Samuel Ndikumana’nın bisikletinin bize söylediği
Zürih'teki dünya şampiyonasında yarışan ülkelerin ekonomik durumları bir anlamda sonuçları da etkiliyor. Özellikle zamana karşı yarışlarda etkin bir şekilde kullanılan teknoloji, harcanan eforu daha az kayıpla hıza çeviriyor. Bu teknolojiyi yakalamanın da ekonomi ile mümkün olduğu su götürmez… Gençler klasmanında son sırada yarışı tamamlayan 18 yaşındaki Burundili sporcu Samuel Ndikumana, hem bisikleti hem de kıyafeti ile bu teknolojinin epey uzağında bir görüntü verdi. Ancak bu görüntüsü özellikle amatör sporcular için bir mesaj içeriyor
Bisiklette bu yıl dünya şampiyonasına İsviçre’nin Zürih kenti ev sahipliği yapıyor. 29 Eylül’de erkekler yol yarışı ile son bulacak şampiyona, 21 Eylül’de başladı. Yol yarışlarından önce şampiyonada sırasıyla para bisikletçiler, kadınlar, erkekler ve yaş gruplarına göre sporcular bireysel zamana karşı yarışlarda performanslarını sergiledi. Daha önce burada biraz bahsetmeye çalıştığımız gibi zamana karşı yarışlar, bisiklet sporunda teknolojik ve aerodinamik etkilerin en çok görüldüğü ve ihtiyaç duyulduğu alan. Burada teknolojik gelişimi sadece bisikletlerde değil, sporcuların kıyafetlerinde, ayakkabılarında ve kasklarında da görüyoruz. Amaç rüzgarın etkisini en aza indirmeye çalışırken bisikletçinin kuvvetinden maksimum performansı elde etmek. Ortaya çıkan ve bazen korkutucu da olan görüntüde bisikletçiler bu son teknolojik araçların birer canlı motoru gibi.
Şampiyonada genç erkekler klasmanındaki mücadeleyi son sırada (66’ncı) tamamlayan 18 yaşındaki Burundili sporcu Samuel Ndikumana’yı izlerken bütün bu teknolojik gelişmelerin ülkesine uğramadığını düşünebiliriz. Teknolojiyi üretmek de satın almak da ekonomi ile doğrudan ilişkili olduğu düşünülürse bu acıklı görüntü kaçınılmaz oluyor. Kişi başı milli geliri 199.6 dolar olan bu küçük Afrika ülkesinden çıkan sporcunun yarıştığı parkurda üçüncü olan Matisse Van Kerckhove ve ikinci olan Jasper Schoofs Belçikalı. Burundi’nin 1962’de bağımsızlığını kazandığı Belçika’nın 53.475 dolarlık kişi başı gelirini buraya not edersek aradaki fark daha dramatik bir hal alacaktır.
Kürsünün birinci basamağındaki sporcu Paul Seixas ise bir Fransız. (Kürsünün ilk basamaklarındaki ülkelerde bisikletin yaygın bir ulaşım aracı olması tesadüf mü?) Kişi başı geliri 44.460 dolar olan Fransa’nın Burundi ile buluştuğu nokta da dil. Kirundi ile birlikte Fransızcanın konuşulduğu bu Afrika ülkesinin para brimi de Frank. Ndikumana’daki Fransız esintilerini ‘yarış kombini’nde de görmek mümkün. Fransa menşeli Dechatlon’un Btwin marka ayakkabısı, ‘skinny jean’i andıran taytı ve kolları bayrak gibi dalgalanan tişörtü ve kaskı aerodinamik etki bir tarafa başlangıç seviyesindeki bir amatörün dahi tercih etmeyeceği parçalar.
Ndikumana’nın bisikleti de bir zamana karşı yarış bisikleti değil. Nesli tükenmekte olan v fren bu spora yeni başlayanların dahi dudak bükebileceği bir teknoloji artık. Yine fotoğraftan anlaşıldığı kadarıyla karbon olan kadronun üstünde Shimano’nun Di2 Ultegra grup seti var. Bu özellikler onu bir yol yarışının içinde tutmaya yetse de zamanın gerisinde bırakıyor.
Bütün bunlar sporun bir parçası olmaya engel değil. Ndikumana bisikleti ve kıyafetleri ile zamanı yakalamış olsaydı muhtemelen yüzündeki acı ifadesi yine aynı olacaktı. Ancak harcadığı efor, hızına daha verimli yansıyacağı için muhtemelen daha kısa sürede finişi görecekti. Bu durum da asıl amacı kendi performansını bir adım ileri götürmek olan amatörler için bir mesaj içermiyor mu? Daha 1000 kilometre bile sürmeden sonraki bisikletinizi düşünmek mi yoksa bisikletinizle daha verimli zaman geçirmek mi sizi daha iyi bir (amatör ya da değil) sporcu yapar?