Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Abdurrahman Yıldırım Bu da bir başka imkansız üçlü
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Yüksek enflasyonla mücadele Mayıs 2023 sonrası başladı. Aradan 21 ay geçti. Programın kaptanı Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek dünyada dezenflasyon programlarının ortalama başarı süresini 3.4 yıl yani 40 ay verdi. Türkiye’de de 2026 yılından itibaren rahatlama sağlanacağını belirtti.

        ➔Enflasyon düşmesine düşüyor ama ağır ağır. Yüzde 75.45’ten yüzde 42.12’ye inmesine indi ama henüz yolu yarılamadık. Halbuki tanımlanan zamanın yarısı, hatta çoğu gitti azı kaldı.

        ➔Neden böyle olduğunun yanıtı ise öncelikle siyasi otoritenin tutumunda yatıyor.

        ➔İstenen enflasyonun düşürülmesi ve bunun için bir bedel ödenecekse ekonominin yavaşlamasına katlanılabileceğidir. Buna bağlı işsizlik oranı da ılımlı şekilde artabilir.

        ➔Nitekim bu niyetin rakamlara dökülmüş hali, 2024 program hedeflerinde görülüyor.

        Enflasyonla mücadelenin tam orta yılı 2024 için istenen büyüme yüzde 3.5 ve işsizlik de yüzde 9.3 idi.

        ➔Henüz yıllık istihdam verisi açıklanmadı ama dün duyurulan Ocak 2025 için işsizlik oranı yüzde 8.4’e indi bile. Herhalde istihdam hedefi yakalanacak.

        ➔Büyüme ise son çeyrekte yüzde 3.1 olurken yıllık bazda yüzde 3.2 oldu. Önceki yılki büyüme yüzde 5.1 idi.

        YÜKSEK GELİRLİ ÜLKELER LİGİNİ GİRDİK

        ➔Yüzde 3.2’lik büyüme GSYH’ya dolara bazında yüzde 17 veya 192.4 milyar dolar artış olarak yansıdı. TL’nin değerlenmesi sonucunda GSYH 2023 yılında 1 triyon 130 milyar dolardan 1 trilyon 322 milyar dolara yükseldi.

        ➔Buna göre kişi başına düşen gelir gelir de 15.463 dolara çıkarak Dünya Bankası’nın yüksek gelirli ülkeler sınıfına girdik.

        ➔Geliri düşük kesimlerin geçim zorluğu yaşandığı bir yılda gerçekleşen bu durum tam bir paradoks.

        ➔2024 yılında tarım yüzde 3.9, sanayi yüzde 0.4 ve inşaat yüzde 9.3 büyüdü. İnşaatı da içeren hizmetler sektörü büyümesi yüzde 3.2 oldu.

        ➔Harcamalar yönüyle de büyümeye en büyük katkıyı 2.3 puanla hanehalkı tüketimi verdi. Yılın son çeyreğinde yüzde 3.9 büyüyen hanehalkı tüketimi yıllık bazda yüzde 3.7 arttı.

        ➔İnşaattaki yüksek büyümenin yanında yılın son çeyreğinde makine teçhizat yatırımları yüzde 4.2 ile yeniden artışa döndü. İnşaat ve makine teçhizat yatırımlarının oluşturduğu sabit sermaye yatırımlarının büyümeye katkısı 0.4 puan oldu.

        TEKNİK RESESYONDAN ÇIKILDI

        ➔Büyümeye çeyreklik vadelerde bakıldığında yıla yüzde 5.6’lık artışla başladık. Mart ayındaki seçimlerin ardından başlayan ikinci çeyrekte enflasyona karşı önlemler beklendiğinden herkes frene bastı ve yüzde 2.5 büyümeye inildi.

        ➔Yıl ortası asgari ücret artırılmadığı gibi yüksek oranlı enerji zamları geldi ve büyüme 2.0 ile son yılların dibini gördü.

        ➔Son çeyrekte ise ekonomi yönetiminin frene çok basıldığından hareketle kısmı bir gevşemeye gitti ve yüzde 3.1’lik orana çıkıldı.

        ➔Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış verilerle önceki çeyreğe göre büyüme yeniden pozitife döndü.

        ➔İkinci çeyrek -0.2 ve üçüncü çeyrekte -0.1 ile çok hafif negatife dönen büyüme yılın son çeyreğinde yüzde 1.7 pozitif oldu.

        ➔Böylece çeyreklik bazda izlenen veride iki çeyrek arka arkaya daralan ve teknik resesyon olarak adlandırılan ekonomik gerilemeden çıkıldı.

        2026 NORMALE DÖNÜŞ YILI

        ➔Hedeflenenin biraz altında ama son 30 yılın en yüksek enflasyonu ile mücadele sürecinde bile yüzde 3.5 büyüme hedeflendi.

        ➔Dezenflasyon sürecinin en zor yılını yüzde 3.2 büyümeyle geçtik. 2021’de yüzde 11.4 ile başlayan yüksek büyüme 2022’de yüzde 5.5, 2023’te yüzde 5.1 gerçekleşmişti.

        ➔2026 ise faizlerin düşeceği ve 2.5 yıllık sıkı para politikasının gevşetileceği bir yıl. Tüketimin yavaşladığı bir dönemde biriken talep de tetikleyici etki yapabilir.

        ➔Hedef zaten 2025 yılında büyümenin yüzde 4’e ve 2026’da yüzde 4.5’e yükseltilmesi yönünde.

        ➔Yani 2026’da uzun vadeli büyüme oranı yüzde 5’e çok yakınsayacağız. Bu açıdan 2026 yılının ekonomide normalleşme yılı olarak hedeflendiğini söylemek mümkün.

        ÜÇGENE HAPSOLMAK

        ➔Ekonomi normalleşecek ve canlanacaksa enflasyon düşüşü nasıl olacak? Ya da düşmeyecek mi?

        ➔Akla gelen ilk şey elbette değerli TL’nin en önemli araç olarak kullanılmaya devam etmesi olabilir. Ancak döviz kazanan sektörleri çok zorlayacağı da açık.

        ➔Dolayısıyla işsizliği artırmama, büyümeden ancak yavaşlama ölçüsünde feragat etme ekonomiyi istihdam, büyüme ve enflasyon üçgenine hapsediyor.

        ➔Enflasyonda istenilen tek haneler yakalanamıyor ama büyüme normal düzeyine doğru çıkarken işsizlik oranında dün açıklandığı gibi son 12 yılın en düşük düzeyine inilebiliyor.

        ➔Bu üçgene hapsolmak bir tercih ve ödünleşim işi. Aynı anda hem büyüme ve istihdam artışı hem de enflasyon düşüşü mümkün olamıyor.

        ➔Mümkün olan kısa vadeli olarak büyüme ve istihdamdan ödün vermenin karşılığında enflasyonu düşürmek.

        ➔Enflasyon düştüğünde ise orta ve uzun vadede daha yüksek büyüme ve istihdam sağlanabiliyor. Aynen 2000’li yıllarda Türkiye’nin yaşadığı deneyim gibi.