Jülide Zeynep Günce’den yeni sergi: 'So What'
'Aidiyet' ve 'Yaradılış' temalarını sanatına aktarması ile bilinen sanatçı Jülide Zeynep Günce'nin yeni sergisi "So What", Goba Art & Design'da 08-29 Kasım tarihleri arasında sanatseverler ile buluşuyor
Çalışmalarında insan, doğa ve içsel dönüşüm temalarını soyut bir dil üzerinden işleyen, renklerin duygusal titreşimini ve formun sezgisel gücünü bir araya getirerek kendi görsel evrenini kuran ressam Jülide Zeynep Günce’nin yeni sergisi 'So What', her eseriyle izleyiciyi yaratıcı enerjisine ve insanın içsel yolculuğuna bir davet niteliği taşıyor. Sergi 29 Kasım'a kadar Goba Art & Design’da sanatseverlerle buluşacak.
Resmin yanı sıra seramik ve kâğıt hamurundan objeler de üreten, bu malzemeleri birer ifade aracı olarak kullanan Günce'nin, farklı yüzeyler ve dokular arasında kurduğu denge, onun disiplinler arası yaklaşımının temelini oluşturuyor.
Jülide Zeynep GünceSanatın, görünmeyeni görünür kılmanın en doğal yolu olarak öne çıktığın belirten Günce yeni sergisini şöyle anlatıyor:
“'SO WHAT'
Hayat bir noktada durdu.
Kalbim sustu.
Ve sonra yeniden başladı. Başka bir ritimle, başka bir “Ben’le.
Artık hiçbir şey o kadar da önemli değildi.
Ve belki de ilk kez, her şey bu kadar gerçekti.
Bu serideki figürler ̶ hayvanla insan arasında sıkışmış, çocukla yetişkinin sınırında duran,
Bazen kahraman, bazen kurban aynı evrenin oyuncuları.
Birbirine geçmiş maskeler, unutulmuş roller ve hepsinin üstünde kocaman bir cümle:
“So What’’
Çünkü bu resimlerde hiçbir şey açıklanmak zorunda değil.
Her şey biraz eksik, biraz fazla, biraz da yanlış.
Ama tam da orada, o “yanlışlık” ta bir özgürlük var.
Gülmenin ağlamak kadar kutsal olduğu, bir yüzün bin duyguyu taşıyabildiği bir özgürlük.
“So What” kayıtsızlığın değil, hayatta kalmanın, yeniden başlamanın ve saçmalığın içindeki
Güzelliği fark etmenin manifestosu.
Renkler bağırır, siyah susar, beyaz hatırlatır.
Her çizgi bir “önemseyiş” le başlar, ama her fırça darbesi sonunda aynı noktaya döner:
“So What.”
He olmuş yani?
Yaşıyorum. Görüyorum. Dönüşüyorum.
Ve gülüyorum…"