Entegre ortez, protez ve rehabilitasyon merkezleri için çağrı! Bakanlık ruhsat versin: Deprem yaraları sarılıncaya dek ücretsiz hizmet verelim
Son büyük deprem sonrası yaşanan ortopedik sorunlar ve özellikle uzuv kayıpları ortaya koydu ki içinde ortez ve protez ünitelerinin olduğu yeterli sayıda rehabilitasyon merkezine ihtiyacımız var. Bu ihtiyacın karşılanmasında özel sektör desteğinin de olması gerektiğine dikkat çeken Romatem Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Sağlık Grubu, "Özel sektör olarak deprem yükünü üstlenen devletimize destek olmak istiyoruz. Tek isteğimiz Sağlık Bakanlığı'nın acilen yeni bir klinik tür tanımlaması ve bunu ruhsatlandırması. Bu yapılırsa kısa sürede kuracağımız merkezlerde depremin yaraları sarılıncaya dek ücretsiz hizmet verir, vatandaşlarımızı hak ettikleri bakıma ulaştırırız" çağrısında bulunuyor. Habertürk Sağlık Yazarı Ceyda Erenoğlu'nun haberi
Yaşadığımız son büyük deprem, karşımıza en çok ortopedik problemleri, özellikle de uzuv kayıplarını getiriyor. Uzmanlar, “dünyadan yakın büyüklükte deprem örnekleriyle karşılaştırıldığında ölü sayısının iki buçuk katı kadar yaralı sayımız olabilir” diyor. Resmi sayıdan yola çıkıldığında ortopedik sorun yaşayan 125 bin civarında yaralımız olduğu tahmininde bulunuluyor. Uzuv kaybı ile karşılaşan kişi sayısının ise yaklaşık 5 bin civarında olduğu düşünülüyor. Tedavisi zorlu olan ve uzun zaman alan bu sorunlarda, deprem acısı yaşamış hastalara bir çatı altında eksiksiz tedavi sunmanın önünde engeller bulunduğu belirtiliyor. Romatem Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Sağlık Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Köksal Holoğlu, “Yaşadığımız son büyük deprem bir kez daha gösterdi ki bu coğrafyada yaşamamız ve bir deprem ülkesi olmamız her tür şarta hazırlıklı olmamızı gerektiriyor. Deprem sonrası çıkan manzarayı değerlendirdiğimizde içinde ortez ve protez ünitelerinin olduğu rehabilitasyon merkezlerine ihtiyacımız olduğu çok açık. Birbirine entegre olan ortez - protez üniteleriyle rehabilitasyon merkezlerinin aynı çatı altında hizmet vermesi şarttır. Özel sektör olarak bu konuda yaşadığımız ruhsat sorununun çözümü için Sağlık Bakanlığı’nın ruhsatlandırmada acilen yeni bir klinik türü tanımlaması gerektiğini düşünüyoruz” diyor.
YAKLAŞIK 5 BİN KİŞİDE UZUV KAYBI
En önemli travma nedenleri arasında kabul edilen uzuv kayıplarının tedavisi çok yönlü bir yaklaşım gerektiriyor. Küçük uzuv kayıpları “parmak kaybı” anlamına gelirken büyük uzuv kayıplarından anlaşılması gereken şeyin “dirsek üstü ve dirsek altı”, “diz üstü ve diz altı” gibi kayıplar olduğu belirtiliyor. Uzuv kayıplarında simetriğin aynısının elektronik ve teknolojik desteklerle, belirli alaşımlarla üretilip tekrar yerine getirilmesi ‘protezleme’ olarak adlandırılıyor. Uzuv kaybı olmasa da kişinin fonksiyonlarını devam ettirmesi veya ağrıya bağlı kol ve omzunu kullanamamasına bağlı üretilen desteğe ise ‘ortez’ adı veriliyor. Ortez protez ve rehabilitasyon ünitelerinin birbirleriyle entegre olmalarının avantajları bulunuyor. Hasta her işlem için iki ayrı üniteye gittiğinde, yaşadığı yorgunluk ve zaman kaybının yanında sonuç açısından da problem yaşayabiliyor. Bunu önlemenin yolunun ortez protez ünitelerinin rehabilitasyon üniteleriyle birleşmesi olduğuna dikkat çekiliyor.
SORUNLARA TEK MERKEZLİ ÇÖZÜM
Peki özel sektör söz konusu olduğunda bu konu neden çözüme kavuşturulamıyor? Dr. Köksal Holoğlu, “Tüm sorunların tek merkezde çözülmesi yolundaki talebimizi geçmişte resmi yazışmalar yoluyla Sağlık Bakanlığı’na iletmiş ve “Rehabilitasyon hastanelerinin içine ortez - protez üniteleri kurmak istiyoruz’ dediğimizde ‘kuramazsınız’ yanıtını almıştık. Bakanlık kamu hastanelerinde bunu gerçekleştirirken bu izni özel sektöre vermiyor. Bu işleyişi anlayamadığımız ve nedenine dair ikna edici bir açıklama duyamadığımız için ayrı ruhsatlandırılmanın hala sürdürülme nedenini çözebilmiş değiliz. Hastaların bunca acı ve travmaya rağmen sorunlarının çözümü için farklı merkezlere başvurmak zorunda kalmaları ve hak etmedikleri şekilde gereksiz yorgunluk yaşamaları kabul edilebilir şey değil. Sağlık Bakanlığı’nın bu sorunu çözmesi ve yeni bir yapı üretmesi için işin içine bizleri de katması şarttır” diyerek devam ediyor:
BAKANLIK ÇAĞRIMIZA HENÜZ YANIT VEREMEDİ
“Romatem olarak depremden sonra Sağlık Bakanlığı’na ‘Adana ve Kahramanmaraş’ta entegre ortez-protez ile rehabilitasyon ünitelerinin bir arada olduğu iki hastane kuralım ve depremin yaraları sarılıncaya kadar olan dönemde buralarda ücretsiz hizmet verelim’ dedik ama çağrımıza henüz yanıt alamadık. Deprem sonrasında Kocaeli Büyükşehir Belediyesi bize ulaşarak, ‘tecrübeniz ışığında ortez-protez ve rehabilitasyon merkezi kurmak istiyoruz’ dedi. Çok mutlu olduk ve bağışçı olmak istediğimizi söyleyerek anahtar teslim proje hazırladık . Tüm çabalarımıza rağmen yoğunluktan olsa gerek Sağlık Bakanlığı henüz geri dönemedi. Burada sadece kendimiz adına konuşmuyorum. Türkiye’de fizik tedavi ve rehabilitasyon alanında kaliteli ve nitelikli hizmet sunan tüm özel kuruluşlar için aynı şeyi söyleyebilirim.
ÖZEL SEKTÖRE DE RUHSAT VERİLSİN
Düşünmemiz gereken tek şey hastaların mağdur edilmemesi olmalı. Biz nadir de olsa kendi hastanelerimizde bile tecrübemize ve çalıştığımız firma çeşitliliğine rağmen ortez protez ünitelerimizde sorun yaşayabiliyoruz. Böylesi bir felaketten sonra Sağlık Bakanlığı bunun mevzuatını hazırlamalı ve ülkenin belirlenen yerlerinde hem kamu hem özel sektör marifetiyle bu tür klinik ve hastaneler için özel sektöre ruhsat vermeli. Tarif ettiğimiz bu yapı, hasta konforu açısından çok önemlidir. Bu denli yoğun acı yaşayan insanların yaşamlarını kolaylaştırmak hepimizin hedefi olmalı.
BU YAPININ İÇİNE DİYALİZ ÜNİTESİ DE KATILABİLİR
“Deprem bölgesinde zarar görmüş hastalar Türkiye’nin değişik illerine dağıtılmış durumda. Sözünü ettiğimiz merkezler ve klinikler oluşturulmazsa hastalarımız düzgün hizmet alamayacak ve yaşadıkları travmayı kolay atlatamayacaklar” diyen Dr. Köksal Holoğlu, uzuv kaybının insanın yaşayabileceği en önemli travmalardan biri olduğunu söylüyor. Bu sorunun, ‘travmayı yaşayan kişiyi hastaneye yatırdık, bakımını yaptık, bir yerden ortez - protez getirdik’ türü bir yaklaşımla aşılamayacağına dikkat çeken Holoğlu, “Önerdiğimiz bu yapının içine dahiliye hekiminin bulunduğu bir diyaliz merkezi de konulabilir. Bunun nedeni, depremlerde uzun süre göçük altında kalmaya bağlı oluşan böbrek yetmezliği sorunuyla sık karşılaşılmasıdır. Bu şekilde yapılandırılacak merkezlerin önemli bir boşluğu dolduracağına inanıyorum” diyor.
DEPREM YÜKÜNÜ ÜSTLENEN DEVLETİMİZE DESTEK OLMAK İSTİYORUZ
Dr. Köksal Holoğlu, Türkiye genelinde bu özelliklere sahip 20-25 entegre merkez ihtiyacı içinde olduğumuzu söyleyerek; “Bu yapının kurulmasına izin verilmesi halinde bunu 2 ay içinde gerçekleştirebiliriz. Unutulmamalı ki İstanbul’da büyük bir deprem bekleniyor. Özel sektör olarak deprem yükünü üstlenen devletimize destek olmak istiyoruz Tek isteğimiz bunun ruhsatlanmasının yapılması ve yasal izin verilmesi. Bu merkezlerde fizik tedavi rehabilitasyon uzman hekimi, fizyoterapist, iş uzmanı terapisti, ortez protez teknikeri, bakım hemşiresi ile klinik psikoloji bilen psikologların bulunması gerekiyor.
DEPREM YARALARINI SARANA KADAR ÜCRETSİZ HİZMET
“Böyle merkezler sayesinde, akut dönemden sonra uzuv kaybı yaşayan ve operasyon geçirip yaşadıkları şehirlere dönen kişilerin sorunlarının ne kadarını çözmek mümkündür” sorusunu sorduğumuz Holoğlu, çok yönlü yaklaşım içeren entegre merkezlerin açılması halinde bu sorunların tamamıyla çözülmesinin mümkün olduğunu söylüyor. Sorunların başka çözümü olmadığına dikkat çeken Holoğlu, “Deprem illerinde kurmayı istediğimiz bu merkezler gerçekleşirse bunu başarabiliriz. Gerekli izinleri alıp bu merkezleri kurarsak deprem yaralarını sarana kadar ücretsiz hizmet vermeye hazırız. Yeter ki Sağlık Bakanlığı ruhsatlandırma yapsın. Biz göreve hazırız” diyor.