Didem Arslan Yılmaz: Duygularımı ekran önünde yaşamaktan asla çekinmiyorum
Milyonları ekran başına kilitleyen program "Didem Arslan Yılmaz'la Vazgeçme", 5'inci sezonuna başlıyor. Habertürk'ten Şeyda Odabaş'ın sorularını yanıtlayan Didem Arslan Yılmaz, "Ben duygularımı ekran önünde yaşamaktan asla çekinmiyorum. İzleyicilerimizin sesi oluyorum. Bu kadar yıl boyunca en önemli ve bana en gurur veren şey de konuklarımızın bana güvenmesi" diyor
Türkiye'nin fenomen programı "Didem Arslan Yılmaz'la Vazgeçme"nin, 5'inci sezonu 19 Ağustos Pazartesi yeni bölümleriyle hafta için her gün 15.00'TE SHOW TV'de başlıyor.
"Didem Arslan Yılmaz'la Vazgeçme", programı yeni sezon hazırlıklarına başladı. Çözülmez denilen şüpheli cinayetlerin çözüldüğü, bulunamaz denilen kayıpların bulunduğu "Didem Arslan Yılmaz'la Vazgeçme", bu sezon da gerçek hayat hikâyeleriyle, birbirinden şaşırtıcı konularla ekranda olacak. Didem Arslan Yılmaz ve ekibi kalplere dokunmaya devam edecek.
Habertürk'e konuşan Didem Arslan Yılmaz, izleyicilerine şu sözlerle seslendi; "İzleyicilerimizi çok da özledik, kavuşmaya az kaldı. Bu yıl da yine tüm Türkiye’nin konuşacağı konular ele alacağız, aynı ivme ve aynı heyecanla çalışacağız. Herkese kucak dolusu sevgiler gönderiyorum ve asla vazgeçmesinler diyorum."
"BANA EN GURUR VEREN ŞEY KONUKLARIMIZIN BANA GÜVENMESİ"
* "Didem Arslan Yılmaz'la Vazgeçme" 5’nci sezonuna başlayacak. 5 sezondur gündüz kuşağını domine ediyorsunuz. Önemli izlenme oranları da elde ettiniz. Bu başarıdaki en büyük etmen nedir?
Programa moderatör olarak başladığım ilk sezon ile birlikte insanların duygularına ne kadar çok dokunduğumuzu, umutlarının bittiği, vazgeçmeye başladıkları anda onlara nasıl yardım eli uzatabildiğimizi gördüm ve her geçen sezon başarı basamaklarını emin bir şekilde çıktık. 4 yıldır devam eden yayınlarımızla -ki 5’inci sezonumuz da 19 Ağustos’ta başlayacak izleyicilerimizden de karşılık bulduk, izlenme oranlarımız her yıl daha da arttı. Bu kadar yıl boyunca en önemli ve bana en gurur veren şey de konuklarımızın bana güvenmesi; bu gerçekten çok değerli bir şey.
"YAYINDA KAMERALAR YOKMUŞ GİBİ ONLARLA DERTLEŞİP ACILARINI PAYLAŞIYORUM"
* Programda çoğu zaman duygusal anlar yaşanıyor bazen de tam tersine sinirler iyice geriliyor. Siz de buna bağlı olarak kimi zaman duygusallaşıp kimi zaman da kızabiliyorsunuz. İki zıt uç duyguları sık sık yaşamak size neler hissettiriyor?
Karşınızda ya bir evladını kaybetmiş ya bir sevdiğini cinayete kurban vermiş ya da eşi ile sorunlar yaşayan insanlar oluyor. Onların dertlerine bir çözüm bulabilmek inanın çok büyük bir mutluluk. 4 yıl boyunca o kadar çok ağladık, güldük, sevindik ki… Konuklarımız artık ailemizin bir parçası oldu ve olmaya devam edecekler. Yayında sanki kameralar yokmuş gibi gerçekten onlarla dertleşip onların acılarını paylaşıyorum. Ben zaten her şeyin ekran önünde olması taraftarıyım çünkü ekranın karşısında evlerinde bizi izleyenler de benim misafirim. Evet, kimi zaman zor anlar yaşıyorum itiraf ediyorum, çünkü insan yanınızı bir kenara bırakıp programın moderatörlüğünü de stüdyodaki o dengeyi de sağlamaya çalışıyorsunuz. Bu dengeyi sağlarken bazen tabii ki duygularım ön plana çıkıyor. İzleyicilerimizin beni çok iyi anladığını biliyorum. Mesela ihbar hatlarımızı sadece dertlerine çözüm bulmak isteyenler aramıyor; izleyicilerimiz de televizyon başında benimle birlikte üzülüyor, seviniyor kimi zaman kızıyorlar. Ve bu duyguları benimle birlikte paylaştıklarını göstermek için bizi arıyorlar, zaman zaman hatlarımızın kilitlendiği bile oluyor.
"DUYGULARIMI EKRAN ÖNÜNDE YAŞAMAKTAN ASLA ÇEKİNMİYORUM"
* Dile kolay, bugüne kadar tam 902 yayın yaptınız… İzleyicilerin bu denli ekranları başına kilitlemesinde "Didem Arslan Yılmaz'la Vazgeçme"nin en temel farkı nedir?
Dediğiniz gibi tam 902 bölüm yayın yaptık. Ve başladığım günden bu yana stüdyomuzda konuştuğum, sarıldığım, mutluluğunu yaşadığım konuk sayımız 1000’i geçti. Düşünebiliyor musunuz, binlerce kişinin hayatında bir yer alıyorsunuz onlar da benim hayatımda bir yer alıyor tabii ki. Aslında bir aile oluyoruz. Sadece kamera önünde değil kamera arkasında da konuklarımızla konuşuyoruz. İki kelime ile özetlemek gerekirse: Samimiyiz, gerçeğiz. Karşınızda ağlayan ya da sevincinden oynayan birini görünce nasıl kayıtsız kalabilirsiniz ki. Ben de anneyim ben de evladım, ben de arkadaşım, ben de insanım haliyle, samimiyetimiz ekrana yansıyor, izleyicilerimize geçiyor. Hatta “Helal olsun Didem benim içimden geçeni söyledin” diyorlar. İşte en temel farkımız bu; insanız ve ben duygularımı ekran önünde yaşamaktan asla çekinmiyorum. İzleyicilerimizin sesi oluyorum.
"SORULARIN YANITINI BULMAK İÇİN 24 SAAT ESASLI MESAİ İLE ÇALIŞIYORUZ"
* Düğüm olmuş birçok olayı sabırla üzerine giderek ve araştırarak çözdünüz. Hayatınızın her anında kafanızda işiniz mi var, Sherlock Holmes gibi olayları birbirleriyle birleştiriyor, ipucu mu arıyorsunuz yoksa stüdyodan çıkınca ertesi güne kadar olayları nadasa mı bırakıyorsunuz?
Ben ve ekibim inanın gecemizi gündüzümüze katarak çalışıyoruz. Nadasa bırakma, üç saatlik yayının ardından her şeyi unut öyle bir durum asla söz konusu değil. Çünkü bir dosyayı ele alıyorsunuz a’dan z’ye her şeyini didik didik ediyoruz. Tabii bir de yayınlarımız sırasında çok önemli ihbarlar geliyor o ihbarları değerlendirip soruşturmayı yürüten sayın savcılarımıza ya da kolluk kuvvetlerine iletiyoruz. Amacımız o cinayetin ya da şüpheli kaybın çözülmesine yardımcı olmak. Ben gazeteciyim, doğru sorular sorarak, çelişkileri öne çıkararak ve üzerlerine giderek düğümleri çözüyorum. O çelişkilerin üzerlerine gitmek, soruların yanıtını bulmak için 24 saat esaslı mesai ile çalışıyoruz. Yani olay stüdyoda bitmiyor yayından sonra da devam ediyor. Örneğin geçen yıl incelediğimiz bir konumuz vardı, Türkiye’nin de çok konuştuğu bir olaydı “kaza” olarak görülen 5 çocuk ve bir annenin hayatını kaybettiği Şanlıurfa’daki olay, aile bize başvurdu ve bunun bir kaza değil cinayet olduğunu damatlarının kızlarını ve 5 torununu öldürdüğünü iddia etti. Konuyu ilk duyduğumda “Yok artık, bir baba nasıl eşini ve 5 küçük yavrusunun içinde bulunduğu aracı bir kanala sürüp öldürebilir” diye düşündüm. Ekibimle dosyayı inceledik ve çok fazla soru işareti bulduk. Önce aileyi sonra da şüpheli damadı stüdyomuzda konuk ettik, her iki tarafı da dinledik. Ben her zaman çocuk ve kadınlardan tarafım bunu hep söyledim ama sonuçta devam eden bir soruşturma da var. İnanın tarafsızlığımı korumakta zorlandım. Ve bu yayınlarımızda ortaya koyduğumuz çelişkiler sonucunda baba, serbestken 6 kişiyi öldürmek suçundan tutuklu yargılanmaya başladı. Bu çözdüğümüz olaylardan sadece biriydi. İnsanın emeğinin karşılığını bu şekilde alması inanın çok büyük bir gurur ve mutluluk. Bir olayı çözüyoruz, izleyicilerimiz de her gün ekran başına geçip bizi adeta ödüllendiriyor.
"BU OLAY AYDINLIĞA KAVUŞANA KADAR PEŞİNİ BIRAKMAYACAĞIM"
* Geçen sezon sizi en çok etkileyen olay hangisiydi ve etkilemesinin temel nedeni neydi?
Ispartalı 15 yaşındaki Şükür Türkan’ın 10 yıl önce kaybolması beni çok etkiledi ve etkilemeye de devam ediyor. Bir kızcağız düşünün, daha 15 yaşında, sessiz sakin kendi halinde kısaca. Kayboluyor ve ne anne ne de baba 10 yıl boyunca kızlarının kayıp olduğunu kimseye söylemiyor. Kendileri bir hikâye uyduruyor ve tüm akrabalarını o hikâyeyle kandırıyor. Şükür’ün hamile olduğunu iddia ediyor annesi Fatma Erdem. Yayınlarımız sonucunda Şükür’ün kaybı cinayet soruşturmasına evrildi, kızın öldürüldüğü kesin ama kim yaptı? Baba çelişkili, anne de öyle. Yayınlar sırasında kendimi Fatma Erdem’in yerine koydum ve hep şu soruyu sordum “Sen kızının hamile olduğundan şüphelendiğinde neden ona sana bunu kim yaptı diye sormadın?” Bu olay beni derinden etkiliyor, tek amacım Şükür’ün en azından bir mezarı olması ve ona bunu yapan ya da yapanların adalet karşısında hesap vermesi. Yeni sezonumuzda Şükür Türkan Erdem ile ilgili de son gelişmeleri aktaracağım çünkü inanın herkes bana onu soruyor. Ve ben bu olay aydınlığa kavuşana kadar peşini bırakmayacağım. Zaten programımızın en büyük özelliği de fikri takibe devam etmemiz. Hadi bu olayı çözdük diyerek işin peşini bırakmıyoruz. Dava sürecini de takip edip gelişmeleri izleyicilerimize aktarıyoruz.
"HER YIL HEYECANIMIZ ARTARAK DEVAM EDİYOR"
* Son olarak izleyicilerinize buradan neler söylemek istersiniz?
Biz yine heyecanlıyız, izleyicilerimizle buluşacağımız anı bekliyoruz. Her yıl heyecanımız daha artarak devam ediyor. İzleyicilerimizi çok da özledik eminim onlar da bizi özlemiştir. Kavuşmaya az kaldı, 19 Ağustos’ta buluşacağız izleyicimizle. Bu yıl da yine tüm Türkiye’nin konuşacağı konular ele alacağız, aynı ivme ve aynı heyecanla çalışacağız. Herkese kucak dolusu sevgiler gönderiyorum ve asla vazgeçmesinler diyorum.