcağın ağırlığı ve rüzgârın tozu neredeyse üçüncü bir karakter gibi hikâyemizde. Adana’nın ateşi, hikâyedeki gerilimi ve Zehra’nın içsel ısısını büyüttü; ritmi, bakışı, suskunluğu bile belirledi. O yüzden coğrafyanın yapısı bana Zehra’yı hissetmemde önemli bir kanal oldu, Zehra ateş elementi yüksek bir kadın tıpkı Adana gibi :)

        ♦ İzleyicilere neler söylemek istersiniz?

        Bu hikâye gücün, adalet arayışının ve kalbin sınavı. Bizi izlerken sadece karakterlerin oyununu değil, toprağın nabzını da duyabilirsiniz. Yolculuğumuza eşlik ettiğiniz için şimdiden teşekkür ederim.

        YİĞİT KOÇAK (SALİH)

        ♦ Canlandırdığınız karakterden bahseder misiniz?

        Salih, yurt dışında büyümüş. Küçük yaşlarda abisinin kararıyla ailesinden koparılmış. Ailesinden ayrılmak bir çocuk olarak onda büyük bir travma yaratmış tabi. Terkedildiğini düşünüyor. Onlarsız yaşamaya alışıp yeni bir hayat kurduktan sonra ise ağabeyinin kararıyla tekrar Adana’ya getiriliyor ve ailenin başına geçmesi isteniyor ama Salih bu dünyanın adamı değil. Bir kere kendini Bereketoğlu gibi hissetmiyor ama yaşadığı aşklar, içinde yıllardır sakladığı bastırdığı Bereketoğlu kanı aklını çelmeye başlıyor. Gitmek ve kalmak, aşk ve tuttu, sevmek ve affetmek arasında gidip gelen bir hikâyesi olacak.

        ♦ Aile bağları, dizide hem koruyucu hem de yıkıcı bir güç gibi görünüyor. Her karakter geçmişin yükünü taşıyor. Sizce affetmek mi daha zor yoksa unutmak mı?

        Salih için unutmak bir seçenek değil. Çünkü ailesi. Sevgisiz büyümüş, küçük yaşta aileden eksik kalmış hem de onların tercihi yüzünden. Ailesi de bu kararı onun iyiliği için veriyor. Ama bir çocuk tabi ki de bunu böyle algılayamaz. Onları affetmek istiyor. Çünkü aile eksikliği var, aile olmayı hissetmek istiyor. Ama bu zamana kadar olduğu kişiyi de bırakmak öyle kolay olmuyor.

        ♦ Bu hikâyenin içinde sizi en çok etkileyen, düşündüren veya sarsan sahne hangisi oldu?

        Salih’in Ömer ağabeyiyle her şeyi açık açık konuştuğu bir sahne var. Beni en etkileyen sahne o şimdilik. İlerleyen bölümlerde daha sarsıcı sahneler olacaktır.

        ♦ Çekimler Adana'da gerçekleştiriliyor. Toprak ve doğa hikâyenin önemli bir parçası. Sizce bu coğrafya, dizinin atmosferine ve karakterlerin ruh haline nasıl yansıdı?

        Bu hikâye zaten burada çekilmeli hissiyatı doğdu senaryoyu ilk okuduğum andan itibaren. Geleneksel aileler, toprağına köklerine bağlı insan hikâyelerinin yoğun olmasından ötürü Adana en doğru coğrafya gelmişti bana. Salih için de ABD'den, Adana’ya gelmek büyük bir değişim oluyor tabi haliyle.

        ♦ Son olarak buradan izleyicilere neler söylemek istersiniz?

        Hikâyemiz bu toprakların, topraklarımızın insanını anlatan bir hikâye. Herkesin kendimden bir şeyler bulacağı ve merak edeceği karakterlerimiz var. Umarım izleyicilerimiz de işimizi sever ve uzun süreler birlikte oluruz bu hikâyeyle.

        SARP AKKAYA (FERİT)

        ♦ Canlandırdığınız karakterden bahseder misiniz?

        Ferit, ailenin en büyüğü ama aile reisliği ortak kararla Ömer’e verilmiş. İdealleri olan ama bu idealler uğruna hayatından vazgeçip ailesiyle Adana ‘da yaşamak zorunda kalan. Bereketli topraklara sıkışmış bir karakter.

        ♦ Aile bağları, dizide hem koruyucu hem de yıkıcı bir güç gibi görünüyor. Her karakter geçmişin yükünü taşıyor. Sizce affetmek mi daha zor yoksa unutmak mı?

        Bence affetmek daha zor ama Ferit için ikisi de çok zor. Aile birlikteliğini ön plana çıkaran aile içi çatışmaları ortaya koyan her sahne benim için en güzel ve en zor sahneler oldu.

        ♦ Çekimler Adana'da gerçekleştiriliyor. Toprak ve doğa hikâyenin önemli bir parçası. Sizce bu coğrafya, dizinin atmosferine ve karakterlerin ruh haline nasıl yansıdı?

        Adana, çok özel çok enteresan bir memleket buranın insanı buranın tabiatı buranın hissiyatı ister istemez diziye etki ediyor ben daha çok olumlu taraflarını gördüm bu işi Adana’da yaptığımız için çok doğru bir karar verdiğimizi düşünüyorum.

        ♦ Son olarak buradan izleyicilere neler söylemek istersiniz?

        İzleyicilerimize, iyi seyirler diliyorum.

        İLAYDA AKDOĞAN (FATMA)

        ♦ Canlandırdığınız karakterden bahseder misiniz?

        Fatma, soyadının getirdiği yükün altında ezilmemek ve kendi olmak için çabalayan genç bir kadın. Bir Karahanlı değil, Fatma olmak istiyor. Bu yolculukta aklı ve kalbi arasında çok savaş verecek ve aşkın onu dönüştürdüğü versiyonuyla tanışacak.

        ♦ Aile bağları dizide hem koruyucu hem de yıkıcı bir güç gibi görünüyor. Her karakter geçmişin yükünü taşıyor. Sizce affetmek mi daha zor yoksa unutmak mı?

        Affetmek daha zor ama çok hafifletici. İnsanın üstünden çok büyük bir yük alıyor. Yoluna devam etmesini sağlıyor.

        ♦ Bu hikâyenin içinde sizi en çok etkileyen, düşündüren veya sarsan sahne hangisi oldu?

        Her bölüm değişiyor desem. Karakterin derinlikleri ortaya çıktıkça sahneler daha da lezzetli bir hâl alıyor. Uzun uzun anlatmak isterim ama spoiler vermemek adına şimdilik kendimi durdurmalıyım.

        ♦ Çekimler Adana'da gerçekleştiriliyor. Toprak ve doğa hikâyenin önemli bir parçası. Sizce bu coğrafya, dizinin atmosferine ve karakterlerin ruh haline nasıl yansıdı?

        Adana’ya geldiğimizden beri bulduğum her fırsatta şehri gezdim, deneyimledim. Buranın insanı, ruhu, hissiyatı benim de yeni bir İlayda keşfetmemi sağlarken Fatma ile olan yolculuğuma ışık tuttu. Toprağın hikâyesini anlatırken Adana’nın atmosferinin bizim üzerimizdeki etkisi ekrana çok net yansıyacak.

        ♦ Son olarak buradan izleyicilere neler söylemek istersiniz?

        Sizlerle buluşmak için sabırsızlanıyoruz.

        HAKAN ÇELEBİ (BEKİR)

        ♦ Canlandırdığınız karakterden bahseder misiniz?

        Bekir, soyadının kaderini yaşayan biri. Sevgiden, aileden, aidiyetten mahrum büyümüş. Bu kadar öfkesinin ve sessizliğinin ardında aslında sadece sevilmeyi, kabul görmeyi bekleyen bir çocuk var. Sevilmek ve kabul görmek umuduyla, başkalarının istediği bir adam olmayı bile kabulleniyor.

        ♦ Aile bağları, dizide hem koruyucu hem de yıkıcı bir güç gibi görünüyor. Her karakter geçmişin yükünü taşıyor. Sizce affetmek mi daha zor yoksa unutmak mı?

        Bekir’in içinde öyle derin bir sevgi açlığı var ki… Bu duygunun en küçük bir izini görse, aslında her şeyi unutmaya hazır. Ama affetmek konusunda aynı şeyi söyleyemem. Affetme konusunda biraz zor bir karakter Bekir, hatta kötü bile diyebilirim. Dizide yaptıklarıyla bunu birçok kez göreceğiz aslında. 4

        ♦ Bu hikâyenin içinde sizi en çok etkileyen, düşündüren veya sarsan sahne hangisi oldu?

        İlk bölümdeki Engin ağabeyin (Akyürek) canlandırdığı Ömer Bereketoğlu karakteriyle bir sahnemiz vardı. O sahnede Bekir’in yalnızlığını iliklerime kadar hissettim. Ömer Bereketoğlu’nun Bekir’e “Sen yalnız bir hiç kimsesin” der gibi hissettirdiği o sahne... O sahne bittiğinde dakikalarca oturup Bekir’in yaşadıklarına ağladım. Benim için çok zor ama bir o kadar da özel bir sahneydi. Çünkü o an Bekir’i, iç dünyasını gerçekten tanımaya başladım. Engin abi o kadar iyiydi ki, Ömer olarak bütün gerçekleri Bekir’in yüzüne tokat gibi çarpmıştı. Kariyerim boyunca unutamayacağım bir anı oldu, benim için çok özeldi.

        ♦ Çekimler Adana'da gerçekleştiriliyor. Toprak ve doğa hikâyenin önemli bir parçası. Sizce bu coğrafya, dizinin atmosferine ve karakterlerin ruh haline nasıl yansıdı?

        Coğrafya, dizinin hikâyesini ve karakterlerini birçok açıdan destekliyor. Çekim yaptığımız yerlerin atmosferi, renkleri, dokusu hikâyemizi tamamlıyor. Her şey olması gerektiği kadar doğal. Karakterlerin yetiştikleri topraklar, hayata bakış açılarını ve olaylara verdikleri tepkileri çok net bir şekilde etkiliyor. Bekir’in, Adana’nın bilinen ailelerinden birinin oğlu olmasına rağmen getto bir çevreye ait olması, iç dünyasındaki birçok çatışmayı besliyor.

        ♦ Son olarak buradan izleyicilere neler söylemek istersiniz?

        İçinde neredeyse her duyguyu barındıran, her karakterin ayrı bir derinliği olan çok sarsıcı bir hikâye bu. Bunu izleyicilere çok güçlü bir şekilde aktaracak bir oyuncu. kadromuz ve yönetmenimiz var. Hikâyemize, oyuncu arkadaşlarıma ve yönetmenimize çok güveniyorum. İzleyicilerin, bu hikâyeye büyük ilgi göstereceğini düşünüyorum. Şimdiden herkese iyi seyirler.

        ZEHRA KELLECİ (KARACA)

        ♦ Canlandırdığınız karakterden bahseder misiniz?

        Karaca, hayatı gerçekten hissetmek isteyen biri. Doya doya yaşamak, yeni şeyler görmek ve keşfetmek onun için neredeyse bir ihtiyaç. Meraklı ve cesur bir yapısı var; bazen de içinden geleni düşünmeden yapıp o anda hissettiği duygunun peşinden gidiyor. Bu da onu daha önce bilmediği keşfetmediği yerlere doğru götürüyor.

        ♦ Aile bağları, dizide hem koruyucu hem de yıkıcı bir güç gibi görünüyor. Her karakter geçmişin yükünü taşıyor. Sizce affetmek mi daha zor yoksa unutmak mı?

        Unutmak daha zor bence. Affetmemek zaten başta kendine zarar verdiğin bir durum. Kimseye yararı yok. Ama asıl zor olan yaşanılan olayla, o duyguyla birlikte var olmayı öğrenmek. Yaşadığın her şeyi olduğu gibi kabul edip zamanı geldiğinde de kendi yolunda devam etmek. Bu hikâyenin içinde sizi en çok etkileyen, düşündüren veya sarsan sahne hangisi oldu? Benim en çok etkilendiğim ve sevdiğim sahnelerden biri, ilk kez Bereketoğlu Çiftliği’ne geldiğim sahneydi. Hem Karaca olarak hem de kendim olarak o an hikâyeyle daha derin bir bağ kurduğumu hissettim. İlk defa ekibin çoğunu, karakterleri kendi renkleriyle, enerjileriyle bir arada gördüm. Karaca için de o sahne, kendi yolculuğunun başkalarının hikâyesine karışmaya başladığı andı. Hem hikaye olarak çok anlamlıydı hem de arka planda gerçekten çok keyifliydi. O gün Adana’yı, o sıcağı, toprağı, orada olmanın hissini de ilk defa yasamış oldum.

        ♦ Çekimler Adana'da geçiyor, toprak ve doğa hikâyenin önemli bir parçası. Sizce bu coğrafya dizinin atmosferine ve karakterlerin ruh haline nasıl yansıdı?

        Burası bazıları için bir ev, bazıları içinse tam bir sınav gibi. Ortada büyük bir çatışma var ve herkes kendi hikâyesinde bir şekilde sınanıyor. Bir yandan karanlık olaylar yaşanırken, coğrafyanın sıcaklığı, o ağır güneş, toprakla ve doğayla iç içe olmak bence hikâyenin karanlık tarafına ışık tutuyor. Her şeyi biraz daha görünür, biraz daha dürüst hale getiriyor. Ben de Adana’ya ilk kez geldim ve bu coğrafyayla yeni tanıştım. Gerçekten çok sevdim. O yüzden sahnelerde Karaca’nın keşfetme halini yaşarken, bir yandan da ben Adana’yı keşfetmenin keyfini yaşadım diyebilirim.

        ♦ Son olarak buradan izleyicilere neler söylemek istersiniz?

        Sıcak bir coğrafyada, sevmenin de vazgeçmenin de zorluğunu hissettiren bir hikâye anlattığımızı düşünüyorum. Hem derin duygular hem de güçlü çatışmalar var içinde. Ekiple gerçekten güzel bir enerji yakaladık, herkes yürekten çalıştı. İzleyicilerle buluşmak için sabırsızlanıyorum; umarım siz de izlerken bu hikâyenin sıcaklığını ve samimiyetini hissedersiniz.

        ÖNERİLEN VİDEO
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ