Haftanın Kitapları
Biyografiden öyküye, araştırmadan romana, anıdan şiire bu hafta da pek çok kitap okurla buluştu. İşte yeni çıkan kitaplar arasından sizin için seçtiklerimiz... Keyifli okumalar...

VERDA'NIN ÖLÜMÜ
(İnci Aral)
Edebiyatımızın usta kalemlerinden İnci Aral, uzun bir aranın ardından merakla beklenen yeni romanı Verda’nın Ölümü ile okurla buluşuyor. Everest Yayınları'ndan çıkan eser, karısını öldüren bir adamın, Ata'nın sarsıcı iç hesaplaşmasını ve parçalanan bir evliliğin enkazını gözler önüne seriyor. Roman, cinayetin hemen sonrasındaki zihinsel bulanıklıktan, gözaltı sürecine ve ev hapsine uzanan bir çizgide, Ata'nın pişmanlık, öfke, kıskançlık ve inkârla örülmüş karmaşık ruh halini birinci ağızdan aktarıyor. İnci Aral, aşk ve nefretin iç içe geçtiği, "karşılıklı nefrete teslim" olunan bir ilişkinin anatomisini çıkarırken, okuru "yapılanın bağışlanmaz olduğu" gerçeğiyle yüzleştiriyor. Ata'nın, "Kafamda, bir kadını, karımı, çocuklarımın annesini öldürdüm! çığlığı vardı ve bu dayanılmazdı!" şeklindeki itiraflarıyla okur, bir suçun ve yıkımın psikolojik katmanlarına tanıklık ediyor. Verda’nın Ölümü, sadece bir cinayet romanı değil, aynı zamanda aşk, sadakat, iktidar savaşı ve pişmanlık üzerine unutulmaz bir eser.

NASIL YAŞANIR?
(Seneca)
Hayatınızın ne kadar değerli olduğunu hiç düşündünüz mü? Modern dünyanın bitmek bilmeyen koşuşturmacası içinde zamanın nasıl akıp gittiğini fark etmiyor, sürekli bir şeyleri ertelerken hayatı kaçırdığımızı hissediyoruz. Antik Roma’nın bilge stoacı filozoflarından Seneca, yüzyıllar öncesinden günümüz insanına sesleniyor. Kronik Kitap'tan çıkan 'Nasıl Yaşanır?' zamanımızı nasıl daha bilgece kullanabileceğimize dair eskimeyen bir rehber sunuyor. Princeton University Press’in yayınladığı “Günümüz Okurları İçin Antik Bilgelik Serisi”nin üçüncü kitabı 'Nasıl Yaşanır?' sadece “var olmak” yerine gerçekten “yaşadığınızı” kanıtlamanız için size meydan okuyor. Seneca, sorunun zamanın kısalığı değil, onu kullanma biçimimizdeki akılsızlık olduğunu söylüyor. Anı yakalamanın, erdemli bir yaşam sürmenin ve zorluklar karşısında dayanıklı olmanın yollarını gösteriyor.

DOĞU VE BATI EDEBİYATINDA POLİSİYE
(Elvan Mutlu-Zeliha Duran)
Dünyanın farklı kültürlerinden süzülüp gelen polisiye anlatıların, hem edebi hem de toplumsal açıdan nasıl özgünleştiğini, evrildiğini ve ne tür izleklerle şekillendiğini derinlemesine inceleyen bir çalışma Kriter Yayınları'ndan çıktı. Kitapta Yannis Maris'in Atina sokaklarında şekillenen Yunan polisiyesinden, Çin'in kadim gong'an anlatılarına, Japon edebiyatında Edogawa Ranpo gibi öncü isimlerle şekillenen polisiye edebiyattan, Raymond Chandler'ın kara romanındaki kapitalist yozlaşmaya, İtalyan kara roman geleneğinin toplumsal eleştiri gücünden, Kesikbaş Destanı'nın polisiye edebiyat penceresinden okumasına, Sherlock Holmes'un Viktorya dönemi Londra'sından, Sovyet döneminin politik polisiyesine, Wolfgang Schorlau'nun polisiye anlatısına yansıyan modern Almanya'daki politik entrikalardan, Kore'de polisiye edebiyatın gelişim serüvenine ve İspanya İç Savaşı'nın travmatik bellek unsuru olarak kara romandaki yansımasına uzanan edebi bir yolculuk sizi bekliyor. Akademik titizlikle kaleme alınan çalışma, polisiye türünün evrensel çekiciliğini yerel bağlamlarla harmanlıyor.

HAFRİYAT
(Osman Özarslan)
Osman Özarslan’ın Hafriyat adlı ilk romanı İletişim Yayınları'ndan çıktı. Kitapta kahramanlar cezbeyle çekilerek bir kara deliğin içine düşmüş gibi, zamansız ve mekânsız oradan oraya dolanırken küçük fısıltılar duyarlar, bu hayatı onlara miras bırakanların siluetlerini görürler, bir zamanlar bir anlamı vardıysa da artık ne anlama geldiği belli olmayan nesnelerle birlikte zamanın giderek büyüyen boşluğunda savrulurlar... Aslında bir hayatımız var mı? Zamansal, mekânsal, bedensel ve sosyal olarak tümüyle kendimize ait bir hayat? Peki, yaşadıklarımızı bir hayat saysak bile tüm bunların bir anlamı var mı? Bu efsunlu romanın kahramanları biraz absürttür, yaşamları ve başlarına gelenler gerçekliğin sınırını zorlar. Ama bu onların tercihi değildir. Bunun sebebi, atalarının, kahramanlarımızın üzerine göçen hayatlarının, kaldırılması imkânsız lanetli hafriyatıdır.

KARANLIK YOLLAR
(İvan Bunin)
İş Bankası Kültür Yayınları'ndan çıkan İvan Bunin’in 1937-1944 yılları arasında kaleme aldığı öykülerden oluşan Karanlık Yollar, Nobel ödüllü yazarın ustalık eseri olarak tanınmaktadır. Yazarın ilk çalışmalarından beri zihnini meşgul eden aşk teması, Karanlık Yollar’daki öykülerde aykırı, sivri ve kabullenmesi zor biçimleriyle yeniden belirir. Bunin’in yaratıcılığında aşk, insanın içinde bulunduğu trajik evrenin dokusudur. İdeal ile gerçeklik arasındaki karşıtlık, ten ile ruhun çekişmesi, güdüler ile akıl arasında savruluşlar iki dünya savaşının, devrimlerin yıkıp geçtiği bir tarih aralığında aşkı aynı anda hem güçlü bir yaşamsal bağ hem de ölümcül bir kopuş haline getirir. Rus edebiyatında insan ruhunun ele avuca gelmez yönlerini sözcükleriyle yakalayan özgün üslubuyla Bunin, aşka bakışımıza kırk ayrı öyküde meydan okuyor.

ÇEMBERİ KIRAN
(Esmahan Devran İnci)
2024 Everest İlk Roman Yarışması'nın kazananı Esmahan Devran İnci'nin Çemberi Kıran adlı eseri tüm kitapçılarda... İnci, romanda, okurları nesiller boyunca aktarılan suskunlukların, pişmanlıkların gölgesinde, kaderin ağlarını ördüğü döngüsel bir aile hikâyesinin merkezine davet ediyor. Çemberi Kıran, özgün kurgusuyla hemen kendini ele vermeyen, yavaş yavaş açılan bir roman. Toplumsal baskılar sonucu oluşan bir trajedi, üç kuşak boyunca yinelenen hikâyeyle aile üyeleri arasında hesaplaşmaya ve kimlik arayışına dönüşüyor. Everest Yayınları'ndan çıkan Çemberi Kıran, geleneksel değerlerin bireyler üzerindeki etkisini ve geçmişin yüküyle günümüz gerçekliği arasındaki çatışmayı, Anadolu’nun zengin kültürel yapısıyla harmanlayarak işliyor. Almanya ile Türkiye arasında, geçmişle bugün arasında gidip gelen, kökleri, kimliği ve affetmeyi sorgulayan, incelikle işlenmiş katmanlı yapısıyla dikkat çeken, sarsıcı bir roman...

İNANÇ İLKELERİ
(Fuzûlî)
VakıfBank Kültür Yayınları (VBKY), “İnanç İlkeleri” isimli kitabı okurlarıyla buluşturuyor. Türk edebiyatının büyük söz ustası Fuzûlî’nin eserlerini, alanında uzman edebiyatçıların günümüz Türkçesine özenle aktardığı yedi ciltlik bir külliyat hâlinde bugünün diline kazandırıyor. Bu külliyatın ikinci cildi olarak hazırlanan kitap, Fuzûlî’nin yalnızca şiir sanatında değil, aynı zamanda hikmet ve tefekkür sahasında da ne denli derin izler bıraktığını gözler önüne seren müstesna bir eser olarak dikkat çekiyor. Fuzûlî; kelâmın üç ana konusu olan Allah, peygamberlik ve ahiret meselelerini ele aldığı bu eserinde, kâinatın varoluşunu, insanlığın peygamberlere olan ihtiyacını ve ahiret inancının toplumsal düzen açısından önemini, sade ama etkili bir üslupla okura sunuyor. Şairin kelam ilmine vukufiyetinin bir nişanesi olan bu kitap, insanı sadece okumaya değil düşünmeye, sorgulamaya ve aynı zamanda derin ve kadim bir suale cevap aramaya davet ediyor: “Nereden geldik, nereye gidiyoruz?

HAYATI SEVME HASTALIĞI
(Sibel K. Türker)
2013 Yunus Nadi Roman Ödülü, 2012 Duygu Asena Roman Ödülü, 2013 Tepeyran Roman Ödülü sahibi Hayatı Sevme Hastalığı İthaki Yayınları tarafından okurlarla buluşturuldu. Sibel K. Türker’in, yasın ve aşkın birbirine karıştığı, kadın olmanın ağırlığını taşıyanların kalbine dokunan bu çok ödüllü romanı, hayatı sevmeye çalışan ama bir türlü beceremeyenler için: "Zihin yitebilir bir gün ve insan denen camdan makine ufacık bir darbeyle paramparça olabilir. Yumuşacık ete bir bıçak saplanabilir, et cayır cayır yanabilir, kemikleriniz un ufak kırılabilir, kalbim dediğiniz kan pompası bir gün canı sıkılarak işini yapmaktan vazgeçebilir; ama ses kaybolmaz, değil mi? İnsan denen makine, sanıldığının aksine ne kadar da kusurlu, ne denli ölmeye yatkın, ne denli çaresiz geliyor size. Ama ses... Varlığın hayaleti, hep olacak ve kalacak olan..."

BIRAK YAPSINLAR TEORİSİ
(Mel Robbins)
Hedeflerinize ulaşmakta ya da biraz daha mutlu hissetmekte zorlanıyorsanız sorun siz değilsiniz. Asıl sorun başka insanlara sizin üzerinizde hâkimiyet kurma gücü vermeniz. Nepal Kitap'tan çıkan bu kitaptaki iki basit kelime –Bırak Yapsınlar– sizi özgür kılacak. Başkalarının fikirlerinden, dramalarından ve yargılarından serbest kalacaksınız. Çevrenizdeki her şeyi ve herkesi yönetmeye çalışmanın o yorucu döngüsünü kıracaksınız. Bırak Yapsınlar Teorisi size zamanınızı ve enerjinizi nasıl koruyacağınızı ve asıl önemli bulduğunuz meselelere nasıl odaklanacağınızı öğreten kanıtlanmış bir yöntem. Onaylanma hissinin peşinden koşarak, başkalarının mutluluğunu sağlamaya uğraşarak ve insanların düşüncelerinin sizi geride tutmasına izin vererek çok uzun zaman geçirdiniz. Gücünüzü başkalarına vermeyi bırakmayı ve önceliği kendinize, hayallerinize, hedeflerinize, mutluluğunuza vermeyi öğrenin...

KORKTUĞUN NE VARSA
(Alex Finlay)
Her yazdığıyla yılın en iyileri listelerinin zirvesine yerleşen romanları yirmi dört dile çevrilen, film ve dizi hakları satılıp, beyazperdeye uyarlananan, polisiye edebiyatın parlayan yıldızı Alex Finlay imzalı Korktuğun Ne Varsa'da peşinizde katili, kalbinizde korkuyu, damarlarınızda gerilimi sonuna kadar hissedeceksiniz... April Yayıncılık tarafından okurlarla buluşturulan kitap farklı bakış açılarından geçmişle günümüz arasında ustaca bağ kuran bir hikaye anlatıyor. Korktuğun Ne Varsa yalnızca müthiş bir gerilim romanı değil, aynı zamanda kalp kırıklıkları ve trajedilerle başa çıkmaya çalışan bir ailenin her satırı ters köşeyle dolu hikayesi.

HORTLAKLARI DURDURUN
(Aslı Tohumcu)
Öykü ve romanlarıyla her yaşa ulaşan Aslı Tohumcu, okurlarını bu kez hem hayal hem okul koridorlarında hayat bulan gerilim dolu hikâyelere davet ediyor: Okul gazetesinin en sevilen sayfası, Barın’ın yazdığı korku öyküleriydi. Ancak öğrenciler kadar öğretmenlerin de tutkuyla takip ettiği bu öykülere veli şikâyeti nedeniyle son verildi. Okurları üzen, Barın’ı ise yıkan bu karara karşı çözüm iki öğretmenden ve 1990’lı yıllardan geldi: Okuldan bağımsız bir ‘fanzin’ yayımlamak için gereken donanıma sahiplerdi! Barın ve arkadaşları, Nur ve Mazlum öğretmenlerin yardımıyla okuldaki eski baskı makinesini kullanarak KARNAVAL’a hayat verdiler. Ancak birileri fanzinin de yoluna taş koymaya kararlıydı. Duvarlardaki uğursuz tehdit yazılarını okul koridorlarındaki ürpertici fısıltılar izledi. Artık okul da öğrenciler de tehlikedeydi çünkü sabotajı yapan her kimse, baskı durana dek durmayacağı kesindi! Kimin korku öyküleriyle bu kadar derdi olabilirdi ki?..