Olaf Scholz ve Putin görüşmesi: Diplomaside yeni bir adım mı, yatıştırma çabası mı?
Almanya Şansölyesi Olaf Scholz'un Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesi, Ukrayna savaşında önemli bir diplomatik gelişme olarak dikkat çekti. Ancak bu görüşme, farklı çevrelerde hem diplomatik umutlar hem de eleştirilerle karşılandı. Ukrayna, bu adımı "Moskova'ya yatıştırma çabası" olarak nitelendirirken, Scholz, çatışmayı sona erdirmek için diplomatik çabaların artırılması gerektiğini savundu. Habertürk TV Güvenlik Politikaları Koordinatörü Çetiner Çetin'in analizi...

Scholz ve Putin arasındaki bu telefon görüşmesi, yaklaşık iki yıllık bir aranın ardından gerçekleşti. 15 Kasım’da yapılan ve bir saat süren görüşmede, Scholz, Putin’e Ukrayna’dan askerlerini çekmesi ve Kiev ile “adil ve kalıcı bir barış” için müzakerelere başlaması çağrısında bulundu. Ancak Kremlin, müzakerelerin “yeni toprak gerçekliklerini” yansıtması gerektiğini vurguladı.
Scholz’un bu görüşmeden önce Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski ile istişarelerde bulunduğu ve görüşme sonrası da iletişimi sürdüreceği belirtiliyor. Şansölye, Almanya’nın Ukrayna’ya olan desteğinin devam edeceğini vurgularken, Avrupa Birliği’nin Kiev’e olan “sarsılmaz bağlılığını” da yineledi.
UKRAYNA'NIN TEPKİSİ
Ukrayna, Scholz’un bu adımını sert bir şekilde eleştirdi. Ukrayna Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Georgiy Tykhy, “Rus diktatörüyle yapılan görüşmeler tek başına adil bir barışa ulaşmak için herhangi bir değer katmaz” açıklamasında bulunarak, somut ve güçlü adımların gerekliliğine dikkat çekti. Kiev yönetimi, Almanya’nın bu görüşme ile Rusya’yı daha fazla taviz vermeye zorlamasını beklerken, Scholz’un yaklaşımını “yetersiz” olarak değerlendirdi.
DİPLOMATİK ÇABALAR VE BATI'NIN TUTUMU
Washington, Paris ve Londra, Scholz’un görüşme planından haberdar olsa da, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un çevresine göre bu adım tam anlamıyla koordineli değildi. Batılı liderler arasında, özellikle ABD Başkanı Joe Biden ve Macron, Putin ile doğrudan temastan kaçınmayı tercih ederken, Macaristan Başbakanı Viktor Orban bu tutumun dışında kalıyor.
Scholz’un diplomatik yaklaşımı, Ukrayna’ya uzun menzilli Taurus füzeleri sağlama taleplerini reddetmesiyle birlikte değerlendirildiğinde, Kiev’in Almanya’ya olan güvenini sarsmış durumda. Scholz, bu tür adımların Rusya ile gerilimi tırmandırabileceği endişesiyle bu talepleri geri çevirdi.
ALMANYA'NIN SAVUNMA POLİTİKALARINDA DÖNÜŞÜM
Rusya ile süren savaş, Almanya’yı tarihi bir dönüşüme zorladı. Scholz’un liderliğinde savunma bütçesi büyük oranda artırılırken, ülkenin geniş çapta pasifizmle şekillenen savunma politikaları yeniden tanımlandı. Bunun yanı sıra, Almanya, ABD’nin ardından Ukrayna’ya en büyük askeri yardımı sağlayan ülke konumunda.
KÜRESEL JEOPOLİTİK BAĞLAM VE SONUÇLAR
Bu gelişmeler, aynı zamanda belirsizliklerle dolu bir küresel jeopolitik bağlamda gerçekleşiyor. Donald Trump’ın ABD’de yeniden seçilmesi, Ukrayna üzerinde Amerikan desteğinin azalabileceği endişelerini artırdı. Trump’ın “Ukrayna savaşını 24 saatte bitirme” vaadi, somut bir plan sunulmaması nedeniyle şüpheyle karşılanıyor.
Almanya, erken seçimlere hazırlanırken, Scholz’un Ukrayna politikasının seçim kampanyasında önemli bir konu olacağı tahmin ediliyor. Kiev’e yönelik askeri ve mali desteğin geleceği ve savunma politikalarındaki değişimler, seçim sürecinde tartışmaların odak noktası olacak.
BARIŞ MI, YATIŞTIRMA MI?
Scholz’un bu hamlesi, Ukrayna’daki savaşın diplomatik yollarla çözümüne yönelik bir girişim olarak öne çıksa da, farklı çevreler tarafından Moskova’ya verilen bir taviz olarak da yorumlanıyor. Ukrayna’nın sert tepkisi, bu görüşmenin Kiev açısından ne kadar hassas bir dönemde gerçekleştiğini ortaya koyuyor. Scholz’un “adil ve kalıcı bir barış” vurgusu, Almanya’nın Ukrayna savaşında diplomasi ve destek arasında bir denge arayışını sürdürdüğünü gösteriyor. Ancak bu çabaların, hem Ukrayna hem de müttefikler nezdinde nasıl bir sonuç doğuracağı belirsizliğini koruyor.