Yapay zekâyı Aziz Nesin 1956'da öngördü
Mucize aynalarımız olsaydı ne yapardık? Karşısına geçip olmak istediğimiz kişinin, yaşamak istediğimiz hayatın yansımasını görseydik ruh halimiz nasıl olurdu? Ünlü yönetmen Tolga Örnek ile filmin başrol oyuncularından; yeni neslin yükselen yıldızı Boran Kuzum, Habertürk'e verdikleri röportajda yeni filmleri 'Mucize Aynalar'da bunu anlattı. Ve daha fazlasını
Diyelim ki mucize bir aynanız var. Baktığınızda; hayallerinizdeki görüşünüzü ve yaşamak istediğiniz hayatı yansıtıyor. Bakıp bakıp mutlu oluyorsunuz.
Görünen o ki; yapay zekâyla o aynalara önümüzdeki yıllarda evlerimizin, iş yerlerimizin en müstesna köşelerinde yer vereceğiz.
Aziz Nesin, öyle bir aynayı bundan 68 yıl önce hayal etti. Hayal etmekle kalmayıp üzerine bir de hikâye yazdı.
Tolga Örnek de onunla birlikte Aziz Nesin'in 5 hikâyesini daha harmanlayıp 'Mucize Aynalar' adıyla filme çekti.
Yapımcılığını Orchestra Content’ten Mine Şengöz’ün üstlenirken Alp Çağrı Günal ile Levent Güneri ortak yapımcılar arasında yer aldı. Tolga Örnek senayrosunu yazıp filmi yönetti...
Cengiz Bozkurt, Boran Kuzum, Şebnem Bozoklu, Zerrin Sümer, Eren Demirbaş, İştar Gökseven ve İdil Fırat’ın başrollerini paylaştığı 'Mucize Aynalar'; mucize aynanın fikir babasının başından geçenleri hikâye ediniyor. Filmin bir diğer ağırlık konusu ise bir ambulans şoförünün yönetmen ve senarist olma hayallerini gerçekleştirmeye çalışırken başına gelenler...
Tolga Örnek ile Boran Kuzum, Habertürk'ten Mehmet Çalışkan'ın sorularını cevapladı.
"UZUN ZAMANDIR TÜRKİYE'DE FİLM ÇEKMİYORDUM"
• Tolga, yeni filmin 'Mucize Aynalar' hayırlı olsun. Hikâyenin çıkış noktası nedir?
Tolga Örnek... Fikirden bitiş aşamasına üç yıl geçti. Uzun zamandır Türkiye'de film çekmiyordum. Beni heyecanlandıracak ve bu zamana değecek bir projeyle dönmek istiyordum. Benim için Aziz Nesin uyarlamasından daha büyük ve daha onur verici bir proje olamazdı. Aziz Nesin, üniversiteden beri okuduğum, en sevdiğim kişi. Tekrar öykülerini keşfetmek, okumak, anlamaya çalışmak ve onlardan bir film yapmak kariyerimin en heyecan verici tecrübelerinden biriydi.
"DEPREMDEN DOLAYI BİR GECİKME OLDU"
• 3 yıl sürmesinin nedeni nedir?
Tolga Örnek... Çekimler 6 hafta sürdü, uzun sürmedi ama araştırma, senaryonun yazımı, ön hazırlık... Sonra depremden dolayı ufak bir gecikme oldu. Fikrin ortaya çıkmasından, gösterime girme arası 3 yıldı ama çekim hiç problemsiz, kaymak gibi aktı. 6 haftada istediğimiz gibi istediğimiz her şeyi, istediğimiz ekiple, istediğimiz oyuncularla eğlenerek çektik.
Boran Kuzum... Ön hazırlığı bu kadar güçlü ve kuvvetli olunca bize çok az iş düştü.
"İKİ SAAT İÇİNDE ARADIM"
• Teklif geldiği zaman neler hissettin? Filmin hangi özelliklerinden dolayı bu filmde olmak istedin?
Boran Kuzum... Benim filmden önce Tolga ağabeyle tanışma şansım oldu. Onunla zaten uzun zamandır çalışmayı istiyordum. Çünkü bence Türk sinemasının fark yaratan, çok kendine özgü ve kült filmlerine imza atmış bir yönetmen. Bir de insan olarak tanıma şansım oldu. Tabii ki iyi bir yönetmen olabilir ama aynı zamanda iyi, mükemmel bir insan... Öncelikle onunla çalışmayı çok istiyordum. Sonra Tolga ağabey bana mesaj attı. O, Los Angeles'taydı ben Ankara'da... Saat farkından dolayı akşam geç bir saate denk geldi... "Sana senaryo atsam, okur musun?" dedi. Bu filmi yapacağını biliyordum ama biz bu film için görüşmüyorduk. Hemen okudum ve senaryoya bayıldım. İki saat içinde aradım.
Tolga Örnek... O da herhalde benim kariyerimde rekordur. Yapımcımız Mine'ye; "Boran'a senaryo gönderiyorum. Göndereyim mi?" diye sordum. "Gönder" dedi. Gönderdim... İki saat sonra Mine'ye mesaj çektim; "Beğenmiş, oynamak istiyor" diye... Mine; "Nasıl yani?" dedi. Teklifimin bu kadar kısa sürede kabul edilmesi, kariyerimde rekordur.
"HİÇ BİTMESİNİ İSTEMEDİĞİM BİR SÜREÇ"
• Kariyerinin 'Gümüş Yılı'nı geçtin. 27'nci yılındasın... 13 çalışman var, neler hissediyorsun?
Tolga Örnek... Zamanın hızlı geçtiğini hissediyorum. Keyifli de geçti ama ben hâlâ kendimi, o ilk filmini çeken 26 yaşındaki heyecanlı, daha öğrenecek, daha çekilecek çok filmi, daha tanışılacak çok değerli insanı olan genç bir adam olarak görüyorum. Bu, hiç bitmesini istemediğim bir süreç. Çünkü çok severek yapıyorum. Geçenlerde arşivi tarıyordum, yaptığım filmleri, çalıştığım oyuncuları görünce kendimi çok şanslı hissettim. Çok güzel insanlarla çalıştım.
"HEYECANSIZ YAPILMAZ"
• İnsanı ayakta tutan da o heyecan değil mi?
Tolga Örnek... Heyecansız hiçbir şey yapılmaz... Film işi o kadar enteresan bir şey ki kişiliğinin tüm çıplaklığıyla ortada olduğun bir iş... Yüz kişi sete çıkıyorsun, herkes birbirini tanıyor, herkesin birbiriyle etkileşimi var, sevmeden yapılmaz. Severek yapılınca da çok keyifli bir iş. Çünkü fikirden izleyicilerle paylaşmaya kadar da çok güzel bir süreç... O da heyecan veriyor zaten. Bizler; izleyicilerin, güzel filmler izlemesi için uğraşıyoruz. O da tatlı bir heyecan...
"OLMASI GEREKTİĞİ ZAMAN OLUYOR"
• 'Mucize Aynalar', 2016'dan sonraki ilk çalışman, niye bu kadar bekledin?
Tolga Örnek... İsteyerek beklemedim... Birkaç proje vatdı, son dakika olamadı. Araya pandemi girdi. Birkaç işi de ben tercih etmedim. Olması gereken proje olması gerektiği zamanda oluyor. 8 yıl tabii biraz uzun bir süre ama şimdi bundan sonra birazcık hızlanmayı düşünüyorum. Gaza basıp arayı kapatmak istiyorum. Bu proje gerçekten bana tekrar enerji verdi. Kariyerimin en başındaki heyecanı tekrar körükledi. O yüzden tam gaz devam etmek istiyorum.
"HAYALLERİNE ULAŞMAYA ÇALIŞMAK O KADAR KOLAY DEĞİL"
• Rolüne hazırlanırken nasıl bir hazırlık süreci geçirdin ve başına filmde canlandırdığın karakter gibi bir olay geldi mi?
Boran Kuzum... Aziz Nesin zaten bizim insanımıza çok güzel ayna tutan bir yazar. Benim karakterim de bütün bu ülkedeki gençlerin yakın olarak ya da uzaktan deneyimlediklerini deneyimliyor. Bir hayat gailesi içerisindeyiz, bir şekilde hayatımızı idame ettirmeye çalışıyoruz. Bir yanda hayallerimiz var ama var olduğumuz yapıdan dolayı hayallerimize ulaşmak her zaman çok gerçekçi ve kolay olmuyor maalesef. Bu süreçte de bazı şeyleri kabullenip aslında başka meslekleri yaparak; istemediğin mesleklerde de olsa para kazanarak hayatını devam ettirmen gerekiyor. 'Kerim' de böyle biri... Genç yaşta aile babası olmuş. Yazar ve yönetmen olma hayalini kuran ama hayatını idame ettirmek için de ambulans şoförlüğü yapan genç bir bey. O yüzden bizim için hikâye olarak ya da yaklaşım olarak çok uzak değil. Ben de çok benzer şeyler yaşadım. Ambulans şoförlüğü yapmadım belki ama İstanbul gibi bir yerde memur bir babanın çocuğu olarak hayat kurmaya, tutunmaya çalışmak, hayallerine ulaşmaya çalışmak o kadar kolay değil.
"AZİZ NESİN 1956'DA ÖNGÖRMÜŞ"
• Aziz Nesin öyküleriyle yapay zekâyı birleştirme fikri nasıl oluştu?
Tolga Örnek... Çok enteresan... 'Mucize Aynalar'daki ana hikâyemizi Aziz Nesin, 1956'da yazmış, tekrar altını çizmek istiyorum, 1956'da yazmış... Bunu öngörmüş, hayal etmiş ve ben okuduğumda o kadar günümüze uygun bir hikâye gibi geldi. Hatta geleceğe de uygun bir hikâye gibi geldi... Aziz Nesin'in yazdığını, sinemasal bir dille biraz daha ileriye, geleceğe taşımak istedim. Görselin bir anlatım da vereceğini, filmi de görsel olarak farklı bir yere taşıyacağını düşündüm. Filmi yazarken yapay zekâ bu kadar gündemde, bu kadar tartışılan bir konu değildi. O da çok güzel örtüştü. Aslında çıkarımı bana ait değil, Aziz Nesin bunu görmüş, çok çok önceden görmüş.
• Filmdeki gibi bir mucize aynanın var olduğunu düşünelim. Karşısına geçtin, orada ne görmek isterdin?
Boran Kuzum... Şu an için görmek istediğim, gişede çok güzel bir yere oturmak.
Tolga Örnek... Ben oğlumun mutlu, başarılı, sağlıklı bir adam olduğunu görmek isterim. Ben yaşlanmışım ve onunla hâlâ takılıyoruz... En büyük mutluluğum o olur.
"ÇOK ALIŞABİLDİĞİM BİR DURUM DEĞİL"
• Yeni neslin yükselen yıldızısın, neler hissediyorsun?
Boran Kuzum... İşimi çok seviyorum. Biraz önce Tolga ağabey anlatırken; "Mesleğe ilk başladığımdaki heyecanı hissediyorum" dedi. O heyecenı korumak gerçekten çok önemli. Bu, sevdiğin mesleği yaptığın zaman istemsizce her zaman seni takip eden bir durum haline geliyor. Ben işimi çok seviyorum ve işimi kendim için değil, insanlar için yapmayı bir motivasyon olarak belirledim. Biri izleyip hayatıyla ilgili başka bir şey hissettiği, bu dünyaya başka bir pencereden baktığı zaman çok mutlu oluyorum. Bu da bizim mesleğimizde insanlar üzerinde yaptığımız naçizane bir etki sanıyorum... Ben göz önünde iş yapmaya başladığım zaman 21 - 22 yaşındaydım. Bir de sosyal medya çağındayız ve kolay değil tabii... Sen daha kendini tanımadan herkesin seninle ilgili bir fikri oluyor. Çok yoğun çalışmaktan dolayı kendini tanıyacak vaktin de yok. O benim çok alışabildiğim bir durum değil. O yüzden işimi ve hayatımı iki ayrı kefeye koyup bir şekilde dengeleyerek yaşamaya devam ediyorum.
• Zor oluyor değil mi?
Boran Kuzum... Zor oluyor ama her işin bir zorluğu var. Bunu da kolaylaştıran şey, kabul etmek.
Tolga Örnek... Boran'ın işi önce geldiği için amacı şöhret değil. Şöhret, onun işinin bir etkisi, yan unsuru. Boran o kadar tanınmasa da aynı işleri aynı şekilde yapmaya devam etse, aynı şekilde mutlu olur.
Boran Kuzum... Keşke bundan eğlenen biri olsam, keşke gerçekten şöhret olmayı sevsem, belki bu hayat benim için çok daha kolay olurdu ama bana uygun bir şey olmadığı için onu bir şekilde ayırdım. İşimi çok seviyorum ve işimi yapıp hayatımı ondan olabildiğince ayrı tutmaya çalışıyorum.
"BENİM İÇİN GERÇEKLEŞEN BİR HAYAL OLDU"
• Kariyer planlamanı göz önüne alırsak şu ana kadar ulaştıkların bu plan dâhilinde mi gerçekleşti?
Boran Kuzum... Evet, genç bir oyuncu olarak kendi yolunu çizmeye çalışmak çok da kolay değildi. Çünkü bu mesleğe genç yaşta başladığınız zaman size biçilen bazı yollar var. Siz istemeseniz de bazı kişiler tarafından oraya itekleniyorsunuz. Kendi yolunu çizmek o kadar kolay değil, daha alternatif bir yerde durmak gerekiyor. Ben alternatif bir yerde durmayı istedim. Sadece ana akıma hizmet eden ve başrol erkek kategorisinde içi boş roller oynamak yerine birbirinden farklı, yeri geldiği zaman çirkinleşebilen, yeri geldiği zaman ikinci planda olan bir rolü oynayarak hikâyenin bir parçası olmayı istedim. Kendi yolunu çizdikten ve bunu kabul ettikten sonra da bu benim için gerçekleşen bir hayal oldu.
Tolga Örnek... Ben bununla ilgili bir şey söylemek istiyorum. Biz filmden önce de tanışıyorduk. Boran'ı insan olarak filmden önce tanıyordum. Zaten ben kişisel olarak anlaşamadığım, sevmediğim insanlarla çalışamıyorum, çalışmak da istemiyorum. Çünkü beraber bir yolculuğa çıkıyoruz, aile oluyoruz, o ailenin de kalıcı olmasını istiyorum. Boran; son derece disiplinli, son derece ekibe saygılı, zamanında hazırlığını yapmış olarak gelen ve çalışılması yönetmen için çok kolay bir oyuncu. Zaten çok yetenekli... Film dışında da kendini çok geliştiren bir oyuncu. Dünyayı merak ediyor, geziyor, görüyor, öğreniyor, tecrübe ediyor ve bütün o birikimi de sete getiriyor. Yönetmen için yönetmenliğin % 40'ı doğru oyuncuyla çalışmaktır. Eğer anlaşıyorsan sen sadece onun ilk izleyicisi olmakla ve onu kollamakla yükümlüsün. O, zaten her şeyi yapıyor. Bence Boran, zaten çok iyi bir yerde, çok başka yerlere, hiç kimsenin tahmin etmeyeceği yerlere de gidecek. İnşallah bazılarına da beraber gideriz.
"AZİZ NESİN'İN ALTINI ÇİZMESİNİ İSTEDİM"
• 'Mucize Aynalar'ın özellikle neyin altını çizmesini istedin?
Tolga Örnek... Bir kere Aziz Nesin'in altını çizmesini istedim. Yani Aziz Nesin'in bu güzel hikâyeleri yazmış olduğunu hatırlatmak istedim. Bir de hikâyede gerçekten farklı bir yolculuk var, hayaller, hayallere ulaşmanın zorluğu, hayallere ulaşmada alınması gereken destek var. Boran ve Cengiz'in karakterlerinden kaynaklanan, hayatımıza biz farkında olmadan giren kişiler bazen hayatımızın akışını değiştirebiliyor. Yani aslında kesişen hayatlarla ilgili de bir film.
"KENDİLERİNİ İYİ HİSSEDECEKLER"
• İzleyicilerin salondan çıkarken hangi duygular içinde olmasını umuyorsunuz?
Tolga Örnek... Her şeyden önce; "Çok farklı ve çok eşi benzeri olmayan bir film izledim" demelerini umarım. İkincisi de; kendilerini iyi hissederek çıkacaklar. Hayal kurmak isteyecekler. Hayallerine uzanmak isteyecekler ve böyle güzel, hoş, mutlu duygularla çıkacaklarını düşünüyorum. Farklı bir tecrübe edindiklerini düşüneceklerini umuyorum.
Boran Kuzum... Buna ne ekleyebileceğimi düşünüyorum. Çünkü gerçekten öyle... Filmi izledim, beklediğimden çok çok daha iyi bir film olmuş ve fark yaratacağını düşünüyorum. Buna ek olarak, bu film bizim sektörden insanlara da cesaret verecektir. Yeni anlatılara, yeni yollara, yeni bakış açılarına cesaret verecektir.
• Zaten Tolga'nın alâmeti farikalarından birinin bu olduğunu düşünüyorum...
Tolga Örnek... Evet, işte o zaman tecrübe kazanıyorsun, farklı tarz denedikçe kendi bilgini ve tecrübeni de geliştiriyorsun. Benim başarısız olmakla ilgili büyük korkum var. Aynı şeyi tekrar edecek olmakla daha büyük korkum var. Denemek, hepimizi heyecanlandıran bir şey.
"BİZ DE İNANIYORUZ"
• Senin için başarısız olmanın açılımı nedir, yorumlar mı yoksa gişe mi?
Tolga Örnek... Filmi en başta biz sevelim. Biz, filmi seversek, biz mutlu olursak... Bence ilk etaptaki gerçek başarı o olur. Çünkü o başarı, o memnuniyet duygusu izleyicilere de yansıyor. İzleyicilerle başlayan yolculuk da iyi bir adımla başlıyor. Çünkü öteki türler, o günkü koşullar, konjonktür bizim kontrolümüzde değil ama iyi film yaptığın zaman o yerini buluyor.
"YAPAY ZEKÂ YERİMİZİ ALAMAZ"
• Yapay zekâ çok gündemde... ABD'deki oyuncular sendikası, senaristler birliği, bu konuda bir açıklama yaptı; "Yapay zekâ çok gelişiyor, mesleğinizi elinizden alabilir. Ayağınızı denk alın" türünde bir açıklama... Bu konuda ne düşünüyorsunuz? Yapay zekâ, yerinizi alabilir mi?
Boran Kuzum... Ben, alamayacağını düşünüyorum. Biz, duygularla yaşayabiliyoruz. Duygu, çok taklit edilebilecek bir şey değil. Yapay zekâ birçok konuda hayatı kolaylaştırabilir belki ama hiçbir zaman sanatın yerini alabilecek bir şey olduğunu düşünmüyorum. Ben en başında yapay zekâyı ilk olarak illüstrasyonlarla gördüm. Belli kodlar yazıyorsun ve sana bir illüstrasyon çizim çıkarıyor. Hiçbir zaman gerçek çizimin ve resim sanatının yerini alabileceğini düşünmüyorum. Ki alamadı da...
Tolga Örnek... Boran'a katılıyorum. Yapay zekâ teknik anlamda çok şeyi kolaylaştıracak ama estetik anlamda, yaratıcılık anlamında çok zor. Çünkü o yaratıcılık ayrıca ansal kusurlarla da oluşuyor. O anlık kusurları tekrar etmesi, taklit etmesi çok zor ama teknik anlamda büyük kolaylık olacak. Şu anda da oluyor ama bir oyuncunun duygusunu ya da bir bestecinin duygusunu, bir yönetmenin estetik anlayışını taklit edebileceğini düşünmüyorum. Çünkü estetik, hatalarla da oluşuyor, anlık tariflerle de oluşuyor ama teknik anlamda pek çok şeyi kolaylaştırabilir. Oyuncular, şu an zaten bu konuda kendilerini koruma altına aldılar. Onların onayı olmadan benzer görseller kullanılamıyor.
"ABD'DE ÜRETİM BİRAZ AZALDI"
• Uzun yıllardır ABD'de yaşıyorsun. Oradaki sinema sektörü ne durumda? Hollywood'un eski üretiminin kalmadığı söyleniyor...
Tolga Örnek... Üretim biraz daha azaldı, eski şaşası yok. Çünkü çok dağıldı. Platformlar, kanalların çoğalması, pandeminin girmesi ve bütçelerin de çok yükselmesiyle birlikte o büyük bütçeli filmler eskisi gibi iş yapmıyor. Daha kişisel işlere, daha farklı işlere doğru bir yönelim var ve o yönelim artacak ama bu hep böyledir. Kişisel işlerin olduğu dönem artar sonra büyük patlamalı, süper kahramanlı işler artar sonra tekrar bu tarafa gelir. Bence bir ara geçiş dönemindeyiz. Her yerde olduğu gibi sinema sektörü de çok büyük bir ekonomik güç gerektirdiği için ABD'de de zor.
"ÇOK FAZLA DEĞİŞKEN VAR"
• Dijital platformlarda, sinemada ve televizyon yapımlarında da yer aldın. Sinema zor durumdaydı, bu sezon biraz toparlandı. Bir oyuncu olarak izleyicilerin sinemaya olan ilgisini nasıl değerlendiriyorsun?
Boran Kuzum... Ben oyuncu olarak onu çok değerlendirmiyorum açıkçası... Sinemanın başarısı daha çok ticari başarı olduğu için daha çok yapımcılar değerlendirsin onu... Ne yapmaları lâzım, nasıl bir fark yaratmaları lâzım ki izleyicileri sinemaya çekebilelim. Çünkü çok fazla değişken var. Ülkede bir şey oluyor ve bir anda insanlar kendilerini güvensiz hissedip evden çıkmak istemiyor. Çok iyi bir film bile yapmış olsan izlenmeyebiliyor.
"BAZI FİLMLER SİNEMADA İZLENMELİ"
• Sette 6 hafta emek vermişsin, çok isteyerek oynamışsın, sonra bir şey oluyor ve az izleniyor, bu durum seni etkiliyor mu?
Boran Kuzum... Benim için başarı, iyi bir film yaptığımı hissettiğim nokta... O film, bir şekilde bir yerde izleyicilerini bulur.
Tolga Örnek... Bazı filmler var ki beyazperdede izlenmeli. Görseli güçlü, sesi güçlü, hikâyesi daha epik olan filmlerin beyazperdede izlenmesi gerektiğini düşünüyorum. 'Mucize Aynalar' bittikten sonra bir süre izlemedim. Geçen hafta kontrol için geldiğimde büyük perdede izledim ve bambaşka bir tecrübe yaşadım. Biz bunu aslında büyük perde için yapmışız. Çünkü görsel efektleri, renkleri, kamera hareketleri, oyuncuların hareketleri ve rollerindeki aksiyonları, beyazperdede daha fazla takdir ettim. Bazı filmlerin, bizimki gibi olduğunu düşündüğüm filmlerin büyük perdede izlenmesi gerektiğini düşünüyorum. Ona göre de bir yatırım yapılması gerektiğini düşünüyorum ama televizyona çekilmiş bazı güzel işler de var. Onlar da platformda izlenebilir. Önemli olan önce anlatacağın hikâyeyi bulmak, ondan sonra hangi yerde göstereceğine karar vermek.
Aziz Nesin (1915 - 1995)
"AZİZ NESİN OKYANUSUNDA YÜZÜYORUM"
• Aziz Nesin'in öykülerine devam edecek misin?
Tolga Örnek... Ciddi anlamda düşünüyorum... Çünkü bu film sayesinde bir Aziz Nesin okyanusuna atladım, yüzmeye başladım ve o okyanusun ne kadar geniş ve derin olduğunu gördüm. Aziz Nesin'i, Nesin Vakfı'nı ve eserlerini tanımak hayatımı o kadar etkiledi ve güzelleştirdi ki... Hayatımdan çıksın istemiyorum. Keşke daha önce yapsaydım. O yüzden ileride de mutlaka yapacağım.
"BU DA BENİM İÇİN MUCİZEYDİ"
• Hayatının bir noktasında senin için mucize olabilecek bir olay yaşadın mı?
Boran Kuzum... Dönüm noktası olacak kadar büyük bir mucize yaşamadım ama her zaman küçük mucizeler oluyor. Spesifik olarak "Şu oldu" diyebileceğim bir şey yok ama mesela, bu film de benim için bir mucizeydi. Filmi tanıtmak için söylemiyorum ama bu filmin yapılacağını çok önceden biliyordum ben, bu da benim için bir mucizeydi.