Hücre yenileyen gençlik iksiri: Ozon terapi
Ozon terapi, tıbbın birçok alanında kullanılan yardımcı bir tedavi yöntemi. Bu terapinin, farklı uygulama şekilleri bulunuyor. Tıp alanında çok sayıda hastalığın çözümüne yardımcı olan ozon terapi "gençlik iksiri" olarak da anılıyor. 10 yıl önce varlıklı kişilerin uygulattığı bu terapi artık yaygınlaşmış durumda. İşte detaylar. Habertürk Sağlık Yazarı Ceyda Erenoğlu'nun haberi
“Gençlik iksiri” olarak tanımlanan ozon, günümüzde kronik hastalıkların tedavisinde de kullanılıyor. On yıl önce sadece maddi durumu iyi olan kişilerin ulaşabildiği “ozon terapi” artık yaygınlaşmış durumda. Uzmanların hiçbir yan etkisi olmadığını söyledikleri ozon, tıp alanında özel jeneratörlerde saf oksijenden üretiliyor. Bağışıklık sistemini güçlendiren, enfeksiyon hastalıklarına karşı direnci artıran, hücre ve dokulara giden kan dolaşımını hızlandıran ozon terapinin olmazsa olmazlarından biri de “doktor” kontrolünde uygulanması gerekliliği. Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Uzmanı Doç. Dr. Hülya Şirzai konuyla ilgili önemli bilgiler veriyor.
TIPTA KULLANIM ALANLARI
Ozon, atmosferde stratosfer tabakasında bulunan en önemli gazlardan biri olarak güneşin yaydığı yüksek enerji yüklü ultraviyole ışınlara karşı koruyucu bir filtre mekanizması sunuyor ve biyosferdeki biyolojik dengeyi korumaya yardımcı oluyor. 1960’lardan sonra içme sularının kimyasal maddelerle artan kirlenmesinin önemli bir sorun haline geldiği belirtiliyor. Ozon, temizleyici ve dezenfekte edici etkilerinin farkına varılmasından sonra başta suların temizlenmesi olmak üzere sanayinin birçok alanında kullanılıyor. Günümüzde ozonun gücünden tıp alanında da faydalanılıyor.
OZONUN ETKİ MEKANİZMASI
Ozon, güçlü okside edici özelliğinden dolayı mikroorganizmaları öldürmenin yanında, fenoller, pestisitler, deterjanlar, kimyasal atıklar ve aromatik bileşikler gibi tüm toksinleri nötralize edebiliyor. Reaktif oksijen türleri yaşa bağlı olarak hücrelerde oksidatif hasara neden oluyor. Bu duruma “artmış oksidatif stres” adı veriliyor. Yakın zamanda yapılan çalışmalarda; ozon uygulaması ile vücuda düşük dozlarda reaktif oksijen verilmesiyle ortaya çıkan ürünlerin fizyolojik düzeylerde başta hücre içi haberleşme olmak üzere biyolojik mekanizmalarda rol aldığı ve tedavi edici etkilere aracılık ettiğinin gösterildiği belirtiliyor. Tekrarlanan düşük dozda ozon uygulamaları sonucunda antioksidan sistem güçlendirilerek oksidatif strese karşı direnç geliştirebiliyor.
YARDIMCI TEDAVİ YÖNTEMİ
Ozon tedavisi özellikle yangısal sürecin yoğun olarak yaşandığı ve bağışıklık sisteminin ön planda yer aldığı yara iyileşmesi, iskemik, romatizmal ve infeksiyöz hastalıklarda yardımcı tedavi yöntemi olarak kullanılıyor. Bunun nedeni hücre yenilenmesini hızlandırması olarak açıklanıyor. Ozon, kırmızı kan hücrelerinin oksijen taşıma kapasitesini ve elastikiyeti ile kanın akışkanlığını artırarak oksijen azlığını gideriyor. Ayrıca damarlarda genişlemeye neden olarak damar tıkanıklıklarında yardımcı tedavi yöntemi olarak da uygulanabiliyor. Yağ hücreleriyle direkt etkileşime girerek kolesterolde azalmaya ve bölgesel yağ yıkımına yardımcı oluyor, kan şeker düzeyini düşürüyor. Kireçlenmelerde kıkırdak kaybını azaltarak ve eklem içi sıvıları ile kıkırdak yapımını uyararak eklem ağrılarında azalma ve hareket kabiliyetinde artma sağlıyor.
HANGİ HASTALIKLARA FAYDALI?
Osteomiyelit, plevral amfizem, fistülün eşlik ettiği apseler, enfekte yaralar, bası yaraları, kronik ülserler, diyabetik ayak ve yanıklar, hipertansiyon, diyabet, ilerlemiş iskemik hastalıklar, gözde maküler dejenerasyon, kas iskelet sistemi hastalıkları, eklem kireçlenmeleri, fibromiyalji (kronik yorgunluk sendromu), ağız boşluğundaki kronik ve tekrarlayan enfeksiyonlar ve yaralar, alerji - astım, bunama, MS, romatoid artrit, Crohn hastalığı, akciğer hastalıkları, sedef gibi deri hastalıkları, kansere bağlı yorgunluk, erken böbrek yetmezliği, depresyon, özellikle antibiyotikler ile kimyasal tedavilere dirençli bakteriler, virüsler ve mantarların neden oldukları akut ve kronik enfeksiyöz hastalıklar (hepatit, HIV-AIDS, herpes ve herpes zoster enfeksiyonu, papillomavirus enfeksiyonları, onikomikozis ve kandidiyazis, giardiyazis ve kriptosporidiyozis) ile Bartolinit ve vajinal kandidiyazis.
UYGULANMA ŞEKLİ
En yaygın kullanım metodu olan majör yöntemde kişiden 50-200 ml arasında kan alınıyor. Tedavi seanslarının sayısı ve uygulanacak ozon dozu hastanın genel durumuna, yaşına ve asıl hastalığına bağlı olarak planlanıyor. Minor yöntemde kişiden alınan 2 – 5 cc arası kan, belirlenmiş dozda ozonla karıştırılarak kişiye enjekte ediliyor. Vücut boşluklarına ozon verilmesi makat yoluyla, vajinal ve kulak yoluna püskürtme yöntemi ile gerçekleşiyor.
Bir diğer uygulanma şeklinin eklem ve kas içine ozon gazı verilmesi olduğu belirtiliyor. Kas- iskelet sistemi rahatsızlıklarında ozon gazı, uygun bir iğne ile kişinin eklemlerine ve kaslarda ağrılı bölgeye belirli bir dozda enjekte ediliyor. İyileşmeyen yaralarda, diyabetik ayaklarda, cilt lezyonlarında, enfeksiyonlarda, dolaşım bozukluklarında, nöropatik ağrılarda ve huzursuz bacak sendromunda ozon torbası kullanılıyor. Ozon kupanın ise özellikle bası yaralarında kullanıldığına dikkat çekiliyor.
YAN ETKİSİ YOK DENECEK KADAR AZ
Ozon tedavisinin yan etkisinin yok denecek kadar az olduğu belirtiliyor. Şimdiye kadar bildirilen yan etkiler, uygulama hatalarına ve hastanın antioksidan kapasitesine göre yüksek dozda ozon verilmesine bağlı gelişebiliyor. Bu nedenle ozon tedavisinin düşük dozla başlaması, kademeli şekilde artırılıp ilerleyici tarzda uygulanması gerekiyor. Bazı durumlarda bu terapi sakıncalı olabiliyor. Sakıncalı durumlar; glukoz 6 fosfat dehidrogenaz enzim eksikliği, özellikle erken dönem hamilelik, anjiotensin çevirici enzim (ACE) inhibitörü tedavisi, hipertiroidi, kanama bozukluğu, kontrol altına alınamayan kardiyovasküler hastalıklar ve ozona reaksiyon gösteren astım olarak sıralanıyor.
TEDAVİ SIRASINDA VİTAMİN KULLANMAK ZARARLI MI?
Ozonla yapılan tedavi sırasında, Vitamin C ve Vitamin E içeren tüm antioksidan takviyelerinin bırakılması gerekiyor. Kanda bu bileşiklerin yüksek konsantrasyonlarda bulunması bir oksidan madde olan ozonun etkinliğini, dolayısıyla da tedavinin seyrini etkiliyor. Bu nedenle vitaminler ile antioksidanların ozon tedavisinden önce veya sonra alınması, tedavi sırasında ise kullanılmaması gerekiyor. Ozon tedavi türlerinden birinin uygulanmasından önce hastaların tansiyon ve şeker ilaçlarını en az 2 saat önceden almış olmaları ve ozon tedavisi sırasında aç olmamaları gerektiğine dikkat çekiliyor. Ozon tedavisi, düşük riskli ve genellikle standart medikal tedaviler eşliğinde tamamlayıcı, destekleyici ve yeniden yapılandırıcı bir metot olarak değerlendiriliyor.
OZON TEDAVİSİNİN YARARLARI
* Hücre ve dokulara giden kan dolaşımını hızlandırır.
* Bağışıklık sistemini güçlendirir, enfeksiyon hastalıklarına karşı direnci artırır.
* Damarları (arter ve venler) yeniler, tansiyonun düzelmesini sağlar.
* Kan ve lenf sistemini temizler.
* Derinin üçüncü böbrek ya da ikinci akciğer sistemi gibi çalışmasını sağlar.
* Daha temiz, yumuşak ve daha gençleşmiş bir cilt yaratır.
* Kaslarda biriken toksini gidererek kasları gevşetir, yumuşatır ve esnekliğini arttırır.
* Eklem ağrılarını ve kas rahatsızlıklarını iyileştirir.
* Hormon ve enzim üretimini normale döndürür.
* Beyin fonksiyonlarını ve hafızayı kuvvetlendirir.