Haftanın Kitapları
Biyografiden öyküye, araştırmadan romana, anıdan şiire bu hafta da pek çok kitap okurla buluştu. İşte yeni çıkan kitaplar arasından sizin için seçtiklerimiz... Keyifli okumalar...

MAHALLEMDEKİ İNSANLAR
(Hiromi Kawakami)
Bir hikâyeyi alın ve küçültün. O kadar küçültün ki avucunuza sığsın. Cebinizde taşıyın onu, sofranıza oturtun, uykunuzda bile yanınızda dursun. Kaybetmeyin sakın zira ne zaman ihtiyacınız olacağını bilemezsiniz... Bu küçük öykülerle fazlasıyla tuhaf bir mahalle hayat buluyor. Kalabalık bir ailenin en küçük çocuğuna kim bakacak diye piyango çekiliyor, ihtiyar bir adamın iki gölgesi birbiriyle çekişiyor, bir apartman tüm sakinlerini küçük talihsizliklerle lanetliyor, küçük bir kız dikilecek heykelinin hayallerini kuruyor, amansız bir hastalığa yakalanan insanlar yavaş yavaş güvercine dönüşüyor, yerçekiminin kaybolmasıyla çocuklar havada süzülüyor. Sıradanı olağanüstüne, olağanüstünü de sıradana dönüştüren Hiromi Kawakami bizi Japonya’nın en sıradışı mahallelerinden birine davet ediyor. Domingo Yayınları'ndan çıkan 'Mahallemdeki İnsanlar' bazen hınzır, bazen hüzünlü ama her daim büyülü bir dünyanın kapısını aralıyor.

ALGI KAPILARI
(Aldous Huxley)
Hem edebiyata hem de felsefeye büyük katkılar sağlayan, başta Cesur Yeni Dünya, Algı Kapıları, Ada ve Loudun Şeytanları olmak üzere yazdığı elli kadar kitapla yalnızca çağını değil, çağdaşlarını da derinden etkileyen İngiliz yazar Aldous Huxley, yedi kez de Nobel Edebiyat Ödülü’ne aday gösterildi. Kâhin şair William Blake’in dizelerinden esinle kaleme aldığı 1954’teki Algı Kapıları ve 1956’daki Cennet ve Cehennem metinleri, popüler kültüre de nakşolmuş, insanın algıları ve mistisizm yoluyla gerçekleştirdiği düşünsel seyahatlerini barındırır. Meskalin deneyiyle başlayan ilk metin, zihnin algıları ile gerçeklik arasındaki farkları ortaya koyarken sanat, bilinç, psikoloji ve spiritüel deneyimler üzerine eğilir. İkinci metin ise, mistik deneyimin ve iç huzurun erişilebilir olduğu cennet hâliyle, insanın kendi zihninin karanlığında kaybolma tehlikesini barındırdığı cehennem hâlini karşı kefelere koyar. Sanat, tarih, felsefe ve psikoloji Huxley’nin iradesinde kapıları açıp kapayan anahtarlara dönüşür.

SUR VE GÖLGE
(Mehmet Zaman Saçlıoğlu)
Mehmet Zaman Saçlıoğlu, Sur ve Gölge’de ışık-karanlık, ölüm-ölümsüzlük gibi karşıtlıklar üzerine kurulu üç öykü sunuyor. Işık-gölge, geçmiş-şimdi gibi birbirini var eden kavramlarla örülmüş öyküler, III. Selim’in Suzidilara Peşrev’inden Apollon ve Daphne’nin hikâyesine, İsrafil’in surundan Hızır Aleyhisselam’a, tarihi, dini ve mitolojik unsurları barındıran zengin içeriklere sahip. Yapı Kredi Yayınıları'ndan çıkan kitaba ismini veren ilk öyküde, kenti koruyan surların içinde İmparator Zenon’a ölüm getiren gölge, bu sefer Ömer ve Karin’le beraber kapıyı açacak sözleri de boğuyor. İlk öykünün karanlığından sonra ikinci öykü, güneşli bir günün getirdiği mutlulukla kurgulanan ütopya ülkesi İstlantis’i anlatıyor. Son öyküde ise Hızır’ın, Geceni sesten uzak tut uyarısıyla geliyor bilinmez olan. Sur ve Gölge, kurgu ile gerçeğin, yazgı ile rastlantının, ilaç ile zehrin, hayır ile şerrin Kumkapı, Moda ve Antakya’da fantastik bir yolculuğu…

DÜNYANIN EN VAHŞİ HAYVANI
(Oktan Erdikmen)
Frankfurt Hayvanat Bahçesi’nin Maymunlar Evi’nde bir ayna var. Bakan herkesin kendini gördüğü bu aynanın altında şöyle yazıyor: “Dünyanın en vahşi hayvanı.” İnsan, yalnızca hayvanlara karşı değil, kendi türüne karşı da acımasızdır. Tarihten bilime, edebiyattan psikolojiye uzanan bu kitap; unutulmuş olaylar, deneyler, mitler ve tarihi anekdotlarla aynanın içinden size bakan kişinin derinliklerine iniyor. Akıllı Hans’tan, Zeigarnik etkisine; Strazburg dans vebasından, Schopenhauer’ın sarkacına; Salieri kompleksinden, Layka’nın trajik hikâyesine uzanan bu sürükleyici anlatı, insan doğasına dair çarpıcı gerçekleri gözler önüne seriyor. Oktan Erdikmen, Kırmızı Kedi Yayınevi'nden çıkan kitapta tarihin tozlu sayfalarındaki unutulmuş hikâyeleri bir araya getirirken, okuru yalnızca bilgiyle değil, derin düşüncelerle de baş başa bırakıyor. Okuduğunuzda dünyaya farklı gözlerle bakacak, “Acaba biz gerçekten de dünyanın en vahşi hayvanı mıyız?” diye soracaksınız.

GENÇ HEMINGWAY
(Michael Reynolds)
Michael Reynolds’un, Ernest Hemingway’in doğumundan Hadley Richardson’la ilk evliliğine dek hayatının ve ilk yazarlık girişimlerinin izini sürdüğü biyografik çalışması Genç Hemingway Everest Yayınları'ndan çıktı. Reynolds kitapta, Chicago, Oak Park’ın önemli ailelerinden birine doğan Hemingway’in aile ilişkilerini ve toplumsal çevresini irdeliyor. Başarılı bir ruhsal portre ortaya koyan bu çalışmada, okur, Amerikalı büyük yazarın gazetecilik günlerini, Birinci Dünya Savaşı’nda İtalya’ya Kızılhaç ambulans şoförü olarak gidişini ve savaştan dönüşünde bir birey ve bir yazar olarak kendini âdeta kitaplarındaki ölümsüz kahramanlarından biri gibi baştan başa kurgulamasına tanıklık ediyor. Henüz evli çiftin yeni bir hayat için Paris’e giden bir gemiye binmesiyle sona eren Genç Hemingway, okuru daha fazlası için merakta bırakıyor.

BELLEĞİN ANISINA
(Maria Stepanova)
Rus şair ve yazar Maria Stepanova'nın halasının ölümü üzerine aile arşivinden yola çıkarak ailesini, ailesine dair hikâyeleri ve bu hikâyeleri korumanın önemini anlattığı eseri Belleğin Anısına, Can Yayınları etiketiyle okurla buluşuyor. Halasının ölümüyle solmuş fotoğraflar, eski kartpostallar, mektuplar, günlükler ve yığınla hatıra eşyasıyla dolu bir daireye adım atan Stepanova, sakin ve kararlı ellerle bu parçaları yeniden bir araya getirir. Ortaya çıkan, görünüşte sıradan bir ailenin zulüm ve baskıdan nasıl kurtulduğunun hikâyesidir. Roland Barthes, W.G. Sebald, Susan Sontag ve Osip Mandelştam gibi yazarlarla diyalog halindeki Belleğin Anısına, ender rastlanan entelektüel bir merak ve şiirsel bir sesle dolu...

İSTANBULLU ÜÇ OSMANLI AİLESİ
(Nigâr Nigâr Alemdar)
Bir tarafta Beşiktaşlı Yahya Efendi’nin; bir tarafta Şair Nigâr Hanım’ın; bir tarafta Ahmed Midhat Efendi’nin soyağaçları… Hepsinin ortak noktası ise arka fonda büyüleyici Boğaziçi… Boğaz’ın havasıyla, İstanbul’un kültürüyle, İmparatorluğun asaletiyle harmanlanmış bu üç aile, uzun bir araştırmanın sonucunda sohbet havasında okurlarla buluştu. Soyadını Şair Nigâr Hanım’dan alan Nigâr Nigâr Alemdar Timaş Yayınları'ndan çıkan kitapta bu üç köklü aileyi; atalarını ve akrabalarını anlatırken yadigar eşyaları, fotoğraf albümlerini, resmî belgeleri bir araya getirdi. Ahmed Midhat Efendi ailesine dair bilinmeyenler, Şair Nigar Hanım ile Ahmed Midhat Efendi arasındaki ilişki, Ahmed Midhat Efendi ile Sultan II. Abdülhamid’in iletişim şekli, Şair Nigâr Hanım’ın aile hayatı, Bebek’teki köşkün mimari çizimi, ailenin Tevfik Fikret ile komşulukları, o dönemki günlük hayat… Bu masalsı tarih yolculuğunda edebiyatımıza ve tarihimize dair paha biçilmez detaylar yakalayacaksınız…

EMANET
(Bige Güven Kızılay)
Bige Güven Kızılay, Emanet romanının İnkılap Kitabevi’nden çıkan yeni baskısıyla okurlarını derinlikli bir hikâyeyle buluşturuyor. Kimlik, aidiyet ve geçmişle hesaplaşma üzerine etkileyici bir anlatı sunan Emanet, sadece bir karakterin içsel yolculuğunu değil, Türkiye’nin geçmişinden bugüne uzanan kültürel ve tarihsel dokusunu da edebiyatın güçlü diliyle aktarıyor. Amerika’da başarılı bir avukat olan Yasemin, kendisine bırakılan bir emaneti almak için Türkiye’ye döner. Ancak bu yolculuk, onun yalnızca maddi bir mirasın peşinden gitmesini değil, aynı zamanda kendi geçmişiyle yüzleşmesini de beraberinde getirir. Dedesiyle ve onun anılarıyla örülü eski ev; saklı kalmış sırları, köklerini ve kimliğini yeniden keşfetmesine neden olur. Köy enstitüsü mezunu dedesinin derin duygularla örülü hatıraları ve Türkiye’nin yakın tarihine dair panoramik bir anlatıyla harmanlanan roman, bireysel ve toplumsal belleği iç içe geçirerek okuru derin düşüncelere sevk ediyor.

KORKU FİLMİ
(Paul Tremblay)
1993 yılının yazında, genç bir film ekibi, dört hafta boyunca Korku Filmi ismini verdikleri filmin çekimlerini yaptı. Yalnızca üç sahnesi yayınlanmış olmasına rağmen bu rahatsız edici film kültleşti ve uğursuz bir gölge olarak sinema tarihine adını yazdırdı... Yıllar sonra, film bu sefer büyük bir bütçeyle yeniden çekilecekti ve Hollywood, orijinal kadrodan hayatta kalan tek kişiyle iletişime geçmişti: Sıska Çocuk karakterinin oyuncusuyla... Sıska Çocuk her şeyi hatırlıyordu: senaryoya gömülen sırları, sette yaşanmış garip olayları ve aşılmış sınırları... Blair Cadısı ve Halka gibi filmleri sevenlerin kaçırmaması gereken Korku Filmi, sayfalar ilerledikçe artan paranoyası, psikolojik gerilimi ve şaşırtıcı finaliyle okuru gerçeklik algısını sorgulamaya zorluyor...

SARDUNYALAR GÜNEŞE BAYILIR
(Başak Arslan)
Başak Arslan'ın öykülerinde genel olarak ilişkiler ama illaki aile, sahnenin bir yerine, bazen de tam ortasına yerleşiyor. Yitirilen ya da hiç kurulamayan yakınlıkların kıymıkları karakterlerin içini ince ince sızlatırken anne, baba, evlat, eş, kardeş olarak üstlendiğimiz rollerin yanı sıra sadakat, özgürlük, bağlılık, sevgi, mesuliyet, güven gibi kavramlar değişen manzaralarıyla gözler önüne seriliyor. Parçalanan ailelerde oyundan atılmış çocukların hayaletleri ise yetişkin bedenleri içinde dolaşıyor. Sel Yayıncılık'tan çıkan Sardunyalar Güneşe Bayılır, soğuk bir dünyada üşüyenlerin sıcaklığa hasretini, bu uğurdaki dokunaklı, bazen de irkiltici ama hep nafile çabalarını anlatıyor.

RUH HASSASI
(Mehmet Zihni Sungur-Uğur Batı)
Aşk, ilişkiler, sadakat, ihanet ve insan psikolojisine dair ezber bozan tespitler sunan “Ruh Hassası” kitabı, raflardaki yerini aldı. Psikiyatri ve bilişsel davranış terapileri alanında uluslararası saygınlığa sahip Prof. Dr. Mehmet Zihni Sungur ile davranış bilimleri ve karar bilimi alanındaki çalışmalarıyla tanınan Prof. Dr. Uğur Batı’nın ortak imzasını taşıyan bu kitap, insan ruhunun en kırılgan ve gizemli noktalarına bilimsel bir perspektiften ışık tutuyor. Destek Yayınları’ndan çıkan kitap, aşkı, sadakati, ihaneti ve insan psikolojisini bilimsel verilerle inceliyor. Aşkın yalnızca bir his değil, beyindeki biyolojik ve kimyasal süreçlerin bir ürünü olduğunu savunan kitap, nörobilim, evrimsel biyoloji, davranış bilimleri ve psikolojiden güncel verilerle destekleniyor. “Aşk kalpte değil, beyinde yaşanır” yaklaşımıyla dikkat çeken Ruh Hassası Kitabı, insan ilişkilerinin görünmeyen katmanlarını gözler önüne seriyor.

PLASTİK KASABA
(Susie Bower)
İngiliz yazar Susie Bower, Türkçe'deki ilk romanında dünyayı tehdit eden plastik atıklara zekice bir kurgu ve komik bir üslupla dikkat çekiyor. Günaş Kitaplığı'ndan çıkan kitap birbirine benzer evlerin, eşyaların ve insanların oluşturduğu bir kasabanın tatsızlığı içinde farklılıkların önemini vurguluyor. Ekseninde tiyatro sanatı bulunan roman, üretim ve tüketim çılgınlığının tehlikeli sonuçlarını da gözler önüne seriyor... Kamyondan bozma evleriyle gezerek tiyatro oyunları sergileyen ailesine ayak uydurmaya çalışan Ophelia, sakin bir hayat özler. Sabit bir ev, didişmeyen anne baba ve normal bir okul için dileği, mükemmel bir kasabaya geldiklerinde sanki gerçek olur. Göz alıcı vitrinler, parlak renkler onu cezbeder. Ancak, kasabayı derhal terk etmelerini buyuran mesajlar alıp, ormanda saklanan bir çocukla da tanışınca, bacası hep tüten tepedeki ürkütücü fabrikaya gizlice girmekten başka çaresi kalmaz.

OLUR MU AŞKIM?
(Aşkım Kapışmak)
Hem güldüren hem düşündüren Olur mu Aşkım?, ilişkilerden cinselliğe, evlilikten ayrılığa kadar birçok konuyu özgün üslubuyla ele alıyor. Aşkım Kapışmak, samimi, sert ama bir o kadar da gerçekçi anlatımıyla kadın-erkek ilişkilerinin bilinmeyenlerini okurlarına sunuyor. Nemesis Kitap'tan çıkan kitapta yer alan hikâyeler ve okur sorularıyla, adeta terapi odasından fırlamış diyaloglara şahit olacaksınız. Olur mu Aşkım? sadece kişisel gelişime odaklanmıyor aynı zamanda okurlarına “ayna” tutan, bazen espriyle bazen de ciddiyetle verilen cevaplardan oluşan bir başucu komedi rehberi. Kapışmak, cesur sorulara korkusuz cevaplar vermekten çekinmiyor.