Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Abdurrahman Yıldırım İthalat artışı neyin nesi?
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Hafta başında açıklanan ocak ayı öncü veriler gösterdi ki, dış ticarette son aylarda belli bir bozulma var. Gerçi ihracatta artış var ama daha büyük kalem olan ithalatta da artış olunca dış ticaret açığı yükselmeye başladı.

        ➔Bitişikte yer alan tablolardan izlenebileceği gibi dış ticaret verilerindeki düzelme Ekim 2024 ayına kadar sürdü. Bu ayda dış ticaret açığı 6 milyar doların altındaydı.

        ➔Kasım ayı ile birlikte aylık dış ticaret açıkları 7.5 milyar doların üzerine çıktı.

        Ekim itibariyle son üç ayın ortalama dış ticaret açığı 5.3 milyar dolar iken, kasım, aralık ve ocak aylarını kapsayan son üç ayın ortalama açığı 7.9 milyar dolar. Üçer aylık iki ayrı dönemin açık artışı yüzde 49 oranında. Bozulma da burada.

        ➔Mesela ocak ayında ihracat yüzde 5.8 artarken ithalat artışı yüzde 10.2’yi buldu. İthalat kalemi daha büyük olduğundan aylık vadeye düşen açık da büyüyor.

        ➔İhracatı içinde bulunduğumuz dünya koşullarında artırmak zor. Hatta izlenen politikalar sonucu ortaya çıkan kurların düzeyinde ihracatın düşmemesi bir başarı.

        İTHALATTA KÜÇÜK KÜÇÜK AMA YAYGIN ARTIŞ

        ➔Bu durumda ithalat rakamlarına dikkatle bakmak gerekiyor.

        ➔Ocak ayı verilerinden ithalat kalemlerinde neyin arttığına baktığımızda ortada bir büyük kalem yok. Küçük küçük ama birçok kalemi kapsayan artışlar var.

        ➔Bunlardan biri kıymetli veya yarı kıymetli taşlar ki altını kapsıyor, yüzde 25 artmasına karşılık bunun parasal karşılığı 300 milyon dolar kadar.

        ➔Eczacılık ürünlerinde yüzde 93’lük artış var ama bunun parasal tutarı 350 milyon dolar. Yüzde 149 artan canlı hayvan ithalatında büyüme 133 milyon dolar.

        ➔Otomobil ithalatındaki artış sadece 110 milyon dolar. Elektrikli makine ve cihazlardaki artış da 214 milyon dolar.

        ➔Büyük ithalat kalemi olarak enerjide yüzde 1.3, kazanlar ve makinalarda yüzde 1.9, demir çelikte yüzde 2.2 azalma gerçekleşti.

        ➔Artışlar sınırlı ama pek çok kalemi kapsayınca aylık bazda yüzde 10.2 artış meydana geliyor.

        ➔Küçük küçük ve fasıllara yaygın bir ithalat artışı gözlemleniyor.

        ARTIŞIN 3 NEDENİ

        ➔Dezenflasyon politikası sürerken ve ekonomi yavaşlatılmışken ithalat artışı üç nedenden kaynaklanabilir.

        ➔Ya döviz kuru ucuzdur, ithal etmek avantajlıdır.

        ➔Ya da üreticiler stoklarını erittiklerinden dolayı artık üretimlerini sürdürebilecek düzeyde ithalat yapıyor.

        ➔Veya yurtiçi talep canlanmaya başladı.

        ➔Dördüncü bir seçenek de belki üç nedenin karmaşık bir şekilde etkili olduğudur.

        ➔İmalat sanayi satınalma yöneticileri endeksi PMI’ın seyri, reel sektörün seçim dönemine stoklu girdiği ve seçim sonrasında stokların erimesini beklediği ve bunun artık sonuna gelindiğini işaret ediyor.

        ➔Son aylardaki PMI verilerinde kötüleşmenin durulması ve kısmen toparlanma stokların eritildiği ve talep doğrultusunda üretim artışının canlanmaya başladığını düşündürüyor.

        ➔Bu da elbette ithalata yansır.

        ➔Çünkü iç talep yavaşlamakla birlikte geliri yüksek grupların tüketimiyle canlılığını belirli alanlarda sürdürüyor.

        ➔Bir de tabi ki fiyat her zaman her yerde önemli ve belirleyicidir. TL karşısında döviz kurunun reel olarak gerilemesi ithalatı ucuzlatıyor.

        TL 3 YILDA %50 DEĞERLENDİ

        ➔Nitekim ocak ayı enflasyonu ardından açıklanan TCMB’nin Reel Efektif Döviz Kuru (REDK) bunu doğruluyor. TÜFE’ye göre hesaplanan reel kurla TL’nin değeri 75.44’e yükseldi. TL bir ayda yüzde 4 değerlendi.

        ➔Bu hesaplamaya göre son bir yıldaki TL değerlenmesi yüzde 22.7’yi buldu.

        Son üç yıldaki değerlenme de yüzde 50’ye vardı.

        ➔Reel kur Aralık 2021’de 50.28 düzeyine kadar inmişti. Oradan yani dip noktasından başlayan ve 3 yılı geçen toparlanma döneminde TL yüzde 50 değerlendi.

        ➔Ancak 2021 Aralık öncesi 11 yılda TL büyük oranlı değer kaybetmişti. O kayıp da Kasım 2010’da 126.47 düzeyinden başlamış ve 50.28’de son bulmuştu. TL’nin 11 yıllık süreçteki reel değer kaybı yüzde 60’ı bulmuştu.

        İşte yüzde 50’lik artış bu yüzde 60’lık kaybın arkasından geliyor.

        ➔Reel Efektif Döviz Kuru 2003 yılını 100 kabul ediyor. Şimdiye kadar en yüksek düzeyine 127.71 ile Aralık 2007’de ulaştı. Ocaktaki 75.44’e yükselmesine karşılık henüz 2003 yılındaki nötr değerinin altında.

        ÜFE BAZLI REEL KUR DAHA ÖNEMLİ

        ➔İhracatçılar için belki daha önemlisi üretici fiyatları bazında hesaplanan reel kurdur. Merkez Bankası her iki kuru da ana ticaret ortağımız ülkelerin enflasyon düzeylerini ve kurlarını belli ağırlıklarla dikkate alarak her ay hesaplayıp yayınlıyor.

        Üretici fiyatları bazındaki reel kurun tarihsel oynaklığı daha düşük ve bugünkü değeri daha yüksek.

        ➔2003 yılını 100 kabul eden ÜFE reel kuru Kasım 2010’da 116.73 ile en yüksek değerine ulaştı. Aralık 2021’de de 66.97 düzeyine inerek 11 yılda yüzde 42.6 değer kaybetti.

        ➔ÜFE Reel Kuru Ocak 2025’te 99.03’e yükseldi. 3 yıl 1 aylık dönemin kümülatif artışı yüzde 47.8. Son bir yıllık artış yüzde 11.7, ocak ayı artışı yüzde 2.3.

        ➔Son ulaştığı rakamın 99 olması 2003 yılındaki nötr değerini yakaladığını gösteriyor.

        ➔Ayrıca belirtmek gerekiyor ki, ÜFE bazlı reel kurun tarihsel ortalaması 96.82 ve ocak ayı itibariyle bunun üzerine çıkıldı.

        ➔Haluk Bürümcekçi’nin hesaplamalarına TÜFE bazlı reel kurun tarihsel ortalaması 95.23 düzeyinde. Ocak ayı değeri 75.44 TÜFE reel kur halen tarihsel ortalamasının altında.

        ÇÖZÜM KUR DIŞINDA

        ➔Tarihsel ortalamalara göre reel kurun veya TL’nin ne aşırı değer kaybettiği ne de değerlendiği söylenebilir. Çünkü aşırı değerlendiği düzeylerin henüz altında, dip seviyelerinden de uzaklaşmış durumda.

        ➔Ama ithalatta da kıpırdanma ve dış ticaret açığında büyüme eğilimi söz konusu.

        ➔Muhtemelen 2025 yılında daha yüksek bir dış ticaret açığı vereceğiz.

        Ancak bunun cari işlemler açığına aynı oranda yansımasını beklemiyorum. Artmakta olan hizmet gelirleri bunu dengeleyecek. İhracatçılar ise zorlanacak.

        ➔Çünkü döviz kuru enflasyonla mücadelenin kilidi haline geldi.

        ➔Kurdan kaynaklanan zorluklar ise kur dışı yöntemlerle özellikle finansman kolaylıkları ile telafi edilme yoluna gidilebilir.