Neslihan Yeldan: Türkiye'de ilk defa bu tarz bir dizi yapıldı
SHOW TV'nin fenomen dizisi 'Kızılcık Şerbeti'nde 'Sevtap' karakterine hayat veren Neslihan Yeldan, Habertürk'ten Şeyda Odabaş'ın sorularını yanıtladı. Samimi açıklamalarda bulunan Yeldan, dizi için; "Türkiye'de ilk defa bu tarz bir dizi yapıldı ve çok ilgi çekti. Hatta sonra benzerleri geldi. Ülkedeki farklı bakış açıları, bunun getirdiği çatışmalar, bu hikâyenin neden ilgi çektiğini zaten anlatıyor" dedi

Yapımını Gold Film’in, yapımcılığını Faruk Turgut’un üstlendiği, SHOW TV'nin sevilen dizisi 'Kızılcık Şerbeti', bu akşam 91'inci bölümüyle ekrana gelecek.
Senaryosunu; Melis Civelek ile Zeynep Gür’ün yazdığı, dizide başrolleri; Barış Kılıç, Evrim Alasya, Ahmet Mümtaz Taylan, Sıla Türkoğlu, Sibel Taşçıoğlu ile Doğukan Güngör paylaşıyor.
'Kızılcık Şerbeti'nde 'Sevtap'ı canlandıran Neslihan Yeldan, Habertürk'e diziyle ilgili görüşlerini şöyle özetledi: Türkiye’de ilk defa bu tarz bir dizi yapıldı ve çok ilgi çekti. Hatta sonra benzerleri geldi. Ülkedeki farklı bakış açıları, bunun getirdiği çatışmalar, bu hikâyenin neden ilgi çektiğini zaten anlatıyor. Farklı kutupların birbirini çekmesi her zaman ilgi topluyor.
* 'Kızılcık Şerbeti'nden gelen teklifi kabul etmenizdeki en önemli etken neydi? Diziyi takip ediyor muydunuz?
Londra’ya taşındığım için uzun vadeli hiçbir işi kabul edemedim, birçok projeye ‘Hayır’ dedik. Ta ki ‘Kızılcık Şerbeti’ne kadar... 4 - 5 bölümlüğüne konuk oyuncu olarak girdiğim dizide 17’inci bölüme geldim. ‘Kızılcık Şerbeti’ izleyicisi değildim, dizi izleyemiyorum. Oynadığım diziler hariç… Ne yaptığıma elbette bakıyorum.
“TÜRKİYE’DE İLK DEFA BU TARZ BİR DİZİ YAPILDI”
* Dizi yayınlandığı ilk bölümden itibaren hikâyesiyle oldukça dikkat çekiyor. Siz, 'Kızılcık Şerbeti' hakkında düşünüyorsunuz?
Türkiye’de ilk defa bu tarz bir dizi yapıldı ve çok ilgi çekti. Hatta sonra benzerleri geldi. Ülkedeki farklı bakış açıları, bunun getirdiği çatışmalar, bu hikâyenin neden ilgi çektiğini zaten anlatıyor. Farklı kutupların birbirini çekmesi her zaman ilgi topluyor. Bir de güzel yazılıyor, güzel çekiliyor, arkadaşlarım güzel oynuyor.
“TEKLİF GELİNCE BU TARZ KADINLARIN HAYATINI DAHA ÇOK İNCELEDİM”
* Dizide 'Nilay'ın annesi 'Sevtap'a hayat veriyorsunuz. Canlandırdığınız karakter nasıl biri?
‘Sevtap’, zorlu bir geçmişe sahip. ‘Nilay’ın babasını öldürmüş, hapiste yatmış, çocuğunu bırakmak zorunda kalmış. Karakter teklif edilince bu tarz kadınların hayatını daha çok inceleyip, birçok röportaj izledim.
* Dizide dikkat çeken karakterlerden biri de 'Haluk'. 'Sevtap' ile 'Haluk'un arasında bir şeyler filizleniyor... İki farklı hayat, iki farklı zıt karakter... Ayrıca bu ikili çok sevilmeye başlandı. Bu ilişkiyi nasıl yorumluyorsunuz?
Erol bey, (Erol Erarslan) 'Haluk' karakterini öyle bir canlandırmış ki insanlar antipati duymuş. Elbette kendisi oynadığı karakterin tam tersi. ‘Sevtap’ın diziye girip ‘Haluk’ ile çift olacağını ben bile düşünemezdim. Herkes böyle renkli bir karakterle muhafazakâr bir adamın sonunu merak ediyor. İnanın ben de ediyorum.
“ÖZGÜRLÜĞÜME VE RAHATIMA ÇOK DÜŞKÜNÜM”
* Siz aşkı nasıl tanımlarsınız?
Aşkın her yaşta farklı algılandığını düşünüyorum. 20’liyaşlarda içimde kelebekler uçuşuyordu, 30’u yaşlarda daha derin bir şey aradım. Eşimden ayrıldıktan sonra ise hayatı paylaşacak bir ortak arayışına girdim ama ayrı evlerde olmalıyız. Özgürlüğüme ve rahatıma çok düşkünüm. Başıma alır giderim, kimseye söylemem, hesap sorulsun istemem. Artık hiç kimse için bunlardan fedakârlık etmem. Aşk, kendi ayrı evlerimizde yaşansın mümkünse. (Gülüyor)
* ‘Sevtap’ karakteriyle ilgili nasıl tepkiler alıyorsunuz?
Sosyal medyada takipçilerimin yorumları gerçekten çok müthiş, insana haz veriyor. ‘Sevtap’ karakterinin diziye enerji ve renk getirdiğini, benim sahneleri iple çektiklerini söyleyen çok. Elbette sevmeyen de vardır ama % 90 şahane yorumlar alıyorum. Bir oyuncu daha ne ister? Hatta geçenlerde biri, ‘Siz bu dizide yokken bile bu ailenin akrabalarından biriydiniz, diziye gelince tamamlandı’ gibi müthiş bir yorum yaptı. Sosyal medyada da, sokakta da aldığım tepkiler öyle güzel ki insan doğru bir iş yaptığını anlıyor.
* Yaşadıkları nedeniyle kızıyla uzun yıllar görüşemese de 'Sevtap' bir anne ve dobra bir karakter. Karakterle benzer özellikleriniz var mı?
Elbette yarattığım her karakter benim malzememden, repertuvarımdan çıkıyor ama ikimizin de anne olması dışında hiçbir ortak özelliğimiz yok.
* Kariyeriniz boyunca birçok projede yer aldınız. Kökeni, tiyatroya dayanan bir oyuncususunuz, seslendirme sanatçısısınız… Bir oyuncunun başarısını ne belirler?
Öğrencilerime de her zaman söylediğim gibi biz hikâye anlatıcılarıyız. İzleyicilerin, anlattığım hikâyeye inanmasını, çıktığım yolculuğa katılmasını, dramaturjisini yaptığım karakteri sevmelerini isterim. Benim televizyonda başarı kriterim bu.
* Dizi temponuzun yanı sıra devam eden tiyatro oyununuz var. ‘No Name Cabaret’ adlı oyunda 14 farklı kadını canlandırıyorsunuz. Neler söylemek isterseniz?
‘No Name Cabaret’ ile geçen sezon başlayan maceram çok güzel bir yere evrildi. Bu sefer klasik bir tiyatro oyunu değil, insanları mutlu eden, içinde bol şarkı olan, benim de eğleneceğim bir proje olsun istedim. Yönetmen Yeşim Özsoy’a hep çalışmak isterdim. Ayrıca partnerim Cenk Rofe muhteşem sesi olan bir sahne insanı. Gösteriyi seyredip mutsuz ayrılan hiç kimse görmedik. O kadar keyifli bir proje oldu ki uzun süre devam edeceğini düşünüyorum. Türkiye sınırları dışına çıkacağımıza da eminim. Çünkü herkesin 1.5 saat mutlu olmaya hakkı var.
“SOSYAL MEDYA ZORBALIĞI CAN SIKICI BİR DURUM”
* Sosyal medyayı aktif kullanıyorsunuz. Hızlı değişen/gelişen bu dünyayı siz nasıl yorumluyorsunuz?
Sosyal medyada kendimi ifade etmeyi, artistik fotoğrafları ve videoları çok seviyorum. Bu benim yaratıcı, sanatçı tarafımı da aynı zamanda besliyor. Ama diğer yandan satış yapan, doğal ürünler üreten bir kozmetik markam var. İşin ticari boyutu da olduğu için sosyal medyayı, özellikle Instagram’ı çok kullanıyorum. Sosyal medyayı faydalı işler için kullanmaya, kullananlara da bayılıyorum. Aslında ne çok şey öğreniyor ve ne çok şeyden haberdar oluyoruz. Sosyal medya zorbalığı ise müthiş can sıkıcı bir durum. Eline akıllı telefon ya da bilgisayar alan herkesin tanımadığı insanlara ve onların hayatlarına yorum yapması kadar çirkin bir şey olamaz. Maalesef dünyada kötü insanlar var ve hep olacaklar. Bizden uzak dursunlar dilerim.
* Yine sosyal medyadan takip ettiğimiz kadarıyla bir ayağınız Londra’da. Londra’da neler yapıyorsunuz?
Ben bir yıl önce büyük bir karar verip Londra’da okuyan oğlumla daha fazla vakit geçirmek, mesleğimi başka bir dilde başka bir ülkede yapmak nasıl olur görmek amacıyla Londra’ya taşındım ama İstanbul’u terk etmedim, evi kapatmadım. Son üç aydır da gördüm ki sektörden çok uzak kalamayacağım ve Londra’da yarı zamanlı yaşayacağım. 1996’da tanıdığım bu şehri çok seviyor ve beni beslediğini düşünüyorum.