Çocuk kitaplarından uyarlanan 15 unutulmaz film
Sinema sanatındaki edebiyat uyarlamaları arasında çocuk kitaplarının her zaman ayrı bir yeri olmuştur. Bazıları defalarca uyarlanmıştır sinemaya… 23 Nisan Çocuk Bayramı vesilesiyle, evde olduğumuz şu günler için biz de çocuk kitaplarından sinemaya uyarlanan 15 film seçtik. Habertürk film eleştirmeni Mehmet Açar'ın yazısı…
OZ BÜYÜCÜSÜ (1939)
(The Wizard of Oz)
Her çocuk için en güvenli yer evidir. Peki ya, oradan uzak düşerse? Kendini yabancı bir diyarda bulan Dorothy’nin (Judy Garland) eve dönüş serüveni, sunduğu fantezi evreniyle nesiller boyu çocukların en sevdiği filmlerden biri olmayı başardı. Aslında her şey bir çocuğun ebeveynlerinin koruyucu kanatlarından uzakta kendi başının çaresine bakmasıyla ilgili... Dorothy, hiç tanımadığı bir dünyada yeni arkadaşlar edinerek ve sorunlara çözümler üreterek evine dönmeye çalışırken, kendi ayaklarının üstünde durmayı öğreniyor. L. Frank Baum’un 1900 tarihli “The Wonderful Wizard of Oz” adlı romanından uyarlanan filmi Victor Fleming ve George Cukor yönetti.
GÖKTEN İNEN MELEK (1964)
(Mary Poppins)
P. L. Travers’in Mary Poppins serisinden sinemaya adapte edilen “Gökten İnen Melek”, eğlenceli ve klasik bir Disney müzikali… Acil bir dadıya ihtiyaç duyan Banks ailesinin yardımına, şemsiyesiyle gökten inen Mary Poppins yetişir. Mary sihirli güçlere sahip özel bir dadıdır... Bu filmden sonra, romanın sinema haklarını nasıl alındığının hikâyesini anlatan “Saving Mr. Banks”i (2013) de mutlaka seyredin. Filmden aldığınız tat ikiye katlanırken filmin hikâyesinin ardındaki sırları da keşfedeceksiniz. Robert Stevenson’un yönettiği filmde başrolleri Julie Andrews ve Dick Van Dyke oynuyorlar.
PRENSES GELİN (1987)
(The Princess Bride)
William Goldman’ın 1973’de yayımlanan kendi romanından sinemaya uyarladığı film, büyükbabasının hasta torununa anlattığı masalı getirir karşımıza. Masal, çiftlikte çalışan bir gencin (Cary Elwes) güzel Prenses Buttercup’ı (Robin Wright) kötü ve rezil Prens Humperdinck’den kurtarmaya çalışırken yaşadığı serüvenleri anlatır… Rob Reiner’in yönettiği film, hayli eğlenceli ve komik bir tarza sahip. İlk gösterime girdiğinde eleştirmenler çok beğenmiş ama gişelerde bekleneni verememişti. Ama yıllar içinde özellikle ABD ve İngiltere’de 1980’ler nostaljisi taşıyan kültleşmiş bir klasiğe dönüştü. Robin Wright, filmin ardından herkesin tanıdığı bir isim haline gelmişti.
GİZLİ BAHÇE (1993)
(The Secret Garden)
Ailesini kaybeden Mary, daha önce hiç karşılaşmadığı akrabalarının büyük evinde yaşamaya başlar… Yeni arkadaşlar edinmesi ve Gizli Bahçe’nin varlığını öğrenmesiyle birlikte hayatı değişir… Polonyalı yönetmen Agnieszka Holland’ın filmi, Frances Hodgson Burnett’ın 1911’de yayımlanan aynı adlı kitabından yapılan uyarlamalar arasında en iyisi olarak kabul edilir. Holland, orijinal eseri, eğlence ve mizahı ihmal etmeyen etkili bir Gotik atmosferle aktarıyor sinemaya. Roger Deakins’in görüntülerinin yanı sıra Maggie Smith’in Mrs.Medlock rolündeki oyunculuğunu da analım.
KÜÇÜK PRENSES (1995)
(A Little Princess)
‘Yerçekimi’ ve ‘Roma’ filmleriyle tanınan Alfonso Cuaron’dan harika bir çocuk edebiyatı uyarlaması…. Sara, babasının ‘küçük prensesi’ olarak büyümüştür. Babasının Birinci Dünya Savaşı’na katılmasının ardından New York’taki yatılı okula geldiğinde, okul müdürü Bayan Minchin’in sert tavrına rağmen bütün kızların bir prenses olduğunu düşünmeye devam eder. Ama babasının savaşta öldüğü haberinin gelmesiyle Sara’nın bütün hayatı değişir… F. Hodgson Burnett’ın aynı adlı romanından uyarlanan ‘Küçük Prenses’, Hollywood’un ve eleştirmenlerin Meksikalı yönetmen Alfonso Cuaron’un farkına vardığı film olarak bilinir…
MATILDA (1996)
Matilda kitap okumayı çok seven bir kız çocuğudur… Kitapları sevmeyen, sürekli televizyon seyreden anne babası ise onun bir baş belası olduğunu düşünür. Zekâ küpü Matilda onlara bir ders vermek için harekete geçer. Roald Dahl’ın 1988’de yayımlanan aynı adlı romanından sadık bir şekilde sinemaya uyarlanan filmin yönetmeni, baba rolünde de oynayan Danny De Vito… İlk gösterime girdiğinde gişelerde çok başarılı olamamıştı ama yıllar içinde bir klasiğe dönüştü ve çok iyi bir uyarlama olarak kabul edildi.
HARRY POTTER SERİSİ (2001 - 2011)
İngiliz yazar J.K. Rowling’in ilki 1997 yılında yayımlanan 7 ciltlik roman serisi 2007’de sona ermişti. Serinin ilk filmi ‘Harry Potter ve Felsefe Taşı’ 2001 yılında seyircilerle buluştu. Serinin son kitabı iki ayrı film olarak çekildi. Sekizinci film ‘Harry Potter ve Ölüm Yadigârları: Bölüm 2 (Harry Potter and Deathly Hallows: Part 2) 2011 yılında buluştu seyircilerle… Seri, küçük yaşta girdiği sihirbazlık okulu Hogwarts’ta eğitim görmeye başlayan Harry Potter’ın sınıf arkadaşları Hermione ve Ron’la birlikte, dünyayı ele geçirmeye çalışan Lord Voldemort’a karşı verdiği mücadeleyi anlatır. Harry Potter ve arkadaşlarının büyümesiyle filmin hitap ettiği yaş gruplarının da büyüdüğünü hatırlatalım. Özellikle son bölümlerin içerdikleri korku unsurları nedeniyle küçük çocuklara çok uygun olduğu söylenemez.
ŞREK (2001)
(Shrek)
Şrek, bataklığında tek başına yaşayan, başkalarıyla iletişim ve bağ kurmaktan hoşlanmayan yalnız bir devdir. Ne var ki, bir gün bataklığına gelenler yüzünden huzuru kaçınca, sorunlarını çözmek üzere geveze arkadaşı Eşek’le birlikte her şeyin sorumlusu Lord Farquaad’ı görmeye gider… İç ve dış güzelliğin, sevginin, dostluğun anlamını sorgulayan; bir yanıyla peri masallarını, bir yanıyla da modern komedileri hatırlatan, zekice yazılmış, seyri çok keyifli bir animasyon. Andrew Adamson ve Vicky Jenson’un yönettiği film, William Steig’ın bir kitabından sinemaya uyarlandı.
NARNİA GÜNLÜKLERİ SERİSİ (2005-2010)
(The Chronicles of Narnia Series)
C.S. Lewis'in "Narnia" serisi, çocuk seyircileri hedefleyen bir fantezi... Narnia filmlerinde gerçek hayatın takvimi, II. Dünya Savaşı yıllarını gösterir. Babalarının yanında savaşa katılamayan çocuklar, evin içindeki gizli geçitlerde Narnia adlı hayal dünyasına firar eder ve kendi savaşlarını orada verirler. Babaları Almanya'ya karşı ülkelerini savunurken, onlar da Narnia'da Aslan'ın rehberliğinde kötüleri yenmeye çalışırlar. Böylelikle İngiltere'nin yaşadıkları sorunları daha iyi anlarlar. 2005’te ‘Aslan, Cadı ve Dolap’ (The Lion, the Witch and the Wardrobe) ile başlayan Narnia Günlükleri, 2008’de ‘Prens Kaspiyan’ın (Prince Caspian) ardından 2010’da üçlemenin en iyi filmi olan ‘Şafak Yıldızının Yolculuğu’ (The Voyage of the Dawn Treader) ile sona erdi.
FANTASTIC MR. FOX (2009)
Roald Dahl’ın çocuk romanından yola çıkan “Fantastic Mr. Fox”, konuşan hayvanları ve naif çizgileriyle çocukları yakalayabilecek bir animasyon… Öte yandan, ince mizah duygusu ve tuhaf öyküsüyle yetişkinlere de hitap ediyor. Film, Dahl’ın romanının hayli serbest bir uyarlaması… Film de kitapta olduğu gibi Tilki Bey’in ailesinin geçimini sağlamasını anlatıyor ama olaylar çok farklı şekilde gelişiyor. Bilgisayar animasyonu ve eski usul çizimlere oranla daha fazla el emeği göz nuru isteyen stop-motion tekniğiyle çekilen film, usta yönetmen Wes Anderson’un üslubunu taşıyor.… Orijinal seslendirmesinde Tilki Bey’i George Clooney konuşuyor. En iyi animasyon film ve en iyi müzik kategorilerinde Oscar’a aday olduğunu anımsatalım.
KORALİN VE GİZLİ DÜNYA (2009)
(Coraline)
Anne ve babanın ilgisizliğinden sıkılıp başka dünyalara kaçmak, ilk başta eğlenceli olabilir. Hatta orada anne ve babanızın benzerleriyle dahi karşılaşabilirsiniz. Ne var ki, hiçbir şey gerçek dünyanın ve anne ile babanın yerini tutamaz. Coraline daha iyi bir yer bulduğunu düşünse de bir süre sonra bu alternatif dünyanın barındırdığı tehlikelerle yüzleşiyor. Neil Gaiman’ın romanından uyarlanan, Henry Selick’in yönettiği film, çocukları, sahte hayal dünyalarına karşı uyarırken ebeveynlerini daha iyi anlamaya yönlendiriyor. Film içerdiği bazı karanlık ve korkutucu imajlar nedeniyle farklı ülkelerde farklı yaş sınırlamaları aldığını belirtelim.
AŞIRICILAR (2010)
(Kari-gurashi no Arietti)
Mary Norton’un “The Borrowers” adlı romanı 1997’de Hollywood tarafından uyarlanmış ama başarılı olamamıştı. Japonlar aynı romandan usta sinemacı Hayao Miyazaki’nin yaptığı daha serbest bir uyarlamayla daha etkili bir sonuca ulaşmayı başardı. Evlerde insanlara görünmeden yaşayan minik insanlardan biri olan genç aşırıcı Shida, Kamiki adlı bir çocuğa görünür ve onunla arkadaş olur... Film, bir dostluk öyküsünü keyifle seyredilen harika bir serüvenle birleştiriyor. Senaryosunu Hayao Miyazaki’nin yazdığı filmi Hiromasa Yonebayashi yönetti.
EJDERHANI NASIL EĞİTİRSİN (2010)
(How to Train Your Dragon)
Cressida Cowell’in 12 kitaplık serisinden sinemaya uyarlanan film, ejderhalar ile Viking adası Berk sakinleri arasında yıllarca süren ezeli düşmanlığın sıkı bir dostluğa dönüşmesinin hikâyesini anlatıyor. Adadaki savaşçı erkek kültürünü reddeden, ilk avında yaraladığı ejderhayla özel bir bağ kuran ve “sürü”den ayrılma cesaretini gösterip vicdanının sesini dinleyen genç Hıçkıdık, kuşkusuz animasyon sineması tarihinin unutulmayacak karakterlerinden biri... Filmin en hoş yanı, halkların birbirlerini düşman ilan etmesinin altında yatan nedenleri de incelikle deşifre etmesi… Üstelik bütün bunlar, renkli karakterler ve sürükleyici bir öyküyle geliyor karşımıza.
HUGO (2011)
Brian Selznick’in “The Invention of Hugo Cabret” (2007) adlı kitabı, 1930’lu yıllarda Paris tren garında yaşayan yetim çocuk Hugo’nun öyküsünü anlatır. Hugo, garda oyuncak satan yaşlı bir adamla tanışır. Oyuncakçı, sinema sanatının öncülerinden Georges Melies’tir… Usta yönetmen Martin Scorsese ilk 3D filminde sinema sanatının sihirli ruhuna görkemli ve duygusal bir güzelleme yapıyor. Sinemanın bir panayır eğlencesinin ötesine geçeceğini göremeyen Lumière Kardeşler‘in aksine, sinemayla hikâye anlatılabileceğini, seyirciyi Ay’a ve hayal dünyalarına götürebileceğini keşfeden “Sihirbaz” Georges Méliès’in (1861-1938), küçük Hugo’nun aradığı baba figürünün ta kendisi olduğunu, sinema sanatının da hayatının anlamıyla örtüştüğünü görüyoruz. O noktada, sadece Hugo değil belki bütün sinemaseverler, sembolik bir “baba figürü”yle karşılaşıyor…
ORMAN ÇOCUĞU (2016)
(The Jungle Book)
İngiliz yazar Rudyard Kipling’in 1894 yılında yayımlanan eseri, dergilerde çıkan öyküleri bir araya getirir. Öykülerin ana kahramanı, kurtlar tarafından büyütülen Mowgli’dir... Daha önce defalarca sinemaya aktarılan kitabın Jon Favreau tarafından yönetilen uyarlaması, hem Kipling’in ilk öyküsüne odaklanıyor hem de 1967 yapımı Disney animasyonundan esinleniyor. Fantezi aksiyon sinemasının hızlı kurgusu ve görkemli görselliğine sahip film, daha çok arkadaşlık ve takım duygusu gibi değerler üstünde yükselirken doğa–insan ilişkilerini de ele alıyor. Film, insanın üstünlüğünden ziyade canlıların doğadaki uyumlu birlikteliğine vurgu yapıyor. Bilgisayar teknolojisinin geldiği noktayı temsil eden “Orman Çocuğu”, her şeyin kamerayla bire bir canlı çekildiği izlenimini veren gerçekçi bir dünya getiriyor önümüze.