Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam Çocuk Masallar Esra Şaşmaz ile Masal Zamanı: Çoban'ın Yüzüğü

        Gündüzleri güneşin ya da yağmurun altında, rüzgarda ya da çamurda, her zaman koyunları ve köpeği ile birlikte dışarıdaydı.

        Çobanın hayatı zorluklarla doluydu. Bir gece yatağına giderken kendisini çağıran bir ses duydu.

        "Çoban! Çoban!"

        "Kim o? Beni kim çağırıyor?"

        "Bir dost! Çoban! Bir dost!"

        "Doğrusu benim köpeğimden başka hiç arkadaşım yoktur. Siz de kimsiniz?"

        "Ben sadece bir yolcuyum çoban. Bütün gün yol yürüdüm ve yarın da akşama kadar yürüyeceğim. Tren bileti almak için param yok. Yemeksiz, susuz, yolda kaldım. Düşündüm de, belki sen..."

        "İçeri girin, oturun. Bir parça ekmek ve peynirden başka yiyecek bir şeyim yok. Fakat içmek için bol bol süt var. Dilerseniz tabii. Hadi buyurun. Afiyet olsun."

        REKLAM

        "Teşekkür ederim. Sen çok cömert birisin. Bu peynir çok lezzetli. Onu sen mi yaptın?"

        "Ellerimle yaptım. Ekmek biraz bayattır ama yarın tazesini getirirler. "

        "Yarın akşam olsaydı diye tasalanma. Bu ekmek de çok güzel. İnsan aç olunca bugün bulduğu bayat ekmek yarının taze ekmeğinden daha lezzetli olur."

        Yolcu ekmeğini yedi, sütünü içti. Daha sonra çoban ona dinlenmesi için hasırının yarısını verdi. Sabah günün ilk ışıklarıyla uyandılar.

        "Sana tekrar tekrar teşekkür ederim çoban."

        "Sözü bile olmaz. Alt tarafı bir parça hasır."

        "Kuş tüyünden 12 katlı yün yatakta uyusam bu kadar güzel uyuyamazdım. Öyle güzel, öyle rahat uyudum ki..." dedi yolcu.

        "Bunun karşılığında ben de sana küçük bir hatıra bırakmak istiyorum."

        "Bir hatıra mı? Ama bu bir yüzük."

        "Yapmayın canım, abartılacak bir şey değil. Hiçbir değeri olmayan metal bir yüzük işte. Söylediğim gibi sadece benden sana bir hatıra. Fakat dikkatli ol ve onu sakın kaybetme."

        REKLAM

        "Onu asla kaybetmeyeceğim. Sana yararı dokunabilir."

        "Eh siz öyle diyorsanız"

        Birbirlerine veda ettiler. Çoban yüzüğü cebine koydu ve bir daha da onu hiç düşünmedi. O gece ağılına silahlı haydutlar geldi.

        Bir zamanlar bu haydutlar o bölgede çok gezerdi. Kuzularından birini kes diye çobana emrettiler.

        "Sonra da onu bir güzel pişir. Tuzunu da ne çok ne de az koy."

        Çoban çok korktu. Nefesini tutarak eti tuzladı. Neyse ki yemek tam da ağızlarına layık gibiydi.

        Ayrıca, onların başı olduğunu sandığı o konuşan ve sürekli emirler veren haydut bir süre sonra şöyle söyledi:

        "Çobanlığını bilmem ama aşçılığın gayet iyi."

        "Elimden geleni yapıyorum. Doğru, elinden başka neler gelir? Yemek yapmak? Eh, yaptın zaten. Bizim elimizden ne gelir? Yemeği yemek. Eh, biz de yiyoruz zaten. Gerisini daha sonra halledeceğiz. Sevgili çoban, şimdi sen köye gider de oradakileri bizi gördüğünü anlatırsan, o zaman işler tersine döner. Anlıyor musun? Bizi jandarmalara tarif edebilirsin."

        REKLAM

        Çoban içten içe korkmaya başladı. Haydutların tehditlerini dinlerken elini cebine sokmuş, farkında olmadan demir yüzüğe dokunmuştu. Ve bir anda görünmez olmuştu. Oradaydı, ateşin önünde oturuyordu. Fakat haydutlar onu artık göremiyorlardı.

        Çoban bu şansından dolayı çok sevinçliydi. O andan itibaren ne yazık ki yüzüğü kaybetme endişesi bir an olsun ona rahat vermedi.

        "Onu cebimde taşıyamam" diye düşünüyordu. "Ya onu mendilimin arasından çıkarırken yere düşürürsem? O zaman ben ne yaparım? Parmağıma takarsam da bir hırsız onu görür ve benden çalmaya kalkışır. Onu saklayacağım ama nereye? Hah buldum şu ağacın oyuğuna saklayacağım onu."

        Ve öyle de yaptı. Sonra da koyunlarını otlatmaya götürdü. Fakat yol boyunca sihirli yüzüğünün ona sağlayacağı şeyleri düşünmeden edemedi. Hepsi de güzel hayallerdi. Ancak hepsi de birer hayal olarak kalacaktı. Çünkü bu arada bir saksağan yüzüğü bulmuş ve onu alarak kim bilir rengi ağacın tepesindeki yuvasına götürmüştü. Böylece görünmez çobanın yerine artık görünmez ve bulunmaz bir yüzük vardı.

        ÖNERİLEN VİDEO
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ